Olaylar

Başvurucunun da aralarında bulunduğu göstericiler, taşeron sistemini protesto amacıyla eylem yapmıştır.

Göstericiler, Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) direklerine ve bellerine karşılıklı olarak zincir bağlamak suretiyle araç yolunu kapatmışlardır. Eylem sırasında sireni açık bir şekilde yoldan geçmekte olan ambulans üç dakika beklemek zorunda kalmış, zincirin aracın tepesinden atlatılması ile ambulansın geçişine imkân verilmiştir.

Emniyet yetkililerinin demir kesme makası ile olay yerine intikali üzerine yolu kapatan şahıslar kilitleri çözmüş ve yol tamamen trafiğe açılmıştır. Gösteri yapılacağına dair idareye önceden bildirim yapıldığına ilişkin olarak dosyada herhangi bir bilgi mevcut değildir.

Başvurucuya, eylem sırasında yolu trafiğe kapattığı gerekçesiyle idari para cezası verilmiş, bu cezaya yönelik itiraz Sulh Ceza Hâkimliği tarafından kesin olarak reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, zincirle bağlama olayına katılmadığını ve idari para cezası verilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Protesto gösterisine katılan başvurucu hakkında trafik akışını engellediğinden bahisle idari para cezası verilmesinin demokratik toplum gereklerine uygun olup olmadığı incelenmiştir.

Başvurucu; zincirle kapatma eylemine katılmadığını iddia etmişse de ilk derece mahkemesi değerlendirmelerini gösteri sırasında çekilen video görüntülerine ilişkin Görüntü İzleme Tespit Tutanağına dayandırmıştır. Başvurucunun beyanları ve öne sürdüğü deliller birlikte değerlendirildiğinde derece mahkemesinin ulaştığı sonuçtan kuşkulanılmasını gerektirecek bir neden bulunmamıştır. Bu sebeple yalnızca başvurucuya verilen para cezasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal edip etmediği değerlendirilmiştir.

Trafik akışını kısa süreli durdurmak, aksatmak veya trafiği tehlikeye düşürmek gibi fiiller toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasının belli bir düzeye kadar doğal sonucu olabilir. Ancak trafiğin barışçıl toplantı nedeniyle zaman zaman aksaması ile yolun doğrudan kapatılması arasında başkalarının haklarının korunması bağlamında bariz bir fark bulunmaktadır. Başvurucunun fiili, başkalarının hakları üzerinde makul olmayan bir etkiye yol açmış olup bu etki toplantı ve gösteri yürüyüşünün doğal bir sonucu olarak kabul edilemez.

Tercih edilen bu eylem yöntemi üçüncü kişileri, araç sürüşüne devam ederek protestocuların ve kendilerinin hayatını tehlikeye atma veya yollarını değiştirme ikileminde bıraktığından kişilere ikincisi dışında bir alternatif bırakmamaktadır. Sonuç olarak ana arterlerden olan bir cadde üzerindeki bu eylem şeklinin üçüncü kişilere demokratik bir toplumda katlanmaları gerekmeyen bir külfet yüklediği açıktır.

Dolayısıyla böyle bir eylem şekli, politik bir görüşün veya kamuoyunun ilgisini çeken konuların dile getirilmesi yahut barışçıl gösteri yapılması durumundaki korumadan aynı genişlikte yararlanamaz. Eylem süresi her ne kadar kısa sayılabilirse de eylemin gerçekleştiği cadde ve zincirle kapatılma şekli dikkate alındığında protestonun amacının ötesine geçtiği ve başkalarının haklarını kullanmasını doğrudan engellediği görülmüştür. Bu nedenle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına trafik cezası şeklinde yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği değerlendirilmiştir.

Derece mahkemesi tarafından kamu düzeninin sağlanması amacıyla çatışan haklar arasında adil bir denge kurulduğu ve başvurucu aleyhine bu dengenin bozulmadığı anlaşılmış, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ