T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/2005
K. 2020/109
T. 1.10.2020

USUL PATENTİNİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE PATENTİN DEVRİNİN ÖNLENMESİ VE İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİ İLE TESCİLLİ PATENT HAKLARININ İLERİ SÜRÜLMESİNİN ENGELLENMESİ İSTEMİ ( Mahkemece Duruşmada İtiraz Hakkında Verilecek Karara Karşı Kanun Yoluna Başvurulması ve Dosyanın İstinaf İncelemesi İçin Gönderilmesi Gerektiği - Olayda Yasa'nın Öngördüğü İşlemler Yerine Getirilmeden Pandemi Nedeniyle Dosya Üzerinde İnceleme Yapılarak Duruşma Açılmaksızın Verilen Karar Üzerine Davalı İstinaf İncelemesi Talebinde Bulunması Sonucu Dosyanın İstinaf İncelemesi İçin Gönderilmesinin Hatalı Olduğu )

PANDEMİ SEBEP GÖSTERİLEREK DOSYA ÜZERİNDEN İNCELEME YAPILMASI ( Mahkemece Duruşmada İtiraz Hakkında Verilecek Karara Karşı Kanun Yoluna Başvurulması ve Dosyanın İstinaf İncelemesi İçin Gönderilmesi Gerektiği - Olayda Yasa'nın Öngördüğü İşlemler Yerine Getirilmeden Pandemi Nedeniyle Dosya Üzerinde İnceleme Yapılarak Duruşma Açılmaksızın Verilen Karar Üzerine Davalı İstinaf İncelemesi Talebinde Bulunması Sonucu Dosyanın İstinaf İncelemesi İçin Gönderilmesinin Hatalı Olduğu )

İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ ( İlk Derece Mahkemesince İhtiyati Tedbire İtirazın Değerlendirilmesine Yönelik Olarak Duruşma Açılması ve Duruşmanın Yapılarak 6100 Sayılı HMK'nın 341. Maddesi Anlamında Hüküm Oluşturmasını Beklemek Gerektiği - Duruşma Açılarak Bir Karar Verilmek Üzere Dosyanın İlk Derece Mahkemesine Gönderilmesine ve Davalı Vekilinin İstinaf Başvurusu Dilekçesinin Esasa Dair Yönler İncelenmeksizin Kabulüyle Kararın Kaldırılmasına Karar Vermek Gerektiği )

6100/m. 341, 391, 394

ÖZET : Dava, usul patentinin hükümsüzlüğü ve davacı şirketin davalılara ait tescilli patent haklarını ihlal etmediğinin tespiti ile patentin devrinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve davalılara ait tescilli patent haklarının davacıya ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin engellenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece duruşmada itiraz hakkında verilecek karara karşı kanun yoluna başvurulması ve dosyanın istinaf incelemesi için gönderilmesi gerekir. Olayda, Yasa'nın öngördüğü işlemler yerine getirilmeden, Pandemi nedeniyle dosya üzerinde inceleme yapılarak, duruşma açılmaksızın verilen karar üzerine, davalı istinaf incelemesi talebinde bulunması sonucu dosyanın istinaf incelemesi için gönderilmesi hatalıdır.

İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbire itirazın değerlendirilmesine yönelik olarak duruşma açılması ve duruşmanın yapılarak 6100 Sayılı HMK'nın 341. maddesi anlamında hüküm oluşturmasını beklemek gerekir.

Açıklanan nedenlerle, duruşma açılarak bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ve davalı vekilinin istinaf başvurusu dilekçesinin esasa dair yönler incelenmeksizin kabulüyle kararın kaldırılmasına karar vermek gerekir.

DAVA : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

KARAR : Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle, müvekkili ... A.Ş.'nin 1974 yılında ...tarafından İstanbul Topkapı'da kurulduğunu, endüstriyel alüminyum folyo ürünleri ile üretime başlayan ..., gıda ve su sektörlerine ambalaj malzemeleri sağlayarak ürün yelpazesini genişlettiğini, Çorlu tesisine taşındığı, üretim hattında, dört adet rotogravür baskı makinesi, bir adet metal ofset matbaası, ikisi çift taraflı laklama yapabilen toplamda beş adet laklama ve laminasyon makinesi, bir adet ko-ekstrüzyon makinesi, 6 adet dilme ve birçok kapak kesme makineleri bulunduğunu, bunlarla beraber metal kapak üretiminde kullanılan pek çok sayıda pres, vida makinesi de mevcut olduğunu, ...'nun, bu makine parkuru sayesinde, çok geniş bir ürün yelpazesi ile hizmet verdiğini, 2011 yılı üretim kapasiteleri referans alındığında, 2.100.000.000 folyo kapak, 556.000.000 metal kapak üretme kapasitesine sahip olduğunu, pazarın ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilmek ve yeni pazarlara açılabilmek için 2004 yılında, grubun ve sektörün ilk firması olan ... A.Ş. ile ... birleşme kararı aldığını, güçlü imajından dolayı ... çatısı altında birleşildiğini ve ... marka olarak kullanılmaya başlandığını, ... markası ile ilaç, gıda, yağ, alkollü ve alkolsüz içecek sektörlerine metal ve metal-plastik kompozit ürünler üretildiğini, gerçekleştirdiği üretim faaliyetleriyle ilgili olarak, eyleme geçmeden evvel fikri mülkiyet haklarına ihlal oluşturup oluşturmadığı hakkında inceleme yapıldığını, buluş basamağına sahip olmadığı halde tescil olunan davalı .../S firmasına ait ... sayılı Patentin Hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, müvekkil davacı ...'nun dilekçemiz içeriğinde görsellerine de yer verilen ürünleri üretip piyasaya sunması eylemlerinin, sırasıyla davalı .../S firmasına ait ... ve davalı ..., ...'a ait 2012/02316 Sayılı patent belgelerinden doğan hakları ihlal etmediğinin tespitine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı şirkete ait ... sayılı Avrupa Patenti, Türkiye'de de Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ... sayı ile tescil edildiğini, söz konusu patentin konusunun “Bir kap içerisinde peynir üretme yöntemi” olup, 09.08.2007 tarihinden itibaren 20 (yirmi) yıl süresince koruma kapsamında olduğunu, tescilli usul patentinin konusu buluş olan peynir üretme yöntemi ile peynir yapımında kullanılan ve sızdırmazlık özelliği ile peynirin her noktasında homojen bir tuz dağılımı olmasını sağlayan ve patent konusu buluş için olmazsa olmaz parça olan plastik membranın; patentin tamamlayıcısı niteliğinde olduğunu, usul patenti içerisinde yer alan plastik membranların yine davalı şirket tarafından üretildiğini, aynı şekilde, davalı ... adına tescilli ... sayılı Avrupa Patenti, Türkiye'de de Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ... sayı ile “Plâstik veya metal konteynerler için bir kapak takma sistemi ve kapaklar” için 24.04.2012 tarihinden itibaren 20 (yirmi) yıl geçerli olacak şekilde tescil edildiğini, EK-2, Plâstik veya metal konteynerler için bir kapak takma sistemi ve kapaklara ilişkin Patent Belgesi), ...'e ait ... numaralı patente ilişkin tüm talep ve dava haklarının, davalı şirket'e devredilmesi nedeniyle, davalı şirket ...'in bu patent bakımından hak ileri sürmesinin mümkün olmadığına dair iddialarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, ... adına tescilli patente ilişkin tarifname incelendiğinde, patente konu buluş bir kapak takma sistemi olup, tekniğin bilinen durumunun aksine kapaklar takılırken başlangıçta tamamı ile ayrılmadığını, kapakların arasında belli bir açı bulunmakta, bu açı sayesinde kapakların iki tarafında açma tırnakları oluşmakta, ayrıca kapak üretimi için kullanılan materyalden maksimum seviyede faydalanma sağlanmakta ve materyal firesi en aza indirgenmekte olduğunu, davacı şirketin dava dilekçesinde, davalı Şirkete ait ... sayılı Avrupa Patenti, Türkiye'de de Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ... sayı ile tescilli usul patentinin, buluş basamağı taşımadığına ilişkin dosyaya sunulan mütalaanın taraflı olduğunu, bilirkişi incelemesi ile açıklığa kavuşacağını, her türlü kullanım ve tasarruf hakları davalılara ait olan tescilli patent haklarının davacı şirketçe ihlal edilmekte olduğunu, patente konu kapakların davacı şirket tarafından üretildiğini, ticaret hayatına sokulduğunu, bu nedenle davacı şirkete ihtar çekildiğini, davacı şirket tarafından, önce bu membranların kendileri tarafından üretilmediği, sonra ise membranların ayırt edici özelliği olmayan plastik parçaları olarak lanse edildiği ve kendi içlerinde açıkça çelişkiye düşüldüğünü, sızdırmaz membranların davalı şirketin patent haklarının ayrılmaz parçası olduğunun ayrıca patente konu şekilde üretilen kapakların davalılara ait patentin ihlali niteliğinde olduğunu, Sınai Mülkiyet Kanunu'nun “Buluşun Dolaylı Kullanımının Önlenmesi” yan başlıklı 86. Maddesi gereğince önleme haklarının bulunduğunu, davacı şirkete karşı taraflarınca, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/249 Esas numaralı davası ikame edildiğini, davacı şirketçe üretilen kapakların, doğrudan davalı patenti kapsamında olduğu ve bu kapakların üretiminin, davalılara ait kapak patentini doğrudan ihlal niteliği taşıdığını, davacı şirketin dava dilekçesinde yer verdiği 90 derecelik açı içeren kapakların, davalıları ait patent hakkı ile ilgisi olmadığını, patent koruması kapsamına giren açılı kapakların davacı şirketçe üretildiğinin tespit edildiğini, davacının dava dilekçesinde sunduğu kapakların, gerek davalılarca açılmış İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/249 Esas numaralı dava ile gerekse huzurdaki dava ile ilgisi bulunmadığını, davacı şirket tarafından dava dilekçesinde yer verilen kapakların, herkes tarafından üretilen kapaklar olup, müvekkillerin patent hakkına konu kapakların dik açıyla üretilen kapaklar olmadığını, davacı şirket tarafından, patent belgesinde tanımlandığı şekilde birbirlerini belli bir açı ile kesen kapak üretimi de yapılmakta olduğunu ve davacı şirket bunların aksine dik açılı kapakları ileri sürerek Mahkeme nezdinde kafa karışıklığına sebebiyet vermeye çalıştığını, tüm bu hususlar çerçevesinde, haksız ve hukuk aykırı ihtiyati tedbir kararları kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, iddia ve tüm dosya kapsamından ve dosyada mevcut bilirkişi raporu ile, HMK' nın 389, 6769 SMK. 159 maddeleri gereğince davacının zararının genişlemesinin engellenmesi, yargılamanın etkinliğinin sağlanması her iki taraf menfaati açısından dengenin sağlanması hususları gözetilerek, teminat mukabilinde sınırlı bir tedbir olan ve Mahkemece de uygun bulunan, haklarında hükümsüzlük davası açılan davalıların tescilli patentlerinden doğan haklarını davacıya karşı kullanmasının engellenmesine, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüyle, davalıların patentlerinden doğan haklarını üçüncü kişilere karşı kullanmasının önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir talep etmesinde davacının hukuki yararının bulunmadığı da gözetilerek bu talebin reddine karar verilmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz edilmesi halinde iş bu itiraz akabinde mahkeme tarafından verilecek tedbire ilişkin kararın taraflar dinlendikten sonra verilmesi gerektiği açıkça hüküm altına alındığını, pandemi süreci nedeniyle duruşma gününün ertelenmesine karar verilmesi gerekirken tedbir kararının re'sen dosya üzerinden incelenmesine karar verilerek davalıların hukuki dinlenilme hakkı gözetilmeksizin tedbire itirazın kısmen reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, tescil ile kazanılmış bir sınai mülkiyet hakkının, yetersiz bir bilirkişi raporu ile kısıtlandığını, davacı tarafça davalılara ait patentlere ilişkin ihtiyati tedbir talep edilmesi üzerine, davacının üretim tesislerine gidilerek sadece davacının nezaretinde, sadece davacının temin ettiği ilgisiz ürünler kapsamında inceleme yapıldığını, tedbir kararına dayanak olarak alınan bilirkişi raporunun, davacının dahi iddia ve taleplerini aştığını, bilirkişilerce, membranların malzemesinin, dava dışı firma tarafından üretildiği belirtilmiş, ancak rapor boyunca sızdırır membrandan bahsedilirken raporun kanaat kısmında bir anda sızdırmaz membranlardan bahsedilmeye başlandığını, davalı şirket adına tescilli usul patentinin en önemli özelliğinin, süzme peynir üretiminde sızdırmaz membran kullanımı olduğunu, bu usul patenti, sızdırmaz membran ile birlikte bir bütün olduğunu, davacı tarafın derhal korunmasını gerektiren bir hakkı bulunmadığını, 10 yıldır tescilli olan ve ticari olarak milyonlarca gelir sağlar nitelikteki patent haklarının 50.000 TL gibi bir teminat karşılığında kısıtlanmasının kabul edilebilir olmadığını, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dava ve tedbir, davalı şirkete ait Avrupa Patent Ofisi'nde, Türk Patent ve Marka Kurumu'nda tescilli ... numaralı usul patentinin hükümsüzlüğü, Davacı şirketin davalılara ait tescilli patent haklarını ihlal etmediğinin tespiti, davalı Şirkete ait 2010/11054 numaralı patentin devrinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalılara ait tescilli patent haklarının davacıya ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin engellenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece 08/08/2019 tarihli tensip ara kararı ile, tedbir kararı verilmiştir.

Davalılar vekili 12/03/2020 tarihli dilekçesi ile tensiben verilen 08/08/2019 tarihli tedbire ve 06/02/2020 ihtiyati tedbir kararına karşı 12/03/2020 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiştir. Davalılar vekilinin itirazının değerlendirilmesi için mürafaa günü verilmiş ancak Mahkeme tarafından 07/05/2020 tarihli mürafaa duruşmanın, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 30.03.2020 tarih ve "Corona Virüsü Hakkında Alınacak Tedbirler" konulu öneri duyurusu uyarınca gerek davanın tarafları gerekse de toplum sağlığı dikkate alınarak tedbiren ertelenmesine karar verilen erteleme tutanağında davalılar vekilinin ihtiyati tedbire yönelik itirazının dosya üzerinden değerlendirilmesine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir kararıyla ilgili yapılan incelemede; sözü geçen ara karar istinafı kabil kararlardan değildir. Zira, ihtiyati tedbir talebinin reddi üzerine verilen karara karşı alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulabileceği gibi ayrıca kendisi dinlenmeden hakkında ihtiyati tedbir kararı verilen borçlunun ve menfaati ihlal edilen üçüncü kişinin itirazı üzerine verilen karara karşı da istinaf yoluna başvurulabilecektir. İhtiyati tedbir kararına karşı yapılan itiraz üzerine mahkeme iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebileceği veya kaldırabileceği, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yaparak karar vereceği belirtilmiş olmasına göre, itirazın duruşma açılarak incelenmesi yasal zorunluluk olarak kabul edilmiştir.

İhtiyati tedbir kararıyla ilgili yapılan incelemede de; istinaf yoluna başvurulabilecek kararlar HMK'nin 341. maddesinde düzenlenmiş olup 1. fıkrası “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir” hükmünü içermektedir. Geçici hukuki koruma yolu olan ihtiyati tedbire yönelik kararlardan, HMK 391/3. maddesi gereğince “tedbir talebinin reddi kararlarına” ve yine 394/4. maddesi gereğince “karşı taraf dinlenilmeden verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itiraz üzerine verilen kararlara” karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Davalı vekili, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebiyle itiraz etmiş, ilk derece mahkemesince itirazın değerlendirilmesi için mürafaa açılmasına karar verilmiş ancak " Covid-19 isimli salgın hastalık sebebi ile 25/03/2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 7226 Sayılı Kanun ile, 30/04/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar olan duruşma ve müzakerelerin ertelenmesi de dahil olmak üzere alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları belirlemek üzere HSK'ya yetki verildiği, mezkur kanun ile verilen bu yetkiye dayalı olarak HSK'nın 30/03/2020 tarihli kararı" nedeniyle duruşmasız dosya üzerinden karar verilmiştir.

Davalı bu karardan sonra, tedbirin kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna müracaat etmiştir. Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararına itiraz usulü düzenlenmiş olup buna göre; itirazın dilekçeyle yapılacağı, itiraz edenin, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorunda olduğu, mahkemenin, ilgilileri dinlemek üzere davet edeceği; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını vereceği, itiraz üzerine mahkemenin, tedbir kararını değiştirebileceği veya kaldırabileceği, itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceği hususları düzenlenmiştir. Mahkemece 6100 Sayılı HMK.nın 394/4-5 maddeleri gereğince duruşma da itiraz hakkında verilecek karara karşı kanun yoluna başvurulması ve dosyanın istinaf incelemesi için gönderilmesi gerekirken Yasa'nın öngördüğü işlemler yerine getirilmeden, Pandemi nedeniyle dosya üzerinde inceleme yapılarak, duruşma açılmaksızın verilen karar üzerine, davalı istinaf incelemesi talebinde bulunması sonucu dosyanın istinaf incelemesi için gönderilmesi yasaya uygun değildir. O halde yapılması gereken işlem; ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbire itirazın değerlendirilmesine yönelik olarak duruşma açılması ve duruşmanın yapılarak 6100 Sayılı HMK'nın 341. maddesi anlamında hüküm oluşturmasını beklemektir.

Bu itibarla, duruşma açılarak bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin istinaf başvurusu dilekçesinin esasa dair yönler incelenmeksizin kabulüyle kararın 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esasa dair yönler incelenmeksizin KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2019/250 esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddi kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

2- Gerekçede belirtildiği üzere duruşma açılarak bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

3- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan maktu istinaf karar harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,

4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,

5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate ALINMASINA, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/(1)-f ve 394/(5). maddeleri gereğince kesin olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi. 01.10.2020

kazanci.com.tr