Olaylar

Eşi ve çocuklarıyla birlikte yasal yollardan Türkiye’ye giren Özbek asıllı başvurucuya insani ikamet izni verilmiştir.  İkamet izni devam ederken başvurucunun bir terör örgütüyle bağlantısı olduğu şüphesiyle 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu uyarınca başvurucu ve ailesi idari gözetim altına alınmıştır. İstanbul Valiliğinin (İdare) 8/2/2017 tarihli kararıyla başvurucunun ilgili Kanun gereği sınır dışı edilmesine, 9/2/2017 tarihli kararıyla da bir ay süre idari gözetim altına alınmasına karar verilmiştir.

Başvurucu, sınır dışı edilme kararının iptali için İdare Mahkemesinde dava açmış, aynı zamanda yürütmenin durdurulmasını talep etmiş, ülkesine iadesi hâlinde kötü muameleye maruz kalma tehlikesinin bulunduğunu iddia etmiştir. Başvurucu 10/3/2017 tarihinde ülkesine sınır dışı edilmiştir. İdare Mahkemesi tarafından 7/4/2017 tarihinde sınır dışı etme işleminin yürütmesi durdurulmuştur. Başvurucu vekili aracılığıyla bireysel başvuruda bulunmuştur. Bireysel başvurudan sonra İdare Mahkemesi tarafından 7/7/2017 tarihinde başvurucu hakkında verilen sınır dışı etme işleminin kesin olarak iptaline karar verilmiştir.

İddialar

Başvurucu, kötü muameleye maruz kalma ihtimali olan ülkeye sınır dışı edilme ve sınır dışı etme kararına karşı açılan davanın süreci durdurmaması nedeniyle kötü muamele yasağıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesince Y.T. kararıyla başvurucunun da sınır dışı edildiği dönemde yürürlükte bulunan 6458 sayılı Kanun kapsamında kamu düzeni veya güvenliği açısından tehdit oluşturduğu değerlendirilen yabancıların sınır dışı işlemlerinin iptali amacıyla açılan davaların söz konusu işlemleri kendiliğinden durdurmaması nedeniyle kötü muamele yasağıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının kanundan kaynaklı olarak ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Somut olay bağlamında bu karardaki içtihattan ayrılmayı gerektiren bir olgu bulunmamaktadır. Bununla birlikte etkili olduğu değerlendirilerek başvurucu tarafından idari yargı sürecinin başlatılması nedeniyle bu yönde ayrıca bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Başvuru mekanizmasının etkili olabilmesi için hukuki olarak düzenlenmesinin yanı sıra uygulamada da işlevsel olması gerekmektedir. Uygulanma imkânı kalmadığından pratik anlamda karar bir sonuç doğurmamış dolayısıyla hukuki anlamda mevcut olan idari yargı mekanizması başvurucu açısından işlevsel olmamıştır. Sınır dışı işleminin kendiliğinden durdurulmaması nedeniyle kanundan kaynaklı bir kısım sorunlar bulunmasının yanı sıra işletilen idari yargı sürecinde başkaca aksaklıklar da meydana gelmiştir.

Yargı makamlarının sınır dışı işlemlerinin yürütmesini durdurması yönünde hızlı karar alabilme yetkilerinin bulunması tek başına etkili başvuru hakkı kapsamındaki güvencelerin temini bakımından yeterli değildir.

Telafisi mümkün olmayan sınır dışı işlemlerinde, gönderilmeleri hâlinde kötü muameleye maruz kalacakları hususunda savunulabilir iddiası bulunan kişiler hakkında geçici durdurma müessesinin işletilmemesi veya işlemlerin yürütmesinin makul olmayan bir süre sonrasında verilmesi kötü muamele yasağıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurabilir.

Nitekim somut olayda başvurucu hakkında tesis edilen işlem yargı makamları tarafından durdurulmuş ise de söz konusu kararın davalı savunması alındıktan yaklaşık bir buçuk ay sonra verilmesi ve bu bağlamda bir geçici tedbir olarak yürütmenin durdurulması müessesesinin işletilmemiş olması nedeniyle başvurucunun fiilen sınır dışı edilmesi önlenememiştir.

Öte yandan sınır dışı edilmeleri gereken yabancıların sınır dışı edilmeleri hâlinde kötü muameleye maruz kalacağı yönünde savunulabilir iddiaları bulunduğu takdirde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır.

Başvurucu hakkında tesis edilen sınır dışı işleminin hukuka aykırılığının yargı makamlarınca tespit edilmesinden bağımsız olarak başvurucunun sınır dışı edilmesi hâlinde maruz kalacağı kötü muamele iddialarının idari ve yargı makamlarınca titizlikle hiçbir aşamada araştırılmadığı gözlemlenmiştir. Başvurucunun idari gözetim altına alındıktan sonra fiilen sınır dışı edilene kadar avukat yardımından etkili biçimde yararlandığına yönelik bir olgu başvuru dosyasına yansımamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 3/12/2020 Tarihli ve 2017/29420 Başvuru Numaralı Kararı