T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/14383
K. 2015/5900
T. 25.2.2015

• TARAFLARIN SULH OLMASI DURUMUNDA VEKALET ÜCRETİNDEN SORUMLULUK ( Avukatın Müvekkilinden Aralarındaki Ücret Sözleşmesinde Kararlaştırılan Miktarı İsteyebileceği Gibi Davada Sulh Olunan Miktara Göre Karşı Tarafa Yükletilen Vekalet Ücretini de İsteyebileceği )

VEKALET ÜCRETİ İSTEMİ ( Sulh Sonucunda Davacının Müvekkili Olan Davalıya Kazandırılan Menfaatin Ne Olduğu Konusundaki İspat Yükümlülüğünün Davalılarda Olduğu Aksi Halde Sulhle Sonuçlanan Dava ve İcra Takibindeki Müddeabihleri Üzerinden Her İki Tür Vekalet Ücretine de Hükmedilmesi Gerektiği )

ÜCRET SÖZLEŞMESİ ( Davacının Vekil Olarak Takip Ettiği Dava Davalıların Anlaşması Üzerine Feragatle Sonuçlanmış Olup Taraflar Arasında Vekalet Ücret Sözleşmesi Bulunmadığından Öncelikle Sulh Olunan Miktar Tespit Edilerek Vekalet Ücretinin de Buna Göre Belirlenmesi Gerektiği )

MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Sulh Sonucunda Avukat Müvekkilinden Aralarındaki Ücret Sözleşmesinde Kararlaştırılan Miktarı İsteyebileceği Gibi Sulh Olunan Miktara Göre Karşı Tarafa Yükletilen Vekalet Ücretini de İsteyebileceği - Müteselsil Sorumluluk Gereğince Aynı Sorumluluğun Müvekkille Sulh Olan Karşı Taraf İçin de Geçerli Olduğu )

• İSPAT YÜKÜ ( Sulh Sonucunda Davacının Müvekkili Olan Davalıya Kazandırılan Menfaatin Ne Olduğu Konusundaki İspat Yükümlülüğünün Davalılarda Olduğu - Aksi Halde Sulhle Sonuçlanan Dava ve İcra Takibindeki Müddeabihleri Üzerinden Her İki Tür Vekalet Ücretine de Hükmedilmesi Gerektiği Dikkate Alınarak Sonuca Gidilmesi Gerektiği )
1136/m.164,165

ÖZET : Dava, vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Dava sulh ile sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. Müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluk, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerlidir. Dava konusu olayda da, davacının vekil olarak takip ettiği dava davalıların anlaşması üzerine feragatle sonuçlanmış olup, taraflar arasında vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığından, öncelikle sulh olunan miktar tespit edilerek, vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesi gereklidir. Sulh sonucunda davacının müvekkili olan davalıya kazandırılan menfaatin ne olduğu konusundaki ispat yükümlülüğünün davalılarda olduğu, aksi halde sulhle sonuçlanan dava ve icra takibindeki müddeabihleri üzerinden her iki tür vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiği dikkate alınarak, bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanlış gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, avukat olduğunu, davalı N. İ. tarafından dava dışı başka bir avukat aracılığıyla diğer davalı şirket aleyhine 2007 yılında 50.000.00.TL manevi, 2.000.00.TL maddi olmak üzere toplam 52.000.00.TL tazminat istemli olarak açılan dava sonunda İş Mahkemesince 21.11.2011 tarihinde 7.744.35.TL maddi, 30.000.00.TL manevi tazminata hükmedildikten sonra davalı N. İ.'nin dava dışı vekilini azlettiğini ve 1.12.2011 tarihinde kendisine vekalet verdiğini, İş Mahkemesi kararını temyiz ettiğini ve kararda belirtilen miktarların tahsili içinde icra takibi başlattığını, temyiz ettiği İş Mahkemesi kararının vekili olduğu davalı N. İ. lehine maddi ve manevi tazminat yönünden Yargıtay tarafından bozulmasına karar verildiğini, davalıların sonradan haricen anlaşarak sulh olduklarını ve davalı N. İ.'nin 5.3.2013 tarihinde anlaştıklarından dolayı davadan feragat ettiğine dair verdiği dilekçenin altına diğer davalı şirket vekilinin de feragati kabul ettiklerini ve herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini yazdığını, 7.3.2013 tarihinde de davalı N. İ.'nin kendisini haksız olarak azlettiğini, kendisine herhangi bir vekalet ücretinin ödenmediğini ve yazılı ücret sözleşmesini olmadığını, tarafların sulh olarak davadan feragat edilmesi sebebiyle her iki davalının da dava ve icra takibinden dolayı dava değeri ve icra takip değeri üzerinden gerek akdi gerekse karşı yan vekalet ücreti alacağından müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek şimdilik 25.184.00.TL vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı N. İ., davacı avukat ile 3.000.00.TL karşılığında anlaştığını ve bedelini de ödediğini, diğer davalı şirket aleyhine açtığı davadan ekonomik durumunun iyi olmaması sebebiyle diğer davalı şirketle anlaştığını, 40.000.00.TL aldığını ve davadan feragat ettiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı şirket, dayanak davadan davalı N. İ.'nin tek taraflı olarak feragat ettiğini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmamasının diğer davalıyla anlaştıkları şeklinde yorumlanamayacağını, herhangi bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, davacının vekalet ücreti ancak müvekkili olan davalı N. İ.' dan talep edebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davalı T... Çamaşırhane şirketi yönünden davanın reddine, davalı N. İ. yönünden davanın kısmen kabulüyle 180.00.TL alacağın davalı N. İ.'dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı avukatın, Manavgat İş Mahkemesi' nin 2013/147 Esas ( bozmadan önceki 2007/300 Esas ) sayılı dava dosyasıyla Düziçi İcra Müdürlüğü' nün 2011/1354 Esas sayılı takip dosyasında davalı N. İ.'yı vekil olarak temsil ettiği, yargılama devam ederken, davalı N. İ.'nin 5.3.2013 tarihinde anlaştıklarından dolayı davadan feragat ettiğine dair verdiği dilekçenin altına diğer davalı şirket vekilinin de feragati kabul ettikleri ve herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini yazdığı, 7.3.2013 tarihinde de davalı N. İ.'nin davacıyı azlettiği, İş Mahkemesinde 8.4.2013 tarihinde davanın feragat sebebiyle reddine karar verildiği, davalının duruşma sırasında davacı ile 3.000.00.TL vekalet ücreti karşılığında anlaştığını ve bu bedeli ödediğini, ekonomik durumu iyi olmadığından davalı şirketle anlaştığını ve davalı şirketten 40.000.00.TL aldığını ve davadan feragat ettiğini beyan ettiği, davalı şirket vekilinin 17.6.2013 tarihli cevap dilekçesinde böyle bir açıklaması olmamasına rağmen mahkemenin gerekçeli kararında davalı şirket vekilinin 17.6.2013 tarihli cevap dilekçesinde, İş Mahkemesinde dava devam ederken müvekkili şirketin davalı N. İ. ile anlaştığını ve yapılan anlaşma doğrultusunda davalı N.'ye gerekli ödemenin yapıldığı ve davalı N.'nin davasından feragat ettiği yönünde beyanda bulunduğunun yazıldığı ve bu gerekçenin davalı şirket tarafından temyiz edilmediği, azlin haksız olduğu ve davalı N. İ. tarafından davadan sonra 8.4.2013 tarihinde vekalet ücretine mahsuben davacıya 3.000.00.TL ödeme yapıldığı, yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesinde "... taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı hallerde değeri parayla ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifeleri altında kalmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili mercii tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10 u ile %20 si arasında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceği.." Avukatlık Yasasının 165. maddesinde ise, "... sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar." Hükümleri mevcut olup, dava sulh sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir ( Bkz. HGK.'nun 16.2.1994 gün, 1993/13-810 E.. 1994/60 K. sayılı kararı ) Müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluk, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerlidir. Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması ( veya sözleşmenin geçersiz olması ) halinde ise, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 164 /son maddesinde düzenlenen ( hasma tahmili gereken ) vekalet ücretinden ) ve Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen ( müvekkilin avukata ödemesi gereken ) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir.

Dava konusu olayda da, davacının vekil olarak takip ettiği dava davalıların anlaşması üzerine feragatle sonuçlanmış olup, taraflar arasında vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığından, öncelikle sulh olunan miktar tespit edilerek, vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesi gereklidir. Ancak dosyada mevcut delillerle, davalıların hangi miktar üzerinden sulh oldukları ve sulh sonucunda davalı N. İ.'ya kazandırılan menfaatin ne olduğu açıkça anlaşılamamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, bu konudaki ispat yükümlülüğü davalılara aittir. Davalıların, davacı avukat tarafından takip edilen Manavgat İş Mahkemesi'nin 2013/147 Esas ( bozmadan önceki 2007/300 Esas ) sayılı dava dosyasıyla Düziçi İcra Müdürlüğü' nün 2011/1354 Esas sayılı takip dosyasında, tarafların sulh olmaları nedeniyle, dava ve takibin müddeabihlerine göre davalı N. İ.' a sağlanan menfaatin, daha az bir miktar olduğunu ispat etmeleri durumunda vekalet ücretinin bu miktar üzerinden ancak bu hususun ispat edilememesi halinde ise söz konusu dava ve icra takibinin müddeabihleri üzerinden ayrı ayrı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi hesaplanacak ücretin altında olmamak üzere Avukatlık Kanunu' nun 164. maddesine göre %10'u ile % 20 arasında bir miktarın akdi vekalet ücreti olarak ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yapılacak hesaplamaya göre karşı yasal vekalet ücretinin hesaplanması, ve bu bedeller davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği de kabul edilmelidir.

O halde mahkemece, az yukarda açıklanan hususlar ve sulh sonucunda davacının müvekkili olan davalı N. İ.'ya kazandırılan menfaatin ne olduğu konusundaki ispat yükümlülüğünün davalılarda olduğu, aksi halde sulhle sonuçlanan dava ve icra takibindeki müddeabihleri üzerinden her iki tür ( akdi ve karşı yan ) vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiği dikkate alınarak, bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanlış gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ :
Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, H.U.M.K.nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



kazanci.com.tr