Olaylar

Tıbbi ürünlerin ticaretiyle uğraşan başvurucu şirket (başvurucu) Kamu Hastaneleri Birliği tarafından düzenlenen ihalede ihale komisyonunca ihale dışı bırakılmıştır. İdare başvurucunun şikayetini reddetmiştir. Başvurucu bunun üzerine 6831 TL başvuru bedeli ödeyerek Kamu İhale Kurumuna (KİK) itirazen şikâyet başvurusunda bulunmuştur. KİK başvurucuyu haklı bulmuştur.

Başvurucunun itirazen şikâyet başvuru bedelinin iade edilmesi talebi KİK tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu söz konusu idari işlemin iptali istemiyle KİK aleyhine İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme davaya konu başvuru bedellerinin idarenin gelirleri arasında sayıldığına vurgu yapmış, ayrıca başvuru bedeli alınmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmediğine işaret ederek ret kararı vermiştir. Başvurucunun istinaf talebi Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, itirazen şikâyet sürecinde alınan başvuru bedelinin, lehe karar verilmesine rağmen iade edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvuru konusu olayda KİK'e yapılan itirazen şikâyet başvurusunda başvurucu haklı bulunmuş ve düzeltici işlem belirlenmesine karar verilmiştir. KİK'in düzeltici işlem belirlenmesine karar vermesinin nedeni ihaleyi gerçekleştiren idarenin hukuka aykırı işlemidir.

4734 sayılı Kanun'a göre isteklilerin şikâyet ve itirazen şikâyet yollarını tüketmeden dava açmaları mümkün değildir. Başvurucu idarenin hukuka aykırı işleminin tespitini sağlayabilmek adına itirazen şikâyet başvuru bedeli yatırmak durumunda kalmıştır. Başvurucu şikâyetinde haklı çıkmasına ve ihaleyi yapan idarenin hukuka aykırı işlemi tespit edilmesine rağmen bu tutar kendisine iade edilmemiştir.

Başvurucudan itirazen şikâyet başvuru bedeli alınması kamu yararı amacına dayanmakla birlikte haklı çıktıktan sonra bedelin iade edilmemesi şeklinde mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin başvurucu aleyhine aşırı bir külfet yüklememesi gerekir.

Başvurucu, mevzuatta öngörülen idari yolları tüketmeden dava açamamaktadır. Doğrudan dava açılabilmesi durumunda itirazen şikâyet başvuru bedeli ödenmeyecek, haklı çıkılması durumunda ise yargılama giderleri karşı tarafa yüklenecektir. Öte yandan itirazen şikâyet başvuru bedeli idari yargıda dava açma masraflarına göre çok yüksektir. İhaleye katılanların hukuka aykırı bir durumla karşılaştıklarında haklı çıksalar bile itirazen şikâyet başvuru bedelinin kendilerine iade edilmeyeceğini bilmeleri bu yola başvurmalarını engelleyebilir.

Başvuru konusu olayda haklı çıkmasına rağmen itirazen şikâyet başvuru bedelinin iade edilmemesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahale başvurucunun menfaatlerinin dikkate alınmaması nedeniyle ölçüsüzdür. Şikâyetinde haklı çıkan başvurucunun söz konusu başvuru bedelini doğrudan yatırdığı KİK'ten almak yerine ayrı bir dava açmaya zorlanması başvurucu aleyhine aşırı bir külfet yüklemiştir. Söz konusu bedel kolaylıkla idari süreç içerisinde ilgili idareye rücu edilebilir. Bu külfetin başvurucuya yükletilmesi mülkiyet hakkının usul güvencelerine uygun düşmez.

Diğer taraftan derece mahkemesince başvuru bedeli alınmasına ilişkin kanun hükmünün Anayasa Mahkemesinin E.2009/9 sayılı kararı ile iptal edilmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de anılan karar itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesiyle ilgili değildir. Kararda itirazen şikâyet bedeli alınmasının hukuka aykırı olup olmadığı hususu tartışılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 15/1/2020 Tarihli ve 2017/37300 Başvuru Numaralı Kararı için TIKLAYINIZ