T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/11097
K. 2018/25472
T. 26.11.2018

* İŞE İADE VE İŞE BAŞLATMAMA TAZMİNATI ( Davacının 31.12.2013 İle 24.12.2014 Tarihleri Arasında Bankasya Hesabında 9.162,44 TL Hesap Artışı Bulunduğunun Belirtildiği/ Davacıya Ait Bank Asya Hesap Hareketlerinin İncelenmesinde Davacının 01.08.2014 Tarihinde İlgili Bankada Katılım Hesabı Açtığı ve Hesabına 9.000,00 TL Para Yatırdığı Görülmekle Feshin Haklı Olup Olmadığı Açılacak Tazminat Davasında Tartışılmak Üzere Davacının İş Sözleşmesinin Geçerli Sebeple Feshedildiğinin Kabulü İle Davanın Reddi Gereği )

* İŞ AKDİNİN TERÖR ÖRGÜTÜ BAĞLANTISI BULUNDUĞUNA DAİR KUVVETLİ ŞÜPHE NEDENİ İLE FESHİ ( İşe İade - Davacıya Ait Bank Asya Hesap Hareketlerinin İncelenmesinde Davacının 01.08.2014 Tarihinde İlgili Bankada Katılım Hesabı Açtığı ve Hesabına 9.000,00 TL Para Yatırdığı Görülmekle Feshin Haklı Olup Olmadığı Açılacak Tazminat Davasında Tartışılmak Üzere Davacının İş Sözleşmesinin Geçerli Sebeple Feshedildiğinin Kabulü İle Davanın Reddine Karar Verilmesi Gereği )

* İŞÇİNİN BANK ASYA HESABINA PARA YATIRDIĞININ TESPİTİ NEDENİYLE İŞ AKDİNİN GEÇERLİ FESHİ ( Davacıya Ait Bank Asya Hesap Hareketlerinin İncelenmesinde Davacının 01.08.2014 Tarihinde İlgili Bankada Katılım Hesabı Açtığı ve Hesabına 9.000,00 TL Para Yatırdığı Görülmekle Feshin Haklı Olup Olmadığı Açılacak Tazminat Davasında Tartışılmak Üzere Davacının İş Sözleşmesinin Geçerli Sebeple Feshedildiğinin Kabulü İle Davanın Reddedileceği )

4857/m.18,20,25

ÖZET : Davacı, iş akdinin feshinde savunmasının alınmadığını, akdin feshinin haksız olduğunu davanın kabulüyle işe iadesine, 4 aya kadar ücret ve sosyal hakları ile 8 aya kadar ücret tutarında işe başlatmama tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacının iş akdinin terör örgütü bağlantısı bulunduğuna dair kuvvetli şüphe duyulması sebebi ile feshedildiği, dosya arasında bulunan Valiliğinin 13.12.2017 tarihli cevabi yazısında davacının 31.12.2013 ile 24.12.2014 tarihleri arasında BankAsya hesabında 9.162,44 TL hesap artışı bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Yine davacının adına kayıtlı Bank Asya hesabının hesap hareketlerini gösterecek şekilde hesap dökümünün temin edilerek bilgi ve belgelerin Daireye gönderilmesinin talep edildiği, dosya arasına kazandırılan davacıya ait Bank Asya hesap hareketlerinin incelenmesinde davacının 01.08.2014 tarihinde ilgili bankada katılım hesabı açtığı ve hesabına 9.000,00 TL para yatırdığı görülmüştür. Bu halde feshin haklı olup olmadığı açılacak tazminat davasında tartışılmak üzere davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğinin kabulü ile, davanın reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili davacının 15.01.2010-27.10.2016 tarihleri arasında davalı işyerinde çalışmakta iken 27.10.2016 tarihinde insan kaynaklarından çağırılarak genel müdürlükten gelen bildirimle sizle yollarımızı ayırıyoruz dendiğini, 28.10.2016 tarihinde Üsküdar Noterliğinden fesih ihbarı gönderildiğini, 02.11.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, akdin feshinde savunmasının alınmadığını, akdin feshinin haksız olduğunu davanın kabulüyle işe iadesine, 4 aya kadar ücret ve sosyal hakları ile 8 aya kadar ücret tutarında işe başlatmama tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davacının iş sözleşmesinin ... terör örgütüyle irtibatı olması nedeniyle genel müdürlük kararıyla feshedildiğini, huzurdaki davada, davacının iş sözleşmesinin İş Kanunu'nun 25/II-e maddesinde yer alan "İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması" nedenine dayanılarak haklı nedenle feshedildiğinden, davacıdan savunma alınması zorunluluğu bulunmadığını, Şirkette “Takım Lideri” pozisyonunda stratejik bir görevinin bulunması sebebiyle davacının .../... terör örgütü ile irtibatlı olabileceğine dair kuvvetli şüphe duyulması sebebiyle herhangi bir risk alınmamasını teminen davacının iş akdinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince davalı tarafın, davacıya gönderilen fesih ihbarnamesi dışında bir delil sunmadığını, fesih ihbarnamesinde de feshi sebebinin İK'nın 25-2-e maddesi olduğunun belirtildiğini, ayrıca bir fesih sebebi veya feshe dayanak davacı eyleminin belirtilmediğini yaptırılan emniyet ve savcılık araştırmasında da davalının fesih sebebini destekler bir soruşturmaya rastlanmadığını ,davalı tarafça yönetim kurulu kararı ibraz edilmediğini belirterek böylece feshin kanunda öngörülen usul kurallarına uyulmadan yapıldığının anlaşılmasına göre feshin geçersiz olduğu sonucuna varılarak, davacının işe iadesine karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İstinaf başvurusunda bulunan davalı; davacının iş sözleşmesinin terör örgütü ile irtibatlı olduğu şüphesi ile feshedildiğini, kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğin, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesince mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle fesih ile ilgili mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu, işveren tarafından feshe gerekçe yapılan husus ile ilgili adli ve idari bir işlem bulunmadığı gerekçeleri ile, davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

İş sözleşmesinin terör örgütü üyeliği, irtibatı veya iltisakı iddiasıyla feshedilmiş olması halinde, iş mahkemeleri tarafından yapılacak yargısal denetimin ne şekilde yapılacağı hususu taraflar arasında uyuşmazlık noktasıdır.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 24. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ''Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. '' Anılan maddenin 2. fıkrasına göre de; '' Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.'' Bu düzenlemelerde ifade edilen ilke, tasarruf ilkesidir. Hiç kimse, kanunda açıkça belirtilmedikçe kendi lehine olan bir davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Mahkemeler, özel hukuka ilişkin bir uyuşmazlığı kendiliklerinden çözmeye çalışmazlar.

Taraf iradesine öncelik verilmesi sadece davanın açılmasında değil, yargılama sırasında taraflara ait bir çok usul işleminde de kendisini gösterir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 25/2 maddesine göre; ''Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz. ''Yani, yargılamada esas olan, dava malzemelerinin taraflarca toplanması ve mahkemeye sunulması olarak tanımlayabileceğimiz “taraflarca hazırlama (getirilme) ilkesi” dir. Bu ilkenin geçerli olduğu davalarda, dava malzemelerinin mahkemeye tam olarak getirilmemesinin sorumluluğunu taraflar üstlenmiş olup; hakim, kural olarak tarafların ileri sürmediği vakıaları ve belirli bir delili kendiliğinden araştıramaz ve taraflara hatırlatamaz.

Diğer yandan, kamu düzenini ilgilendiren davalarda, irade serbestisinin ve taraf iradesine tanınan üstünlüğün bir sonucu olan “taraflarca hazırlama ilkesi” yerine, kendiliğinden (resen) araştırma ilkesinin uygulanması esastır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda; hâkim, davanın ispatı için gereken bütün delillere kendiliğinden başvurur; taraflar da yargılama bitinceye kadar delil gösterebilirler. Bu davalarda bir bakıma, dava ile ilgili olguların hazırlanmasında, tarafların yanında, hakimin de görevli olması söz konusudur.

Bu açıklamalar karşısında kamu ya da özel hukuk tüzel kişiliği de olsa işçinin terör örgütleri ile irtibatının bulunması halinde bu durumun hem kamu güvenliğini hem de özel güvenliği tehdit edeceği açıktır. Bu nedenle davalı tarafın cevap dilekçesi ile davacının iş akdinin .../... bağlantısı bulunduğuna dair kuvvetli şüphe duyulması sebebi ile feshedildiğini belirttiği görülmekle; eldeki davada taraflarca hazırlama ilkesi yerine istisnai nitelikteki kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanması gerekmektedir.

Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının iş sözleşmesinin haklı veya geçerli sebeple feshedilip feshedilmediği noktasındadır.

4857 Sayılı Kanun'un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun'un 25/II. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. Yargılama sırasında bu sebeplerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık, işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 Sayılı Kanun'un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.

İş ilişkisinde işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığından, güven ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Ciddi, önemli ve somut olayların haklı kıldığı şüphe, güven potansiyeline sahip olmaksızın ifa edilemeyecek iş için işçinin uygunluğunu ortadan kaldırdığından, şüphe feshi, işçinin yeterliliğine ilişkin fesih türü olarak gündeme gelecektir. Şüphe, fesih anında mevcut belirli objektif vakıa ve emarelere dayanmalıdır. İşverenin sırf sübjektif değerlendirmesi yeterli olmayıp, yapılan incelemede işçinin şüphe edilen eylemi işlediğinin büyük bir ihtimal dahilinde olduğu sonucunun ortaya çıkması gerekir.

Bu açıklamalar karşısında tüm dosya kapsamının incelenmesi sonucunda ; davacının iş akdinin .../... bağlantısı bulunduğuna dair kuvvetli şüphe duyulması sebebi ile feshedildiği, dosya arasında bulunan ... Valiliğinin 13.12.2017 tarihli cevabi yazısında davacının 31.12.2013 ile 24.12.2014 tarihleri arasında Bank ... hesabında 9.162,44 TL hesap artışı bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Yine Dairemizce 16.10.2010 tarihinde ... Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesine müzekkere yazılarak davacının adına kayıtlı Bank ... hesabının hesap hareketlerini gösterecek şekilde hesap dökümünün temin edilerek bilgi ve belgelerin Dairemize gönderilmesinin talep edildiği, dosya arasına kazandırılan davacıya ait Bank ... hesap hareketlerinin incelenmesinde davacının 01.08.2014 tarihinde ilgili bankada katılım hesabı açtığı ve hesabına 9.000,00 TL para yatırdığı görülmüştür. Bu halde feshin haklı olup olmadığı açılacak tazminat davasında tartışılmak üzere davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğinin kabulü ile, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Belirtilen sebeplerle, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-) Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi'nin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2-) Davanın REDDİNE,

3-) Alınması gereken 31,40 TL karar ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2,20 TL karar ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

4-) Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

5-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine

6-) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.11.2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

kazanci.com.tr