Olaylar

Hakkında uyuşturucu ticareti yapma suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılan başvurucuya Ağır Ceza Mahkemesince hapis cezası verilmiştir. Temyiz edilen kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) itiraz yoluna başvurmuş fakat bu itirazname başvurucuya tebliğ edilmemiştir. Başsavcılığın bu itirazını kabul eden Yargıtayın ilgili dairesi (Daire) bozma kararının kaldırılmasına ve Ağır Ceza Mahkemesinin hükmünün düzeltilerek onanmasına karar vermiştir.

İddialar

Başvurucu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraznamesinin tebliğ edilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir.

Bu ilkenin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi ise kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı verir. Bu ilkelere aykırılığın yargılamanın hakkaniyetini zedeleyip zedelemediği değerlendirilirken yargılamanın bütününe bakılması gerekmektedir.

Somut olayda Mahkeme tarafından verilen hapis cezasına dair mahkûmiyet kararının bozulmasıyla (Daire tarafından) başvurucu lehine bir durum oluşmuştur. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu karara karşı 5271 sayılı Kanun uyarınca itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Daire itirazı kabul etmiş ve bozma kararını kaldırarak ilk derece mahkemesinin mahkûmiyet hükmünü onamıştır.

İtirazname, Yargıtay’ın ilgili Dairesinin kararını yeniden gözden geçirmesi sürecini başlatan ve sonuçları itibarıyla esaslı nitelikte bir usul işlemidir. Bu işlem üzerine Dairenin itiraznameye konu talep yönünde kararını değiştirme veya başvurucu aleyhine bir karar verilmesi ihtimali doğmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraznamesinden haberdar edilmesi, itiraznamedeki iddialara karşı savunma yapabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde başvurucu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddialarına karşı görüş bildirme imkânından yoksun kalarak anılan merci karşısında zayıf ve dezavantajlı bir konuma düşebilecektir.

Olayda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraznamesi başvurucuya tebliğ edilmemiştir. Bu itiraznameden ancak bozma kararının kendisine gönderilmesiyle haberdar olan başvurucunun çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine aykırı bir uygulamaya maruz kaldığı açıktır.

Ancak bu aykırılığın bir ihlale yol açtığının söylenebilmesi için itiraznamedeki görüşlerin yargılama sürecinde daha önce dile getirilip getirilmediği, başvurucunun bu görüşlere karşı beyanda bulunma imkânı elde edip etmediği önemlidir. Başvurucu, itiraznamedeki  görüşlerden yargılama sürecinin önceki safhalarında haberdar olmadığı için bu hususlara karşı beyanda bulunma imkânı bulamamıştır. 

Sonuç olarak Daire tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraznamesi başvurucuya tebliğ edilmeksizin başvurucu aleyhine karar verilmesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği anlaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde korunan adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının güvencelerinden olan çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.  

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ