T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/940
K. 2018/2811
T. 3.7.2018

* KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN SÖZLEŞMENİN FESHİ ( Davacı Özel Hukuk Tüzel Kişisi Olup Harçlar Yasası'na Göre Harçtan Muaf Olan Kişi ve Kurumlardan Olmadığı - Mahkemece Davacının Talep Ettiği Zarar Kalemlerinin Kuşkuya Yer Vermeyecek Şekilde Açıklatılarak Davacıya Dava Değeri Üzerinden Yatırılması Gereken Nispi İlâm Harcını Yatırmak Üzere Uygun Süre Verilip Yatırılması Halinde Bundan Sonra Yargılamaya Devamla Davanın Sonuçlandırılması Gerektiği )

* HARÇTAN MUAFİYET ( Davacı Özel Hukuk Tüzel Kişisi Olup Harçlar Yasası'na Göre Harçtan Muaf Olan Kişi ve Kurumlardan Olmadığı/Nispi Karar ve İlâm Harcına Tabi Davalarda Dava Değeri Üzerinden Peşin Nispi İlâm Harcının Alınmasının Zorunlu Olduğu - Uyarıya Rağmen Yatırılmaması Halinde Müteakip İşlemler Yapılamayacağından Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Gerektiği/

Davacıya Dava Değeri Üzerinden Yatırılması Gereken Nispi İlâm Harcını Yatırmak Üzere Uygun Süre Verilip Yatırılması Halinde Yargılamaya Devamla Sonuçlandırılması Gerektiği )

* DAVACININ ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİSİ OLMASI ( Harçtan Muaf Olan Kişi ve Kurumlardan Olmadığı - Mahkemece Davacının Talep Ettiği Zarar Kalemlerinin Kuşkuya Yer Vermeyecek Şekilde Açıklatılarak Davacıya Dava Değeri Üzerinden Yatırılması Gereken Nispi İlâm Harcını Yatırmak Üzere Uygun Süre Verilip Yatırılması Halinde Bundan Sonra Yargılamaya Devamla Davanın Sonuçlandırılması Gerektiği/Yatırılmaması Halinde ise Dosyanın İşlemden Kaldırılması Gerektiği )

6100/m. 31, 297

492/m. 32

ÖZET : Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi'nden kaynaklanan sözleşmenin feshi, zararların tespiti ve tahsili, el atmanını önlenmesi taleplerine ilişkindir. Davacı, özel hukuk tüzel kişisi olup, Harçlar Yasası'na göre harçtan muaf olan kişi ve kurumlardan değildir. Nispi karar ve ilâm harcına tabi davalarda, dava değeri üzerinden peşin nispi ilâm harcının alınması zorunludur. Uyarıya rağmen yatırılmaması halinde müteakip işlemler yapılamayacağından dava dosyasının işlemden kaldırılması gerekir.

Mahkemece; hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında davacının talep ettiği zarar kalemlerinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklatılması, davacıya, dava değeri üzerinden yatırılması gereken nispi ilâm harcını yatırmak üzere uygun süre verilip, yatırılması halinde bundan sonra yargılamaya devamla davanın sonuçlandırılması, yatırılmaması halinde ise dosyanın işlemden kaldırılması kamu düzeninden olan harç hususunun re'sen nazara alınarak işlem yapılması ve yapılacak değerlendirmelerden sonra her bir talep hakkında hüküm kurulması gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, eser sözleşmesinin bir türü olan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi'nden kaynaklanan sözleşmenin feshi, zararların tespiti ve tahsili, el atmanını önlenmesi taleplerinden ibarettir. Davacı arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir.

Davacı arsa sahibi vekili; yüklenicinin sözleşme gereğince en geç 40 gün içerisinde inşaat ruhsatı alıp ruhsat tarihinden itibaren 22 ay içerisinde inşaatı iskanı alınmış olarak teslim edeceğini, sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesi halinde arsa sahibine kira ödeyeceğini, 15 yılı geçmesine rağmen inşaat faaliyetlerinin yok denecek kadar az olduğunu yapılan imalâtın da kalitesiz olduğunu bitirme olanacağı olmadığını, inşaatın ruhsatsız ve kaçak durumda olduğunu, sözleşmede belirtilen imalâtların yerine getirilmediğini, bu nedenle; sözleşmenin feshedilmesine, gecikme sebebiyle davacının maddi zararlarının belirlenip davalıdan tahsiline, davalının yaptığı imalâtın değerinin tespiti ile davacının uğradığı zarardan mahsubuna, davalının inşaata el atmasının önlenmesine karar verilmesini dava ve istemiştir.

Davalı yüklenici vekili; sözleşmenin imzalanmasından sonra inşaata hemen başlanıldığını, arsa ve üzerindeki dükkanların 2. kata kadar olan bağımsız bölümlerin hızlı bir şekilde yapılıp tamamlandığını ancak 2001 yılı krizi sebebiyle davalının iflas ettiğini, inşaata devam edemediğini, buna rağmen 2. kata kadar olan dairelerin inşaatlarının tamamlanarak 14 sene önce davacıya teslim edildiğini, davacının inşaatı teslim alarak işyeri ve daireleri kiraya verdiğini, mahallinde yapılacak keşif ile ortaya çıkacağını, 14 senedir taşınmazı kullandığı ve için taşınmazı kabul etmiş sayılacağını, ayıplı eser meydana gelmişse bile 2 ve 5 yıllık süreler içinde dava açılmadığını, zamanaşımının dolduğunu, sözleşmede iskân şartının bulunmadığını savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

Hüküm verilirken mahkemece kısa kararda davanın kabulüne karar verilip gerekçeli kararda davanın kabulüyle davacı ... ile davalı ... arasında yapılan ... 2. Noterliği'nin 17.05.2000 tarih ve 5693 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesinin feshine karar verilmiş diğer talepler konusunda herhangi bir karar verilmemiştir. Verilen bu karar zaman bakımından uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 297/2 maddesinde yer alan “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmüne açıkça aykırı olmuştur.

Öte yandan, 6100 Sayılı HMK'nın 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar sayılırken dava dilekçesinin diğer unsurları yanında açık bir şekilde talep sonucunu da içermesi gerektiği (ğ) bendinde açıkça hüküm altına alınmıştır. Gerçekten de talep sonucu dava dilekçesinin en önemli unsurudur. Talep sonucunu içermeyen bir dilekçe dava dilekçesi olarak nitelendirilemez. Zira, mahkemelerde dava dilekçesinin talep sonucuna göre hüküm kurmak durumundadır. Bu sebeplerle dava dilekçesinin en önemli unsuru olan talep sonucu açık olmalı, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacının mahkemeden hangi konuda hukuki koruma istediğini açıkça belirtmelidir. Talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkeme, talep sonucunu 6100 Sayılı HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalıdır. Hakimin davayı aydınlatma ödevi hakim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında davacının dava dilekçesinde zararlarından bahsettiği ancak bu zarar kalemlerinin ve taleplerinin neye dair olduğunun açıklatılmaması da doğru olmamıştır. Zarar kalemleri açıklanmadığı gibi bu zarar kalemlerinin miktarının ne olduğu da belirli hale getirilip harçta alınmamıştır.

492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 15. maddesine göre yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır. Aynı Kanun'un 28/1. maddesinin a bendinde karar ve ilâm harcının dörtte birinin peşin geri kalanın kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği hükmü yer almakta olup yine aynı Kanun'un 32. maddesinde yargı harçları ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı emredici hükmü konulmuştur. Harçlar Kanunu ile ilgili düzenlemeler kamu düzenine dair olup, emredici nitelikte bulunduğundan mahkemece ve Yargıtay'ca re'sen nazara alınır.

Davacı, özel hukuk tüzel kişisi olup, Harçlar Yasası'na göre harçtan muaf olan kişi ve kurumlardan değildir. Nispi karar ve ilâm harcına tabi davalarda, dava değeri üzerinden peşin nispi ilâm harcının alınması zorunludur. Uyarıya rağmen yatırılmaması halinde Harçlar Kanunu'nun 32. maddesine göre müteakip işlemler yapılamayacağından dava dosyasının işlemden kaldırılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun en son 04.12.2013 gün 2013/21-445 Esas, 2013/1625 Karar sayılı ilâmı ve Dairemizin yerleşik uygulamaları bu yöndedir.

O halde mahkemece yapılacak iş; HMK'nın 31. madde hükmü gereğince hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında davacının talep ettiği zarar kalemlerinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklatılması, davacıya, dava değeri üzerinden yatırılması gereken nispi ilâm harcını yatırmak üzere davacı tarafa uygun süre verilip, yatırılması halinde bundan sonra yargılamaya devamla davanın sonuçlandırılması, yatırılmaması halinde ise dosyanın işlemden kaldırılması kamu düzeninden olan harç hususunun re'sen nazara alınarak işlem yapılması ve yapılacak değerlendirmelerden sonra HMK 297. maddesine uygun şekilde her bir talep hakkında hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır. Yazılı şekilde davanın sonuçlandırılması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr