Olaylar

Yabancı uyruklu başvurucu Türk vatandaşıyla evli olup iki çocuk babasıdır. Başvurucu, hakkında açılan kamu davaları sonucunda resmî belgede sahtecilik suçları nedeniyle hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Söz konusu cezaların infazı sırasında başvurucu denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tahliye edilmiştir. Bunun üzerine İl Göç İdaresi tarafından işlediği suçu gözönüne alınarak kamu düzenini tehdit ettiği gerekçesiyle başvurucu hakkında sınır dışı ve idari gözetim kararı alınmıştır. Başvurucu bu karara karşı İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde; uzun yıllardır Türkiye'de yaşadığını, Türk vatandaşıyla evli olduğunu, iki çocuğunun Türkiye'de eğitim gördüğünü, sınır dışı edilmesi hâlinde aile birliğinin bozulacağını belirtmiştir. Mahkeme davayı kesin olarak reddetmiştir. Başvurucunun sınır dışı işlemine yönelik tedbir kararı verilmesi istemi Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmiş, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali iddiası da başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilmemiştir.

İddialar

Başvurucu, sınır dışı edilme kararı nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Aile hayatına saygı hakkı yalnızca vatandaşları değil hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile birliklerini de korumaktadır. Ülkede hukuka aykırı olarak bulunan yabancıların aile yaşamının belirtilen güvenceden yararlanması ise ancak sınırlı koşullar altında söz konusu olabilir.

Ülkede hukuka aykırı olarak bulunan yabancılar bakımından göç kontrolü, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması için gerekli tedbirlerin alınması bağlamında aile hayatına saygı hakkının sınırlandırılmasında devletlerin daha geniş takdir yetkisi bulunmaktadır.

Somut olayda başvurucu yasal olmayan yollardan Türkiye'ye giriş yapmış, yaklaşık 30 yıldır Türkiye'de bulunmasına ve bir Türk vatandaşıyla evli olmasına karşın Türkiye'de ikametini ilgili kanun hükümlerine uygun hâle getirecek yönde hiçbir girişimde bulunmamıştır. Başvurucunun yıllardır Türkiye'de yaşadığını iddia etmesine karşın ülkemizde hukuka uygun şekilde ikamet etmediği tartışmasızdır. Başvurucu nüfus cüzdanları, pasaportlar gibi sahte belgeler düzenlemek suretiyle resmî belgede sahtecilik ve mühürde sahtecilik suçları nedeniyle hapis cezası da almıştır.

Başvuru konusu müdahalenin kamu düzeninin korunması meşru amacına dayandığı açıktır. Devletin kamu düzenini korumak üzere yabancıların ülkeye girişini ve ikamet etmesini denetleme ve ülkede hukuka uygun şekilde bulunmayan yabancılarla ilgili tedbirler alma konusundaki takdir yetkisi daha geniştir.

Başvurucuyla ilgili sınır dışı kararında kamu düzeninin ve güvenliğinin korunması amacının daha ağır bastığı görülmektedir. Bu kapsamda somut olayda kamu makamları takdir yetkilerinin sınırlarını aşmamıştır.

Bunun yanı sıra bireysel başvuru formunda başvurucu, eşi hakkında hiçbir bilgi vermemiştir. Başvurucu, ülkesinde saygın bir aileye mensup olduğunu belirtmiş; ailesi ile ülkesine veya başka ülkeye gitmelerinde ve aile hayatlarını orada sürdürmelerinde ciddi engeller bulunduğuna dair somut bilgi ve bulgulara dayalı hiçbir açıklama yapmamıştır.

Anayasa Mahkemesi tarafından da başvurucunun Türkiye dışında ailesiyle birlikte yaşamasının önünde ciddi engeller bulunduğuna dair somut bilgi ve bulgulara dayalı bir tespit yapılamamıştır. Sınır dışı edileceği ülkeye ailesinin de başvurucuyla birlikte gitmeyi tercih etmesi durumunda bazı zorluklarla karşılaşılması mümkün olsa da bu olgunun tek başına sınır dışı edilmeye engel oluşturmayacağı açıktır.

Başvurucunun eylemlerinin kamu düzeni ve güvenliği açısından tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin yeterli bir temele sahip olduğu, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 30/9/2020 Tarihli ve 2017/24261 Başvuru Numaralı Kararı