Dava Konusu Kural

Dava konusu kuralda; bazı suçlarda olağanüstü hâlin devamı süresince gözaltı süresinin yakalama anından itibaren yedi günü geçemeyeceği belirtilmiş; delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle Cumhuriyet savcısının gözaltı süresinin yedi gün süreyle uzatılması yönünde yazılı olarak emir verebileceği hüküm altına alınmıştır.

İptal Talebinin Gerekçesi

Dava dilekçesinde özetle dava konusu kuralla olağanüstü hâl süresince uygulanması öngörülen on dört günlük gözaltı süresinin Anayasa’da güvenceye bağlanan kişi hürriyeti ve güvenliğine ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 15., 19. ve 119. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Olağanüstü hâl KHK’larının TBMM tarafından onaylanarak kanunlaşması hâlinde bu kanun hükümlerinin Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde dava açılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır.

Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını güvence altına alan Anayasa’nın 19. maddesinde şekil ve şartları kanunda gösterilmek kaydıyla kişilerin hürriyetinden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre olağanüstü hâl ve savaş hâllerinde Anayasa’da yer alan sürelerin uzatılması öngörülebilir. Ancak bu düzenlemeler de Anayasa’da olağanüstü hâl döneminde temel hak ve özgürlükler için öngörülmüş olan güvencelere aykırı olamaz.

Gözaltı süresinin olağan döneme göre daha uzun tutulmasını öngören kuralın olağanüstü durumun ilanını gerektiren tehdit veya tehlikenin giderilmesiyle ilgili olduğu ve olağanüstü hâl süresiyle uygulanması gerektiği açıktır. Dolayısıyla bu hususta olağanüstü hâl döneminde temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına yönelik güvence rejimini düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesine göre anayasal denetim yapılması gerekmektedir.

15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında bilhassa yargı organları ve soruşturma mercileri, öngörülemez şekilde ağır bir iş yükünü yönetmek zorunda kalmıştır. Ayrıca, olayın hemen sonrasında FETÖ/PDY ile ilgisi nedeniyle çok sayıda hâkim ve Cumhuriyet savcısına görevden el çektirilmiş, süreç içinde de binlerce yargı mensubu meslekten ihraç edilmiştir.

Darbe teşebbüsünün savuşturulmasından sonra da teşebbüsün arkasındaki yapılanma ile bağlantılı olduğu değerlendirilen kişilere ilişkin soruşturmaların yanı sıra diğer terör örgütlerinin saldırı ve faaliyetlerine ilişkin olarak da çok sayıda kişi hakkında soruşturma yürütülmüştür.

Darbe teşebbüsü gibi olağanüstü hâl ilanına neden olan olaylara yönelik adli ve idari soruşturmalar kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu nedenle olaylar karşısında acil önlem ve karar alabilme gereksinimi içinde bulunan yürütmenin yetkilerinin artırılması gündeme gelebileceği gibi olağanüstü hâl ilanına neden olan olayların bir daha tekrarlanmaması amacıyla olağan dönemle kıyaslanmayacak düzenlemeler ve katı tedbirler de öngörülebilir.

Darbe teşebbüsünün boyutu, FETÖ/PDY’nin yapısı, darbe teşebbüsü sonrasında uygulanan tedbirler kapsamında yapılan soruşturmalar ve açılan davaların sayısı ile özellikle soruşturma işlemlerini yürütmek ve denetlemekle görevli olan çok sayıda emniyet ve yargı mensubunun meslekten ihraç edildiği gözetildiğinde, soruşturma işlemlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla olağanüstü hâl süresiyle sınırlı olarak gözaltı süresinin azami on dört gün olarak uygulanmasının elverişli ve gerekli bir tedbir olmadığı söylenemez.

Kuralla gözaltı süresi olağanüstü hâl süresince azami on dört güne çıkarılmakla birlikte bu sürenin keyfî olarak uygulanmasına izin verilmesinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Kuralda, gözaltı süresinin yakalama anından itibaren yedi günü geçemeyeceği belirtilerek üst sınır belirlenmiştir. Dolayısıyla kural olarak bu süre yedi günü aşamayacaktır. Ancak somut olay kapsamında delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle bu sürenin yedi gün uzatılabilmesine imkân tanınmıştır.

Hiç kuşkusuz delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu şartlarının gerçekleşmediği durumlarda gözaltı süresinin uzatılması söz konusu olmayacaktır. Bu süreler azami süreler olup olayın özelliğine göre soruşturma işlemlerinin daha kısa zamanda tamamlanması durumunda gözaltı süresinin de daha kısa uygulanması gerektiği açıktır.

Anayasa’nın 19. maddesinde gözaltına itiraz, anayasal güvence altına alınmıştır. Bu kapsamda 5271 sayılı Kanun’un 91. maddesinde gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin olarak Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurma hakkı tanınmıştır. Böylece gerek gözaltı kararına gerekse de gözaltı süresinin uzatılmasına karşı etkili bir başvuru yolu öngörülmüştür.

Anayasa’nın 19. maddesinde ayrıca yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddiaların her hâlde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması hâlinde sözlü olarak derhâl, toplu suçlarda ise en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirileceği belirtilerek isnat olunan suçla ilgili kişilere bilgi verme yükümlülüğü getirilmiş; kişinin yakalandığı veya tutuklandığının yakınlarına derhâl bildirileceği  düzenlenmiştir.

Anılan hükümler birlikte değerlendirildiğinde gözaltı tedbirinin hukuka uygun şekilde uygulanıp uygulanmadığı bakımından gerek Anayasa’da gerekse de 5271 sayılı Kanun’da yeterli güvencelere yer verildiği görülmektedir. Diğer bir ifadeyle olağanüstü hâl süresince gözaltı süresi bakımından Anayasa’da olağan zamanlar için öngörülen azami süreleri aşar nitelikte düzenleme yapılırken bu sürelerin amacına uygun ve ölçülü şekilde uygulanmasını sağlayacak güvencelere yer verildiği değerlendirilmiştir. Böylece olağanüstü hâle neden olan tehdit veya tehlikenin giderilmesi kapsamında alınması gereken tedbirleri aşan bir keyfiliğe izin verilmediği anlaşılmıştır.

Bu itibarla bazı suçlar bakımından olağanüstü hâlin devamı süresince gözaltı süresinin azami yedi gün olarak uygulanmasını ve kanunda belirtilen zorunlu şartların gerçekleşmesi hâlinde bunun azami yedi güne kadar uzatılmasını öngören kuralın, olağanüstü hâlde kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını durumun gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde sınırlandırdığı söylenemez.

Açıklanan gerekçelerle kural Anayasa’ya aykırı bulunmayarak iptal talebinin reddine karar verilmiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ