T.C
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2016/7064 
KARAR NO:2019/1030 
KARAR TARİHİ:15.02.2019 
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 

Davacı ..., ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 2003 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; zaman aşımı nedeniyle kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Davacı, 2003 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın adına tescili istemiyle, kadastrodan önceki nedenlere dayanarak 2011 yılında dava açmıştır. 

Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tespit harici bırakıldığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasında dava açmak için gerekli makul sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup, bu özgürlüğün en yaygın kullanılma şekli dava açma hakkıdır. Yine Anayasamızın 13. maddesi uyarınca, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir." 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden, kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmış ise de, kadastro sırasında haklarında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulu’nun 22.04.2015 tarih, 2013/8-2061 Esas ve 2015/1256 Karar sayılı ilamında da, kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılacak tescil davalarını sınırlayan bir sürenin olmadığı açıklanmıştır. 

Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilip, iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları anılan sebeplerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.