Olaylar

Aynı ailenin üyesi olan başvurucular, yaşadıkları ilçede görev yapan bir savcıya yönelik sosyal medya aracılığıyla hakaret ve tehdit suçu işlendiğine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında arama yapılan akrabalarının evine gitmeye çalışırken (gece 02.00’de) kolluk görevlilerince durdurulmuştur. Bu aşamadan sonra olayın gelişimine ilişkin başvurucular ile kolluk görevlilerin anlatımları ve Olay Tutanağı'ndaki bilgiler arasında farklılık bulunmaktadır. Başvurucuların iddialarına göre olay sonrasında iki başvurucu kolluk merkezine götürülmüş ve orada fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre başvuruculardan birinin polis memuruna vurması üzerine iki başvurucuya da orantılı güç kullanılarak etkisiz hâle getirilmiş, kolluk görevlilerinin şikâyetçi olması nedeniyle de haklarında yasal işlem yapılmak üzere iki başvurucu kolluk merkezi ile hastaneye götürülmüştür.

Başvurucular yaralanmalarından sorumlu olan kolluk görevlileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) şikâyette bulunmuştur. Başvurucuların şikâyeti üzerine soruşturma başlatılmış ve bu soruşturma başvurucuların görevi yaptırmamak için direnme suçunu işledikleri isnadıyla haklarında açılan soruşturmayla birlikte yürütülmüştür. Başvurucuların yaralanmasına ilişkin soruşturma sonunda Savcılıkça polis memurları hakkında kovuşturma yapılmamasına yönelik ek karar verilmiştir. Başvurucuların bu karara itirazı Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucular bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucular hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçunu işledikleri isnadıyla açılan ceza davası beraatle sonuçlanmıştır.

İddialar

Başvurucular, konutta arama gerçekleştirildiği esnada kolluk görevlilerinin güç kullanımı neticesinde yaralanma meydana gelmesi ve bu olayla ilgili olarak yürütülen soruşturmanın etkili olmaması nedeniyle eziyet yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucuların yaralanmaları kolluk görevlileri tarafından kullanılan güç neticesinde meydana gelmiştir. Öncelikle arama kararının verildiği soruşturmada başvurucuların şüpheli olmadığı vurgulanmalıdır.

Başvurucuların arama yapılmasını engeller şekilde davranış gösterdiklerinden dolayı güç kullanımının gerekli olduğu kolluk belgelerine ve ifadelerine yansımıştır. Buna karşın başvurucular hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçunu işledikleri isnadıyla açılan davanın sonunda derece mahkemesince başvurucuların görevlilere direndiğine dair somut delil bulunmaması nedeniyle beraatlerine karar verilmiştir. Başvuruya yansıyan olgular doğrultusunda Savcılığın kabulünün aksine Asliye Ceza Mahkemesince ulaşılan kanaatten farklı bir sonuca ulaşılmasını gerektirir bir durum tespit edilmemiştir.

Kaldı ki somut olay koşullarında kolluk tarafından güç kullanılmasının gerekli olduğu kabul edilse dahi orantılılığı hususunda ciddi sorunlar bulunduğu gözlemlenmiştir. Kolluk makamının orantılı güç kullanıldığı iddiası soruşturma makamınca kabul edilerek Savcılık kararına esas alınmıştır. Ancak kararda başvurucuların yaralanmalarının niteliği ve oluş şekli irdelenmeden uygulanan gücün orantılı olduğu tespitiyle yetinilmiştir. Diğer taraftan Asliye Ceza Mahkemesinin beraat hükmü gerekçesinde, kullanılan gücün orantısız olduğu değerlendirmesine yer verilmiştir.

Kolluk görevlilerinin güç kullanımı neticesinde bir başvurucunun burun kemiği kırılmış, başka bir başvurucunun kaburgasında kırık meydana gelmiştir. Bu bağlamda on beş polisin olduğu bir ortamda başvurucuların yüzünde veya kaburgasında kırık oluşacak şekilde meydana gelen yaralamaların niteliği dikkate alındığında uygulanan bedensel gücün orantılı olduğu hususu kamu makamlarınca ortaya konulamamıştır. Bu kapsamda özellikle iki başvurucuda yarattığı etki nazara alındığında eylem eziyet olarak nitelendirilmiştir.

Vücudunda kemik kırığı bulunan iki başvurucunun kendilerini yaralayan kolluk görevlilerini teşhis edebileceklerini beyan etmelerine karşın başvuruculara teşhis işlemi yaptırılmamıştır. Sadece olay sırasında yaralanan ve başvuruculardan şikâyetçi olan üç polis memurunun şikâyeti tespit edildikten sonra bu memurlar şüpheli olarak belirlenmiş ancak savunmaları alınmadan haklarında kovuşturulma yapılmamasına karar verilmiştir. Arama sırasında yaklaşık on beş memurun bulunduğu dikkate alındığında diğer memurların şüpheli veya tanık olarak ifadelerine başvurulmama nedeni Savcılık kararından anlaşılamamıştır.

Diğer taraftan kolluk merkezine götürülmeyen iki başvurucunun olaya ilişkin beyanı alınmamış, başvurucuların soruşturmaya katılımı sağlanmamıştır. Ayrıca olayın geçtiği yeri gösterir kamera kayıtlarının temin edilmesi talep edilmişse de Savcılığın bu yönde bir araştırma yapıp yapmadığı soruşturma dosyasına yansımamıştır. Bu tespitler ışığında Savcılıkça yapılan soruşturmada, kötü muamele yasağı açısından gerekli özenin gösterilmediği değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle iki başvurucu yönünden eziyet yasağının maddi ve usul boyutunun, diğer iki başvurucu yönünden de kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 15/12/2020 Tarihli ve 2018/19018 Başvuru Numaralı Kararı