YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2016/11278

Karar Numarası: 2019/102

Karar Tarihi: 16.01.2019

HAKİM HÜKÜMDE UNUTULAN TALEPLER HAKKINDA TAVZİH YOLU İLE KARAR VERİP BUNU HÜKMÜNE EKLEYEMEZ - Tavzih Yolu İle Hükmün Değiştirilmesi Değil Yalnızca Açıklanması İmkanı Vardır - Hüküm Fıkrasında Taraflara Tanınan Haklar Ve Yüklenen Borçlar, Tavzih Yolu İle Sınırlandırılamaz, Genişletilemez Ve Değiştirilemez - Hakim Hükmü Verdikten Ve Davadan Elini Çektikten Sonra Temyiz Edilerek Hüküm Bozulmadıkça O Davaya Yeniden Bakamayacak Ve Verilen Hükmü Değiştiremeyecektir - Tavzih Kural Olarak Yalnızca Hüküm Fıkrasında Olacak; Hükmün Gerekçesinin Açıklanması İçin Tavzih Yoluna Başvurulamayacaktır – Hakim Hüküm Verirken Unutmuş Olduğu Vekalet Ücreti Veya Faiz Hakkında Tavzih Yolu İle Bir Karar Verip Bunu Hükmüne Dahil Edemez -  Kısa Kararla Gerekçeli Karar Arasındaki Çelişki De Tavzih Yolu İle Giderilemez

6100k/305

ÖZETİ: Hakim; tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Kararda yapılan tavzihin usulüne uygun olmadığı açıktır. Birleşen dava yönünden herhangi bir hüküm tesis edilmediği halde tavzih kararı ile kararın tavzihen düzeltilmesi suretiyle birleşen dava yönünden hüküm kurulması ve davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi hatalıdır.

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 04/06/2007 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın ve birleşen davanın reddine dair verilen 01/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava ve birleşen dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili; dava dışı ... isimli şahsın yaralanması sonucu ... ... Devlet Hastanesine gelerek tedavi olduğunu, davalılardan Opr. Dr. ...'un yaptığı muayenede el kesisi tanısı konularak egzersiz önerildiğini ve diğer davalı olan Pr. Dr. ... tarafından ....'a miyalji tanısı konulduğunu, davalı hekimlerin hatalı tedavisi sonucu sol elinin işlevini yitirmesi nedeniyle sakat kalan ...'un ... aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak maddi ve manevi tazminat davası açtığını, ... İdare Mahkemesince 2002/2226 esas sayılı dosyasında ... aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini ve ... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2005/4978 esas sayılı takip dosyasına 13/02/2007 tarihinde müvekkili idarece 14.744,62 TL ödendiğini belirterek davalıların kusuru nedeniyle uğranılan zararın rücuen tazminine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar ise, hasta ...'a ilk müdahalenin kendileri tarafından yapılmadığını, dava konusu olayda kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalılara herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, daha sonra davalı ... vekili tarafından 14/04/2016 tarihli tavzih dilekçesinde, hüküm kısmında birleşen dava yönünden hüküm kurulmadığını ve lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini ileri sürülerek HMK’nun 305. maddesi gereğince tavzih talep edilmesi üzerine mahkemece tavzih talebi kabul edilerek, 01/03/2016 tarih ve 2007/256 Esas, 2016/65 sayılı kararının hüküm kısmının; davanın ve birleşen davanın reddine ve birleşen dava yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirine şeklinde tavzihen düzeltilmesine karar verilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 305. maddesinde tavzihin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi değil yalnızca açıklanması imkanı vardır. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Hakim hükmü verdikten ve davadan elini çektinden sonra temyiz edilerek hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir. Tavzih kural olarak yalnızca hüküm fıkrasında olacak; hükmün gerekçesinin açıklanması için tavzih yoluna başvurulamayacaktır.

Hakim; tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez.

Yukarıda açıklandığı üzere 01/03/2016 tarihli kararda yapılan tavzihin usulüne uygun olmadığı açıktır. Şu halde mahkemece, birleşen dava yönünden herhangi bir hüküm tesis edilmediği halde 18/04/2016 tarihli tavzih kararı ile 01/03/2016 tarihli kararın tavzihen düzeltilmesi suretiyle birleşen dava yönünden hüküm kurulması ve davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi, HMK’nun 305/2. maddesine açıkça aykırı olduğundan karar, bu bakımdan yerinde görülmemiş ve bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 16/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

legalbank.net