T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi

Esas No:2014/13765
Karar No:2015/6081 

Davacılar ... ve diğerleri vekili avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 30/09/2011 gününde verilen, yine birleşen 2011/234 esas ve 2011/235 esas sayılı dosyalar davacısı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar H.. B.. ve diğeri aleyhine 28/11/2011 gününde verilen birleşen dava dilekçesi ile Manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece asıl davada davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 12/05/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asiller ... ve ... ile vekilleri

Avukat ... geldiler. Karşı taraftan davacılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.


Asıl dava ve birleşen davalar, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarının ihlali iddiasına dayalı manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davada; davacıların davalı ....'e karşı açtıkları davanın reddine, davalı ...'a karşı açtıkları davanın kısmen kabulüne, birleşen 2011/234-235 esas sayılı davaların kısmen kabulüne, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.


Asıl davanın davacıları ..., ... ve ..., 24/07/2011 tarihinde yapılan ... Sitesi'nin genel kurul toplantı tutanağının imzalanmasının sekiz günde tamamlandığını, yönetici ...'in toplantıdan sonra bir kısım beyanlarının tutanakta yer almadığını belirtmesi üzerine, divan başkanı ... tarafından beyanının tutanağa yazdırıldığını, imza için kendilerine gelen toplantı tutanağını itirazlarını yazarak imzaladıklarını, bunun üzerine divan başkanı ...'un kendilerine iki sayfalık mektup yazarak sitenin işçisiyle gönderdiğini, mektubun gerçekte davalı ... tarafından yazıldığını, mektupta davalıların kendilerine ağır hakarette bulunduklarını, birleşen davaların davacısı yönetici ...'in 2011/234 esas sayılı davada; aynı mektupta divan başkanının kendisine de ağır hakaret ve iftirada bulunduğunu, 2011/235 esas sayılı davada; genel kurulda davalı ... tarafından kendisine hakaret edildiğini ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
A

sıl dava ve birleşen 2011/234 esas sayılı davanın konusu olan olan mektup nedeniyle Ceza Mahkemesi'nin 2011/304 esas, 2012/166 karar sayılı kararı ile, divan başkanı davalı ...'un asıl davanın davacıları ve birleşen 2011/234 esas sayılı davanın davacısına yönelik hakaret içeren beyanları nedeniyle cezalandırılmasına karar verildiği, yine Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2011/283 esas, 2012/176 karar sayılı kararıyla davalı H.. Ö..'in kooperatifin genel kurul toplantısında birleşen 2011/235 esas sayılı davanın davacısına yönelik beyanları nedeniyle alenen hakaret suçundan cezalandırıldığı, ancak her iki ceza davasında davalılar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.


Ceza mahkemesince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönündeki kararlar, hukuk hakimi yönünden bağlayıcı nitelikte değildir ve mahkumiyet olarak kabul edilemez. Davalılardan ... tarafından yazılan mektupta yer alan ifadeler ile genel kurul toplantısında davalı H.. Ö.. tarafından yöneticiye söylenen sözler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kişilik haklarına saldırı oluşturmayıp, divan başkanı ve yöneticinin yaptığı eylem ve işlemlerine yönelik sert eleştiri mahiyetinde olduğu ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Şu halde, asıl dava ve birleşen davalar yönünden kişilik haklarına saldırının varlığının kabulü doğru değildir. Bu durumda, mahkemece asıl ve birleşen her iki davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle kısmen kabullerine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazları ile davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılar yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine, davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/05/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava, kişilik haklarına yapılan haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların mensubu oldukları Gökkuşağı Sitesi'nin genel kurul toplantısından sonra, davalı ... tarafından, davacılar ..., ... ve ...'e gönderilen mektupta, genel kuruldaki yaşanan olaylar ile muhalefet şerhleri yazmaları nedeniyle davacılara "bu şerhlerin...... iyi niyetle yazılmadığını..... kafa bulandırıldığını, yalanı perdelemeye hizmet edildiğini, alemi aptal yerine koyarak kendilerine duydukları özgüvenin şaşkınlığından kurtulup, ayaklarının yere basması ve gerçekleri görmeye çalışmalarını... her türlü şov ve çirkinlik sergilenerek gerçeklerin ortaya çıkmasının engellendiğini, ....bu hafiklik ve basitliklerin tutanakta yer almasını istemediklerini, nankörlükle cennette yaşanamayacağını" yazmak suretiyle hakaret ederek kişilik haklarına saldırıda bulunulmuştur.

Davalı ... de 24/07/2011 tarihli site genel kurul toplantısında, davacı ...'e toplantıya katılanların huzurunda "bu kadar yalancı, iftiracı, düzenbaz olabileceğini hayal bile edemezdim" demek suretiyle hakaret ederek kişilik haklarına saldırıda bulunmuştur. Bu husus genel kurul tarafından tutanağada geçirilmiş, tutanak ilgililer tarafından imzalanmıştır.
TBK'nın 58 (e BK'nın 49) maddesinde, kişilik haklarının zedelenmesinden zarar görenlerin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği düzenlemesi mevcuttur.

Mahkemece davalılar ... ve ... hakkında sorumlulukları belirlenerek verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından kararın onanması gerekirken Dairemizin değerli çoğunluğunun bozma kararı verilmesi görüşüne katılmıyorum. 12/05/2015
www.hukukmedeniyeti.org