Olaylar

Ticaretle uğraşan başvurucunun 2007 ile 2011 yılı arasındaki dönemlere ilişkin işlemleri vergi incelemesine alınmıştır. İnceleme sonucunda hazırlanan vergi inceleme raporu doğrultusunda başvurucu adına çeşitli vergi ve ceza tarhiyatları yapılmıştır.

Başvurucu tarhiyatlara arşı Vergi Mahkemesinde davalar açmış, Mahkeme vergi/ceza ihbarnamelerinde hukuka uygunluk olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bu karara karşı temyiz başvurusunda bulunan idare, diğer yandan da yeniden vergi/ceza ihbarnameleri düzenlemiş ve başvurucuya göndermiştir. Danıştay temyiz isteminin konusuz kaldığı gerekçesiyle istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir.

Vergi idaresinin ikinci kez düzenlediği vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı açtığı davalar sürerken başvurucu, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında borcunu yapılandırmış ve ödemiş, vergi mahkemelerinde açtığı davalardan da feragat etmiştir.

Başvurucu hakkında ayrıca "sahte fatura kullanma ve düzenleme" nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Ceza Mahkemesi suçu sabit görmüş, başvurucunun beş kez ayrı ayrı cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi hükmü onamıştır.

İddialar

Başvurucu; bir vergi incelemesi sonucuna bağlı olarak aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Adil yargılanma hakkı, uyuşmazlıkların çözümlenmesinde hukuk devleti ilkesinin gözetilmesini gerektirmektedir. Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, Anayasa'nın tüm maddelerinin yorumlanması ve uygulanmasında gözönünde bulundurulması zorunlu olan bir ilkedir.

Hukuk devletinin gereklerinden birini de hukuk güvenliği ilkesi oluşturmaktadır. Hukuk güvenliği ilkesi özel kişiler arasında oluşan ve kesinlik kazanan ilişkilerin yanı sıra özel kişilerin devlet ile olan münasebetleri neticesinde kişiler lehine ortaya çıkan ve kati hale gelen neticelerin de muhafazasını mecburi hâle getirmektedir. Bu bağlamda yürürlükte bulunan hukuk kurallarına uygun olarak kişilerin lehine sonuçlanan ve kesin hüküm güvencesinden yararlanan cezai süreçlerin yok sayılması ve bunların tekrarlanması hukuk güvenliği ilkesini zedeler.

Bunun yanında hukuk düzenini ihlal eden fiillerin cezalandırılması devletin en temel yetkilerinden biridir. Ancak demokratik bir hukuk düzeninde devletin, haksızlık teşkil eden fiillere cezalandırma yoluyla göstereceği tepki ölçülü olmalı ve hukuk güvenliğini zedeleyici bir boyuta ulaşmamalıdır. Bir kimsenin daha önce yargılandığı ve cezalandırıldığı hukuka aykırı bir eylem nedeniyle yeniden takibata uğraması veya cezalandırılması, yaptırım uygulanmasıyla elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin menfaatleri arasında kurulması gereken adil dengeyi zedeleyerek cezalandırmanın birey üzerinde aşırı bir külfete dönüşmesine yol açar.

Aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi, bireylerin, haklarında yürütülen bir ceza yargılaması sürecinin varlığı hâlinde tekrar yargılanmamalarını veya cezalandırılmamalarını güvence altına almaktadır. Böylelikle adil yargılanma hakkı kapsamındaki cezai süreçler yönünden hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak hukuk güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla hukuk devleti ilkesinde mündemiç olan aynı suç nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesinin Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının bir unsuru olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi gereğince, kişi aynı fiil nedeniyle birden fazla yargılanamaz veya cezalandırılamaz. Ancak, bu ilke mutlak olmayıp, ayrı hukuk disiplinleri kapsamında aynı fiilin farklı şekillerde mütalaa edilmesi mümkündür. Bu ilke sadece ceza davalarına ilişkin olduğu için aynı fiilden dolayı ceza soruşturmasının yanında ayrıca hukuk davası veya disiplin soruşturması açılmasına engel teşkil etmez. Dolayısıyla bir fiilin söz konusu hukuk disiplinlerinin öngördüğü farklı yaptırımlarla cezalandırılması aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz ilkesine aykırılık oluşturmaz.

Somut olayda şikâyete konu her iki takibat aynı kişi hakkında ve aynı vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak yürütülmüştür. Vergi idaresince sahte fatura düzenlendiğinin tespiti üzerine yürütülen idari takibatta bu fiil dolayısıyla vergi cezaları uygulanmış, yine vergi düzenini bozan bu fiil yüzünden ayrıca ceza yargılaması yürütülmüştür. Buna göre başvurucunun cezai süreçlere neden olan hareketleri kendi içinde bir bütünlük oluşturduğundan hukuki anlamda aynı fiil olarak değerlendirilmelidir.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, farklı amaç ve hukuki yararları gerçekleştirmeye yönelik hem idari süreç sonunda vergi cezası hem de adli süreç sonunda mahkûmiyet verilebilmesinde aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesine aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırmama ilkesinin ihlal edilmediğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ