T.C.
İSTANBUL BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
10. İDARİ DAVA DAİRESİ
E. 2022/17
K. 2022/936
T. 17.5.2022

SİLAHLI ÖZEL GÜVENLİK KİMLİK KARTI BAŞVURUSUNUN REDDİ KARARININ İPTALİ İSTEMİ ( Davacının Özel Güvenlik Kimlik Belgesinin Hakkında Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırmasının Olumsuz Değerlendirildiğinden Bahisle Yenilenmediği - İdare Tarafından Davacının Terör Örgütleriyle veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin Milli Güvenliğine Karşı Faaliyette Bulunduğuna Karar Verilen Yapı Oluşum veya Gruplarla İrtibat ve İltisakının İspatlanamadığı/İşlemde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı )

İSTİHBARİ BİLGİ ( İstihbari Bilgiye Konu Eylem Dışında Davacının Özel Güvenlik Belgesi Almasına Engel Teşkil Edecek Davacı Hakkında Açılan Bir Soruşturma veya Ceza Davası da Bulunmadığı - Desteklenmiş ve Somutlaşmış İstihbari Bilgiye Dayanmadan Eksik ve Yetersiz Araştırma ve İnceleme Sonunda Davacının Çalışma İzninin İptaline Böylece Çalışma Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmasına İlişkin Dava Konusu İşlemde Hukuka Uyarlık Bulunmadığı )

ÇALIŞMA ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YOKSUN BIRAKMA ( İdare Tarafından Davacının Terör Örgütleriyle veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin Milli Güvenliğine Karşı Faaliyette Bulunduğuna Karar Verilen Yapı Oluşum veya Gruplarla İrtibat ve İltisakının İspatlanamadığı - İstihbari Bilgiye Konu Eylem Dışında Davacının Özel Güvenlik Belgesi Almasına Engel Teşkil Edecek Davacı Hakkında Açılan Bir Soruşturma veya Ceza Davası da Bulunmadığı/Davacının Çalışma İzninin İptaline Böylece Çalışma Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmasına İlişkin İşlemde İsabet Bulunmadığı )

5188/m.7,8,10,11

ÖZET : Dava, silahlı özel güvenlik kimlik kartı (özel güvenlik çalışma izin belgesi) düzenlenmesi için yapılan başvurunun, hakkında yapılan güvenlik ve arşiv araştırması neticesinde güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğundan bahisle reddine ilişkin İstanbul Valiliği İl Özel Güvenlik Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Davalı idare tarafından davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla irtibat ve iltisakının somut olarak ispatlanamadığı, istihbari bilgiye konu eylem dışında davacının özel güvenlik belgesi almasına engel teşkil edecek şekilde davacı hakkında açılan bir soruşturma veya ceza davası da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda dava dosyasındaki belgelerden, davacı hakkında açılmış ve özel güvenlik belgesi verilmesine engel olacak şekilde soruşturma, kovuşturma veya kesinleşmiş bir mahkumiyet bulunmadığı gibi söz konusu unsurlarla desteklenmiş ve somutlaşmış istihbari bilgiye dayanmadan, eksik ve yetersiz araştırma ve inceleme sonunda davacının çalışma izninin iptaline, böylece çalışma özgürlüğünden yoksun bırakılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık yoktur.

İstemin Özeti : Davacı tarafından, silahlı özel güvenlik kimlik kartı (özel güvenlik çalışma izin belgesi) düzenlenmesi için yaptığı başvurunun, hakkında yapılan güvenlik ve arşiv araştırması neticesinde güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğundan bahisle reddine ilişkin 24.11.2020 tarih ve 2020/2937 Sayılı İstanbul Valiliği İl Özel Güvenlik Komisyonu kararının iptali istemiyle açılan davada, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının yürüttüğü görevin önemi ve özelliği ile belirtilen olguların niteliği göz önünde bulundurulduğunda, idarenin kanunen sahip olduğu takdir yetkisini, özel güvenlik görevinin önem ve özelliğine uygun olarak kullandığı, davacıyı belli bir statüye (statü hukukuna) sokma konusunda takdir yetkisinin geniş ele alınabileceği, bu takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında subjektif nedenlerle kullandığına dair herhangi bir bilgi belgenin dava dosyasına sunulmadığı da dikkate alındığında, davacının silahlı özel güvenlik kimlik kartı (özel güvenlik çalışma izni) düzenlenmesi başvurusunun reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nce verilen 23/09/2021 tarih ve E:2021/336, K:2021/1265 Sayılı kararın, ceza sorumluluğunun şahsi olduğu, davaya konu hususun somut olmak suretiyle ispatlanmadığı iddialarıyla kaldırılması ve işin esası hakkında yeniden karar verilmesi davacı tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdari Dava Dairesi'nce gereği görüşüldü:

KARAR : 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun "amacı" kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemek olarak belirlenmiş; aynı Kanunun 7. maddesinde özel güvenlik görevlisinin yetkileri, 8. maddesinde ise silah bulundurma ve taşıma yetkisi düzenlenirken, Kanunun amacına koşut biçimde, yani özel güvenlik hizmetinin "kamu güvenliğini tamamlayıcı niteliği"nin gereği olarak, zor kullanma ve yakalama yetkisine yer verilmiştir.

Sözü edilen niteliği, diğer bir ifadeyle genel ve önleyici kolluk biçimindeki kamu hizmetinin tamamlayıcı bir unsuru olarak özel güvenlik hizmetini görecek olanların belirlenmesinde yetkili ve görevli idarenin, bu hizmetin niteliği ve gereği olarak, geniş bir değerlendirme ve takdir yetkisiyle donatıldığında şüphe yoktur.

5188 Sayılı Kanun'un 10. maddesinde özel güvenlik görevlisi olacaklarda aranacak şartlar arasında "güvenlik soruşturmasının olumlu olması"na yer verilmiş; "çalışma izni" başlıklı 11. maddesinde, özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilecekler ile özel güvenlik şirketlerinde, alarm izleme merkezlerinde ve özel güvenlik eğitimi verecek kurumlarda kurucu ve/veya yönetici olarak çalışacaklar hakkında valilikce güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması, soruşturma sonucu olumlu olanlara özel güvenlik temel eğitimini başarıyla bitirmiş olmak şartıyla çalışma izni verilmesi, ayrıca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının her kimlik verilmesi veya ihtiyaç duyulması halinde yenilenmesi, yönetici veya özel güvenlik görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya bu şartlardan herhangi birini sonradan kaybettiği tespit edilenlerin kimliği iptali edilmesi esası benimsenmiştir.

Diğer yandan aynı düzenlemeyle "terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı veya irtibatı olduğu tespit edilen kişi"lerin özel güvenli alanında faaliyet yürüten şirket veya birimlerde çalışmaları yasaklanmıştır.

Ancak aktarılan düzenlemelerde "güvenlik soruşturması" ve "arşiv araştırması"nın yöntemi ve kapsamı hakkında bir kurala yer verilmediğinden, bu soruşturma ve araştırmanın, 4045 Sayılı Kanun uyarınca yayımlanan "Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği" kapsamında tanımlanabileceği açıktır. Sözü edilen Yönetmeliğe göre "arşiv araştırması" kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp, aranmadığının, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup, olmadığının mevcut kayıtlardan saptanmasını; "güvenlik soruşturması" ise kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp, aramadığının, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunup, bulunmadığının, ahlaki durumunun, yabancılar ile ilgisinin ve sır saklama yeteneğinin mevcut kayıtlardan ve yerinden araştırılmak suretiyle saptanması ve değerlendirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bu araştıma ve soruşturmanın, 5188 Sayılı Kanun'un 11. maddesinin son fıkrasının açık hükmü karşısında, ilgilinin terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı veya irtibatının olup, olmadığını kapsayacağında da şüphe yoktur.

Bu aşamada terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara "iltisak veya irtibat" kavramının anlamı ve kapsamı üzerinde durulmalıdır.

Ceza yargısının "örgüt üyeliği suçuna" ait istikrar kazanmış kararlarında açıklandığı üzere, örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli olmayıp, örgüt üyesinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devanlılık arz etmesi gerekir. Öte yandan yine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15.4.2019 tarihli, 2019/2580 Sayılı kararında, örgütsel faaliyet olarak kabul edilen eylemlerin, sanığın konumu ve kişisel özelliklerine göre sempati ve iltisak boyutunu aşmasının, örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluluk içermesinin örgüt üyesi olarak kabul edilmesine ölçüt olarak görüldüğü, ancak konusu suç oluşturmayan fakat örgütün amacına hizmet eden faaliyetlerin ise yardım suçunu oluşturabileceğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Buna göre "irtibat ve iltisak" kavramının, örgüt üyeliği suçunu ya da tek başına diğer bir suç eylemini oluşturmamakla birlikte, terör örgütünün veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya grupların hukuk düzeninin izin verdiği kimi faaliyetlerine, örneğin derneklerine üyelik, bağış, vakıflarına veya finansal yapılarına kaynak aktarmak, yayınlarına abonelik gibi, amaçlarının, değerlerinin, ideolojisinin benimsendiğini gösterir biçimde belirli bir devamlık ve yoğunlukta katılımı, bunların yardım suçunu oluşturmayacak biçimde desteklenmesiyle kurulan yakın bir bağı ve ilişkiyi ifade ettiği kabul edilmelidir.

Dolayısıyla bu şekilde bir bağının somut ve hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgelerle, dolayısıyla yargı yerince denetlenebilir olgularla ortaya konulması durumunda da ilgilinin özel güvenlik görevlisi çalışma izni alamayacağı, almışsa izninin iptal edileceği açıktır.

Uyuşmazlıkta; davacının mevcut özel güvenlik kimlik belgesinin, hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz değerlendirildiğinden bahisle yenilenmediği, dava dosyasında bulunan 23.10.2020 tarihli belge ekindeki istihbari bilgi notu neticesinde davalı idare tarafından davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla irtibat ve iltisakının somut olarak ispatlanamadığı, istihbari bilgiye konu eylem dışında davacının özel güvenlik belgesi almasına engel teşkil edecek şekilde davacı hakkında açılan bir soruşturma veya ceza davası da bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda dava dosyasındaki belgelerden, davacı hakkında açılmış ve özel güvenlik belgesi verilmesine engel olacak şekilde soruşturma, kovuşturma veya kesinleşmiş bir mahkumiyet bulunmadığı gibi söz konusu unsurlarla desteklenmiş ve somutlaşmış istihbari bilgiye dayanmadan, eksik ve yetersiz araştırma ve inceleme sonunda davacının çalışma izninin iptaline, böylece çalışma özgürlüğünden yoksun bırakılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık yoktur.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 5. İdare Mahkemesince verilen 23/09/2021 tarih ve E: 2021/336, K: 2021/1265 Sayılı kararın, kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 457,40-TL yargılama giderleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta gideri için alınan paranın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine, 2577 Sayılı Kanun'un 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren otuz (30) gün içinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 17.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır