T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/1286
K. 2020/4128
T. 24.11.2020

RÜCUEN TAZMİNAT İSTEMİ ( Bebeğin 29 Haftalık Prematüre Olarak Doğması Nedeniyle Kuvözde Tedavi Edildiği Esnada Işınlara Maruz Kalması Sonucu İki Gözünde Görme Kaybı Oluştuğu - Davalının Olayın Meydana Gelmesindeki Kusur Oranı ve Özellikle Davacının Müterafik Kusurunun Ayrı Ayrı Uzman Bilirkişi Heyetinden Alınacak Raporla Belirlenmesi Gerektiği )

MÜTERAFİK KUSUR ( Yeni Doğan Göz Muayenesini Yapabilecek Bir Doktorun Olmadığı ve Hastane ile Yoğun Bakım Ünitesinin Şartlarının Yetersiz Olduğu Bu Nedenle Davacı İdarenin de Müterafik Kusuru Olduğu - Rücuda Teselsül Olamayacağından Davalının Olayın Meydana Gelmesindeki Kusur Oranı ve Özellikle Davacının Müterafik Kusurunun Ayrı Ayrı Uzman Bilirkişi Heyetinden Alınacak Raporla Belirlenmesi Gerektiği )

HAKKANİYET İNDİRİMİ ( Olayın Gerçekleşme Biçimi Ağır Çalışma Koşulları ve İş Yoğunluğu da Dikkate Alınarak Karar Verilen Zarar Miktarından TBK Madde 51-52 Gereğince Uygun Bir Miktarda Hakkaniyet İndirimi Yapılıp Yapılmayacağı Değerlendirilerek Karar Verilmesi Gerektiği )

6098/m.51,52

ÖZET : Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Dava dışı bebeğin 29 haftalık prematüre olarak doğması nedeniyle kuvözde tedavi edildiği esnada ışınlara maruz kalması nedeniyle iki gözünde görme kaybı oluştuğu, yeni doğan göz muayenesini yapabilecek bir doktorun olmadığı ve hastane ile yoğun bakım ünitesinin şartlarının yetersiz olduğu, bu nedenle davacı idarenin de müterafik kusuru olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, rücuda teselsül olamayacağından, davalının olayın meydana gelmesindeki kusur oranı ve özellikle davacının müterafik kusuru ayrı ayrı uzman bilirkişi heyetinden alınacak raporla belirlenmeli ve daha sonra dava konusu olayın gerçekleşme biçimi, ağır çalışma koşulları ve iş yoğunluğu da dikkate alınarak karar verilen zarar miktarından TBK. madde 51-52 gereğince uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağı değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir. Yerel mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/08/2009 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/07/2018 günlü kararın istinaf incelemesinde; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 14/02/2019 günlü ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle daha önceden belirlenen 24/11/2020 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ...ile karşı taraftan davacı kurum vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

KARAR : Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi başvurunun esastan reddine karar vermiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, davalının ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde doktor olarak çalıştığını, dava dışı bebeğin 29 haftalık prematüre olarak doğduğunu ve kuvöze alındığını, kuvözde gerekli önlemlerin alınmadığı için ışınlara maruz kalan bebeğin iki gözünde görme kaybı oluştuğunu, bebeğin annesi ve babası tarafından müvekkili idare aleyhine ... İdare Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat istemli tam yargı davası açıldığını, yargılama sonucunda Sağlık Bakanlığının tazminat ödemesine karar verildiğini, tazminatın icra dosyasına ödendiğini belirterek oluşan zararın davalıdan rücuen tazmini isteminde bulunmuştur.Davalı vekili, müvekkili hakkında açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kişisel kusurunun bulunmadığını, açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, davalının tam kusurlu olduğu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme karşı davalı tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.

Bölge adliye Mahkemesince; bilirkişi raporu ve kesin idari yargı kararı ile davalının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Dava; rücuen tazminat istemine ilişkin olup tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur. Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Diğer bir deyişle, olay nedeniyle dava dışı anne ve baba ile bebeğe ödenen tazminat miktarını ödeyen davacı idare, kusuru oranında sorumlulara rücu edebilir. Dava; sağlık hizmeti dolayısıyla verilen zarar nedeni ile müteselsil sorumlu devletin ödediği tutarın diğer sorumlu davalıya rücuuna ilişkindir. Rücunun amacı, birlikte sorumlular arasında hakkaniyete göre denge kurmaktır. Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet de onunla birlikte değerlendirilmesi gereken önemli öğelerdendir.Dosya incelendiğinde; dava dışı bebeğin 29 haftalık prematüre olarak doğması nedeniyle kuvözde tedavi edildiği esnada ışınlara maruz kalması nedeniyle iki gözünde görme kaybı oluştuğu, yeni doğan göz muayenesini yapabilecek bir doktorun olmadığı ve hastane ile yoğun bakım ünitesinin şartlarının yetersiz olduğu, bu nedenle davacı idarenin de müterafik kusuru olduğu anlaşılmaktadır.

Şu durumda, rücuda teselsül olamayacağından, davalının olayın meydana gelmesindeki kusur oranı ve özellikle davacının müterafik kusuru ayrı ayrı uzman bilirkişi heyetinden alınacak raporla belirlenmeli ve daha sonra dava konusu olayın gerçekleşme biçimi, ağır çalışma koşulları ve iş yoğunluğu da dikkate alınarak karar verilen zarar miktarından BK 43-44 maddeleri (TBK. madde 51-52) gereğince uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağı değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve davalı yararına taktir olunan 2.540,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24.11.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr