T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/3769
K. 2016/12631
T. 27.6.2016

* MAHKEME KARARI USULÜNE UYGUN TEBLİĞ EDİLMEDEN TEMYİZDEN FERAGAT YAPILMASI
( Doğmamış Bir Haktan Peşin Feragatin Geçerli Olmadığı - Temyiz Hakkı Henüz Doğmadığından Temyiz Süresinin İşlemeye Başlamasının da Söz Konusu Olamayacağı/Temyizden Feragat Beyanları Sonuç Doğurmayacağından ve Temyiz İstemi Süresinde Olduğundan İnceleneceği )

* TEMYİZDEN FERAGAT ( Davalı Tarafa Yapılan Tebligatta Tebliğin Ne Zaman ve Nerede Yapıldığının Yazılmadığı Tebligatı Yapan Memurun Adı Soyadı ve Mahkeme Kaleminde Yapılması Halinde Sicil Numarasının Bulunmadığı/Yapılan Tebligatın Tebligat Kanununa Uygun Olmadığı - Temyiz Hakkı Henüz Doğmadığından Temyiz Süresinin İşlemeye Başlamayacağı/Temyizden Feragat Beyanlarının Sonuç Doğurmayacağı )

* GEREKÇELİ KARARIN KISA KARARA AYKIRI OLMASI ( Hüküm Sonucunda Sadece "Davanın Kabulüne" Denildiği - Gerekçeli Kararda İse Hüküm Sonucuna Ayrıntılı Olarak Yer Verilmek Suretiyle Çelişki Yaratıldığı/Sonradan Yazılan Gerekçeli Karar Tefhim Edilen Hüküm Sonucuna Aykırı Olduğundan Kararın Bozulacağı )

6100/m. 294, 297, 298, 307

ÖZET : Temyiz süreleri ilamın usulen taraflardan her birine tebliğ ile işlemeye başlar. Davalı tarafa yapılan tebligatta, tebliğin ne zaman ve nerede yapıldığının yazılmadığı, tebligatı yapan memurun adı soyadı ve mahkeme kaleminde yapılması halinde sicil numarasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılan tebligatın, tebligat kanununa uygun olmadığı gibi, taraflar karar gününde feragat dilekçesi vermiştir. Bu dilekçede mahkeme karar numarası bulunmamaktadır. Mahkeme kararı henüz usule uygun olarak tebliğ edilmeden, feragat yapılmıştır. Doğmamış bir haktan peşin feragat geçerli değildir. Temyiz hakkı henüz doğmadığından; temyiz süresinin işlemeye başlaması da söz konusu olamaz. Bu sebeple, temyizden feragat beyanları sonuç doğurmayacağından ve temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla incelenmesi gerekir.

Mahkemece duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucunda sadece "davanın kabulüne" denilmiş; gerekçeli kararda ise hüküm sonucuna ayrıntılı olarak, yer verilmek suretiyle çelişki yaratılmıştır. Bu haliyle sonradan yazılan gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırıdır.

Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sunucuna aykırı olamaz. Tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz/kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Temyiz süreleri ilamın usulen taraflardan her birine tebliğ ile işlemeye başlar ( HUMK m. 432/1). Davalı tarafa yapılan tebligatta, tebliğin ne zaman ve nerede yapıldığının yazılmadığı, tebligatı yapan memurun adı soyadı ve mahkeme kaleminde yapılması halinde sicil numarasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılan tebligatın, tebligat kanununa uygun olmadığı gibi, taraflar karar günü olan 28.1.2005 tarihinde feragat dilekçesi vermiştir. Taraflarca verilen bu dilekçede mahkeme karar numarası bulunmamaktadır. Mahkeme kararı henüz usule uygun olarak tebliğ edilmeden, feragat belirtilen 28.1.2005 tarihli dilekçeyle yapılmıştır. Doğmamış bir haktan peşin feragat geçerli değildir. Temyiz hakkı henüz doğmadığından; temyiz süresinin işlemeye başlaması da söz konusu olamaz. Bu sebeple, temyizden feragat beyanları sonuç doğurmayacağından ve temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla incelenmesi gerekmiş olup, temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince

Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar hükümdür. Hüküm yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur ( HMK m. 294/1, 2, 3; HUMK m. 381). Mahkemece duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucunda ( kısa karar ) sadece " davanın kabulüne" denilmiş; gerekçeli kararda ise hüküm sonucuna ayrıntılı olarak, yer verilmek suretiyle çelişki yaratılmıştır. Bu haliyle sonradan yazılan gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırıdır.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3.maddesi uyarınca, hükmün tefhimi; her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.

Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sunucuna aykırı olamaz, ( 6100 s. HMK m.298/2). Buna göre, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz/kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş, 10.4.1992 tarihli 7/4 Sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



http://kazanci.com.tr/