T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/4211
K. 2021/5410
T. 29.6.2021

BOŞANMA VE FER'İLERİ İSTEMİ ( Olayda Taraflar Arasındaki Yaş Farkının da Kırk Yedi Olduğu - Kadına Yüklenen “Maddi Çıkar Amacıyla Evlenme” ve “Evlilik Birliğini Devam Ettirme Gibi Bir Amacının Bulunmamasına” İlişkin Kusurlu Davranışlarının Dosya Kapsamından Sabit Olduğu/Bu Husus Göz Önünde Bulundurularak Hüküm Kurulması Gerektiği )

KADININ MADDİ ÇIKAR SAĞLAMA AMACIYLA KENDİNDEN HAYLİ BÜYÜK BİR KİŞİYLE EVLENMESİ ( Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Maddi Çıkar Amacıyla ve Evlenen Evlilik Birliğini Devam Ettirme Amacı Bulunmayan Eşi ile Birlikte Olmaktan Kaçınan Evlilik Birliğinin Gereklerini Yerine Getirmeyen ve Evden Ayrıldıktan Sonra Tanıklara ve Erkeğin Oğluna Eşi İçin Sapkın İsteklerinin Olduğunu Söyleyen Davalı-Davacı Kadının Eşine Küfür Eden ve Eşini Evden Kovan Davacı-Davalı Erkeğe Nazaran Daha Ağır Kusurlu Olduğunun Kabulü Gerektiği - Tarafların Eşit Kusurlu Olduklarının Kabulünün Hatalı Olduğu )

BOŞANMAYA SEBEP OLAN OLAYLARDA KADININ AĞIR KUSURLU OLMASI ( Gerçekleşen Kadının Kusurlu Davranışlarının Aynı Zamanda Erkeğin Kişilik Haklarına Saldırı Teşkil Eder Nitelikte Olduğu - Somut Olayda Davacı -Davalı Erkek Yararına TMK'nun 174/2 Maddesi Koşullarının Oluştuğu/O Halde Davacı-Davalı Erkek Lehine Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Kusurun Ağırlığı ve Hakkaniyet İlkesi Dikkate Alınarak Uygun Miktarda Manevi Tazminat Takdir Edilmesi Gerektiği )

YOKSULLUK NAFAKASI ( Ağır Kusurlu Eş Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği - O Halde Davalı-Davacı Kadının Yoksulluk Nafakası Talebinin Reddine Karar Vermek Gerekirken Kabulüne Karar Verilmesinin Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu/Açıklanan Tüm Bu Nedenlerle Kararın Bozulması Gerektiği )

4721/m. 4, 174, 175

6098/m. 50, 51

ÖZET : Dava, boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir. Olayda, taraflar arasındaki yaş farkının da kırk yedi olduğu göz önüne alındığında, kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışlarının dosya kapsamından sabit olduğu anlaşılmaktadır.

Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen ve evden ayrıldıktan sonra tanıklara ve erkeğin oğluna, eşi için sapkın isteklerinin olduğunu söyleyen davalı-davacı kadının, eşine küfür eden ve eşini evden kovan davacı-davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü hatalıdır.

Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadın ağır kusurludur. Gerçekleşen kadının kusurlu davranışları aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Somut olayda davacı -davalı erkek yararına TMK'nun 174/2 maddesi koşulları oluşmuştur. O halde davacı-davalı erkek lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekir.

Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez. O halde davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Açıklanan tüm bu nedenlerle kararın bozulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat talebi ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince boşanmaya sebep olan olaylarda; maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen ve evden ayrıldıktan sonra tanıklara ve erkeğin oğluna, eşi için sapkın isteklerinin olduğunu söyleyen davalı-davacı kadının, eşine küfür eden ve eşini evden kovan davacı-davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek her iki boşanma davasının da kabulüyle tarafların boşanmalarına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, hüküm davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı-davalı erkeğe yüklenen kusurların erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiği, erkeğin kesinleşen "Kadını evden kovma" kusuru da göz önüne alındığında kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışlarının kanıtlanamadığı, bu durumda kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları uyarınca tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 350,00 TL yoksulluk nafakası takdirine, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm bu sefer davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince her ne kadar davalı-davacı kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” yönelik kusurlu davranışların kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu vakıalar yönünden kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı belirtilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, öncelikle tanıklardan kadının ilk eşinden olan oğlu Ö.'in beyanında geçen "Kadını evden kovma" vakıasının erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olması, kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışların gerçekleşmediği sonucunu doğurmaz. Davalı-davacı kadın evlilik tarihinden üç gün önce 11.12.2015 tarihinde davacı-davalı erkeğin tek tapulu mal varlığı olan oturduğu evini tapuda satış yoluyla devralmış, mahkemeye ise kendisine ait taşınmazın satışı suretiyle elde ettiği parayla davacı-davalı erkeğin evini satın aldığını beyan etmiş ise de tapu müdürlüğünden gelen yazı cevabı ile beyanının doğru olmadığı anlaşılmıştır. Yine davalı-davacı kadının tanıklara çocuklarının geleceği için, ev için evlendiğini söylediği ve taraflar arasındaki yaş farkının da kırk yedi olduğu göz önüne alındığında, kadına yüklenen “Maddi çıkar amacıyla evlenme” ve “Evlilik birliğini devam ettirme gibi bir amacının bulunmamasına” ilişkin kusurlu davranışlarının dosya kapsamından sabit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebep olan olaylarda maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen ve evden ayrıldıktan sonra tanıklara ve erkeğin oğluna, eşi için sapkın isteklerinin olduğunu söyleyen davalı-davacı kadının, eşine küfür eden ve eşini evden kovan davacı-davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2-) Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıda (1.) bentte açıklandığı üzere davalı-davacı kadın ağır kusurludur. Gerçekleşen kadının kusurlu davranışları aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Somut olayda davacı -davalı erkek yararına TMK'nun 174/2 maddesi koşulları oluşmuştur. O halde davacı-davalı erkek lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 51) dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3-)Yukarıda (1.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı kadın ağır kusurludur. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına (TMK m. 175) hükmedilemez. O halde davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda (1.), (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 29.06.2021 (Salı)

kazanci.com.tr