T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/28448
K. 2019/8367
T. 16.9.2019

KARZ SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Senet İçin İmza Kurucu Bir Unsur Olsa da İmzanın Senet Metninden Önce Atılmasının Mümkün Olduğu/Bu Durumda Beyaza İmzadan Söz Edilebileceği - Beyaza İmza Atan Kişinin Senedin Anlaşmaya Aykırı Olarak Kendi Zararına Doldurulabileceğini Genel Hayat Tecrübesiyle Bilmesi Gerektiği/Buna Rağmen Açığa İmza Atmış Olmakla Kendisinden Beklenen Dikkat ve İhtimamı Sarf Etmediğinden Hukukun Himayesinden Yararlanamayacağı )

BEYAZA İMZADA İSPAT YÜKÜ ( İspat Yükü İddia Edilen Vakıaya Bağlanan Hukuki Sonuçtan Kendi Lehine Hak Çıkartan Tarafa Ait Olduğuna Göre Bu Hususu Davalının İspat Etmesi Gerektiği - Ancak Böyle Bir İddia ile Senedin Hüküm ve Kuvveti Azalacağından Bu İddianın Sadece Kesin Delille İspat Edilebileceği )

EKSİK DEĞERLENDİRME İLE HÜKÜM KURULMASI ( Olayda Beyaza İmza İddiasının İspat Yükü Davalıya Ait Olduğu ve Yazılı Delille İspatı Gerektiği - Mahkemece Bu Husus Göz Ardı Edilerek Yazılı Nedenlerle Senedin İspata Elverişli Olmadığı Gerekçesiyle Davanın Reddine Karar Verilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu/Açıklanan Nedenlerle Kararın Bozulması Gerektiği )

2004/m. 67

6100/m. 190, 201, 205

ÖZET : Dava, kullanım ödüncü (karz) sözleşmesinden kaynaklanan alacakla ilgili olarak başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir.Senet için imza kurucu bir unsur olsa da imzanın senet metninden önce atılması mümkündür. Bu durumda beyaza (açığa) imzadan söz edilir. Beyaza imza atan kişi, senedin anlaşmaya aykırı olarak kendi zararına doldurulabileceğini genel hayat tecrübesiyle bilmesi gerekir. Buna rağmen açığa imza atmış olmakla kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediğinden hukukun himayesinden yararlanamaz.

İspat yükü iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkartan tarafa ait olduğuna göre bu hususu davalının ispat etmesi gerekir. Ancak böyle bir iddia ile senedin hüküm ve kuvveti azalacağından bu iddia sadece kesin delille ispat edilebilir.

Olayda, beyaza imza iddiasının ispat yükü davalıya ait olduğu ve yazılı delille ispatı gerektiği halde mahkemece bu husus göz ardı edilerek, yazılı nedenlerle senedin ispata elverişli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalının kendisinden 1 ay sonra ödemek üzere 13.400,00 TL borç aldığını, fakat günü geldiğinde ödeme yapmadığını, bunun üzerine icra takibi başlattığını, davalının haksız olarak borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının takibe vaki itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davacıdan borç para almadığını, takibe dayanak kılınan belgeyi imzalamadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kullanım ödüncü (karz) sözleşmesinden kaynaklanan alacakla ilgili olarak başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davacı borcun dayanağı olarak "13.400,00 TL (onüçbindörtyüzTL) borcum var. 1 ay içinde ödeyeceğim." yazılı, borçlu olarak davalı ...'in, alacaklı olarak davacı ...'ün, şahit olarak dava dışı ...'ın imzasının bulunduğu 26/03/2013 tarihli, soyut borç ikrarı niteliğindeki adi yazılı senedi göstermiştir. Davalı, takibe itirazında ve cevap dilekçesinde söz konusu belgeyi imzalamadığını söylemişse de daha sonra verdiği dilekçeyle kendisine boş kağıt imzalatıldığını davacıdan işçilik alacaklarını talep edince davacının imzalı kağıdın üstünü doldurup takibe koyduğunu beyan etmiştir.

Mahkemece iki ayrı bilirkişi raporu alınmış, adli tıp ve grafoloji uzmanı bilirkişi, ... isim ve imzasının yazıldığı kalem ile metnin yazıldığı kalemlerin farklı olduğunu, yazının başlangıç yerinin kağıdın üst kenarına çok yakın olmasına rağmen metnin altındaki imzanın çok aşağıda kaldığını, aradaki boşluğun borçlu yazılarak kapatılmaya çalışıldığını, dolayısıyla davalının imzasının üst metnin tasdiki mahiyetinde olmayıp, imzanın üstünün sonradan doldurulduğunun anlaşıldığını bildirmiş, adli tıp kurumundan alınan raporda ise metin ile ... isim ve imzasının aynı kalemle yazıldığı, fakat fulaj izlerinin farklı olduğu, belgeye iddia olunduğu şekilde ilave yapıldığını gösterir nitelik ve yeterlilikte bulgu saptanamadığı belirtilmiştir.

Mahkemece, 13.400,00 TL gibi azımsanmayacak miktarda bir paranın borç olarak verildiğinin belgesi olarak dava ve talep konusu yapılan belgenin bir bütünlük arz etmemesi, başka bir kağıttan gayrimuntazam şekilde kesildiği konusunda şüphe bulunmaması, farklı kalemlerin kullanılarak düzenlenmiş olması ile bilirkişi tespitleri birlikte değerlendirildiğinde davalı yanın belgeye yönelik itirazlarına itibar edilmesi gerektiği, dolayısıyla takibe dayanak senedin alacağın ispatına yarayacak bir belge olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre belgedir (HMK m.199). Maddedeki belge tanımında, iki unsur önemlidir. Belge bir “bilgi taşıyıcısı”dır. Ancak, her bilgi taşıyıcısı değil, uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli olanlar, yargılama hukuku anlamında belge sayılmıştır (hükümet gerekçesi). Tanımda belge sayılacak bilgi taşıyıcılarının bir kısmı örnek olarak sayılmış olmakla beraber, belge kavramına giren veriler bu sayılanlardan ibaret değildir. Ancak kanun belge kavramını senet kavramı yerinde kullanmamıştır. Belgenin ispat gücü onun senet olup olmamasına göre değişir. Buna göre belge kesin delil olabileceği gibi hakim takdirinde rol oynayan bir bilgi gücünde de olabilir. Senet ise yazılı bir belgede açıklanan irade beyanıdır. Senet genel olarak kağıt üzerine yazılır. Ancak kağıttan başka malzeme örneğin (kumaş, tahta, metal, taş vb.) üzerine yazılan yazılar da senet olabilir. Senet onu düzenleyenin yani aleyhine delil teşkil edecek kişinin imzasını, mührünü ya da el ile yapılmış bir işaretini taşıması gerekir. Senetler ispat güçlerine göre adi senet ile resmi senetler olmak üzere ikiye ayrılır. Resmi bir makam veya memurun katılımı olmaksızın düzenlenen senetlere adi senetler denir. Genel olarak taraflarca düzenlenir. Fakat taraflar senedi bir başkasına yazdırarak altını imza etmekle de yetinebilirler. HMK m.205 hükmüne göre mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkar edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar. Aksi miktarı ne olursa olsun tanıkla ispat edilemez (m.201).

Somut olayda davacı tarafından takibe dayanak kılınan belge, davalının aleyhine delil teşkil edecek irade beyanını içermekte olup, davalı da senetteki imzanın kendisine ait olduğunu yargılama sırasında ikrar etmiştir. Davalının senette tahrifat iddiası da yoktur. Şu halde senedin, kenarları gayrimuntazam kesilmiş bir kağıt parçası olmasının veya üzerindeki yazıların ve imzaların farklı farklı kalemlerle yazılmış olmasının HMK m.205 vd. maddelerine göre ispat gücünü etkileyen bir yanı bulunmamaktadır. Davalı, imzasını boş kağıda attığını üstünün sonradan davacı tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmektedir. Senet için imza kurucu bir unsur olsa da imzanın senet metninden önce atılması mümkündür. Bu durumda beyaza (açığa) imzadan söz edilir. Beyaza imza atan kişi, senedin anlaşmaya aykırı olarak kendi zararına doldurulabileceğini genel hayat tecrübesiyle bilmesi gerekir. Buna rağmen açığa imza atmış olmakla kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediğinden hukukun himayesinden yararlanamaz. İspat yükü iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkartan tarafa ait olduğuna göre bu hususu davalının ispat etmesi gerekir (HMK m.190/1). Ancak böyle bir iddia ile senedin hüküm ve kuvveti azalacağından Hukuk Muhakemeleri Kanunu HMK'nun 201. maddesi çerçevesinde bu iddia sadece kesin delille ispat edilebilir. Hukukun amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğu şüphesizdir. Ne var ki, bu amacın sağlanmasında hâkimin izleyeceği yol kanun koyucu tarafından sübjektiflikten olabildiğince uzaklaşmış usul hükümleri ile çizilmiş olup, aksi düşünce ile verilecek kararlar uygulayıcı elinde değişkenlik göstererek hukuk güvenliğini ortadan kaldıracaktır.

Şu halde beyaza imza iddiasının ispat yükü davalıya ait olduğu ve yazılı delille ispatı gerektiği halde mahkemece bu husus göz ardı edilerek, yazılı nedenlerle senedin ispata elverişli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr