T.C.
YARGITAY
14.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2014/10684 
KARAR NO: 2015/1704 
KARAR TARİHİ: 19.2.2015

> HACİZ VEYA İPOTEK SAHİBİ BULUNAMAZSA DAVA TAPU MÜDÜRLÜĞÜNE YÖNELTİLİR

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.08.2011 gününde verilen dilekçe ile ipotek ve haciz şerhinin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, tapu kaydındaki ipotek ve haciz şerhlerinin kaldırılması istemine ilişkindir.

Davalı Hazine vekili, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir

Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı maliki olduğu 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 28.5.1945 tarihli haciz şerhinin ve yine aynı taşınmaz kaydında bulunan 6.11.1922 tarihli ipotek şerhinin kaldırılmasını istemiştir. Haciz şerhine ait dayanak belgeler bulunamamıştır. İpotek şerhine ait belgelerde ise; 6.11.1922 tarihinde 3000 TL için İhsan lehine konulduğu ve hakkında bir bilgiye rastlanmadığı anlaşılmıştır. Tapu müdürlükleri, Türk Medeni Kanununun 997 ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulması ve bu sicillerinin yasalara uygun oluşması konularında görevli ve sorumludur. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre dava konusu haciz ve ipoteğin hak sahibinin bulunması mümkün olmadığından davanın tapu sicilini tutmakla görevli ve sorumlu tapu müdürlüğüne yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.09.2013 tarihli, 2013/14-93-1364 sayılı kararı da bu doğrultudadır. 

Bu nedenle mahkemece devamında hukuki yararı kalmayan haciz ve ipotek şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken husumet yönünden davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.2.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO.2013/14-93, 
KARAR NO.2013/1364
KARAR TARİHİ.18.09.2013

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2012
NUMARASI : 2012/134 E-2012/160 K.
DAVACI : Ahmet Salih Yurtsever vekili Av.Mehmet Altınkılıç
DAVALI : Tapu Sicil Müdürlüğü vekili Av.Selvet Karslı 

Taraflar arasındaki “ipoteğin terkini” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 27.10.2011 gün ve 2011/105 E.-2011/304 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 13.02.2012 gün ve 2012/347 E.-2012/1797 K. sayılı ilamı ile; 

(...Davacı 35 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki Eylül 328 tarih 290 yevmiye numaralı ipotek kaydının terkinini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece ipotek kaydında bankanın alacaklı olduğu, ayni hakka ilişkin terkin isteminin hak sahibine yöneltilmesi gerektiği, hak sahibinin bilinmemesi halinde de buna yönelik yapılacak usul işlemlerininde belli olduğu, hak sahibi olmayan tapu sicil müdürlüğüne husumetin yöneltilemeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Hükmü davalı temyiz etmiştir. 

Dava tapu kaydındaki ipoteğin dayanağının kalmadığı gerekçesiyle terkin istemine ilişkindir.

Dava konusu ipotek 328 tarihli olup, ipotek lehtarı olarak "banka" gösterilmiştir. Tapu kütüğünde ve dayanak belgelerinde alacaklının hangi banka olduğu saptanamamış, ipotek akit tablosuna da rastlanmamıştır. Tapu sicil müdürlükleri Türk Medeni Kanununun 997 ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulmasında ve bu sicillerin yasalara uygun oluşmasında görevli ve sorumludurlar. Dava konusu ipteğin alacaklısı ve nedeni belli değildir. Hak sahibinin belirlenmesi olanağı da bulunmamaktadır. İsimsiz bir bankaya kayyum atanması sağlanarak yargılamaya devam edilmesi de usul hükümleri açısından mümkün değildir. Davanın tapu sicilini tutmakla görevli ve sorumlu tapu sicil müdürlüğüne yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddi doğru görülmediğinden karar bozulmalıdır...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

Dava, tapu kaydındaki ipotek şerhinin terkini istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin 1466 ada 35 parsel numaralı taşınmazın maliklerinden olduğunu, tapuda işlem yapmak isterken taşınmaz üzerinde ipotek şerhi bulunduğunu öğrendiğini, ipotek şerhi nedeniyle işlem yapamadığını belirterek, taşınmazın tapu kaydındaki ipotek şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının, tapu kaydında mevcut olmayan, taşınmazın dayanak kayıtlarında bulunan ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, bu nedenle; davanın dinlenemeyeceğini, davada tapu sicil müdürlüğüne husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece; kaldırılması istenen şerhin sınırlı ayni hakka ilişkin olduğu, bu konudaki davaların da ayni hak sahibine yöneltilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar; davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Direnme hükmünü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; tapu kaydındaki ipotek şerhinin terkini davasında, ipotek alacaklısı ve ipotek sebebinin belli olmaması nedeniyle tapu sicil müdürlüğüne husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, tapu kütüğünde ve dayanak belgelerinde alacaklının hangi banka olduğu ve ipotek miktarının ne olduğunun belli olmamasına, ipotek akit tablosunun bulunmamana, TMK’nun 997 ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulmasında ve bu sicillerin yasalara uygun oluşmasında Tapu Sicil Müdürlüğünün görevli ve sorumlu olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, Kanun'un 440.maddesi uyarınca, tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.09.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI 

Davacı, paydaşı olduğu 1466 ada 35 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydında bulunan ‘Eylül 1328 tarih 290 yevmiye numaralı banka lehine ipotek’ şerhinin terkinin istemektedir.
Dava, ipotek lehtarının tespit edilemediği gerekçesiyle davalı sıfatıyla tapu sicil müdürlüğüne yöneltilmiştir.
Uyuşmazlık, tapu kaydındaki ipotek şerhinin iptali davalarında tapu sicil müdürlüğünün davalı sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davada taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve hak sahibi kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. 
Tapu sicil müdürlüğünün 27.09.2011 tarihli yazısında; tapu kaydında “Eylül 1328 tarih 290 numara” ile bir ipotek bulunmakta ise de bu ipotek eski yazı olduğundan alacaklı- borç miktarı-derecesi bilinemediğinden bilgisayar kayıtlarına işlenemediği ancak tapu kütüğünün 1053 sahifesinde bahsi geçen ipotek bilgi ve belgelerinin tespitinin ancak Osmanlıca tercüman tarafından yapılabileceği bildirilmiştir.
Bilindiği üzere; ipotek, sahibine alacağını rehin konusu taşınmazın değerinden elde etme yetkisi veren, bir alacağa ayni güvence sağlayan rehin hakkıdır. İpoteğin var olabilmesi için, mutlaka bir alacağın varlığı gereklidir. Bu sebeple de ipotek hakkı fer’i bir taşınmaz rehini olup bu özelliği nedeni ile de ipoteğin varlığı ve sona ermesi alacak hakkına bağlıdır.
İpoteğin sona erdiğinin tespiti ve tapu kaydından silinmesi alacak hakkına bağlı olduğuna göre bu istekle açılacak davanın ipotek alacaklısına yöneltilmesi gerektiği de açıktır.
Türk Medeni Kanunun tapu kaydındaki terkin ve değişikliklerin ne şekilde yapılacağına düzenleyen 1014.maddesi ayni kanunun ayni hakların sona ermesi şekil ve şartlarını düzenleyen 1026.maddesi ile 17.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicil Tüzüğünün 69/4. maddesi (önceki TST 78.Md) uyarınca hak sahiplerinin başvurusu üzerine Tapu Sicil Müdürlüklerinin ayni hak veya şerh edilmiş kişisel hakların silinmesi konusunda görevlendirilmiş olması bu davada tapu sicil müdürlüğünün davalı sıfatıyla yer alması sonucunu sağlamayacağı gibi hak sahibinin belirlenememesi nedeniyle de hak sahibini temsil etmesi yasal olarak mümkün değildir. Bu gibi durumlarda ilgili mevzuat hükümleri uyarınca temsil kayyımı tayinine karar vermek gerekir. 
Çekişme konusu ipotek kaydının Osmanlıca olan dayanak kayıtlarının tercümesi sonucu ipotek alacaklısı, borç miktarı ve ipoteğin hukuki sebebinin tespiti mümkün iken bu yola gidilmeden hakkın özü ile doğrudan ilgisi olmayan ve sorumluluğu sadece TMK’nun 1007.maddesi uyarınca tapu sicilinin doğru tutulmasıyla sınırlı olan ilgili tapu sicil müdürlüğüne yöneltilerek davanın görülmesi usul ve yasaya aykırı olduğu düşüncesi ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.


kararara.com