Olaylar

Şırnak il merkezinde 3/10/2015 tarihinde polisin terör örgütünce açılan hendekleri kapatmak için düzenlediği operasyonda çıkan çatışmada öldürülen teröristin cenazesi zırhlı bir polis aracına bağlanarak sürüklenmiştir. Aralarında başvurucunun da bulunduğu ulusal ölçekte yayın yapan bazı gazeteler ile internet sitelerinde konu ile ilgili haberler yapılmış ve görüntüler paylaşılmıştır. Olayların meydana geldiği dönemde Başbakan ve Cumhurbaşkanı sorumluların cezalandırılmasıyla ilgili gerekenlerin yapılacağını belirtmiş ve olaya karışan iki polis memuru görevden uzaklaştırılmıştır.

Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün talebi ve (kapatılan) Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının (TİB) yazısı gereğince söz konusu olayın görüntülerini paylaşan ve bu olaya yönelik haber yapan internet haber siteleri ile sosyal medya hesaplarına ait içeriklere (URL) erişimin engellenmesine karar verilmiştir. TİB tarafından onaya sunulan erişimin engellenmesi kararı Sulh Ceza Hâkimliğince onaylanmıştır. Onaylama kararına itirazı da reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu, ulusal ölçekte yayın yapan gazetenin internet sitesinde yer alan bir habere erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiğini öne sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Çekişmesiz bir dava sonucunda erişime engel kararı verebilmenin ancak hukuka aykırılığın ve kamusal menfaatlere müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu hatırlanmalıdır.

Somut olayda, 5651 sayılı Kanun'da sayılan meşru sebeplere dayanılarak başvuruya konu URL adresine erişim engellenmiş, ancak idari makamlarca ve derece mahkemelerince anılan Kanun maddesi kapsamında yapılan müdahalelerde gözetilmesi gereken hususlar değerlendirilmemiştir.

Başvuruya konu habere erişimin engellenmesine yönelik yayının içeriği ile sınırlama sebebi arasındaki ilişki ortaya konulamadığı gibi gecikmesinde sakınca bulunan bir durumun varlığı da gösterilememiştir. Başvuru konusu yayının hangi kısmının hangi nedenlerle halkın belirli bir kesimini veya devleti hedef gösterdiği, şiddeti yücelttiği ve benzeri hususlardan hiçbiri kararda yer almamıştır.

Üstelik somut olaydaki gibi daha sonra bir ceza soruşturması ve kovuşturması açıldığı bildirilmeyen ve dolayısıyla tedbir hakkında yeniden bir karar verilmeyen durumlarda süresiz kısıtlamaların ifade ve basın özgürlüğü önünde orantısız müdahale teşkil edeceği açıktır.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ifade özgürlüğü ile demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında dengeleme yapılmadığı ortadadır. Başvuruya konu habere erişimin engellenmesi şeklindeki kısıtlamanın zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı ve dolayısıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilememiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. ve 28. maddesinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ