Olaylar

Başvurucu Kemer ilçesinde yerel bir gazetede köşe yazarlığı yapmaktadır. Başvurucunun bir sosyal paylaşım sitesinde hakkında bazı olumsuz paylaşımlar yaptığı M.G. olayın gerçekleştiği dönemde Kemer ilçe belediye başkanıdır. Bu dönemde, M.G. hakkında sonradan beraat edeceği rüşvet ve irtikap yargılaması sürmekte ve sonradan kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecek olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği suçundan fezleke düzenlenmiş bulunmaktadır.

M.G., başvurucu hakkında hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle şikâyette bulunmuştur. Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) başvurucunun hakaret suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi hükmün onanmasına karar vermiştir.

İddialar

Başvurucu; M.G. hakkında rüşvet ve irtikap suçlarından devam eden davalarla ortaya çıkan somut olguları dile getirmeye çalıştığını ifade ederek eleştiri mahiyetindeki bu paylaşımlarından dolayı cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi başvurucunun müdahale edilen ifade özgürlüğü ile başvurucunun ifadeleri nedeniyle müştekinin müdahale edilen şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir dengenin gözetilip gözetilmediğini değerlendirmiştir.

İlk olarak olayda başvurucunun sosyal paylaşım sitesinde kullandığı "imar rant hırsızı" şeklindeki ifade lafzi yorumla suç isnadı olarak nitelendirilebilirse de, yapılan paylaşımın tamamının söylendiği bağlamdan koparılmaksızın olayın bütünselliği içinde değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Başvurucu, kullandığı ifadelerle kamuoyu gündemini de meşgul eden iddiaları gündeme getirmiş, belediyenin faaliyetleri ile imar yolsuzluklarına bulaştığını ima etmiştir.

İkinci olarak M.G.nin ileri sürülen iddialarla ilgili olarak rüşvet alma ve irtikap suçlarından yargılanmış olması gözönünde bulundurulduğunda başvurucu tarafından sarf edilen sözlerin olgusal bir temelinin bulunduğu ve ölçüsüz olmadığı görülmektedir. Kaldı ki şikâyet konusu sözlerin kullanıldıkları bağlam da dikkate alındığında hakaret niteliğinde olmadığı, eleştiri amacıyla söylendiği ortadadır.

Üçüncü olarak başvuru konusu olaydaki paylaşım kamuoyu tarafından tanınan bir siyasetçiye yönelik olduğu için kabul edilebilir eleştiri sınırları, sıradan bir kimse ile karşılaştırıldığında daha geniştir. Bu sebeple M.G.nin kendisine yönelik eleştirilere sıradan insanlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerekir.

Son olarak yerel bir gazetede köşe yazarı olan ve geçmişte belediye meclis üyeliği görevinde bulunan başvurucunun ilçe gündemini takip ederek bölgenin güncel sorunları hakkında görüş bildirmiş olması hususu gözönüne alındığında kamusal faydası yüksek bir tartışmaya katkı sunduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Diğer yandan Anayasa Mahkemesine göre dil ve üslubun muhatabı açısından rahatsız edici olduğu açıktır. Ancak ifade özgürlüğü, bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gereken bir özgürlüktür.

Yukarıdaki tespitlere karşın başvurucuyu mahkum eden Mahkeme; davaya konu ifadelerin dile getirilme şekli ve nedenini, söylenen sözlerin arka planı olup olmadığını, kamusal bir tartışma ekseninde gerçekleşip gerçekleşmediğini gözetmeksizin bir değerlendirme yapmıştır. Mahkeme, başvurucunun ifade özgürlüğü ile müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmamış; yalnızca soyut bir değerlendirmeyle söz konusu ifadelerin hakaret suçunu oluşturduğunu kabul etmiştir. Bu sebeple Mahkemenin başvurucunun mahkûmiyeti bakımından ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 15/12/2020 Tarihli ve 2018/25073 Başvuru Numaralı Kararı