T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2013/12-2195
K. 2015/1141
T. 1.4.2015

* İCRA MAHKEMELERİNDE UYGULANACAK YARGILAMA USULÜ (İ.İ.K.da Düzenlendiği Bu Kanunda Hüküm Bulunmayan Durumlarda ve Uygun Düştüğü Ölçüde H.M.K. Hükümlerinin Uygulanacağı - İmzaya ve Borca İtiraz Davası 6100 S.K. Anlamında Bir Dava Olarak Nitelendirilemeyeceği/Borçlunun İmzaya İtiraz Dilekçesinde Alacaklı Asilin Adresinin Gösterilmediği Gerekçesiyle Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilmesinin Aşırı Şekilcilik Olduğu)

* İMZAYA VE BORCA İTİRAZ DAVASI (İcra Mahkemelerinin Yargılama Usullerinin İ.İ.K.da Düzenlendiği Bu Kanunda Hüküm Bulunmayan Durumlarda ve Uygun Düştüğü Ölçüde H.M.K. Hükümlerinin Uygulanacağı/İstemin 6100 S.K. Anlamında Bir Dava Olarak Nitelendirilemeyeceği Davaya Dair Kurallarının Mutlak Anlamda Uygulanamayacağı - Verilen Kesin Süreye Rağmen Taraf Teşkilinin Sağlanmadığı Gerekçesiyle İstemin Reddinin Hatalı Olduğu)

* DAVAYA DAİR KURALLAR (İcra Mahkemelerinin Yargılama Usullerinin İ.İ.K.da Düzenlendiği Bu Kanunda Hüküm Bulunmayan Durumlarda ve Uygun Düştüğü Ölçüde H.M.K. Hükümlerinin Uygulanacağı - İmzaya ve Borca İtiraz Başvurusunun 6100 S.K. Anlamında Bir Dava Olarak Nitelendirilemeyeceği ve 6100 S.K.'nın Davaya Dair Kurallarının Mutlak Anlamda Uygulanamayacağı Gözetilerek İşin Esasının İncelenerek Oluşacak Sonuca Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği)

* ŞİKAYET (İcra Mahkemesine Yapılan Başvurunun Borca ve İmzaya İtiraz Olduğu - Başvurunun 6100 S.K. Anlamında Bir Dava Olarak Nitelendirilemeyeceği/Bu Sebeple de 6100 S.K.'nın Davaya Dair Kurallarının Mutlak Anlamda Uygulanamayacağı/İcra Mahkemelerinin Yargılama Usullerinin İ.İ.K.da Düzenlendiği Bu Kanunda Hüküm Bulunmayan Durumlarda ve Uygun Düştüğü Ölçüde H.M.K. Hükümlerinin Uygulanacağı)

* AŞIRI ŞEKİLCİLİK (İmzaya ve Borca İtiraz Başvurusunun 6100 S.K. Anlamında Bir Dava Olarak Nitelendirilemeyeceği ve 6100 S.K.'nın Davaya Dair Kurallarının Mutlak Anlamda Uygulanamayacağı - Borçlunun İmzaya İtiraz Dilekçesinde Alacaklı Asilin Adresinin Gösterilmediği Gerekçesiyle Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilmesinin Aşırı Şekilcilik Olduğu)

2004/m.169/a,170

6100/m.119

ÖZET : Dava; imzaya ve borca itiraz istemine ilişkindir. Şikayetçi tarafça icra mahkemesine yapılan başvuru, İ.İ.K.nın 169/a ve 170. maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz istemine dair olup, bu başvurunun H.M.K.anlamında bir dava olarak nitelendirilmesi mümkün değildir ve bu sebeple de H.M.K.nın davaya dair kuralları somut olayda mutlak anlamda uygulanamaz ve şikayet dilekçesinin 6100 Sayılı H.M.K.nın 119. maddesinde yazılı şartları taşıması aranmaz.

İcra mahkemelerinin yargılama usulleri İ.İ.K.da düzenlenmiştir buna göre, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ve uygun düştüğü ölçüde H.M.K.nın hükümleri uygulanır.

Borçlunun imzaya itiraz dilekçesinde alacaklı asilin adresinin gösterilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olur. Kaldı ki tensip zaptının tebliğiyle alacaklı banka vekilinin de davaya karşı beyanlarını bildirdiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 6100 Sayılı H.M.K.nun 119/b maddesi gereğince verilen kesin süreye rağmen taraf teşkilinin sağlanmadığı gerekçesiyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

DAVA : Taraflar arasındaki "imzaya ve borca itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 14.2.2013 gün ve 2012/1024 E. 2013/62 K. sayılı kararın incelenmesi davacı asil tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2.5.2013 gün ve 2013/7553 E. 2013/16824 K. sayılı ilamı ile:

(... Alacaklı Finansbank A Ş vekili tarafından 2 adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibine başlandığı, borçlunun icra Mahkemesine başvurarak, dayanak bonolardaki imzaya ve borca itirazlarını bildirdiği, anlaşılmıştır.

İcra mahkemesine yapılan başvuru, İ.İ.K. nun 169/a ve 170. maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz olup, Anılan başvuru ise Medeni Usul Hukuku anlamında dava olmadığından H.M.K.nun davaya dair kuralları mutlak anlamda uygulanmaz. Bu itibarla karşı tarafın yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasının sonuca etkisi yoktur, icra mahkemesi, şikayetle ilgili kişileri icra dosyasına göre saptama ve onları duruşmaya çağırıp görüşlerini alma ve varsa delillerini incelemekle yükümlüdür.

Borçlunun imzaya itiraz dilekçesinde alacaklı asilin adresinin gösterilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olur. Kaldı ki tensip zaptının tebliğiyle alacaklı banka vekilinin de davaya karşı beyanlarını bildirdiği anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 6100 Sayılı H.M.K.nun 119/b maddesi gereğince verilen kesin süreye rağmen taraf teşkilinin sağlanmadığı gerekçesiyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

H.G.K.nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; imzaya ve borca itiraz istemine ilişkindir.

Davacı-borçlu asil. davalı-alacaklı tarafından aleyhine başlatılan icra takibine konu bonolar üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, kendisinin takip alacaklısı davalıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, takip konusu bonolar altındaki imzaların kendisinden sadır olmadığının tespitiyle takibin iptalini, haksız takip sebebiyle davalı-alacaklının %20 inkar tazminatını ödemesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-alacaklı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava dilekçesinde davalı asilin açık adresinin bildirilmediği, H.M.K.nın 119/1-b maddesine göre davacıyla davalının adreslerinin davanın görülebilmesi koşulu olduğu, davalı asilin adresinin bildirilmesi için, davacıya bir haftalık kesin sürenin verildiği ancak süresinden sonra davacı tarafça adresin mahkemeye bildirildiğinden bahisle davanın H.M.K.119/son maddesi gereğince açılmamış sayılmasına dair verilen karar, davacının temyizi üzerine, Özel Dairece yukarda açıklanan sebeplerle bozulmuştur.

Mahkemece, H.M.K.nın 119. maddesinin emredici nitelikte olup içtihatlarla veya yargı kararlarıyla esnetilmesinin olanaksız olduğu, güncellenmiş adresi belirleme ödevinin dava açan kimseye ait bulunduğu, yargıcın yanlar yerine geçerek adres belirlemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararı, davacı asil tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık: davacının talebinin niteliğinin belirlenmesiyle varılacak sonuca göre H.M.K.nın 119. maddesi uygulamasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bir dava dilekçesinde nelerin yer alacağı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (H.M.K.'nun 119. maddesinde gösterilmiştir. Buna göre dava dilekçesinde şu hususlar bulunur.

1-) Görevli ve yetkili mahkemenin adı

2-) Davacıyla davalının adı, soyadı ve adresleri

3-) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası

4-) Varsa tarafla kanuni temsilcileri ve davacı vekilinin ad ve soyadlarıyla adresleri

5-) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına dair davalarda, dava konusunun değeri

6-) Davacının iddiasının dayanağı olan Dütün vakıaların açık özetleri

7-) iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği

8-) Dayanılan hukuki sebepler.

9-) Açık bir şekilde talep sonucu

10) Davacının, varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası

11) Davacıyla davalının adı, soyadı ve adresleri

H.M.K.nın 119/1/b maddesine göre, dava dilekçesine tarafların ad ve soyadlarıyla adreslerinin yazılması gerekir. Dava dilekçesinde davalının adı, soyadı veya adresi yazılmamışsa, hakim davacıya bu eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir: eksiklik bu süre içinde tamamlanmazsa, dava açılmamış sayılır Buradaki adres, dava sırasında kendisine yapılacak olan tebligat adresidir. Bu adres, ev adresi, işyeri adresi veya başka bir adres de olabilir. Davalının adresi bilinmiyor ise, davacı, dava dilekçesine davalının adresini yazamaz. Bu halde, dava dilekçesi davalıya ilanen tebligat yoluyla tebliğ edilir.

İcra mahkemelerinde H.M.K.nın uygulanması konusuna gelince, icra mahkemesi 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4. maddesinde düzenlenmiş olan ve münhasıran icra ve iflas işleri için kurulmuş bulunan özel bir yargı organıdır, icra mahkemelerinin yargılama usulleri İ.İ.K.da düzenlenmiştir buna göre, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ve uygun düştüğü ölçüde H.M.K.nın hükümleri uygulanır. H.M.K.nın çatısını "dava" yargılaması oluşturur, icra mahkemelerinde ise ağırlıkla borçlu, alacaklı ve üçüncü kişilerin, belli bir takip dosyasıyla sınırlı olarak, icra hukuku kurallarının yanlış uygulandığı iddiaları "şikayet" yoluyla incelenir. İcra mahkemesinde "dava" yoluyla inceleme 2004 Sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun 68. 68a, 97-99, 228. maddelerinde sayılan birkaç özel durumla sınırlı olup "şikayet" yolunun "dava" olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır.

İcra Mahkemesi'nde uygulanacak yargılama usulüne dair hükümler, İ.İ.K.nın 16,17 ve 18. maddelerinde düzenlenmiştir. İ.İ.K.nın 18. maddesi hükmüne göre, "icra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır. Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçeyle olabileceği gibi icra mahkemesine ifade zaptettirmek suretiyle de olur.

Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder: duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir.

Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk halinde ve otuz günü geçmemek üzere ertelenebilir".

Anılan maddeyle yargılamada "basit yargılama usulü'nün uygulanacağını belirtilmiş, ayrıca talep ve cevapların şekliyle duruşmaya dair hükümler sevkedilmiştir. Buna göre, İ.İ.K.daki düzenlemenin özel niteliği gereğince şikayet yoluna başvurmada dava dilekçesiyle ilgili H.M.K.hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

Ancak bu düzenlemenin yanı sıra, aksine düzenlemeler de mevcuttur. Nitekim kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takipte ödeme emrine yönelik şikayetin dilekçeyle ve icra dairesine yönelik olarak yapılması gereklidir. Bu cümleden hareketle, borçlunun icra mahkemesine başvurusu İ.İ.K.nın 16. maddesi kapsamında şikayet olup, H.M.K.anlamında dava niteliğini taşımaz. Şikayette yargılama usulü İ.İ.K.nın 18. maddesindeki hükümlere tabidir.

Şikayetçi tarafça icra mahkemesine yapılan başvuru, İ.İ.K.nın 169/a ve 170. maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz istemine dair olup, yukarıdaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, bu başvurunun H.M.K.anlamında bir dava olarak nitelendirilmesi mümkün değildir ve bu sebeple de H.M.K.nın davaya dair kuralları somut olayda mutlak anlamda uygulanamaz ve şikayet dilekçesinin 6100 Sayılı H.M.K.nın 119. maddesinde yazılı şartları taşıması aranmaz.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, H.G.K.nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı asilin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcın yatırana iadesine, 01.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


kazanci.com.tr