T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/1965
K. 2018/1389
T. 19.10.2018

* KAYIP KAÇAK ADI ALTINDA HAKSIZ OLARAK TAHSİL EDİLEN BEDELİN TAHSİLİ ( Davada Geriye Dönük Uygulanabilir Yeni Yasa Değişiklik Öncesi Davacı Tarafın Dava Açıldığı Tarihteki Mevzuat Gereği İçtihat Durumuna Göre Dava Açmakta Haklı Olduğu Bu Kapsamda Kayıp Kaçak ve Diğer Bedellerin Tahsilini Talep Edebileceği Dikkate Alındığında Davacının Yargılama Giderlerinden Sorumlu Tutulmayacağı )

* DAVA AÇILDIKTAN SONRA YÜRÜRLÜĞE GİREN GEÇMİŞE ETKİLİ YASA DEĞİŞİKLİĞİ ( Yeni Yasa Değişiklik Öncesi Davacı Tarafın Dava Açıldığı Tarihteki Mevzuat Gereği İçtihat Durumuna Göre Dava Açmakta Haklı Olduğu - Hiç Kimsenin Dava Açıldıktan Sonra Yürürlüğe Giren Geçmişe Etkili Yasa Değişikliği Ya da İçtihadı Birleştirme Kararı Gereği Davanın Kabul Edilmemesi Sebebiyle Haksız Çıkmasına Rağmen Yargılama Giderlerinden Sorumlu Tutulamayacağı )

* MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ SONRASI HAKSIZ DURUMA DÜŞME ( Kayıp Kaçak Bedeli/Yeni Yasa Değişiklik Öncesi Davacı Tarafın Dava Açıldığı Tarihteki Mevzuat Gereği İçtihat Durumuna Göre Dava Açmakta Haklı Olduğu - 6100 Sayılı HMK 331. Maddesi Gereğince Davacı Lehine Maktu Vekaleti Takdir Edilmemesi ve Yapmış Olduğu Yargılama Giderinin Davalılardan Tahsiline Karar Verilmemesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

6446/m.17

6100/m.331

ÖZET : Davada, geriye dönük uygulanabilir yeni yasa değişiklik öncesi, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre, dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacağı açıktır. Nitekim hiç kimsenin dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi sebebiyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.6100 Sayılı HMK 331. maddesi kapsamında davasında mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacı lehine yargılama giderine hükmedilmesi gerekeceğinden, 6100 Sayılı HMK 331. maddesi gereğince, davacı lehine maktu vekaleti takdir edilmemesi ve yapmış olduğu yargılama giderinin davalılardan tahsiline karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.

DAVA : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacının elektrik abone sözleşmesi ve ek protokol ile davalılardan elektrik satın aldığını, davalıların düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 368.054,24 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleşen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/389 E. sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının elektrik abone sözleşmesi ve ek protokol ile davalılardan elektrik satın aldığını, davalıların düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini beyanla, 2016 yılı Ocak, Şubat, Mart aylarına ait fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk derece mahkemesince, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 Sayılı Kanun'un 21. maddesiyle eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 Sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzereasıl ve birleşen davanın reddine, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme dayanak 6719 Sayılı Kanun'un Anayasaya aykırı olduğunu, dava devam ederken yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun'un olaya uygulanmaması gerektiğini, kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereği dava tarihindeki yasal duruma göre karar verilmesi gerektiğini,davacının dava açmakta haklı olduğunu, ayrıca yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılması ve davacı lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğinden bahisle, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulünü, vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesini istemiştir

Davacı red kararını, kabulü gerektiği gerekçesiyle istinaf ettiğinden davacı vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 17.06.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 Sayılı Kanun'un 21. maddesine göre 6446 Sayılı Kanun'un 17 . maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla, 6719 Sayılı Kanun'un 21. maddesinin ç bendi;” Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere dair fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara dair hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara dair maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara dair hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına dair usul ve esaslar kurul tarafından düzenlenir.” hükmü ile, 6719 Sayılı Kanun'un 26. maddesiyle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na eklenen; 6719 Sayılı Kanun'un 26. maddesiyle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na eklenen; geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü, geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır," hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve davaya konu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı şirketin, mevcut yasal düzenleme ile davaya konu bedelleri abonelerinden tahsil edebileceği anlaşılmaktadır.

6719 Sayılı Kanun'un yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 Sayılı Kanun'un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun'un 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve karar tarihinde henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.

Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır.Dosyanın istinaf incelemesi esnasında da, İlk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra da, Anayasa Mahkemesi, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelediği ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu'nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere dair olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine dair davaya konu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verildiği, Anayasa Mahkemesince 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen red ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), yayımı ile sonuç doğurduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının dayandığı deliller ve bu doğrultuda 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na eklenen maddelerin olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın bu yönden usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının 6719 Sayılı yasa yönünden Anayasaya aykırılığa yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

Davada, geriye dönük uygulanabilir yeni yasa değişiklik öncesi, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre, dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacağı açıktır. Nitekim hiç kimsenin dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi sebebiyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.

Dairemizce verilen 2017/24 E. sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/382 E. sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 E ve 2017/13884 E sayılı onamaları da emsal alındığında, davacının, konusuz kalma sebebiyle karar verilmesi yolunda bir istinaf talebi olmadığı da dikkate alınarak, istinaf talepleri ile sınırlı inceleme sonucu red kararı muhafaza edilerek, mahkemece, yasa değişikliği sebebiyle davanın reddine dair karar, davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar gibi vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden aynı hukuki etkiye sahip olacağı, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru dördüncü cilt sayfa 3687) göz önünde tutulduğunda, 6100 Sayılı HMK 331. maddesi kapsamında davasında mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacı lehine yargılama giderine hükmedilmesi gerekeceğinden, 6100 Sayılı HMK 331. maddesi gereğince, davacı lehine maktu vekaleti takdir edilmemesi ve yapmış olduğu yargılama giderinin davalılardan tahsiline karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. O nedenle, davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü gerektiğinden, davacının, asıl ve birleşen dosyalara yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında; "davacı lehine asıl ve birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsiline, davacı için asıl ve birleşen dosya için yapılan 1.248,00 TL yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline, sair istinaf taleplerinin reddine" karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacının, asıl ve birleşen dosyalara yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;

ASIL DAVADA;

1-)Davacının davasının reddine

2-)Alınması gerekli ¨31,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨6.285,45 harcın mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazla alınan ¨6.254,05 harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

3-)Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

4-)Davacı tarafça yapılan 1.308,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

5-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,

BİRLEŞEN DAVADA;

1-)Davacının davasının reddine,

2-)Alınması gerekli ¨31,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨341,55 harcın mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazla alınan ¨310,15 harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

3-)Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

4-)Davacı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

5-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine

Sair istinaf taleplerinin reddine ,

Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene istemi halinde iadesine,

İstinaf sebebiyle davacının yaptığı 46,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine ,

İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19.10.2018

kazanci.com.tr