T.C
YARGITAY
19. CEZA DAİRESİ
ESAS NO.2018/7899
KARAR NO.2019/7562
KARAR TARİHİ.29/04/2019


4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun'un 2. maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı muteriz ... hakkında Bartın Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü'nce uygulanan ve 12/01/2018 tarihli ve 38249645 sayılı yazısı ile tebliğ edilen 10 gün iş yeri kapatma cezasına karşı yapılan başvurunun reddine ilişkin Karabük Sulh Ceza Hakimliğinin 17/04/2018 tarihli ve 2018/258 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair Karabük Sulh Ceza Hakimliğinin 22/05/2018 tarihli ve 2018/1234 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı'nın 26/10/2018 gün ve 12728 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/11/2018 gün ve KYB. 2018/88950 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;

Dosya kapsamına göre, 5236 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesinde yer alan " İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür. " ve anılan Kanun'un 28/1-b maddesinde yer alan “Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine karar verilir” şeklindeki düzenlemeler karşısında, somut olayda iş yeri kapatma cezasına itiraz hakkında görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğu gözetilmeden, görevsizlik kararı verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın esastan incelenerek reddine karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,

Gereği görüşülüp düşünüldü:

4207 sayılı Kanun'un "Tütün ürünlerinin yasaklanması" başlıklı 2/1. maddesi;

"(1) Tütün ürünleri;

a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,

b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,

c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,

ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,

d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,

Tüketilemez...",

"Ceza hükümleri" başlıklı 5. maddesi;

"...(2) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir...

...(16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır..."

5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "İdarî Yaptırımlar" başlıklı üçüncü bölümünün "yaptırım türleri" başlıklı 16. maddesi;

"(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.

(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.",

Aynı Kanun'un "Başvuru yolu" başlıklı 27. maddesi;

"(1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir...

...(8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.",

Aynı Kanun'un "Başvurunun incelenmesi" başlıklı 28. maddesi

"(1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;

a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,

b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,

c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,
Karar verilir..." hükümlerini amirdir.

Kanun yararına bozma talebine konu somut olayda;

Bartın Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün denetimleri sırasında, 21.12.2017 tarihinde başvuranın sahibi olduğu ..." isimli iş yerinde yapılan denetim sırasında, kapalı alan niteliğine sahip olan bölümlerde nargile ve sigara tüketildiğinin, ayrıca aynı iş yerinde daha önce üç kez bu nedenle idari para cezası yaptırımı uygulandığının tespit edildiği, devamla 12.01.2018 tarihinde Bartın Valiliği tarafından iş yerinin 4207 sayılı Kanun'un 5/16. maddesi gereği 10 gün süreyle kapatılmasına karar verildiği, başvuranın üçüncü ihlalden sonra teknik yardım alarak iş yerini kapalı alan vasfından çıkartacak şekilde tadil ettirdiğini, tutanakta kendisinin imzası olmadığını ve ayrıca sigara içildiğinin ise fotoğraf benzeri bir delille ispatlanamadığını belirterek idari yaptırım kararının iptalini istemiştir. Başvuranın talebi, Sulh Ceza Mahkemesince reddedilmiş, yapılan itiraz da verilen kararda bir isabetsizlik olmadığından reddedilmiştir.

Başvuran hakkında Bartın Valiliğince tesis edilen iş yerinin 10 gün kapatılmasına dair yaptırım kararının, 5326 sayılı Kanun kapsamında bir diğer kanunlarda yer alan "idari tedbirlerden" olması, ilgili Kanun'da aksine bir hüküm bulunmadığı sürece, 5326 sayılı Kanun'a göre idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemelerine (Hakimliklerine) başvuruda bulunulabileceği, şayet idari para cezasıyla birlikte, aynı kabahat nedeniyle idari yargıda incelenebilecek idari tedbir mahiyetinde bir yaptırıma da karar verilmişse bu kez incelemenin idari yargı mercilerinde görüleceğinin düzenlenmiş olması, somut olayda ise başvuruya konu edilen idari yaptırımın sadece "iş yerinin 10 gün kapatılmasına dair bir "idari tedbir" kararı olması karşısında; görevli yargı merciinin idari yargı olduğunun anlaşılması nedeniyle başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığından başvurunun reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece başvurunun esası hakkında karar verilmesi ve itiraz merciinde de bu hususta bir tespit yapılmamış olmasının Kanun'a aykırı olduğu anlaşılmakla,

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yukarıdaki nedenlerle yerinde görüldüğünden, Karabük Sulh Ceza Hakimliğinin 22/05/2018 tarihli ve 2018/1234 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda yazılı bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, 29/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

İŞ YERİNDE SİGARA İÇİLMESİNE GÖZYUMAN KİŞİYE VERİLEN CEZA

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2013/212
KARAR NO: 2013/511
KARAR TR : 08.04.2013
(Hukuk Bölümü)

ÖZET : 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının yazılı olarak uyarılmasına, suçun tekrarı halinde para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Encümen Kararlarının kaldırılması istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : A.A.S.
Vekili : Av. M.Y.
Davalı : Bodrum Belediye Başkanlığı

O L A Y : Bodrum Belediyesinin 5.1.2010 gün ve 3/3 sayılı Encümen Kararı ile Bodrum İlçesi Cumhuriyet Caddesi No:.... adresinde bulunan, işletmeciliğini davacı A.A.S.’ın yaptığı “K.B.” isimli işletmede, İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yapılan denetimlerde işletme içerisinde sigara tüketilmesine izin verildiği tespit edildiğinden, işletmenin 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yazılı olarak uyarılmasına, suçun tekrarı halinde para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Encümenin 5.1.2010 gün ve 5/5 sayılı Kararı ile de işletmenin aynı nedenden dolayı 4207 sayılı Yasa’nın 5. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 560,00 TL. para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, Bodrum Belediyesinin 5.1.2010 tarihli 3/3 ve 5/5 sayılı Encümen Kararlarının iptali istemiyle iki ayrı dava dilekçesi ile adli yargı yerinde itirazda bulunmuş, Bodrum 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nce davaların birleştirilmesine, 2010/59 D.İş sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

BODRUM 3. SULH CEZA MAHKEMESİ: 19.8.2011 gün ve D. İş:2010/59 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MUĞLA 1. İDARE MAHKEMESİ: 23.10.2012 gün ve E:2012/504, K:2012/1339 sayı ile, Kabahatler Kanunu’na göre, 4207 sayılı Yasa’nın 5/2. maddesi uyarınca tesis edilen uyarma ve idari para cezası verilmesine ilişkin işlemlerden hiç birisinin idari yargının görevine giren uyuşmazlıklardan olmaması nedeniyle davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen hükmün aksine, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği görülmekte ise de, Başkanlık yazısıyla adli yargı dosyasının getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilen uyarı ve para cezasına ilişkin Encümen Kararlarının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

4207 sayılı Kanun’un “Tütün ürünlerinin yasaklanması” başlığı altında düzenlenen 2. maddesinde;

(1)Tütün ürünleri;
…………
…………
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,
tüketilemez ” denilmiş, 5. maddesinin ikinci fıkrasında ise, “ 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli mülki amir tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır” denilmekte iken, fıkra 13.2.2011 gün ve 6111 sayılı Kanun’un 202. maddesi ile, “2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir” şeklinde değiştirilmiş, son olarak 4.7.2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile “2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir” denilmiştir.

Olayda, dava davacının “yazılı olarak uyarılmasına” ve “idari para cezası ile cezalandırılmasına” ilişkin kararların iptali istemiyle açılmış olup, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’da, idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, " (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır"; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise "idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir" düzenlemeleri yer almıştır.

Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak “uyarma” kararı da verildiği ve dava konusu edildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanun’un 27.maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin 23.10.2012 gün ve E:2012/504, K:2012/1339 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 8.4.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.