Olaylar

Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) içinde bulunduğu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan başvurucu 3/10/2017 tarihinde gözaltına alınmıştır. Örgütün il yapılanması hakkında tutarlı bilgiler vermesi ve teşhisler yapması gözönüne alınan başvurucu, Başsavcılıkça 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir. 1. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucu hakkında yurt dışına çıkışının yasaklanması şeklindeki adli kontrol tedbirinin uygulanmasına hükmetmiştir.

Başvurucu hakkında açılan kamu davası sonucunda 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan -etkin pişmanlık hükümleri uygulanmak suretiyle- 1 yıl 8 ay 18 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar vermiştir.

Öte yandan darbe teşebbüsü sonrasında FETÖ/PDY'nin yeni bir yapılanma içinde olduğu konusunda emniyet birimlerince istihbari bilgilere ulaşılması üzerine teknik ve fiziki takip yöntemlerinin kullanıldığı soruşturmada toplanan delillere istinaden başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle Başsavcılıkça 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk edilmiştir. Başvurucu, Hâkimlik tarafından yapılan sorgusunun ardından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 26/6/2020 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucunun tutuklama kararına itirazı 1. Sulh Ceza Hâkimliğince kesin olarak reddedilmiştir.

Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde başvurucu hakkında kamu davası açmıştır. Mahkeme 11/6/2021 tarihli ilk duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.

İddialar 

Başvurucu, darbe teşebbüsü sonrasında terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla hakkında yapılan yargılamada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi sonrasında aynı suçlamayla yeniden tutuklanmasının hukuki olmaması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

1. Tutuklamanın Hukuki Olmadığı İddiası Yönünden

Başvurucu, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin mensubu olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla tutuklanmıştır.

İddianame ve soruşturma dosyasının içeriğinde yer alan diğer belgeler dikkate alındığında başvurucu hakkındaki soruşturmaya FETÖ/PDY'nin yeni bir yapılanma içinde olduğuna ve başvurucunun da HAGB kararından sonra yeniden bu yapı içinde görev aldığına dair bilgilerin elde edilmesi sonucunda başlandığı görülmüştür.

Soruşturma mercileri tarafından başvurucunun "Hacı, Hacı Mustafa" kod isimlerini kullanarak örgüt üyelerine ve/veya ailelerine yapılan yardımları organize eden B.A.yı gizlemek amacıyla işyerinde gayriresmî olarak çalıştırmasının suçlamaya dayanak bir olgu olarak kabul edildiği görülmüştür. Soruşturma mercileri kurulan bu irtibatı, örgütün aktifleştirmeye çalıştığı yeni yapılanmada başvurucunun B.A.nın denetimine ve talimatlarına bağlı olarak örgüt hiyerarşisi içinde yer aldığı şeklinde değerlendirmiştir. Nitekim başvurucu, B.A. ile kurduğu irtibatı ve bu bağlamda 11/3/2020 tarihinde B.A.ya verdiği zarfın içinde ne olduğunu makul gerekçelerle açıklayamamıştır. Başsavcılığın başvurucunun 15/6/2020 tarihinde İ.Z. adlı kişi ile yaptığı görüşmenin ardından İ.Z.ye mobil telefonundan kısa mesaj atmasının B.A. ile irtibatının deşifre olmasını engellemek amacını taşıdığına yönelik değerlendirmesi de temelsiz değildir.

Öte yandan esnaf olarak çalışan ve FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan kişiler, alınan ifadelerinde başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının bulunduğuna, faaliyetleriyle bu yapılanmaya mensubiyetini devam ettirdiğine yönelik anlatımlarda bulunmuştur. Nitekim Başsavcılık, değişik tarihlerde yapılan fiziki takiplerde B.A. ile haklarında örgüt üyeliğinden soruşturma yürütülen A.B., A.Y. ve P.K.nın müstakil bir evde ve başvurucunun işyerinde sık sık buluştuklarının tespit edildiğini belirtmiştir. Bu kişilerden İ.Z. "başvurucunun Yunanistan ile bir bağlantısının olduğunu bildiğini, bu nedenle FETÖ/PDY üyeliği suçundan Yunanistan'da firari konumda bulunan kızı M.Z.ye para gönderilmesine yardım etmesini istediğini, başvurucunun telefonda bu konuda görüşmeyelim diye kendisini uyardığını", S.F. ise "başvurucunun B.A.dan aldığı paraları ve erzakları örgüte mensubiyeti bulunup da itirafçı olmayan kişiler ile firari konumdaki kişilerin ailelerine dağıttığını" ifade etmiştir. Söz konusu tanık anlatımları yer, kişi ve eylem bilgileri ihtiva etmekte; bu anlamda yargı makamlarına denetim yapma imkânı tanımaktadır.

Buna göre tanıklar İ.Z. ve S.F.nin beyanları ile iletişimin tespiti ve teknik takiple elde edilen diğer olgular birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun FETÖ/PDY'nin oluşturmaya çalıştığı yeni yapılanmada faaliyet gösterdiğine ilişkin suç isnadı yönünden suç şüphesinin varlığını doğrulayan ve tutuklama için gerekli olan kuvvetli belirtilerin dosya kapsamında bulunduğu görülmektedir.

Diğer taraftan başvurucu, daha önce aynı suçtan yürütülen soruşturma/kovuşturma süreçleri neticesinde hakkında HAGB kararı verilmesine rağmen yeniden aynı suçlamayla tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu iddia etmektedir.

Yargıtayın yerleşik içtihadına göre terör örgütü üyeliği suçunun temadi eden suçlardan olduğu ve temadinin kişinin yakalanması (fiilî temadi) ve iddianame düzenlenmesi (hukuki temadi) ile kesileceği, dolayısıyla kişinin yakalanması ve iddianame düzenlenmesinden sonra gerçekleştirdiği örgütsel eylemlerinin yeni bir suçlamaya konu edilebileceği kabul edilmektedir. Buna göre anılan olgular ve Yargıtayın söz konusu içtihadı dikkate alındığında başvurucuya yeni bir suçlama yöneltilmesinin keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle delilleri karartma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

Diğer yandan terör suçlarının soruşturulmasının kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bıraktığı belirtilmelidir. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır. Özellikle FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri de -gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi- dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır.

Somut olayın özellikleri dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için delillerin tamamının henüz toplanmadığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uyguladığı tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

2. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığı İddiası Yönünden

Başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına ilişkin olarak derece mahkemelerince açıklanan kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması, soruşturma/kovuşturma sürecinin zor ve karmaşık olması ve bu sürecin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate alındığında 1 yıl 5 aylık tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Y.Ö. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/32944)

 

Karar Tarihi: 24/11/2021

R.G. Tarih ve Sayı: 9/2/2022 - 31745

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportörler

:

Ali Rıza SÖNMEZ

 

 

Muzaffer KORKMAZ

Başvurucu

:

Y.Ö.

Vekili

:

Av. Hasan YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, darbe teşebbüsü sonrasında terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla hakkında yapılan yargılamada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen başvurucunun aynı suçlamayla yeniden tutuklanmasının hukuki olmaması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 9/10/2020 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşıbeyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ile eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde sona ermiştir. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

10. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından FETÖ/PDY'nin Tokat il yapılanmasında mütevelli heyeti içinde bulunduğu iddiasıyla esnaf olan başvurucunun da aralarında olduğu şüpheliler hakkında soruşturma başlatılmıştır.

11. Başvurucu anılan soruşturma kapsamında 3/10/2017 tarihinde gözaltına alınmış ve 12/10/2017 tarihine kadar Tokat İl Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutulmuştur.

12. Emniyette alınan ifadesinde örgütün sohbet adı verilen toplantılarına katıldığını, örgüte mensubiyeti bulunan üniversite öğrencilerinin kaldığı evin sohbet hocalığını yapan V.B.nin isteği üzerine 2010 ile 2012 yılları arasında bu evin temel ihtiyaçlarını karşılamak için örgüte maddi yardımda bulunduğunu, 2015 yılı içinde bu yapıdan koptuğunu belirterek konumuna ve soruşturma dosyası kapsamındaki delillere uygun bir şekilde örgütün il yapılanması hakkında tutarlı bilgiler vermesi ve teşhisler yapması gözönüne alınan başvurucu; Başsavcılıkça adli kontrol tedbirine tabi tutulması istemiyle Tokat 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.

13. Tokat 1. Sulh Ceza Hâkimliği 12/10/2017 tarihli kararı ile başvurucu hakkında yurt dışına çıkışının yasaklanması şeklindeki adli kontrol tedbirinin uygulanmasına hükmetmiştir.

14. Başsavcılık 13/7/2019 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde dava açmıştır.

15. Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2019/678 sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda 14/11/2019 tarihli karar ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan -etkin pişmanlık hükümleri uygulanmak suretiyle- 1 yıl 8 ay 18 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün Türkiye Yapılanmasındaki hiyerarşide, Samsun büyük bölgesine bağlı Tokat İli il abisi olan kişilerin altında hiyerarşiye bağlı olarak mütevelli grubu içerinde yer alması, örgütün en önemli faaliyetlerinden biri olan sohbet adı altındaki örgüt toplantılarına katılması, örgüt sorumlularının talimatı ile düzenlenen protesto gösterilerine katılması, örgüte himmet burs adı altında yardımda bulunması, ... hususları dikkate alındığında; sanığın FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının olduğunun anlaşıldığı ve sanık hakkındaki beyanlar ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile önceden süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden organik bağının bulunduğu ve sanığın eylemlerinin bir bütün halinde 3713 sayılı TMK'nın 5. maddesinin 1. fıkrasının yollamasıyla 5237 sayılı TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçunu oluşturduğu konusunda mahkememizde tam bir vicdani kanı hasıl olmuştur.

...sanığın etkin pişmanlıkta bulunurken zikrettiği isimlerin sayısı, bu kişilerin etkinliği, verdiği bilgilerin ve isimlerin bu suç kapsamında bilinmeyen isimler olması itibariyle yapılan değerlendirmede, hiyerarşiye bağlı olarak mütevelli grubu içerinde yer aldığını, örgütün en önemli faaliyetlerinden biri olan sohbet adı altındaki örgüt toplantılarına katıldığını ayrıntılı şekilde anlatıp ikrar etmesi hususları hep birlikte değerlendirildiğinde sanığın örgütteki konumu ile uyumlu olarak örgütle alakalı bildiği tüm hususlarda bilgi verdiği ve samimi beyanlarda bulunduğu değerlendirilmiş olup sanık hakkında TCK'nın 221/4-2.cümlesi gereğince üst hadden indirim uygulanmış olup, suçun işleniş şekli, sanığın suç kastının yoğunluğu, örgütün niteliği, sanığın örgütteki konumu ve faaliyetleri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı gözetilerek temel cezada alt sınırdan bir miktar uzaklaşılarak hüküm kurmak gerekmiştir.

Sanığın sosyal ve kişisel durumu, daha önce başka bir suçtan mahkum olmamış olması göz önüne alındığında mahkememizde uyandırdığı bir daha suç işlemeyeceği yönündeki olumlu kanaat dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK [Ceza Muhakemesi Kanunu] 231. maddesi uyarınca koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir."

16. Anılan karar itiraz edilmeksizin 22/11/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

17. Öte yandan darbe teşebbüsü sonrasında FETÖ/PDY'nin Tokat'ta yeni bir yapılanma içinde olduğu, örgütle iltisaklı olduğundan bahisle kamu görevinden ihraç edilen, örgüt üyeliği suçundan haklarında işlem yapılan ya da bu suçtan tutuklu ve/veya hükümlü iken ceza infaz kurumundan salıverilen kişilerin ailelerine para ve gıda yardımı yapılmasının yanı sıra örgütle irtibatlı kişilere ait işletmelerde söz konusu suçtan firari konumda olan şahısların kod isimlerle gayriresmî şekilde çalıştırıldığı, böylece örgütle irtibatın ve manevi bağın kopmamasının amaçlandığı, aranmakta olan örgüt üyelerinin yurt dışına çıkışlarına yardım edildiği hususlarına ilişkin olarak emniyet birimlerince istihbari bilgilere ulaşılması üzerine örgütün yeni yapılanmasının deşifre edilmesi ve bu yapılanmada yer alanlara dair tüm örgütsel bağlantıların ortaya çıkarılması amacıyla aralarında başvurucunun da bulunduğu şüpheliler hakkında Başsavcılıkça 2020 yılının Şubat ayında yeni bir soruşturma başlatılmıştır.

18. Bahse konu soruşturmada 18/2/2020 tarihinde Başsavcılık, şüpheliler hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135. maddesi kapsamında telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasını, 3/3/2020 tarihinde ise aynı Kanun'un 140. maddesi gereğince teknik araçlarla izleme koruma tedbirlerine ilişkin karar verilmesini Tokat 2. Sulh Ceza Hâkimliğinden talep etmiştir.

19. Anılan taleplerin Tokat 2. Sulh Ceza Hâkimliğince kabulüne dair kararlar doğrultusunda başvurucunun da aralarında yer aldığı şüphelilere yönelik olarak emniyet görevlilerince fiziki ve teknik takip başlatılmıştır.

20. Yaklaşık dört ay süreyle teknik ve fiziki takip yöntemlerinin kullanıldığı soruşturmada toplanan delillere istinaden 5271 sayılı Kanun'un 119. maddesi uyarınca gecikmesinde sakınca bulunan hâl kapsamında, Cumhuriyet savcısının 23/6/2020 tarihli yazılı emri ile arama ve elkoyma kararı verilmiş olup başvurucu aynı tarihte gözaltına alınmıştır.

21. Polis memurları tarafından ifade alma işlemi sırasında başvurucuya FETÖ/PDY'nin Tokat'taki yeni yapılanmasına dâhil olması ile ilgili isnatlar yöneltilmiştir. Bu işlem esnasında bir müdafi de hazır bulundurulmuştur. Başvurucu 25/6/2020 tarihli ifadesinde özetle örgütün yeni oluşumunda yer almadığını, daha önce aynı suçlamaya ilişkin olarak hakkında yapılan yargılamada tüm bildiklerini anlatarak etkin pişmanlıktan yararlandığını ve HAGB kararı verildiğini, yeni yapılanma içinde yer aldığı ileri sürülen kişiler ile bir irtibatının bulunmadığını savunmuştur.

22. Kolluk ifadesi sırasında fiziki ve teknik takip ile arama ve elkoyma işlemleri sonucunda yapılan tespitler, başvurucuya bu tespitler kapsamında sorulan bazı sorular ile başvurucu tarafından verilen cevapları içeren İfade Tutanağı'nın ilgili kısmı -tutanaktaki şekliyle- şöyledir:

"...

- Soru: B.A. isimli şahsı şahsı tanıyor musunuz? ... B.A. ile sizin irtibatınızı kim sağladı? ... B.A. isimli şahıs herhangi bir kod adı kullanmakta mıdır? Adı geçen şahsın firari olarak arandığı konusunda bilginiz var mıdır?

Cevap: ... Kendisi abim ...'e ait benim de çalıştığım Tokat Ucuzluk Pazarı iş yerine yaklaşık iki buçuk yıl öncegelerek iş aradığını ve iş varsa burada çalışmak istediğini söyledi. Ben de ... bir hafta deneme sürecinden sonra memnun kalınca kendisini işe aldım. Halen şahısla birlikte benim de çalıştığım iş yerinin alt katında bulunan hırdavat reyonu kısmında ürün satışı işinde çalışmaktadır. İş başvurusu için bu şahsı bana hiç kimse yönlendirmedi, kendisinin Antep ve Hatay illerinde bulunan FETÖ'ye ait olan ve kapanan dershanede öğretmen olarak çalıştığını ve dershane kapanınca işsiz kaldığını söyleyerek iş talebinde bulunmuştu. ...B.A.ya bazen Hacı, Hacı Mustafa ya da B. abi şeklinde hitap ederdik. Şahsın kod adının olup olmadığını bilmiyorum. Dükkanda herkes B. olarak bilir. ... FETÖ soruşturmaları kapsamında hakkında işlem yapılıp yapılmadığını ve firar olup olmadığını da bilmiyorum. Kendisi de firar olduğunu yani arandığı konusunda bir bilgi vermedi.

- [Tespit:] 11/3/2020 günü saat 08:15 sizin B.A. isimli şahsın ikamet etmiş olduğu adresin önüne gittiğiniz, sizin B.A.ya beyaz renkli bir zarf uzatarak 'Şöyle al abi başka bir şey varmı yapacağımız?' şeklinde soru sorduğunuz B.A.nın da 'Başka bir şey, başka bir şey,başka bir şey, yok şu an onun iki ...' Şubat, Mart gibi düşüneceksiniz; Şubat, Mart gibi , bi de 250 si önceki ayın eksiği' şeklinde cevap verdiği, devam eden görüşmede B.A. nın 'İ., İ. Diyarbakırlı' şeklinde soru sorduğu, sizin de 'İ. tamam eyvallah' diyerek ayrıldığı[nız] tespit edilmiştir.

Soru: B.A.nın adresinin önüne giderek beyaz zarf içerisinde ne teslim ettiniz? B.A. '250 önceki ayın eksiği" derken neyi kastetmekte? Siz para teslim etmişseniz bu paralar kim tarafından ve ne amaçla gönderilmiştir? ... Diyarbakırlı İ. kimdir? B. A. bu şahsı size neden sormaktadır?

Cevap: İş yerimiz Mart ayında Koronavirüs nedeniyle çalışma saatleri azdı, Mart ayında şahsın evine gitmiş olabilirim ama hatırlamıyorum, ben şahsa beyaz zarf verdiğimi de hatırlamıyorum, olmuş olabilir, son zamanlar annemin rahatsızlığı nedeniyle ve eskiden iflas etmem sebebiyle de benim kafam çok karışık, bu sebeple hatırlayamadım. Fetö yapılanmasında benim her hangi bir görevim ve irtibatım yoktur, B.A. isimli şahsın da yapı da bir görevi olup olmadığını bilmiyorum. Diyarbakırlı İ. adında bir şahsı da tanımıyorum.

- [Tespit:] 21/3/2020 tarihinde saat 14:45 ve 14:55 sıralarında [FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak suçundan haklarında soruşturma yapılan] A.Y. , A.B., ... ve Ö.T. isimli şahıslarla Tokat Merkezde bulunan Oto Sanayi Sitesinde bulunan ... Restoran önünde ve ... Büfe isimli yerde buluştuğu,

A.B. isimli şahsın saat 16:01 sıralarında beyaz renkli 60 AL 9.. plaka sayılı [başvurucu] [Y.Ö.]'in kullanıcısı olduğu araca girip çıktığı, A.B. ve B.A.nın bir-iki dakika kadar 60 AL 9.. plaka sayılı araç içerisinde kaldıkları ve bir iki adım mesafede olan ... Büfe isimli iş yerine döndükleri,

... Büfe isimli iş yerinden saat 16:08 sıralarında çıkan ve kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahsın 60 AL 9.. plaka sayılı araca girip çıktığı,

B.A.'nın saat 16:12 sıralarında ... Bufe isimli iş yerinden ayrıldığı, sonrasında B.A. yanına gelen P.K. isimli şahısla beraber saat 16:13 sıralarında ... Büfe isimli iş yerinden P.K. yönetiminde bulunan 60 YB 3.. plaka sayılı gri renkli araç ile ayrıldığı, ... görülmüştür.

Soru: A.Y., A.B. isimli şahıslarla ... Büfe isimli yerde buluşma nedeni nedir? ... Size burada ne tür talimatlar vermiştir? A.B., Ö.T. ve P. K. isimli şahsıların örgüt içerisinde yeni yapılanmadaki görev ve konumları nedir?

Cevap: Tokat Sanayisinde bulunan ... Büfe isimli iş yerine hırdavat malzemesi satışı yapmaktayım, her hafta Cumartesi günleri sanayi bölgesindeki iş iş yerlerine mal satışı yaparım. ... Büfe isimli iş yerlerine de bu sebeple giderim. Bu iş yeri önünde bir araya gelmemizin sebebi A.Y., A.B., P.K. ve B.A. isimli şahısların beni orada görmeleri sebebiyle aracımı da tanıdıkları için yanıma gelmiş olabilirler, şahıslar ile başkaca bir nedenden dolayı sanayide görüşmem olmamıştır. Ö.T. isimli şahsı da ben tanımıyorum. Adı geçen şahısların Fetö yapılanmasında olup olmadıklarını bilmiyorum.

- Soru: [9/5/2020 tarihinde, FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak suçundan haklarında soruşturma yapılan] B.A , A.B. , S.F., P.K., A.Y. isimli şahıslarla söngüt köyü yoluna girildiğinde (havaalanı istikametine doğru) yaklaşık 500-600 metre sonra yolun sağ tarafında bulunan müstakil evde buluşma nedeni ve görüşme içerikleri hakkında bilgi veriniz?

Cevap: Ben adı geçen şahıslarla 2020 Mayıs ayında Ramazan ayında SÖNGÜT kasabasında bulunan A.B.ye ait bağ evinde şahıslarla iftar yaptığımızı anlatmıştın, S.F. bu iftara katılmadı ancak iftarda [yenilen yemeğin] S.F.nin iş yerinden alındığını söylenmişti... ben hatırladığım kadarıyla P.K.nın aracıyla bağ evine giderek A.B.nin aracıyla geri dönmüştüm. Burada iftar yapıldı, başkaca bir nedenle toplanılmadı.

- Soru: [15/6/2020 tarihinde] İ.Z. isimli şahıs sizi arayarak 'Çalışma var mı' dediği, sizin 'Çalışmadayım ya' dediğiniz, ... İ.Z.nin 'O şey o çalışan adam nerde yanında mı o ..., o şeyle irtibatı olan adam vardı ya oraynan' dediği, Sizin 'Yok şef yok' dediğiniz, İ.Z.nin 'Nerde' dediği, sizin ' İstanbul'a gitti' dediğiniz ... İ.Z.nin 'Senin orayı bıraktı mı çalışmıyormu daha senin orda' Dediği, ... sizin 'Forda geçti Fordta çalışıyor şuanda İstanbul'da Fordta' dediğiniz İ.Z.nin 'Heee ya çocuğa para yollayacaktık ...' dediği, sizin 'Tamam görüşürüz ben hesaptan gönderirim parayı Ankara'da mı H.yemi gidecek' dediğiniz, İ.Z.nin 'Yok ya ne sende H. ile ne ilgisi var' dediği, sizin 'Tamam haydi şimdi görüşürüz kapatıyom ben' dediğiniz, ... ve görüşmenin sonlandığı anlaşılmış, görüşmeler şüpheli olarak değerlendirilmiştir. Konu ile ilgili bildiklerinizi anlatınız.

Cevap: İ.Z. isimli şahsı tanırım, Tokat Turhal Yazıtepe Kasabasında bakkal dükkanı işletir, ... şahsı ile ticari ilişkim vardır, bu sebeple tanırım, oğlu olan M.Z. araba alacaktı, İ.Z. oğlunun araba alabilmesi için benden borç olarak kendisine para göndermemi istedi. Ben de yapamayacağımı söyledim. Görüşmemiz bundan ibarettir. İ.Z.nin 'O şey o çalışan adam nerde yanındamı o. ... O şeyle irtibatlı olan adam vardı ya oraynan' dediği kişi ise Tokat Ucuzluk Pazarı isimli iş yerimizde çalışan M.A. isimli şahıstan bahsedilmektedir. Maddi ödeme sıkıntısı yaşadığımızda M.A. isimli şahsın banka hesabından ticari borçlarımızı ödemekteyiz. Ayrıca İ.Z. ile dostluğum olması, 20 yıldır da tanıdığımdan dolayı para alışverişimiz vardır ...

- Soru: [15/6/2020 tarihinde] İ.Z. tarafından kullanıldığı değerlendirilen0 533 084 .. .. numaralı GSM hattına 'Kafayı mı yedin telefonda ne konuşuyorsun' şeklinde mesaj gönderdiğiniz anlaşılmış, şüpheli olarak değerlendirilmiştir. Neden şahsın telefonda açıkça konuşmamasını istemektesiniz?

Cevap: : Ben icralık olduğumdan dolayı telefonda benden emanet para istemesi şerefime dokundu o yüzden kafayı mı yedin niye telefonda konuşuyorsun diye mesaj gönderdim. Çünkü telefonu sürekli çekmiyor.

- Soru: Üst aramanızda ele geçirilen not defteri size mi aittir. Not defterinde bulunan el yazısı ile yazılmış 'inlerine giricez diyen adam ininden çıkamaz hale geldi' ne anlama gelmektedir, not kim tarafından yazılmıştır?

Cevap: : Üst aramamdan çıkan 51 sayfalık küçük not defteri bana ait değildir. Ben o not defterini Tokat Ucuzluk Pazarı isimli iş yerinin deposundaki raftan almıştım. Bu not defteri eski bir defter diye düşünüyorum. Bu defterin üzerimde olmasındaki neden iş yerine koli bandı rafı yapmak için aldığım ölçüleri yazmak amacıyla kullandığım bir not defteridir. Not defteri içerisinde yazılı olan 'inlerine giricez diyen adam ininden çıkamaz hale geldi' cümlesi bana ait değildir ve kimin yazdığım bilmiyorum. Bu cümleden ne demek istenildiğini de bilmiyorum.

..."

23. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle 26/6/2020 tarihinde Başsavcılıkça Tokat 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk edilmiştir. Başvurucu hakkındaki talep yazısında, başvurucunun "üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunduğu anlaşılmakla; üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi dikkate alınarak 5271 sayılı CMK’nın 100. vd. maddeleri uyarınca" tutuklanmasına karar verilmesi istenmiştir.

24. Başvurucunun sorgusu Hâkimlikçe aynı tarihte yapılmıştır. Sorgu Tutanağı'na göre yüklenen suç başvurucuya anlatılmış, başvurucunun müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucu, emniyetteki ifadesine benzer beyanlarda bulunarak suçlamaları kabul etmemiştir. Başvurucunun müdafii, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında en üst hadden indirim yapılmak suretiyle verilen HAGB kararının kesinleşmesinden altı ay sonra müvekkilinin örgüt içinde tekrar yer almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek serbest bırakılmasını talep etmiştir.

25. Başvurucu, Hâkimlik tarafından yapılan sorgusunun ardından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 26/6/2020 tarihinde tutuklanmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... tüm dosya kapsamından şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine yönelik kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu, şüphelinin üzerine atılı suçun CMK [Ceza Muhakemesi Kanunu] 100/3.maddesi kapsamında katalog suçlardan olduğu, bu sebeple hakkında bir tutuklama nedeninin varlığının kabul edildiği, şüphelinin salıverilmesi halinde delilleri karartma şüphesinin varlığı hususları dikkate alınarak Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının şüpheli hakkındaki tutuklama talebinin kabulüne... [karar verildi.]"

26. Başvurucu 1/7/2020 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiş, Tokat 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 6/7/2020 tarihinde "...Tokat 2. Sulh Ceza Hakimliği kararının usul ve yasaya uygun, isabetli ve yerinde olduğu, hukuka aykırılık bulunmadığı, şüphelinin tutuklanması kararına itirazının yerinde olmadığı..." gerekçesiyle itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.

27. FETÖ/PDY'ye üye olma suçu iddiasıyla yürütülen aynı soruşturmada şüpheli olarak müdafi huzurunda 13/7/2020 tarihinde emniyette ifadesi alınan İ.Z.nin başvurucuya ilişkin dile getirdiği hususlar aşağıdaki gibidir:

"...kızım M.Z.nin FETÖ/PDY soruşturmasından dolayı evime 2 kez kolluk kuvvetleri gelip arama yapmıştır. Kızıma ulaşamadılar. ... Bildiğim kadarıyla kızım[ın] Zonguldak Savcılığındaki dosyasından dolayı aranması vardır. Kendisi şu an Yunanistan'da ikamet etmektedir.

...

Ben [başvurucu] [Y.Ö.] isimli şahsa kızım M.Z.nin durumunu ve Yunanistan'da olduğunu anlatmıştım. [Y.Ö.] de yanında çalışan ismini bilmediğim ... şahsa benim kızımın durumunu anlatmış. Bildiğim kadarıyla ismini bilmediğim ... şahsında FETÖ soruşturmaları kapsamında işlem gördüğünü [Y.Ö.] isimli şahıs bana anlatmıştı. Ben [Y.Ö.] 'in Yunanistan ile bir bağlantısının olduğunu biliyordum. Bu bağlantıyı kendisi mi yoksa yanında çalışan ... şahsın sağlayıp sağlamadığını bilmiyorum. Çünkü kızımın Yunanistan'da olduğundan dolayı bir keresinde Yunanistan'da yine FETÖ'den kaçan şahıslardan tanıdığı olduğunu söylemişti.

Yine telefon görüşmemin içeriği ile alakalı olarak kızım M.Z. bana Yunanistan'da telefonunu çaldırdığını ve paraya ihtiyacı olduğunu söylemişti. Bende kendisine 750-1000 TL civarında bir para göndermek istedim. Nasıl göndereceğimi bilmiyordum. Bunun üzerine de [Y.Ö.] 'e bu durumu anlattım ve telefonda da zikretmiş olduğum 'O şey o çalışan adam nerde yanında mı o. ... O şeyle irtibatlı olan adam vardı ya oraynan' sözü bana aittir.

Burada kastettiğim kişi [Y.Ö.]'in yanında çalışan ismini bilmediğim ancak bir kere gördüğüm ve görsem tanıyabileceğim şahıstır. Bu şahsın 'oraynan' yani Yunanistan ile irtibatlı olduğu için kızıma para gönderme hususunda yardım isteyecektim. Ancak bu şahsın Tokat'ta olmadığını [Y.Ö.] isimli şahıs telefonda söyleyince bu işlemimizi gerçekleştiremedik. Bunun üzerine de [Y.Ö.] benim kızıma para göndermek istediğimi anladı ancak bana oğlum H.na göndereceğim şeklinde şifreli konuşma yaptı. Sonrasında zaten [Y.Ö.] böyle şeyleri telefonda görüşmeyelim diye beni uyardı."

28. Aynı soruşturmada FETÖ/PDY'ye üye olmakla suçlanan S.F.nin Başsavcılıkta 10/9/2020 tarihinde şüpheli olarak müdafi huzurundaki ifadesinde başvurucuyla ve örgütün Tokat'taki yeni yapılanmasının faaliyetleri ile ilgili olarak dile getirdiği hususlar şöyledir:

"...A.B.ve ... isimli şahıslar bu örgütün içerisinde yetişmiş hâlâ da örgüte hizmet eden maddi-manevi olarak yardımda bulunan şahıslardır. Örgütün Yunanistan, Gürcistan gibi yurt dışı bölgelerinde bulunmakta olan kişilerden temin edilen paralar A. [B.] ve S. isimli şahıslar aracılığı ile B.A.ya teslim edildiğini biliyorum. Bu paralar yurt dışındaki örgüt üyelerinden Türkiye'ye gelen şahıslar üzerinden A.[B.] ve S.yefiziki olarak teslim ediliyor. Bildiğim kadarıyla bu paralar daha önce yukarıda belirttiğim şekilde itirafçı olmayan örgüt üyelerine firari şahısların ailelerine ve örgüt üyeliği nedeniyle ceza almış olan şahıslara ve ailelerine yardım şeklinde kullanılıyor.

25/06/2020 tarihinde tutuklandıktan sonra cezaevinde 14 günlük karantina süresinde aynı tarihte birlikte tutuklanan A.B., A.Y., P.K., B.A., [Y.Ö.] ve ... isimli kişilerle pandemi odasında kaldık. Pandemi odasında iken birlikte tutuklanan ismini sonradan Ş.N. olarak öğrendiğim şahsın neden tutuklandığını sordum. Bu kişinin babasının FETÖ/PDY soruşturmalarından dolayı ceza evinde olduğunu bu sebeple 26 kez araç kiraladığını babasını kiralık araçlarla ziyaret etmek için cezaevine gidip geldiğini söylediler. Şahsın ne iş yaptığını babasının maddi durumunu sorunca maddi durumlarının kötü olduğunu söylediler. Maddi durumu kötü ise nasıl araç kiraladığını sorduğumda net cevap verilmeyince A.B.yi köşeye çekerek açıklama yapmasını istedim. A.B. aracı ablalar için kiraladığını söyledi. Ablaların kim olduğunu sorduğumda S. isimli bayan için kiraladığını söyledi. Bunun üzerine milletten hayır için topladığınız parayla araç mı kiralıyorsunuz diye kızdım.A.B.ye savcının bana 10.000 Dolar (on bin dolar ) paradan bahsettiğini bu paranın ne parası olduğunu sorduğumda A.B. parayı S. isimli şahsın getirdiğini paranın B.[A.] isimli şahısta olduğunu söyledi. Bu paranın nereden geldiğini sorduğumda 6-7 aydır para gelmiyordu bu ay para geldiğini ancak paranın nereden geldiğini bilmediğini söyledi.

 [Y.Ö.] isimli şahıs ilçelerde yardım yapılacak kişilere erzak ve para yardımı yapan kişidir. B.A. isimli şahıstan aldığı paraları veya erzakları ilçelerde bulunan örgüt üyesi olup itirafçı olmayan şahıslara yardım amacıyla veriyordu.

... "

29. Başsavcılığın başvurucunun tutukluluk hâlinin gözden geçirilerek tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etmesi üzerine Hâkimlik 17/9/2020 tarihinde "şüphelinin üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, dosya kasamında soruşturmanın devam ediyor olması, şüphelinin işlediği suçun CMK 100/3.maddesi kapsamında katalog suçlardan olduğu, Cumhuriyet Savcılığının talebi de dikkate alınarak şüphelinin serbest kaldığında delilleri karartabileceği" gerekçesiyle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucu 21/9/2020 tarihinde anılan karara itiraz etmiştir. Tokat 1. Sulh Ceza Hâkimliği itirazın 23/9/2020 tarihinde kesin olarak reddine karar vermiştir.

30. Başvurucu, anılan kararı 24/9/2020 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir.

31. Başvurucu 9/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

32. Başsavcılık 8/3/2021 tarihli iddianame ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde başvurucu hakkında kamu davası açmıştır.

33. İddianamede FETÖ/PDY'nin Tokat'taki yeni yapılanmasına ilişkin bilgiler verilerek başvurucunun bu yapılanma içinde yer aldığı, kendisi veya yakını FETÖ/PDY kapsamında tutuklu/hükümlü olan veya yurt dışına kaçan ve benzer nedenlerle örgüt tarafından sözde mağdur olarak nitelendirilen kişilere örgütün talimatı doğrultusunda para ve gıda yardımı yaptığı ileri sürülmüştür. İddianamede;

i. İ.Z. ve S.F.nin yukarıda belirtilen beyanlarının başvurucunun örgütle iltisakını işaret ettiği vurgulanmıştır.

ii. Başvurucunun Tokat'ta örgüt üyelerine ve/veya ailelerine yapılan yardımları organize ettiği ileri sürülen B.A.yı gizlemek amacıyla işyerinde gayriresmî olarak çalıştırdığı ve örgütün Tokat'ta kurmayı amaçladığı yeni yapılanmada B.A.nın denetimine bağlı olarak örgüt hiyerarşisi içinde yer aldığı belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun 11/3/2020 tarihinde emniyet görevlilerince yapılan fiziki takip sonucu B.A.nın kaldığı -örgüt içinde gaybubet evi olarak isimlendirilen- eve gelip bu kişiye bir zarf verdiğinin tespit edildiği, bu zarfın içinde de para olduğu iddia edilmiştir. Diğer yandan başvurucunun 15/6/2020 tarihinde İ.Z. adlı kişi ile yaptığı telefon görüşmesinde İ.Z.nin B.A.dan bahsettiği ve başvurucunun görüşmeyi bitirdikten sonra İ.Z.ye mobil telefonundan “Kafayı mı yedin, telefonda ne konuşuyorsun” şeklinde kısa mesaj atarak B.A. ile irtibatının ortaya çıkmasını önlemek istediği ileri sürülmüştür.

iii. Emniyet görevlileri tarafından farklı tarihlerde yapılan fiziki takiplerde B.A. ve örgüt üyeliğinden haklarında soruşturma yürütülen A.B., A.Y. ve P.K. adlı kişilerin müstakil bir evde ve başvurucunun işyerinde sık sık buluştuklarının tespit edildiği ifade edilmiştir.

34. Mahkeme 23/3/2021 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2021/140 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

35. Mahkeme 11/6/2021 tarihli ilk duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...Sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, cezasının alt ve üst sınırları ile meydana gelen tehlikenin ağırlığı, kaçma ve saklanma şüphenin atılı suçla birlikte kuvvetle muhtemel bulunması, ülke sınırları dışarısında benzer suçtan yargılanan çokça FETÖ/PDY üyesinin bulunması, bu sebeple sanığın kaçma saklanma ihtimali somut bir hal almış olması nedeni ile tahliye talebinin reddi ile sanığın tutukluluk halinin devamına... [karar verildi.]"

36. Başvurucu hakkındaki dava bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesi aşamasında derdest olup başvurucunun tutukluluk hâli devam etmektedir.

IV. İLGİLİ HUKUK

37. İlgili hukuk için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 31-35.

38. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/5/2014 tarihli ve 2013/7-465, K.2014/276 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında CMK'nun [Ceza Muhakemesi Kanunu] 170. maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır.

...

Nitekim [Yargıtay] Ceza Genel Kurulu 18.09.2012 gün ve 303-296 ile 12.03.1996 gün ve 24-34 sayılı kararlarında; ' mahkumiyet hükmü, şikayetten vazgeçme üzerine verilen düşme kararı ve af yasasında olduğu gibi iddianamenin düzenlenmesi de hukuki kesinti oluşturmaktadır. Mütemadi suçlarda hukuki kesintiden sonra fiile devam edilmesi, müteselsil suçlarda ise fiilin tekrarlanması yeni ve müstakil bir suçu oluşturmaktadır. ', 11.03.2003 gün ve 325-28 sayılı kararında; ' iddianame düzenlenmesiyle hukuki kesinti husule geldikten sonraki zapt ve tasarruf eylemleri ayrı bir suçu oluşturur.', 05.02.2002 gün ve 28-179 sayılı kararında; 'iddianameyle dava açılması gibi suçta hukuki kesinti husule gelmesi halinde ayrı bağımsız suçlar oluşur.', 03.02.1998 gün ve 306-2 sayılı kararında; 'iddianamenin düzenlenmesi suçta hukuki kesinti meydana getirir. Mütemadi suçlarda hukuki kesintiden sonra eyleme devam edilmesi yeni ve müstakil bir suçu oluşturduğundan bu konuda ayrıca bir dava açılması zorunludur.' sonucuna ulaşmıştır."

39. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 5/7/2019 tarihli ve 2019/521, K.2019/4769 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...Temadi eden suçlardan olan örgüt üyeliği, hukuki veya fiili kesinti gerçekleşinceye kadar tek suç sayılır. Örgüt üyeliği, yakalanma, örgütün dağılması, örgütten ihraç ya da kendiliğinden örgütten ayrılma gibi sebeplerden sona erer. Yakalanmayan sanık hakkında düzenlenen iddianame temadi eden suç için hukuki kesinti oluşturmaz. Örgüt üyeliğinden mahkum olduktan sonra tekrar örgütle hiyerarşik bağ kurup süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren faaliyetlere katılması halinde yeniden üyelik suçu oluşacaktır."

40. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/2/2020 tarihli ve 2020/8, K.2020/1625 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Ani suç olarak işlenmesi kural olarak mümkün olmayan silahlı terör örgütüne üye olma suçu, zorunlu mütemadi suçlardandır. Mütemadi suç, suçun tamamlanmasına rağmen failin suç işleme kararının devam etmesi nedeniyle neticenin devam ettiği suç türüdür. Başka bir ifade ile bu suç türünde hem maddi hem de manevi unsur temadi eder. TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçu, esas itibariyle cezalandırılan hazırlık hareketleri olması itibariyle, netice şartı aranmayan somut bir tehlike suçudur. Suçun yapısı ve mahiyeti gereği kesintisiz devam eden, netice değil ve fakat fiiller, örgütsel faaliyetlerdir. Hatta bir anlamda devam eden durumdur.

Mütemadi suçlarda suç tarihi, temadinin kesildiği tarihtir. Temadi; ya failin iradi fiiliyle ya da gayri iradi bir müdahale ile fiilen, veya fail hakkında düzenlenen iddianame ile dava açılması ya da mahkumiyet kararı verilmesi ile hukuken sona erer. Failin bu suç nedeniyle tutuklanmaya evrilen yakalanması, tutuklanması ya da hakkında verilen hapis cezasının infazına başlanması fiili/hukuki kesinti, iddianame ve mahkumiyet hükmü ise hukuki kesinti oluşturacaktır. "

V. İNCELEME VE GEREKÇE

41. Anayasa Mahkemesinin 24/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

42. Başvurucu, suç şüphesi ve bunu haklı kılan somut olgu ya da deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, delilleri karartma tehlikesi ve kaçma şüphesinin somut olayda bulunmadığını, tutuklama ve itiraz üzerine verilen kararlarda şikâyetleri incelenmeden gerekçesiz olarak karar verildiğini belirtmiş; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

43. Başvurucu ayrıca daha önce aynı suçtan yapılan yargılamada hakkında HAGB kararı verilmesine rağmen yeniden aynı suçlamayla tutuklandığını iddia etmiştir. Başvurucuya göre tutuklanmasına karar verildiği tarihte terör örgütü üyeliği suçundan kesinleşmiş HAGB kararı bulunduğu hâlde soruşturma yürütülmüş ve hukuka aykırı olarak tutuklanmıştır.

44. Bakanlık; başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinde somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu, bu delillerin değerlendirilmesi sonucunda adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını ifade etmiştir. Bakanlık ayrıca soruşturmada tutuklama tedbiri uygulayan mercilerin bu hususta yetkili/görevli oldukları, tutuklamaya dair verilen kararın -ilgili gerekçeler kapsamında- temel hak ve özgürlüklerin ihlaline sebebiyet veren bariz takdir hatası ya da açık bir keyfîlik içerdiğinin söylenemeyeceği görüşündedir.

2. Değerlendirme

45. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

46. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

a. Genel İlkeler

48. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, §§ 47-52; Zafer Özer, B. No: 2016/65239, 9/1/2020, §§ 38-45.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

49. Başvurucu, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin mensubu olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır.

50. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

51. Başsavcılığın tutuklamaya sevk yazısında ve Hâkimliğin tutuklama kararında başvurucu yönünden kuvvetli suç şüphesini oluşturan somut olguların bulunduğuna genel olarak değinilmiş ancak bu somut olguların neler olduğu açıklanmamıştır (bkz. §§ 23, 25).

52. İddianame ve soruşturma dosyasının içeriğinde yer alan diğer belgeler dikkate alındığında başvurucu hakkındaki soruşturmaya FETÖ/PDY'nin Tokat'ta yeni bir yapılanma içinde olduğuna ve başvurucunun da HAGB kararından sonra yeniden bu yapı içinde görev aldığına dair bilgilerin elde edilmesi sonucunda başlandığı görülmüştür (bkz. §§ 17, 33).

53. Soruşturma mercileri tarafından başvurucunun "Hacı, Hacı Mustafa" kod isimlerini kullanarak Tokat'ta örgüt üyelerine ve/veya ailelerine yapılan yardımları organize eden, söz konusu suçtan firari olup daha önce Tokat ile herhangi bir bağlantısı olmayan B.A.yı gizlemek amacıyla işyerinde gayriresmî olarak çalıştırmasının suçlamaya dayanak bir olgu olarak kabul edildiği görülmüştür. Soruşturma mercileri kurulan bu irtibatı, örgütün aktifleştirmeye çalıştığı yeni yapılanmada başvurucunun B.A.nın denetimine ve talimatlarına bağlı olarak örgüt hiyerarşisi içinde yer aldığı şeklinde değerlendirmiştir. Nitekim başvurucu, B.A. ile kurduğu irtibatı ve bu bağlamda 11/3/2020 tarihinde B.A.ya verdiği zarfın içinde ne olduğunu makul gerekçelerle açıklayamamıştır (bkz. § 22). Başsavcılığın başvurucunun 15/6/2020 tarihinde İ.Z. adlı kişi ile yaptığı görüşmenin ardından İ.Z.ye mobil telefonundan“Kafayı mı yedin, telefonda ne konuşuyorsun” şeklinde kısa mesaj atmasının B.A. ile irtibatının deşifre olmasını engellemek amacını taşıdığına yönelik değerlendirmesi de temelsiz değildir.

54. Öte yandan Tokat'ta esnaf olarak çalışan ve FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan kişiler, alınan ifadelerinde başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının bulunduğuna, faaliyetleriyle bu yapılanmaya mensubiyetini devam ettirdiğine yönelik anlatımlarda bulunmuşlardır. Nitekim Başsavcılık; değişik tarihlerde yapılan fiziki takiplerde B.A. ile haklarında örgüt üyeliğinden soruşturma yürütülen A.B., A.Y. ve P.K.nın müstakil bir evde ve başvurucunun işyerinde sık sık buluştuklarının tespit edildiğini belirtmiştir. Bu kişilerden İ.Z. "başvurucunun Yunanistan ile bir bağlantısının olduğunu bildiğini, bu nedenle FETÖ/PDY üyeliği suçundan Yunanistan'da firari konumda bulunan kızı M.Z.ye para gönderilmesine yardım etmesini istediğini, başvurucunun telefonda bu konuda görüşmeyelim diye kendisini uyardığını", S.F. ise "başvurucunun B.A.dan aldığı paraları ve erzakları örgüte mensubiyeti bulunup da itirafçı olmayan kişiler ile firari konumdaki kişilerin ailelerine dağıttığını" ifade etmiştir (bkz. §§ 27, 28). Söz konusu tanık anlatımları yer, kişi ve eylem bilgileri ihtiva etmekte; bu anlamda yargı makamlarına denetim yapma imkânı tanımaktadır.

55. Buna göre tanıklar İ.Z. ve S.F.nin beyanları ile iletişimin tespiti ve teknik takiple elde edilen diğer olgular birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun FETÖ/PDY'nin oluşturmaya çalıştığı yeni yapılanmada faaliyet gösterdiğine ilişkin suç isnadı yönünden suç şüphesinin varlığını doğrulayan ve tutuklama için gerekli olan kuvvetli belirtilerin dosya kapsamında bulunduğu görülmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Selçuk Özdemir ([GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017) başvurusunda FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan bazı şüphelilerin ifadelerinde, başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının bulunduğuna ve bu yapılanmaya mensup olduğuna yönelik anlatımlarını başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli bir belirti olarak kabul etmiştir (Selçuk Özdemir, § 75; benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Metin Evecen, § 58; Mustafa Mendeş, B. No: 2018/1349, 30/10/2018, § 51).

56. Diğer taraftan başvurucu, daha önce aynı suçtan yürütülen soruşturma/ kovuşturma süreçleri neticesinde hakkında HAGB kararı verilmesine rağmen yeniden aynı suçlamayla tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu iddia etmektedir.

57. Yargıtayın yerleşik içtihadına göre terör örgütü üyeliği suçunun temadi eden suçlardan olduğu ve temadinin kişinin yakalanması (fiilî temadi) ve iddianame düzenlenmesi (hukuki temadi) ile kesileceği, dolayısıyla kişinin yakalanması ve iddianame düzenlenmesinden sonra gerçekleştirdiği örgütsel eylemlerinin yeni bir suçlamaya konu edilebileceği kabul edilmektedir (bkz. §§ 38-40).

58. Bu bağlamda başvurucu yönünden yeni bir suçun söz konusu olup olmadığını belirlemek için başvurucuya yöneltilen suçlamaya konu eylemlerin tarihleri ve dayanaklarıyla birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Her iki soruşturmada başvurucuya yöneltilen suçlama başvurucunun terör örgütü üyesi olduğudur (bkz. §§ 14, 33). Bu kapsamda Başsavcılık tarafından düzenlenen ikinci iddianame incelendiğinde başvurucunun hakkında HAGB kararının verildiği tarihten sonra gerçekleştirdiği eylemlerinin suçlama konusu yapıldığı görülmüştür (bkz. § 33). Bu itibarla her iki suçlamanın dayanaklarının aynı olduğunu söylemek mümkün gözükmemektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ayşegül Çağatay ve diğerleri, B. No: 2019/28236, 10/3/2021, §§ 96-98; Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, B. No: 2017/27678, 15/9/2021, §§ 81-83).

59. Buna göre anılan olgular ve Yargıtayın söz konusu içtihadı dikkate alındığında başvurucuya yeni bir suçlama yöneltilmesinin keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

60. Diğer taraftan yargılanmasına devam edilen başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.

61. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (bkz. § 31; Gülser Yıldırım (2), [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).

62. Somut olayda Hâkimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, delillerin henüz toplanmamış olmasına ve salıverilmesi hâlinde delilleri karartma kuşkusunun varlığına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 25).

63. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle delilleri karartma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

64. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

65. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri de -gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi- dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

66. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için delillerin tamamının henüz toplanmadığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının (bkz. § 25) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

67. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

68. Başvurucu, makul, ilgili ve yeterli olmayan gerekçelerle tutukluluğunun hukuka aykırı olarak devam ettirildiğini belirtmiş; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

69. Bakanlık görüşünde, başvurucu hakkında verilen tutukluluğa ilişkin tüm kararlarda gösterilen gerekçeler incelendiğinde başvurucunun tutukluluğunun keyfî olarak devam ettirildiğinin savunulamayacağı belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

70. Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir."

71. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına yönelik bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

a. Genel İlkeler

72. Genel ilkeler için bkz. Erdal Tercan [GK], 2016/15637, 12/4/2018, §§ 190-200.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

73. Başvurucu 23/6/2020 tarihinde gözaltına alınmış ve Hâkimliğin 26/6/2020 tarihli kararıyla FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklanmıştır. Başvurucu hakkındaki kovuşturma bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla derdest olup başvurucunun tutukluluk hâli devam etmektedir (bkz. §§ 35, 36). Buna göre başvurucunun tutukluluk süresi1 yıl 5 aydır.

74. Başvurucu, kamu makamlarınca ve yargı organlarınca 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu değerlendirilen FETÖ/PDY'nin Tokat'taki yeni yapılanmasına yönelik olarak Başsavcılıkça yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklanmıştır. Anayasa Mahkemesince başvurucunun tutuklanmasının hukuki olmadığı iddiası incelenirken suç işlediğine dair kuvvetli belirtinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır (bkz. §§ 50-59).

75. Diğer yandan sulh ceza hâkimliklerinin ve ağır ceza mahkemesinin tutukluluğun devamı kararlarının gerekçelerinde yer alan tutuklama nedenlerine ve ölçülülüğe ilişkin açıklamaları incelendiğinde genel olarak delillerin karartılması ihtimalinin bulunmasına veya kaçma şüphesine, isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasında olmasına, delillerin karartılma tehlikesine, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına dayanıldığı anlaşılmıştır (bkz. §§ 25, 26, 29, 35).

76. Türk yargı organlarınca FETÖ/PDY'nin devletin anayasal kurumlarını ele geçirmeyi, sonrasında devleti, toplumu ve fertleri kendi ideolojisi doğrultusunda yeniden şekillendirmeyi ve oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomiyi, toplumsal ve siyasal gücü yönetmeyi amaçlayan, bu doğrultuda mevcut idari sisteme paralel şekilde örgütlenen bir terör örgütü olduğu kabul edilmektedir (Selçuk Özdemir, §§ 20, 21; Alparslan Altan [GK], B. No: 2016/15586, 11/1/2018, § 10; Mustafa Baldır, B. No: 2016/29354, 4/4/2018, § 74).

77. FETÖ/PDY bir taraftan başta eğitim ve din olmak üzere farklı sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda yasal faaliyetlerde bulunurken diğer taraftan bazen bu yasal kuruluşların içinde gizlenmiş olan bazen de yasal yapıdan tamamen farklı şekilde konumlanan ve hareket eden, özellikle de kamusal alana yönelik faaliyetlerde bulunan illegal bir yapılanma niteliğindedir. FETÖ/PDY, emniyet teşkilatı ve yargı organları da dâhil olmak üzere neredeyse ülkedeki bütün kurum ve kuruşlarda illegal bir biçimde örgütlenmiştir. Bu örgütlenmenin başlıca özellikleri hiyerarşi temelinde ve hücre tipi bir sistemle gerçekleştirilmesi, itaat ve teslimiyet anlayışıyla hareket edilmesi, kendisine kutsallık atfetmesi ve gizliliği esas almasıdır. FETÖ/PDY mensubu kamu görevlilerinin devlete olan sadakati, yapılanmaya olandan sonra gelmekte hatta onun karşısında bir değer ifade etmemektedir. Dolayısıyla bu kişiler, devletin amaçlarından ziyade yapılanmanın amaçları doğrultusunda faaliyette bulunmaktadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 26; Erdal Tercan, § 205).

78. Başvurucuya isnat edilen suçlamaların niteliği, başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen terör örgütünün (FETÖ/PDY) yukarıda ifade edilen örgütlenme biçimi ve işleyişi, soruşturma/kovuşturma konusu edilen olayların özellikleri birlikte dikkate alındığında tutukluluğun devamı kararlarındaki gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu, dolayısıyla tutukluluk hâlinin devamına ilişkin bu gerekçelerin tutukluluk süresi itibarıyla ilgili ve yeterli olduğu sonucuna varılmıştır (Metin Güneş (2), B. No: 2018/17593, 10/3/2020, § 42). Öte yandan anılan türdeki soruşturma/kovuşturmaların diğer ceza soruşturma/kovuşturmalarına göre daha zor ve karmaşık olduğu konusunda da herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 52).

79. Bu bağlamda isnat edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçu gibi ağır nitelikteki suça ilişkin kuvvetli suç şüphesi altında bulunduğu kabul edilen başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına ilişkin olarak derece mahkemelerince açıklanan kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması, soruşturma/kovuşturma sürecinin zor ve karmaşık olması ve bu sürecin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate alındığında 1 yıl 5 aylık tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.

80. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın makul süreyi aştığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle,

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 24/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.