T.C.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/216
K. 2022/868
T. 6.10.2022

ESER SÖZLEŞMESİNİN AYIPLI İFASINDAN KAYNAKLANAN İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( İş Sahibinin Eserin Tesliminden Sonra İşlerin Olağan Akışına Göre Geç Sayılmayacak Bir Süre İçinde Eseri Muayene Edip Varsa Ayıplarını Yükleniciye Bildirmesi Gerektiği - İş Sahibi Kanunen Tayin Olunan Muayene ve İhbarı İhmal Ederse Eseri Zımnen Kabul Etmiş Sayılacağı )

ESERİN KABULÜNDE YÜKLENİCİNİN SORUMLULUĞU ( Yüklenicinin Açık Ayıplara İlişkin Sorumluluktan Kurtulacağı - Kasten Saklanıldığı Usulünce Yapılan Muayenede Görülemeyecek Olan Açık ve Gizli Ayıplar ile Sonradan Kullanılmakla Ortaya Çıkan Gizli Ayıplar Yönünden ise Yüklenici Sorumluluktan Kurtulamayacak Olup Kasten Saklanılan Ayıplar ile Gizli Ayıplar Yönünden Yüklenicinin Sorumluluğunun Eserin Kabulünden Sonra da Devam Edeceği )

İŞ SAHİBİNİN AYIBA KARŞI TEKEFFÜLDEN DOĞAN HAKLARINI KULLANABİLMESİ ( Eserdeki Ayıbı Yükleniciye Bildirmesinin Zorunlu Olduğu - Süresinde Ayıp İhbarında Bulunulmamışsa Yüklenici Sorumluluktan Kurtulacak Olup Ayıba Karşı Tekeffül Hükümlerine Dayanılarak Yükleniciden Bir Talepte Bulunulamayacağı/Şayet Sözleşmede Garanti Süresi Kabul Edilmişse İş Sahibi Bu Sürelerle Bağlı Olmayıp Ayıp İhbarını Garanti Süresi İçinde Her Zaman Yapabileceği )

AYIP İHBARI ( Ayıbın Üçüncü Kişiye Giderildiğine Dair İade Faturası Geçici Kabul İtibar Tarihinden İtibaren 1 Yıldan Fazla ve Geçici Kabulün Onayından İse Yaklaşık 7 Ay Sonra Düzenlenmiş Olup Bu Durumda Ayıbın Ortaya Çıktığı ve Öğrenildiği Tarihten İtibaren Makul Süre İçinde Ayıp İhbarı Yapıldığından Söz Edilemeyeceği - Ayıba Karşı Tekeffül Hükümlerine Dayanarak Yükleniciden Talepte Bulunulamayacağından Davanın Kabul Edilmesi Gerektiği )

AYIBIN GİDERİLMESİ ( Davacı Tarafça Ayıbın Kabul Edildiği Belirtilmiş ise de Söz Konusu Yazının Ayıpların Giderilmesine İlişkin Olup Olmadığı Belli Olmadığı Gibi Ayıbın Niteliği ile Giderilme Bedeli ve Ayıbın Ortaya Çıkmasında Taraflardan Hangisinin Kusurlu Olduğunu Kanıtlar Nitelikte Bulunmadığı - Ayıba Karşı Tekeffül Hükümlerine Dayanarak Yükleniciden Talepte Bulunulamayacağından Davanın Kabul Edilmesi Gerektiği )

6098/m. 474, 477

2004/m. 67

ÖZET : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. İş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. İş sahibi kanunen tayin olunan muayene ve ihbarı ihmal ederse eseri zımnen kabul etmiş sayılır. Eserin açık veya zımmen kabulünü müteakip yüklenici her türlü mesuliyetten kurtulur. Eserin kabulüyle yüklenici açık ayıplara ilişkin sorumluluktan kurtulur.

Eserin kabulü, kasten saklanıldığı usulünce yapılan muayenede görülemeyecek olan açık ve gizli ayıplar ile sonradan kullanılmakla ortaya çıkan gizli ayıplar yönünden ise yükleniciyi sorumluluktan kurtarmaz. Kasten saklanılan ayıplar ile gizli ayıplar yönünden yüklenicinin sorumluluğu eserin kabulünden sonra da devam eder.

İş sahibinin ayıba karşı tekeffülden doğan haklarını kullanabilmesi için eserdeki ayıbı yükleniciye bildirmesi zorunludur. Süresinde ayıp ihbarında bulunulmamışsa yüklenici sorumluluktan kurtulur, ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak yükleniciden bir talepte bulunulamaz. Şayet sözleşmede garanti süresi kabul edilmişse, iş sahibi bu sürelerle bağlı olmayıp, ayıp ihbarını garanti süresi içinde her zaman yapabilir.

Olayda, Davalı tarafından düzenlenen ve davacıya gönderilen, ayıbın üçüncü kişiye giderildiğine dair iade faturası geçici kabul itibar tarihinden itibaren 1 yıldan fazla, geçici kabulün onayından ise yaklaşık 7 ay sonra düzenlenmiş olup, bu durumda; ayıbın ortaya çıktığı ve öğrenildiği tarihten itibaren makul süre içinde ayıp ihbarı yapıldığından söz edilemeyeceği gibi, yargılama sırasında dinlenen tanıklar da süresinde ayıp ihbarı yapıldığına ilişkin bir beyanda bulunmamışlardır.

Davalı tarafça, davacı tarafından davalıya yazılan yazıda, davacı tarafça ayıbın kabul edildiği belirtilmiş ise de; söz konusu yazının ayıpların giderilmesine ilişkin olup olmadığı belli olmadığı gibi, ayıbın niteliği, giderilme bedeli ve ayıbın ortaya çıkmasında taraflardan hangisinin kusurlu olduğunu kanıtlar nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, ayıbın niteliği ve giderilme bedelini kanıtlayamadığı anlaşıldığından, ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanarak yükleniciden talepte bulunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabul edilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

DAVA : Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili, taraflar arasında endüstriyel zemin kaplama işinin yapılması konusunda anlaşma sağlandığını, 13.982,76-TL borcunun ödenmediğini, bunun üzerine davalı borçlu şirketin Ankara 6.İcra Müdürlüğünün 2018/9137 esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafından takibe haksız itiraz edildiğini belirterek, itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, işverenin ... Müsteşarlığı, kullanıcının... Komutanlığı, yüklenicinin ... A.Ş. olduğu Elektronik Harp Destek Merkezi (EHDM)-... işi için alt yüklenicilerden olan ... İnşaat firmasının vekil eden firma taşeronlarından birisi olduğunu davacının yaptığı bu işin bedeli kendisine ödendiğini, ancak, davacının yaptığı (fiyat teklifinin IV maddesi gereğince yapılması gereken) poliüretan kaplaması işinde geçici kabulden önce çatlaklar oluştuğunu, geçici kabul sırasında "Tespit Edilen Eksik ve Kusurlu İşler Listesi" nin 57. maddesinde 1. Bendinde "Zemindeki Epoksi kalkmaları ve arızaları giderilecek" ibaresi ile bu durum saptandığını belirterek, davanın reddine, asıl alacağın % 20'si oranında icra inkar ödencesine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece, davacı firma tarafından istenilen işlerin yapıldığı, 16.01.2018 tarihli geçici kabul tutanağı ile yapılan işlerdeki eksikliklerin tespit edilerek bunların 15.02.2018 tarihine kadar tamamlanması şartıyla kabul edildiği, eksiklik olarak zemindeki epoksi kalkmaları ve arızaları giderilecek ibaresi yazıldığı, davacı tarafından eksiklikler giderilmeye çalışılmışsa da yeniden aynı arızalar meydana geldiği, bu haliyle davacının üstlendiği işi yerine getirme yeteneğine sahip olmadığı, davalı tarafından dosyaya sunulan faturadan dava konusu işin dava dışı ...Ltd. Şti. tarafından tamamlandığı, yapılan işin bedeli olarak davalıya işin bedelinin fatura edildiği, bu haliyle 18.11.2016 tarihli sözleşme ile ...'a ait işyerinde zemin kaplama işinin davacı tarafından sözleşmede belirtilen nitelikte yapılamadığı, bu nedenle davalının başka bir firmaya sürenin kısa olması nedeniyle işin yaptırıldığı, davacının dava konusu fatura ile istediği tutara hak kazanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 16/01/2018 geçici kabul tutanağının müvekkili ile ilgisi olmadığını, müvekkiline eksikliklere yönelik bildirim, ihtar veya ihbar yapılmadığını, bu nedenle arızaları gidermeye çalışmasının söz konusu olmadığını, kararın HMK'nun 297.maddesine aykırı olduğunu, TBK'nın 475.maddesindeki seçimlik hakları kullanıp kullanmayacağının davalıya sorulmadığını, iade faturasının takipten sonra düzenlendiğini, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

GEREKÇE:

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.

Taraflar arasındaki ilişki, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.

Ayıp, eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların bulunmamasını ifade etmektedir. İlk bakışta görülebilen veya basit muayene ile anlaşılabilen neviden olan ayıplar açık ayıp; ilk bakışta görülemeyen veya basit muayene ile hemen anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilmektedir. Ayıplı iş ile eksik işi karıştırmamak gerekir. Ayıplı iş yukarıda belirtildiği gibi vasıf noksanlığını ifade ettiği halde, noksan iş hiç yapılmayan işi ifade eder. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler 6098 Sayılı TBK'nun 474-478.maddeleri arasında düzenlenmiştir.

6098 Sayılı TBK'nun 474.maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. Aynı Kanun'un 477/2 maddesi gereğince iş sahibi kanunen tayin olunan muayene ve ihbarı ihmal ederse eseri zımnen kabul etmiş sayılır. 477//1. maddeye göre de eserin açık veya zımmen kabulünü müteakip yüklenici her türlü mesuliyetten kurtulur. Eserin kabulüyle yüklenici açık ayıplara ilişkin sorumluluktan kurtulur. Eserin kabulü, kasten saklanıldığı usulünce yapılan muayenede görülemeyecek olan açık ve gizli ayıplar ile sonradan kullanılmakla ortaya çıkan gizli ayıplar yönünden ise yükleniciyi sorumluluktan kurtarmaz. Kasten saklanılan ayıplar ile gizli ayıplar yönünden yüklenicinin sorumluluğu eserin kabulünden sonra da devam eder. İş sahibinin ayıba karşı tekeffülden doğan haklarını kullanabilmesi için eserdeki ayıbı yükleniciye bildirmesi zorunludur. TBK'nın 474/1.maddesine göre açık ayıplarda bildirimin “işlerin olağan akışına göre imkânını bulur bulmaz” diğer bir ifadeyle işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde, TBK'nın 477/3.maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıba vakıf olur olmaz (öğrenir öğrenmez) yapılması gerekir. Süresinde ayıp ihbarında bulunulmamışsa yüklenici sorumluluktan kurtulur, ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak yükleniciden bir talepte bulunulamaz. Şayet sözleşmede garanti süresi kabul edilmişse, iş sahibi bu sürelerle bağlı olmayıp, ayıp ihbarını garanti süresi içinde her zaman yapabilir (Yargıtay 15. HD. 2019/2359 E 2019/3731 K; 2020/1722 E 2021/2490 K).

Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;

Davalı, davacı tarafından yapılan işin geçici kabulden önce ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, işin davacıya tekrar yaptırıldığını, ancak tekrar ayıpların ortaya çıkmasıyla başka bir firmaya işin yaptırıldığını belirtmiş; davacı ise, 15/03/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; müvekkiline hiç bir ihtarname veya uyarı yazısı gönderilmediğini, yani ayıp ihbarı yapılmadığını bildirmiştir.

Taraflar arasındaki anlaşmaya konu işin geçici kabulünün, 16/06/2017 itibar tarihi olmak üzere, 31/01/2018 tarihinde onaylandığı, geçici kabul eksiklikleri olarak dosyaya sunulan listenin 57.maddesinde dava konusu iş olan zemindeki epoksi kalkmaları ve arızalarının giderileceğinin belirtildiği, bu durumda davalının, cevap dilekçesindeki ifadeleri de dikkate alındığında, ortaya çıkan ayıbı en geç 16/06/2017 tarihinde öğrendiği anlaşılmaktadır.

Davalı tarafından düzenlenen ve davacıya gönderilen, ayıbın üçüncü kişiye giderildiğine dair iade faturası ise 01/08/2018 tarihli olup, geçici kabul itibar tarihinden itibaren 1 yıldan fazla, geçici kabulün onayından ise yaklaşık 7 ay sonra düzenlenmiş olup, bu durumda; ayıbın ortaya çıktığı ve öğrenildiği tarihten itibaren yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde makul süre içinde ayıp ihbarı yapıldığından söz edilemeyeceği gibi, yargılama sırasında dinlenen tanıklar da süresinde ayıp ihbarı yapıldığına ilişkin bir beyanda bulunmamışlardır.

Davalı tarafça, davacı tarafından davalıya yazılan 14/06/2017 tarihli yazıda, davacı tarafça ayıbın kabul edildiği belirtilmiş ise de; söz konusu yazının ayıpların giderilmesine ilişkin olup olmadığı belli olmadığı gibi, ayıbın niteliği, giderilme bedeli ve ayıbın ortaya çıkmasında taraflardan hangisinin kusurlu olduğunu kanıtlar nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde; davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, ayıbın niteliği ve giderilme bedelini kanıtlayamadığı anlaşıldığından, ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanarak yükleniciden talepte bulunamayacağı sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda; davanın kabul edilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

HMK.'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle kararın kaldırılmasına davanın kabulüne, yasal şartları oluşmadığından icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi gerekmiş ve HMK.'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,

2-) Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/01/2021 tarih ve 2018/843 Esas-2021/15 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

3-) Davanın KABULÜNE,

4-) Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2018/9137 Sayılı takip dosyasında davalının vaki itirazının iptaline, takibin aynı şartlarla devamına,

5-) Yasal şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,

6-) Alınması gereken 955.16 TL harçtan peşin alınan 238,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 716,36 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,

7-) Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8-) Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 135,50 TL tebligat, 0,85 TL KEP masrafı ve 6,50 müzekkere masrafı olmak üzere toplam 142,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

9-) Gider avansından bakiye kısmın HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacıya talep halinde iadesine,

İstinaf incelemesi yönünden;

10-) Davacı tarafından yatırılan 59,30TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

11-) Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvurma harcı ve 40,00 TL istinaf posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK. 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 06.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır