T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/739
K. 2021/1511
T. 2.12.2021

İSTİRDAT İSTEMİ ( Davacı Taraf Her Ne Kadar Davalıya Borçlu Olmadığını Davalı ile Aralarında Ticari İlişki Bulunmadığını İddia Etmişse de TTK'nın 792. Maddesi Gereğince Davalının Çekleri Kötüniyetli Olarak Ele Geçirdiğini veya Ağır Kusurunun Bulunduğunu Davacının İspat Etmesi Gerektiği - Davalının Çekleri Kötüniyetli Olarak Ele Geçirdiği veya Ağır Kusurunun Bulunduğuna Dair Delil Sunulamadığından Davalının İyiniyetli Olduğunun Kabulü Gerektiği )

CİRO SİLSİLESİ ( Takip Dayanağı Çekin Keşide Tarihinde Düzeltme Yapıldığı ve Yanında da Paraf İmzası Bulunduğu Bu Durumda Bu Düzeltmenin Davalı Açısından Geçerli Olduğu - Davacının Davalıya Çeki İade Ederken Kendi Cirosunu Silmemekle Basiretli Bir Tacir Gibi Davranmadığı Çekin Geçerli Bir Ciro Silsilesiyle Davalıya Geçtiği Davalının Yetkili Hamil Olduğu Çeki Kötü Niyetli veya Ağır Kusurlu Olarak Edindiğinin Kanıtlanamadığı Davacının Keşideciye Karşı Olan Defilerini Davalıya Karşı İleri Süremeyeceği/Davanın Reddi Gerektiği )

KÖTÜ NİYET VE AĞIR KUSUR ( TTK Md. 790'a Göre Davalının Çeki Edinme Nedenini Kanıtlama Yükümlülüğü Bulunmadığı - Davalının Çekin Rıza Dışında Elden Çıktığını Bilmesi veya Bilebilecek Durumda Olması Gerektiği ve İspat Yükü Çekin Yetkili Hamili Olduğunu ve Rızası Hilafına Elinden Çıktığını İleri Süren Davacıya Ait Olup İddiasını Kesin ve İnandırıcı Delillerle Kanıtlaması Gerektiği/Davalının Çekleri Kötüniyetli Olarak Ele Geçirdiği veya Ağır Kusurunun Bulunduğuna Dair Delil Sunulamadığından Davanın Kabulüne Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

2004/m.72,207

6102/m.790,792

ÖZET : Dava, İİK 72. maddesi gereğince açılan istirdat davasıdır.

Davacı taraf her ne kadar davalıya borçlu olmadığını, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını iddia etmişse de, TTK'nın 792. maddesi gereğince, davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiğini veya ağır kusurunun bulunduğunu, davacının ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında, davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiği veya ağır kusurunun bulunduğuna dair delil sunulamadığından davalının iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir. Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Bu madde hükmüne göre, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. İİK'nın 207. maddesi uyarınca senetteki çıkıntı, kazılı ve silintinin keşideci tarafından onanması halinde geçerli olacağı, olayda takip dayanağı çekin keşide tarihinde düzeltme yapıldığı ve yanında da paraf imzası bulunduğu, bu durumda bu düzeltmenin davalı açısından geçerli olduğunun kabulü gerektiği, davacı tarafından davalıya çeki iade ederken kendi cirosunu silmemekle basiretli bir tacir gibi davranmadığı, çekin geçerli bir ciro silsilesiyle davalıya geçtiği, davalının yetkili hamil olduğu, çeki kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak edindiğinin kanıtlanamadığı, davacının keşideciye karşı olan defilerini davalıya karşı ileri süremeyeceği, bu sebeplerle çek bedelinin istirdadını talep edemeyeceği ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği, fakat mahkemece, delillerin ve uygulanması gereken kanun maddelerinin yanlış değerlendirilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

DAVA : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; Gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın dava dışı ... Ltd. Şirketine ait 10.09.2013 vade tarihli 18.000,00 TL tutarındaki çekten kaynaklandığını, davalının işbu çek sebebi ile davacı müvekkil şirkete İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı icra dosyası üzerinden takip başlattığını, takip sebebi ile ihtiyati haciz uygulandığını ve banka hesapları üzerine inceleme başlatıldığını, davacı şirketin ticari hayatının olumsuz etkilenmemesi için borcun kendileri tarafından icra dosyasına yatırılmak sureti ile kapatıldığını, icra takibine konu çekin vade tarihinin 10.07.2013 olduğunu, dava dışı çekin keşidecisi ... yetkilisi ...'ın şirketlerine olan borcu nedeni ile vermiş olduğu çekin vade günü olan 10.07.2013 tarihinde Bolu ... bankasına ibraz edildiğini ve aynı gün takasa verildiğini, dava dışı çekin keşidecisinin durumunun kötü olduğunu ileri sürerek ve yeni bir çek vermek sureti ile davaya konu çekin arkası yazdırılmaksızın iade alındığını ve 25.07.2013 tarihinde tutanak tutanak tutulmak sureti ile dava dışı çekin keşidecisine iade edildiğini, çeki, ibraz süresinden sonra iade edilmiş olduğundan çek vasfını yitirmiş olduğu düşüncesi ile davacı firma yetkilileri tarafından arkasındaki ciro iptal edilmeksizin dava dışı ...'a iade edildiğini, ... tarafından çekin üstündeki vade tarihi, 10.07.2013, 10.09.2013 yapılmak sureti ile yeniden cirolandığını ve davalı tarafından şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, çeki ciro edenin müvekkili şirketten alacaklı olduğu ve alacağını temlik ettiğinin kabul edilemeyeceğini, söz konusu çekin ibraz tarihinden sonra dava dışı ...'a tutanakla teslim edildiğini ve çek üzerinde tahrifat yapılarak yeniden kullanıldığından bahisle Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı ile davacı müvekkili şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, icra tehdidi ve şirketin ticari hayatının zedelenmemesi için icra takibi sebebi ile ödemiş oldukları 23.650,00 TL nın ödeme günü olan 16.01.2014 tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket aleyhine dava konusu çekin bir başka çek ile değiştirildiğini, bu çekin arkasındaki cironun çizilmeden, iptal edilmeden çekin ... Ltd. Şti ne iade edildiğini, ancak çekin keşide tarihi olan 10.07.2013 tarihinin 10.09.2013 yapılarak ciro edildiği ve müvekkili şirkete verildiğini, çekin takibe konması nedeniyle ödeme yapılmak zorunda kalındığından bahisle yapılan ödemenin istirdadı talep edildiğini davanın haksız, mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanı tarafların tacir olması ve dava konusu alacağın da kambiyo senedinden kaynaklanması ve davanın tarafları açısından ticari iş niteliğinde olması nedeniyle Asliyle Ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, Mahkemenin dava konusu olaya bakmakta görevli olmadığını, görevsizlik kararı verilmesini davanın Asliyle Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakılmasını, İİk.nun 72.maddesi yetkili mahkemenin takibin yapıldığı icra müdürlüğü yer mahkemesi ve davalı ikametgahı mahkemesi olduğunun belirtildiğini, müvekkil şirketin merkezinin İstanbul olduğunu, dava konusu edilen icra takibi ise İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası olduğunu, İİK.nun 72 maddesinde öngörülen her iki yetki kuralı uyarınca yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafça ileri sürülen iddiaların muhatabının iyiniyetli, yetkili, 3.kişi hamil olan müvekkili şirket olmadığını, davacı tarafın kendi cirantası ile arasındaki şahsi defilerin müvekkili şirkete karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, öncelikle görevsizlik ve yetkisizlik itirazlarının kabulüyle davacı tarafın haksız, mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince; "İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; Davacı şirket ile dava dışı ... Ltd. Şti arasında yürütülen ticari ilişki kapsamında ... tarafından davacı şirkete ... Bankası Şubesine ait 18.000,00 TL bedelli 10.07.2013 vade tarihli, ... çek numaralı ... numaralı hesaptan keşide edilen çekin cari hesap borcunun ödenmesi amacıyla verildiği, çekin belirtilen tarihte ... Bolu şubesine ibraz edilerek karşılığının olmadığı belirlendiği ve tarafların anlaşması sonucunda çekin arkası yazdırılmaksızın geri alındığı, ve 25.07.2013 tarihinde ... Yetkilisi ...'a imza karşılığı iade edildiği, bunun yerine yeni bir çek verildiği, belirlenmiştir. Dava dışı ... tarafından çekteki vade tarihinin 10.09.2013 olarak değiştirilmek suretiyle ve davacı lehtar şirketinde cirosu bulunduğu halde bu çekin yeniden cirolandığı ve son olarak davalı tarafından hamil sıfatıyla İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası üzerinden davacı ve diğer cirantalar hakkında takibe geçildiği, takip dosyasını davacı tarafından 17.01.2014 tarihinde 23.550,00 TL ödendiği, ayrıca 100,00 TL EFT giderinin yapıldığı ve davalı şirketin çeke dayalı alacağının o şekilde tahsil edildiği belirlenmiştir. Dava konusu çekte 10.07.2013 olan keşide tarihinin 10.09.2013 olarak değiştirildiği Adli Tıp Grafoloji Dairesinin raporuyla belirlenmiş olup bu durum Bolu Ağır Ceza Mahkemesin 2016/166-255 Sayılı kararın içeriğiyle de anlaşılmaktadır. Davacı şirket ile dava dışı ... Ltd. Şti'nin 2013 yılı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dava konusu çekin cari hesap borcuna karşılık adı şirket tarafından davacı şirkete teslim edildiği, davacının da çek tevdi bodrosu düzenleyerek çeki aldığı, daha sonra 25.07.2013 tarihinde ... yetkilisi ...'a imza karşılğı iade edildiği, 24.000,00 TL bedelli 07.10.2013 keşide tarihli başka bir çekin davacı şirkete verildiği, bu çekinde tahsil edilemediği, taraf şirketlerin incelenn defterlerin birbiri ile uyumlu olup, davacının 18.000,00 TL cari hesap bakiyesi ile 23.550,00 TL'lik takip dosyasına ödenen para ve 100,00 TL EFT gideri olmak üzere ... şirketinden 41.650,00 TL lik alacağının mevcut olduğu, ve halen ödenmemiş alacak olarak taraf şirketlerin ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu belirlenmiştir. Dava konusu çekte keşide tarihinde değişiklik keşideci tarafından paraf atılarak doğrulandığından davalının iyi niyetli hamil olduğu ileri sürülmüştür. Ancak; bu çekin gerçek vade tarihi olan 10.07.2013 tarihinde Bolu ... şubesine ibraz edildiği, keşidecinin zor durumda kalmaması için tarafların anlaşması üzerine arkasına kaşe vurdurulmaksızın iade alındığı ve davacı tarafından çek keşidecesine iade edildiği anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla davaya konu ve gerçek keşide tarihi 10.07.2013 tarihi olan çek 10 günlük ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilerek karşılıksız kaşesi basılmamıştır. Çekin keşideciye iade edilmesinden sonra keşideci şirketin yetkilisi olan ... tarafından vade tarihi 10.09.2013 olarak değiştirilmiş ve geri alınan çek davacı şirketin cirosu bulunduğu halde tekrar ... tarafından ciro yoluyla üçüncü kişilere verilmiş ve davalı şirket tarafından tahsil edilmiştir.

Davacı cirosunun iptal edilmediği bilindiği halde çekin keşide tarihi üzerinde tahrifat yapılmak suretiyle yeni bir vade tarihi belirlenmiş ve davacı şirket açısından gerçekte mevcut olmayan bir borç yaratılmıştır. Tahrifat sonucu çekte vade tarihin değiştirildiği dosya içeriği deliller ve ceza dosyası kapsamında anlaşılmakla, davacı şirketin bu çekten dolayı borçlu sıfatının bulunamayacağı, davalı çek hamilinin gerçekte borcu bulunmayan davacıdan çek bedelini tahsil etmesi nedeniyle, tahsil edilen tutarın davacıya iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki davanın kabulüne" karar verilmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacı tarafın kendi cirantası ile arasındaki şahsi defilerin iyiniyetli, yetkili, üçüncü kişi hamil olan müvekkil şirkete karşı ileri sürülmesi mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile ... Ltd. Şti. arasında imzalanan faktoring sözleşmesi uyarınca ... Ltd. Şti tarafından davacıya kesilen 29.07.2013 tarihli ... numaralı faturaya istinaden dava konusu edilen 18.000,00-TL bedelli 10.09:2013 keşide tarihli çekin faktoring işlemine konu edildiği, çekin süresi içerisinde ibraz edilmesi ve karşılığının bulunmaması üzerine İstanbul ... icra Müdürlüğünün ... E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, 2-Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 9. Maddesi " Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bilebile borçlunun zararına hareket etmiş olsun." Hükmünün de söz konusu defilerin faktoring şirketi olan müvekkili şirkete karşı ileri sürülmesine engel olduğu, 3-Müvekkili şirketin kötüniyetli ve davacının zararına hareket ettiğinden bahsetmenin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı tarafından kendi cirantasına çekin iade edilip edilmediğinin bilmesi mümkün olmadığı gibi, müvekkili şirketin de, bunu araştırmak yükümlülüğünün bulunmadığı, 4-Davacı tarafın ileri sürdüğü iddialara göre, çeki keşideciye iade edip yerine başkaca bir çek verilirken çek üzerindeki cirosunu çizmeyerek, hükümsüz hale getirmeyerek, çek üzerindeki sorumluluğunun devam etmesine neden olduğu, davacının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal etmesinin sorumluluklarının müvekkili şirkete yükletilemeyeceği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72.maddesi gereğince açılan istirdat davasıdır. Davacı tarafça, dava dışı ... Ltd. Şti. den, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle aldıkları dava konusu çekin ibraz süresi içinde bankaya ibraz edildiği, karşılıksız olduğunun anlaşılması üzerine arkası yazdırılmayarak, ... Ltd. Şti yetkilisiyle anlaşarak, çeki, kendi cirolarını çizmeden iade ettikleri, yerine yeni bir çek verildiği, ... Ltd. Şti. Şirket yetkilisi ... tarafından iade edilen çekin üstündeki 10.07.2013 olan vade tarihinin, 10.09.2013 yapılarak yeniden ciroladığı, davalı tarafça çekin icraya konması üzerine icra dosyasına 23.550,00 TL ödendiği, oysa davalıyla hiç bir ticari ilişkisinin bulunmadığı ve davalıya borcu olmadığı belirtilerek, ödenen parasının istirdadı talep edilmiş, davalı taraf, davacının kendi cirantası ile arasındaki şahsi defilerini iyiniyetli, yetkili, üçüncü kişi hamil olan kendisine karşı ileri süremeyeceğini, kendisinin kötüniyetli ve davacının zararına hareket ettiğinden bahsedilemeyeceğini, davacı tarafından kendi cirantasına çekin iade edilip edilmediğinin bilmesinin mümkün olmadığı gibi, bunu araştırmak yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, iş bu karar davalı tarafından istinaf edilmiştir.

Davacı şirket ile dava dışı ... Ltd. Şti arasında yürütülen ticari ilişki kapsamında ... tarafından davacı şirkete ... Bankası Şubesine ait 18.000,00 TL bedelli 10.07.2013 vade tarihli, ... çek numaralı ... numaralı hesaptan keşide edilen çekin cari hesap borcunun ödenmesi amacıyla verildiği, çekin belirtilen tarihte ... Bolu şubesine ibraz edilerek karşılığının olmadığı belirlendiği ve tarafların anlaşması sonucunda çekin arkası yazdırılmaksızın geri alındığı ve 25.07.2013 tarihinde ... Yetkilisi ...'a imza karşılığı iade edildiği, bunun yerine yeni bir çek verildiği, dava dışı ... tarafından iade edilen çekteki vade tarihinin 10.09.2013 olarak değiştirildiği, paraf atılmak suretiyle ve davacı lehtar şirketinde cirosu bulunduğu halde bu çekin yeniden cirolandığı, son olarak davalı tarafından hamil sıfatıyla İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası üzerinden davacı ve diğer cirantalar hakkında takibe geçildiği, takip dosyasını davacı tarafından 17.01.2014 tarihinde 23.550,00 TL ödendiği, ayrıca 100,00 TL EFT giderinin yapıldığı ve davalı şirketin çeke dayalı alacağının o şekilde tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf her ne kadar davalıya borçlu olmadığını, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını iddia etmişse de, TTK'nın 792. maddesi gereğince, davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiğini veya ağır kusurunun bulunduğunu, davacının ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında, davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiği veya ağır kusurunun bulunduğuna dair delil sunulamadığından davalının iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay içtihatları da aynı doğrultudadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Esas No:2014/10768- Karar No:2014/20288 Karar Tarihi. 23.12.2014). Çek üzerindeki ciro silsilesi şeklen tam olup, davalının yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır. Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Bu madde hükmüne göre, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Dava tarihinde yürürlükte olan ve olaya uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK'nun 818/1-e maddesinde poliçeye ait hükümler çek hakkında da uygulanacağından, aynı yasanın 687. maddesinde; "poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def'ileri başvuran hamile karşı ileri sürülemeyeceği, ancak hamilin poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olmasının bu düzenlemenin istisnasını oluşturduğu düzenlenmiş ve aynı ilkelerin tekrarı niteliğindeki 790. maddesinde cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde, yetkili hamil sayılır, çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir, bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır." 792. Maddesinde ise; " çek herhangi bir surette hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yolu ile devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil, ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu taktirde o çeki geri vermekle yükümlüdür " düzenlemeleri mevcuttur. Çekin rızası dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 9/3. maddesinde " Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bilebile borçlunun zararına hareket etmiş olsun." düzenlemesi bulunmaktadır.

Sonuç olarak, İİK'nın 207. maddesi uyarınca senetteki çıkıntı, kazılı ve silintinin keşideci tarafından onanması halinde geçerli olacağı, somut olayda takip dayanağı çekin keşide tarihinde düzeltme yapıldığı ve yanında da paraf imzası bulunduğu, bu durumda bu düzeltmenin davalı açısından geçerli olduğunun kabulü gerektiği, davacı tarafından davalıya çeki iade ederken kendi cirosunu silmemekle basiretli bir tacir gibi davranmadığı, çekin geçerli bir ciro silsilesiyle davalıya geçtiği, davalının yetkili hamil olduğu, çeki kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak edindiğinin kanıtlanamadığı, davacının keşideciye karşı olan defilerini davalıya karşı ileri süremeyeceği, bu sebeplerle çek bedelinin istirdadını talep edemeyeceği ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği, fakat mahkemece, delillerin ve uygulanması gereken kanun maddelerinin yanlış değerlendirilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, fakat bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinde, re'sen davanın reddinin gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,

2- İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 21/12/2017 tarih, 2014/1160 E., 2017/944 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan istirdat davasının REDDİNE,

4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;

4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 403,90 TL'den mahsubu ile fazla yatırılan 344,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

4/b- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,

5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;

5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,

5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 148,35 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 246,45 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,

5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,

6- 6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.12.2021

kazanci.com.tr