T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
E. 2019/2001
K. 2020/854
T. 9.6.2020

İNŞAATIN YIKIM İŞİ İÇİN ÖDENEN BEDELİN TAHSİLİ İSTEMİ ( İstinaf Kanun Yoluna Başvurmayan Davacının Miktar Artırım Talebinin Kabul Edilemeyeceği Açıklandıktan Sonra İstinafa Konu İdare Mahkemesi Kararının İncelenmesi Suretiyle Bir Karar Verilmesi Gerektiği Halde Tek Başına İstinaf Kanun Yoluna Başvuran Davalı İdarenin Aleyhine Sonuç Doğuracak Şekilde Davacı Tarafın Miktar Artırım Talebinin Kabul Edilmesine Yönelik Temyize Konu BİM Dava Dairesinin Israr Kararında Hukuki İsabet Bulunmadığı )

TALEP MİKTARININ ARTIRILMASI ( İdare Mahkemesince Verilen Davanın Kabulü Kararına Karşı Sadece Davalı İdare Tarafından İstinaf Kanun Yoluna Başvurulduktan Sonra Davacı Emniyet Genel Müdürlüğü Tarafından Miktar Artırımına İlişkin Dilekçe ile İstinaf Talebinde Bulunulmaksızın Miktar Artırım Talebinde Bulunulduğu - BİM Dava Dairesince Aleyhe Bozma/Değiştirme Yasağı Göz Önünde Bulundurulmaksızın Bu Talep Kabul Edilmek Suretiyle Davalı İdarenin İstinaf Başvurusunun Düzeltilerek Reddine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

ALEYHE BOZMA YASAĞI ( Hukuki Dayanağını Hak Arama Hürriyeti Taleple Bağlılık İlkesi ve Hukuki Güvenlik İlkesinden Aldığı - Hükmü Taraflardan Birinin Kanun Yoluna Götürmesi Halinde Kanun Yolu İncelemesi Yapan Merciin Alt Derece Mahkemesinin Kararını Başvuruda Bulunan Aleyhine Bozamaması ya da Değiştirememesi Anlamına Geldiği/2577 Sayılı Kanunda Açıkça Düzenlenmemiş Olsa da Medeni ve Ceza Yargılamasında Olduğu Gibi İdari Yargılama Hukukunda da Varlığı Kabul Edilen İlkelerden Olduğu )

İSTİNAFA BAŞVURMAYAN TARAFIN MİKTAR ARTIRMA TALEBİNDE BULUNMASI ( Kanun Yolu İncelemesini Yapacak Yargı Merciinin Taraflardan Sadece Birinin Kanun Yoluna Başvurması Halinde Başvuranın Hukuki Durumunu Ağırlaştıracak Şekilde Karar Veremeyeceği - İstinaf Kanun Yoluna Başvurmayan Davacının Miktar Artırım Talebinin Kabul Edilemeyeceği Açıklandıktan Sonra İstinafa Konu İdare Mahkemesi Kararının İncelenmesi Suretiyle Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

İSTİNAF AŞAMASINDA ISLAH YAPILMASI ( İstinaf Aşamasında Miktar Artırımını Yasaklayan Bir Düzenlemeye Yer Verilmediğinden İstinaf Yargılaması Aşamasında Uyuşmazlığın Esası İncelenmek Suretiyle Tazmini Talep Edilen Gerçek Zararın Ortaya Çıkması Halinde Olduğu Gibi Belli Şartların Gerçekleştiği Durumlarda Bu Aşamada da Miktar Artırım Hakkının Bir Defaya Mahsus Olarak Kullanılabileceğinin Kabulü Gerektiği - İstinaf Kanun Yoluna Başvurmaksızın Talepte Bulunulduğundan Konunun Aleyhe Değiştirme Yasağı Kapsamında Değerlendirilmesi Gerektiği )

2577/m.14,16/4,Geç.7

ÖZET : Dava, Emniyet Müdürlüğüne tahsisli, mülkiyeti Hazineye ait taşınmaz üzerinde yapılan İl Emniyet Müdürlüğü yeni hizmet binası inşaatının, mania kriterlerine uygun olmadığı gerekçesiyle, Belediye Başkanlığı tarafından mühürlenerek durdurulması sebebiyle, yıkım işi için 2015 yılı sözleşme fiyatlarına göre ödenen bedelin, zararın oluştuğu ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.

İstinaf kanun yoluna başvurmayan davacının miktar artırım talebinin kabul edilemeyeceği açıklandıktan sonra, istinafa konu İdare Mahkemesi kararının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, tek başına istinaf kanun yoluna başvuran davalı idarenin aleyhine sonuç doğuracak şekilde, davacı tarafın miktar artırım talebinin kabul edilmesine yönelik temyize konu Bölge İdare Mahkemesi Dava Dairesinin ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

İSTEMİN KONUSU : Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin 16/04/2019 tarih ve E:2019/90, K:2019/800 Sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Adana ili, Seyhan ilçesi, Döşeme mahallesi, 5520 ada, 7 parsel sayılı Adana Emniyet Müdürlüğüne tahsisli, mülkiyeti Hazineye ait taşınmaz üzerinde yapılan Adana İl Emniyet Müdürlüğü yeni hizmet binası inşaatının, mania kriterlerine uygun olmadığı gerekçesiyle, Seyhan Belediye Başkanlığı tarafından 14/06/2011 tarihinde mühürlenerek durdurulması sebebiyle, H, I ve J blokların 9 ila 14. katları arası yıkım işi için 2015 yılı sözleşme fiyatlarına göre ödenen, KDV hariç 3.135.000,00.-TL'nin, zararın oluştuğu tarihten (ödeme tarihinden) itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Adana 3. İdare Mahkemesi'nin 06/06/2017 tarih ve E:2016/400, K:2017/799 Sayılı kararıyla;

Davacı idare tarafından, yüklenici firmaya, kat eksiltme işine yönelik KDV dahil 1 numaralı hakediş için 16/11/2015 tarihli ödeme emriyle 1.923.636,00.-TL, 2 numaralı hakediş için 17/12/2015 tarihli ödeme emriyle 961.818,00.-TL, 3 numaralı hakediş için 04/02/2016 tarihli ödeme emri ile 554.895,00.-TL, 4 numaralı hakediş için 18/05/2016 tarihli ödeme emriyle 193.079,02.-TL, 4 numaralı kesin ek hakediş için 27/06/2016 tarihli ödeme emriyle 65.871,98.-TL olmak üzere toplamda 3.699.300.-TL ödeme yapıldığının görüldüğü,

Söz konusu zararın tam olarak meydana gelmesinden evvel inşaatın mania kriterlerine uygunluğunu değerlendirerek gerekli önlemleri alması gerektiği halde bu önlemleri almaksızın İl Emniyet Müdürlüğünün yeni hizmet binası inşaatını ruhsatlandırdığı anlaşılan davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu,

Bu nedenle, inşaatın H, I ve J bloklarının 9 ila 14. katları arası kat eksiltme işine yönelik ödenen ve kamu zararına sebebiyet verilen KDV hariç toplam 3.135.000.-TL bedelin, ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacı idareye ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin 11/06/2018 tarih ve E:2017/2920, K:2018/1054 Sayılı kararıyla;

Dairelerine, davalı idarece istinaf talebiyle, davacı tarafından ise ıslah talebiyle başvuru yapıldığı, istinafa konu edilen karar hukuka ve usule uygun olduğundan davalı idarenin istinaf başvurusunun reddi gerektiği,

Davacının ıslah talebine gelince, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrası ile Geçici 7. maddesinin 1. fıkrası gereğince; 03/05/2018 tarihinde verilen ıslah dilekçesinin Dairelerince davalı Seyhan Belediye Başkanlığına tebliğ edildiği ve davalı idare tarafından verilen 29/08/2018 havale tarihli dilekçeyle ıslah talebinin reddedilmesi talebinde bulunulduğu anlaşılmakta ise de ıslah talebine yapılan itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılarak, usul ve mevzuata uygun olan ıslah talebinin kabulü gerektiği sonucuna varıldığı,

2577 Sayılı Kanun'un 45. maddesinin 5. fıkrasında sayılan haller dışında, istinaf incelemesi sonucunda Bölge İdare Mahkemesince dosyanın yeniden görüşülmek üzere ilk derece Mahkemesine gönderilmesi mümkün olmadığından, ıslah talebinin Bölge İdare Mahkemesince kabulü halinde kararın genel hükümler çerçevesinde düzeltilmesi gerektiği,

Bu durumda, İdare Mahkemesince verilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; "davanın kabulüne, ıslah sonucunda ulaşılan 3.699.300,000.-TL zarar miktarının ödeme tarihinden itibaren (idareye yapılan 02/09/2015 tarihli başvurudan sonra 5 farklı ödeme tarihli hakediş ödemesi bulunmaktadır) işleyecek yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davalı idarece davacıya ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan 96,00.-TL yargılama gideri ile 102.193,00.-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine, davacı idarenin harçtan muaf olması sebebiyle tahsil edilemeyen 27.70.-TL başvuru harcı ile 63.174,80.-TL nispi karar harcı olmak üzere toplam 63.202,50.-TL harcın davalı idareden tahsili için Çukurova Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına" olarak düzeltilmesi gerektiği,

Bu itibarla, Adana 3. İdare Mahkemesi'nin 06/06/2017 tarih ve E:2016/400, K:2017/799 Sayılı kararı ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup, kararın kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı gerekçesiyle anılan kararın yukarıdaki şekilde düzeltilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesinin 29/11/2018 tarih ve E:2018/3352, K:2018/7016 Sayılı kararıyla;

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişiklik ile Geçici 7. maddesinin, 6459 Sayılı Kanun'un 30/04/2013 tarih ve 28633 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanması ile yürürlüğe girdiği, bu düzenleme ile yürürlük tarihinde derdest olan tam yargı davalarında (kanun yolu aşaması dahil) bir defaya mahsus olmak üzere miktarın artırılması imkanı tanındığı, Kanun hükmünün yürürlük tarihi olan 30/04/2013 tarihinden sonra ise nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle, bir defaya mahsus miktar artırımında (ıslah) bulunulabileceğinin anlaşıldığı,

Bu durumda, 2577 Sayılı Kanun'un 16. maddesine 6459 Sayılı Kanun ile eklenen cümlenin 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, bakılan davanın ise 03/12/2015 tarihinde açıldığı ve davacı tarafından Mahkemesinden, nihai karar verilinceye kadar miktar artırımı (ıslah) talebinde bulunulmadığı göz önünde bulundurulduğunda, istinaf aşamasında verilen ve 03/05/2018 tarihinde İstinaf Dairesi kaydına giren miktar artırım (ıslah) dilekçesi ile 2577 Sayılı Kanun'un Geçici 7. maddesi hükmünden yararlanılamayacağı anlaşıldığından, İstinaf Mahkemesince, ıslah talebinin kabul edilemeyeceği açıklandıktan sonra, istinafa konu İdare Mahkemesi kararının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, tazminat miktarının artırılması isteminin kabul edilerek istinaf başvurusunun düzeltilerek reddedilmesi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin 11/06/2018 tarih ve E:2017/2920, K:2018/1054 Sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin 16/04/2019 tarih ve E:2019/90, K:2019/800 Sayılı kararıyla;

Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralına ilişkin Danıştay içtihatının, hak arama özgürlüğünün kullanımına ve adil yargılama hakkına engel oluşturduğu ileri sürülerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulması üzerine adı geçen Mahkemece ülkemiz aleyhine ihlal kararları verildiği gözetilerek 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 6459 Sayılı Kanun ile değişiklik yapıldığı,

Yapılan değişiklikle tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin artırılmasına olanak tanındığı,

Mahkemelerce istemle bağlı olma kuralı uygulanmak suretiyle verilen kararlara karşı taraflardan herhangi birinin kanun yoluna başvurmuş olması şartıyla, davacı veya davacıların artırılan miktara isabet eden harcı ödemek suretiyle kararı veren Mahkemeye verecekleri dilekçeyle bir defaya mahsus olmak üzere dava dilekçesinde gösterilen miktarı artırmalarının mümkün olduğu,

2577 Sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 Sayılı Kanun'un 4. maddesiyle eklenen cümlede yer verilen nihai karar verilinceye kadar bir defaya mahsus ıslah talebinde bulunulabileceği hükmünün, 18/06/2014 tarih ve 6545 Sayılı Kanun ile uygulamaya giren istinaf kanun yolunun getirmiş olduğu yenilik ve değişikliklerle birlikte yeniden değerlendirilmesi gerektiği,

İstinaf kanun yolunun, hem ilk derece Mahkemesince verilen kararların denetlenmesini hem de ilk derece Mahkemesi önüne getirilen uyuşmazlığın nihai olarak karara bağlanmasını yani uyuşmazlığın sona erdirilmesini sağlamak suretiyle ikili bir işlevi yerine getirtiği, çünkü, istinaf merciinin, başvuru konusu kararı yanlış bularak bozduğunda veya daha doğrusu kaldırdığında, genellikle uyuşmazlığın esası hakkında da kendisi karar vererek uyuşmazlığı sonlandırdığı, istinafın bu özelliklerinden ilkinin, istinafın dava konusu uyuşmazlığı çözen ilk derece mahkemesi kararları üzerindeki "düzeltici" (reformation) işlevini; ikincisinin ise "dava konusu uyuşmazlığı esastan çözen", "dava konusu uyuşmazlığı sonlandıran" (voied'achevement) işlevini ifade ettiği,

İstinaf mercii tarafından temyiz incelemesinden farklı olarak, olayın hem maddi hem de hukuki yönü incelenebildiğine ve eksiklik bulunması halinde ilk derece Mahkemesi'nin verdiği karar kaldırılarak ve ilk derece Mahkemesi yetkisi kullanılarak yeni bir karar verildiğine göre, istinaf merciince verilen kararın nihai karar hüviyetini taşıdığı sonucuna varıldığı,

Bununla birlikte nihai karar ibaresinin istinaf kanun yoluna geçilmesiyle birlikte bu şekilde yorumlanmasının, ıslah müessesesiyle ulaşılmak istenen adil yargılanma hakkının gerçekleştirilmesi amacına da uygun düştüğü,

Bu durumda, istinaf müessesiyle birlikte nihai kararın Bölge İdare Mahkemesi'nin ilgili Dairesince verilen karar olduğu dikkate alındığında ve idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali anlamına geleceği de göz önünde bulundurulduğunda, tarafların istinaf safhasındaki ıslah taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi eklenmek suretiyle istinaf başvurusunun düzeltilerek reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davanın süresinde açılmadığı yolundaki itirazın yanlış değerlendirme ile reddedildiği, davacının müterafik kusuru bulunduğu yolundaki itirazlarının değerlendirilmediği, hükmedilen tazminat tutarının oldukça yüklü olduğu, bozma kararına uyulmayarak verilen ısrar kararının usul ve hukuka aykırı olduğundan bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunultadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlıkta, öncelikle, 03/12/2015 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçeyle açıldığı anlaşılan bu davada, istinaf aşamasında sunulan ve 03/05/2018 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçeyle bulunulan miktar artırım (ıslah) talebinin 2577 Sayılı Kanun'un Geçici 7. maddesi hükmü kapsamında değerlendirilemeyeceğinin belirtilmesi gerekmektedir.

Temyize konu ısrar kararında, istinaf merciinin uyuşmazlığı esastan çözen fonksiyonuna değinilerek, 2577 Sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasında ifadesini bulan nihai kararın, istinaf merciince verilen karar olduğu belirtilmiş ise de, istinaf incelemesine tabi tutulan ilk derece Mahkemesi kararı, istinaf merciince kaldırılarak esastan inceleme yapılmadığı sürece, nihai kararın, ilk derece Mahkemesince verilen ve Mahkemenin yargılamadan el çekmesi sonucunu doğuran karar olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, aleyhe bozma/değiştirme yasağı nedeniyle, istinaf yoluna başvurmadığı anlaşılan davacının miktar artırım talebinin, istinaf yoluna tek başına başvuran davalı idarenin aleyhine olacak şekilde kabul edilmesine de hukuken olanak bulunmamaktadır.

Öte yandan, miktar artırımına konu edilen tutarın, dava dilekçesinin talep kısmında hariç tutulan yıkım ihalesi işi sözleşme bedelinin KDV'si olduğu anlaşıldığından, 2577 Sayılı Kanun'un 14. maddesinin 4. fıkrasının ilk cümlesinde düzenlenen davanın genişletilmesi yasağı kapsamında da değerlendirme yapılması gerektiği, bu nedenle dava dilekçesinde hariç tutulan, sözleşme kapsamında yükleniciye ödenen KDV'nin miktar artırımına konu edilemeyeceği değerlendirilmektedir.

Bu itibarla, Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Adana ili, Seyhan ilçesi, Döşeme mahallesi, 5520 ada 7 parsel sayılı, Adana Emniyet Müdürlüğüne tahsisli, mülkiyeti Hazineye ait taşınmaz üzerinde yapılan Adana İl Emniyet Müdürlüğü yeni hizmet binası inşaatı, mania kriterlerine uygun olmadığı gerekçesiyle Seyhan Belediye Başkanlığı tarafından 14/06/2011 tarihinde mühürlenerek durdurulmuştur.

Kabası tamamlanan inşaatın, mania kriterlerine aykırı bulunan, H, I ve J blokların 9 ila 14. katları arası yıkım işi için, 14/07/2015 tarihinde 2015 yılı sözleşme fiyatlarına göre KDV hariç 3.135.000,00.-TL bedelli yıkım ihalesi sözleşmesi imzalanmış, 23/07/2015 tarihi itibarıyla yüklenici firmaya yer teslimi yapılmıştır.

Adana Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünün 02/09/2015 tarih ve 1892 Sayılı yazısı ile mania kriterleri dikkate alınmadan düzenlenen yapı ruhsatından kaynaklandığı öne sürülen, kat eksiltme işine konu son altı kat için harcanan yapım ve yıkım bedellerine dair kamu zararının giderilmesine yönelik yapılan başvurunun Seyhan Belediyesinin 02/10/2015 tarihli işlemiyle kendilerine atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından ödeme yapılmasının mümkün olmadığı belirtilerek reddedilmesi üzerine, H, I ve J blokların 9 ila 14. katları arası yıkım işi için 2015 yılı sözleşme fiyatlarına göre ödenen, KDV hariç 3.135.000,00.-TL'nin, zararın oluştuğu tarihten (ödeme tarihinden) itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

Adana 3. İdare Mahkemesince verilen 06/06/2017 tarih ve E:2016/400, K:2017/799 Sayılı davanın kabulü yolundaki karara karşı davalı idarece istinaf kanun yoluna başvurulduktan sonra davacı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 03/05/2018 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren miktar artırımına (ıslah) ilişkin dilekçeyle toplam 564.300,00.-TL miktar artırımında (ıslah) bulunulduğu anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrası; "Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler." hükmünü içermekte iken, anılan maddeye, 30/04/2013 tarih ve 28633 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6459 Sayılı Kanun'un 4. maddesiyle, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmü eklenmiştir.

Yine 6459 Sayılı Kanun'un 5. maddesiyle 2577 Sayılı Kanun'a eklenen Geçici 7. maddenin 1. fıkrasında ise; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, 2577 Sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişiklik ile Geçici 7. maddesinin, 6459 Sayılı Kanun'un 30/04/2013 tarih ve 28633 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanması ile yürürlüğe girdiği, bu düzenleme ile yürürlük tarihinde derdest olan tam yargı davalarında (kanun yolu aşaması dahil) bir defaya mahsus olmak üzere miktarın artırılması imkanı tanındığı, Kanun hükmünün yürürlük tarihi olan 30/04/2013 tarihinden sonra ise nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle, bir defaya mahsus miktar artırımında (ıslah) bulunulabileceği anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla, öncelikle, 03/12/2015 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçeyle açıldığı anlaşılan bu davada, istinaf aşamasında sunulan ve 03/05/2018 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçeyle bulunulan miktar artırım (ıslah) talebinin 2577 Sayılı Kanun'un Geçici 7. maddesi hükmü kapsamında değerlendirilemeyeceğinin, anılan Kanun hükmünün, 6459 Sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 30/04/2013 tarihi itibarıyla derdest olan davaları kapsadığının belirtilmesi gerekmektedir.

Ancak, 2577 Sayılı Kanun'un miktar artırımına (ıslah) ilişkin anılan düzenlemelerinde, istinaf aşamasında miktar artırımını yasaklayan bir düzenlemeye yer verilmediğinden, istinaf yargılaması aşamasında uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle tazmini talep edilen gerçek zararın ortaya çıkması halinde olduğu gibi, belli şartların gerçekleştiği durumlarda, bu aşamada da miktar artırım hakkının bir defaya mahsus olarak kullanılabileceğini kabul etmek gerekirse de, somut uyuşmazlıkta, davacı, istinaf kanun yoluna başvurmaksızın bu talepte bulunduğundan konunun, doktrinde ve yargı kararlarında ifade bulan ve hukukun genel ilkelerinden biri olarak kabul edilen aleyhe bozma/değiştirme yasağı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Hukuki dayanağını, hak arama hürriyeti, taleple bağlılık ilkesi ve hukuki güvenlik ilkesinden alan ve hükmü taraflardan birinin kanun yoluna götürmesi halinde, kanun yolu incelemesi yapan merciin, alt derece Mahkemesi'nin kararını başvuruda bulunan aleyhine bozamaması ya da değiştirememesi anlamına gelen aleyhe bozma/değiştirme yasağı, 2577 Sayılı Kanun'da açıkça düzenlenmemiş olsa da medeni ve ceza yargılamasında olduğu gibi idari yargılama hukukunda da varlığı kabul edilen ilkelerdendir.

Bu ilke gereğince, kanun yolu incelemesini yapacak yargı merciinin, taraflardan sadece birinin kanun yoluna başvurması halinde, başvuranın hukuki durumunu ağırlaştıracak şekilde karar veremeyeceği kabul edilmektedir.

Uyuşmazlıkta, Adana 3. İdare Mahkemesince verilen 06/06/2017 tarih ve E:2016/400, K:2017/799 Sayılı davanın kabulü yolundaki karara karşı, sadece davalı idare tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduktan sonra davacı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, 03/05/2018 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren miktar artırımına ilişkin dilekçe ile, istinaf talebinde bulunulmaksızın, toplam 564.300,00.-TL miktar artırım talebinde bulunulduğu, istinaf talebini inceleyen Bölge İdare Mahkemesi Dava Dairesince aleyhe bozma/değiştirme yasağı göz önünde bulundurulmaksızın, bu talep kabul edilmek suretiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun düzeltilerek reddine karar verildiği görülmektedir.

Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvurmayan davacının miktar artırım talebinin kabul edilemeyeceği açıklandıktan sonra, istinafa konu İdare Mahkemesi kararının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, tek başına istinaf kanun yoluna başvuran davalı idarenin aleyhine sonuç doğuracak şekilde, davacı tarafın miktar artırım talebinin kabul edilmesine yönelik temyize konu Bölge İdare Mahkemesi Dava Dairesinin ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun düzeltilerek reddi yolundaki Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin temyize konu 16/04/2019 tarih ve E:2019/90, K:2019/800 Sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3. Kullanılmayan 73,10 TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,

4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesine gönderilmesine,

5. 09.06.2020 tarihinde, kesin olarak, esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X-) Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; davanın kabulü yolundaki Adana 3. İdare Mahkemesi'nin 06/06/2017 tarih ve E:2016/400, K:2017/799 Sayılı kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun düzeltilerek reddi yolundaki Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin temyize konu 16/04/2019 tarih ve E:2019/90, K:2019/800 Sayılı ısrar kararının, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 29/11/2018 tarih ve E:2018/3352, K:2018/7016 Sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, Kurulumuz kararına gerekçe yönünden katılmıyoruz.

KARŞI OY

XX-) Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Konya Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin temyize konu 16/04/2019 tarih ve E:2019/90, K:2019/800 Sayılı ısrar kararının, usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

kazanci.com.tr