T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/2494

Karar Numarası: 2022/5924

Karar Tarihi: 16.06.2022

İTİRAZIN İPTALİ İLE İCRA İNKAR TAZMİNATINA HÜKMEDİLMESİ İSTEMİ

GENEL HACİZ YOLU İLE İCRA TAKİBİ

TARIMSAL FAALİYETTE SULAMA YAPILAN YER

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ EDERKEN ZAMANAŞIMI DEF’İNİ İLERİ SÜRMÜŞ VE İCRA TAKİBİNİ DURDURMUŞ OLAN BORÇLUNUN İTİRAZININ İPTALİ DAVASINDA BU DEF’İYİ TEKRAR İLERİ SÜRMESİNİN GEREKMEMESİ

ÖZETİ: Davalının, davacı birliğin sulama sahası içerisinde yer alan yerlerde tarımsal faaliyette bulunarak sulama yaptığı konusunda bir ihtilafın bulunmadığı, dolayısıyla davacı birlik tarafından ibraz edilen mesaha cetvellerine göre davalının sulama bedellerinden sorumlu olduğu, ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımını bildirmiş olan davalının açılan itirazın iptali davasında da esasa cevap verirken süresinde zamanaşımı defini tekrar ileri sürmesi gerektiği, davalının zamanaşımı defini süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde ileri sürdüğü, davacının açık muvafakati bulunmaması nedeniyle davalı vekilinin zamanaşımı def’ine itibar edilmemesi gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalının, aleyhinde başlatılan genel haciz yolu ile icra takibine yaptığı itirazın zamaşımına ilişkin olduğu dikkate alınarak, davacı tarafından açılan işbu itirazın iptali istemli davada, öncelikle zamanaşımı konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle zamanaşımı konusunda her hangi bir inceleme yapmaksızın işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI         

Davacı; davalının 2011 ila 2016 yıllarında tarlalarını sulamak için kullandığı yer altı ve yerüstü su suları nedeniyle tahakkuk ettirilen kullanma bedellerini ödemediği gibi bu amaçla başlattığı takibe de haksız olarak itiraz ettiğini, davalı tarafın zamanaşımı definin yerinde olmadığını, zira sulama dönemine ilişkin borçların yıl sonunda bir aylık süre boyunca köy merkezinde askıya çıkarıldığını ileri sürerek; vaki itirazın iptali ile davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

Davalı yasal süresinden sonra verdiği cevap dilekçesiyle; icra takibine konu edilen borcun zamanaşımına uğradığını, davacı birliğin yapması gereken işlerin köylüler tarafından yerine getirildiğini, davacı birliğe borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davalının, davacı birliğin sulama sahası içerisinde yer alan yerlerde tarımsal faaliyette bulunarak sulama yaptığı konusunda bir ihtilafın bulunmadığı, dolayısıyla davacı birlik tarafından ibraz edilen mesaha cetvellerine göre davalının sulama bedellerinden sorumlu olduğu, ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımını bildirmiş olan davalının açılan itirazın iptali davasında da esasa cevap verirken süresinde zamanaşımı defini tekrar ileri sürmesi gerektiği, davalının zamanaşımı defini süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde ileri sürdüğü, davacının açık muvafakati bulunmaması nedeniyle davalı vekilinin zamanaşımı def’ine itibar edilmemesi gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığının 22/03/2022 tarihli yazısında; ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı defini ileri sürmüş ve icra takibini bu suretle durdurmuş olan borçlunun aynı def’iyi itirazın iptali davasında da ileri sürmesinin beklenemeyeceği, zira zamanaşımı def’inde bulunmuş olan borçlunun bu itirazının iptali için açılan davada davacının zamanaşı def’inin yerinde olmadığını ileri süreceği ve bu hususun mahkemece üzerinde durulmakla karara bağlanacağı, buna göre mahkemece, borca itirazı aşamasında süresinde zamanaşımı defini ileri süren davalının itirazın iptali davasında davaya cevap süresinde yeniden zamanaşımı def’inde bulunmasının gerekmeyeceği kabul edilerek, bu cihette yapılacak incelemenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulün karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Uyuşmazlık; borçlunun icra takibine itirazında zamanaşımı def’inde bulunduktan sonra itirazın iptali davasının görülmesi sırasında aynı def’iyi yeniden ileri sürmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş ve icra takibini durdurmuş olan borçlunun itirazının iptali davasında bu def’iyi tekrar ileri sürmesi gerekmez. Zira zamanaşımı def’inde bulunan borçlunun bu itirazının iptali için açılan davada, davacı, zamanaşımı definin yerinde olmadığını ileri sürerek itirazın iptali davasını açtığından mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durularak bu davada karara bağlanacaktır. Bu nedenle mahkemece davanın sonucuna etkili olması nedeniyle üzerinde kendiliğinden durulması gereken bir konuda davalıya zamanaşımı def’ini mahkemede de tekrar ileri sürmesi zorunluluğu yüklenmemelidir (HGK’nın 22/09/2021 tarihli ve 2017/(19)11-945 E. 2021/1069 K., 01/10/2014 tarihli ve 2013/17-1101 E. 2014/716 K. sayılı kararları ile Dairemizin 23/01/2019 tarihliye 2018/7346E. 2019/439 K.,06/03/2017 tarihli ve 2017/2766 E. 2017/2464 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.).

Buna göre mahkemece; davalının, aleyhinde başlatılan genel haciz yolu ile icra takibine yaptığı itirazın zamaşımına ilişkin olduğu dikkate alınarak, davacı tarafından açılan işbu itirazın iptali istemli davada, öncelikle zamanaşımı konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan yanılgılı gerekçeyle zamanaşımı konusunda her hangi bir inceleme yapmaksızın işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile HMK'nın 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

legalbank.net