T.C.

Yargıtay

11. Hukuk Dairesi

2018/5089 E., 2020/3243 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 10/07/2018 tarih ve 2014/287-2018/664 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 03.03.2020 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı ... vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Asıl davada, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/871 ve 2010/238 Esas sayılı dosyalarında davacı vekili, müvekkilinin 17.05.2004 tarihli sözleşme ile dava dışı Netiz Denizcilik ve Taş. Tur.San. ve Güm. Tic. Ltd. Şti.'ndeki hisselerini her ay 2.000.- USD ödenmesi karşılığı davalılara sattığını, bu ödemelerin şirketin tüzel kişiliğinin ve Akçansa A.Ş. ve H.C. Trading'le olan iş münasebetinin devam ettiği müddetçe süreceğini, ilk yıl için ödeme yapan davalıların ihtarname ile Netiz Denizcilik ve Taş. Tur. San. ve Güm. Tic. Ltd. Şti.'nin tüzel kişiliğinin sona erdiğini, Akçansa A.Ş. ve H.C. Trading ile olan münasebetin de bittiğini, artık ödeme yapılmayacağını bildirdiklerini, ancak Netiz Denizcilik ve Taş. Tur.San. ve Güm. Tic. Ltd. Şti.'nin Akçansa A.Ş. ve H.C. Trading şirketleri ile olan ilişkilerinin Aryamar Denizcilik İhracat ve Ticaret A.Ş.'ye kaydırıldığını, davalıların bu şirketten aldıkları 11.03.2005 tarihli vekaletname ile Akçansa A.Ş ve H.C. Trading'e acentelik hizmeti vermeye devam ettiklerini, 26.12.2005 tarihinden da Aryamar Denizcilik A.Ş.'ye ortak olduklarını, 52 gün sonra da kendi ve eşlerinin hisselerini devrettiklerini, bunun sebebinin de daha sonra borca itirazları iptal edilecek olan aynı alacağın Mayıs 2005- Ocak 2006 dönemi için müvekkilinin başlattığı icra takibi olduğunu, tüm bu eylemlerin sözleşmedeki ücretin ödenmemesini amaçladığını, bu kez sözleşmedeki ücretin sonraki dönemlerini kapsayan tutarların tahsili için başlatılan takibe davalıların itirazının haksız olduğunu ileri sürerek asıl davada Şubat 2006- Ocak 2007 dönemi için başlatılan takibe, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/871 Esas sayılı dosyasında Şubat 2007- Aralık 2007 dönemi için başlatılan takibe, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/238 Esas sayılı dosyasında Ocak 2008- Kasım 2008 dönemi için başlatılan takibe itirazların iptali ile icra inkar tazminatlarının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili asıl ve birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/871 ve 2010/238 Esas sayılı dosyalarında, 17.05.2004 tarihli sözleşmenin zaten şirketin tasfiye sürecine girecek olması ve ortaklarca bunun öngörülmesi sebebiyle düzenlendiğini, nitekim tasfiyeye ilişkin atıflara yer verildiğini, sözleşmenin 5. maddesinin müvekkillerinin değil 31.03.2005 tarihinde tasfiyesi başlayan 24.04.2006 tarihinde terkin ile tüzel kişiliği sona eren Netiz Denizcilik ve Taş. Tur.San. ve Güm. Tic. Ltd. Şti.'nin Akçansa A.Ş. ve HC Trading ile iş ilişkisini şart koştuğunu, Aryamar Denizcilik İhracat ve Ticaret A.Ş.'nin müvekkillerince kurulmadığını, davacının şirket hesaplarındaki paraları çekmesi sebebiyle şirketin darboğaza girdiğini, müvekkillerinin şahsi malvarlıklarını satmalarına ve şirketin devamını sağlamak için çalışmalarına rağmen tasfiyenin engellenemediğini, yaşamlarını idame ettirebilmek için davalıların Çanakkale'de faaliyet gösteren bir kaç denizcilik şirketinden birinde çalışmak zorunda olduklarını, hisse devir bedelinin fazlasıyla ödenmiş olduğunu savunarak davaların reddini istemiştir.

Birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/59 Esas sayılı (Tefrikten sonra tekrar birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/404 Esas sayılı) dosyasında davacılar vekili, davalının 17.05.2004 tarihli sözleşme ile dava dışı Netiz Denizcilik ve Taş. Tur.San. ve Güm. Tic. Ltd. Şti.'ndeki hisselerini müvekkillerine devrettiğini, bu sözleşmenin şirketin tasfiye sürecinin öngörülerek aktedildiğini, sözleşmede hisselerin gerçek değerinin davalıya ödenmesinin planlandığını, o yıla ilişkin 12 aylık hisse bedeli olan 24.000.- USD'nin davalıya ödendiğini, zarar eden şirketin tasfiyeye sokulup 02.05.2006 tarihli ilan ile terkin edildiğini, sözleşmedeki bozucu şart gerçekleştiği halde davalının hisse bedeli için 3 adet takip yaptığını, hisse bedeli karşılığında davalının kredi borcunun ödendiğini, şirkete ait aracın bedelsiz davalıya verildiğini, devir bedelinin ancak gerçek hisse bedeli olduğunu, davalıya yapılan kazandırımlar, ödemeler ve davalının talepleri gözetildiğinde davalının şirketin özvarlığının tamamını talep ettiğini, bugün itibariyle talep ettiği tutarların yasal dayanağının kalmadığını, sebepsiz zenginleşme ve hakkın kötüye kullanımı niteliği taşıdığını ileri sürerek 17.05.2004 tarihli sözleşmenin 1. ve 5. maddelerinin davalının TMK'nın 2. ve 4. maddelerine aykırı davranışları, USD kurunun aşırı yükselmesi sebebiyle işlemin temelinden çökmesinden dolayı hisse devir bedelinin saptanarak sabitlenmesine, 10. maddesinin hükme uygun olarak ödeme yapıldıktan sonra protokolün sona ereceği yönünden uyarlanmasına, sözleşmenin bu suretle tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/59 Esas sayılı (Tefrikten sonra tekrar birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/404 Esas sayılı) dosyasında davalı vekili, tarafların özgür iradesiyle müvekkilinin hisselerinin devri için bedelin nasıl ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre şirketin tüzel kişiliği ve Akçansa A.Ş. ile HC Trading'le olan iş ilişkisi devam ettiği müddetçe müvekkiline her ay 2.000.- USD ödeneceğini, davacıların bu ödemeden kaçınmak için şirketi tasfiyeye sokup belirtilen şirketlerin işlerini kendi ve eşleri ile %90 paya sahip oldukları şirkete aktardıklarını, davacıların zaten döviz üzerinden ticaret yaptıklarını, kaldı ki kurun da çok az yükseldiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların sözleşmedeki bozucu şartların muvazaadan ari olarak gerçekleştiğini, şirket tüzel kişiliğinin ve şirketin dava dışı şirketlerle olan iş ilişkisinin sona erdirilmesinin davacıya karşı üstlendikleri yükümlülükten kaçmaya yönelik bir amaç taşımadığını kanıtlayamadıkları, bu sözleşmenin iptalini sağlamadıkları sürece anılan sözleşme uyarınca üstlendikleri hisse devir bedelini ödemeleri gerektiği, icra takip tarihleri itibariyle davalılar tarafından açılmış sözleşmenin iptali ve uyarlanmasına yönelik bir dava bulunmadığı, tarafların icra takip tarihleri itibarıyla sözleşme ile bağlı oldukları ve davalıların sözleşme hükümleri doğrultusunda ödeme yapmaları gerektiği, her üç icra takibi açısından da takiplerde talep edilen asıl alacak yönünden davalıların itirazlarının haksız ve yersiz olduğu, şirketin fesih tarihi itibariyle maddi anlamda borca batık olduğu, sona ermiş, mal varlığı kalmamış, terkin edilmiş bir şirket dolayısıyla hala aylık 2.000.- USD ödeneceğini kabul etmenin hakkaniyete uygun düşmeyeceği, bu husus göz önüne alındığında, taraflar arasında imzalanan 17.05.2004 tarihli sözleşmenin tasfiyesinin gerektiği, devredilen hissenin devir tarihi itibarıyla bilirkişi kurulu raporlarında belirtilen değeri gözetildiğinde ve davalı tarafça yapılan ve açılan icra takipleri dolayısıyla yapılması gereken ödemeler de değerlendirildiğinde hisse devralanların açtığı dava tarihi itibariyle tarafların birbirlerine borç ve alacaklarının bulunmadığı, sözleşmenin tasfiye edilmesinin hakkaniyet uygun bir çözüm olduğu gerekçesiyle esas davada, davanın kısmen kabulüne, davalının İzmir 6. İcra Müdürlüğü'nün 2007/329 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 24.000.- USD asıl alacak ile asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte devamına, % 40 icra inkar tazminatı olan 13.440.- TL'nin davalıdan tahsiline, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/871 E. sayılı dosyası yönünden davanın kabulüne, davalının İzmir 6. İcra Müdürlüğü'nün 2008/9 E. sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, hesaplanacak % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/238 E. sayılı dosyası yönünden davanın kabulüne, davalının İzmir 4. İcra Müdürlüğü'nün 2008/15934 E. sayılı icra takibiine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, hesaplanacak % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/404 E. sayılı dosyası yönünden davanın kabulüne, 17.05.2004 tarihli sözleşmenin tarafların birbirlerine sözleşme dolayısıyla dava tarihi itibariyle herhangi bir borç ve alacakları olmadığı tespiti yapılarak tasfiye edilmesine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, esas davada, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/871 E. 2009/49 K. sayılı dosyası ve birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/238 E., 2010/378 K. sayılı dosyasında davalılar ... ve ...'un tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/404 E., 2014/436 K. sayılı dosyasında;

29.01.2009 tarihinde açılan davada, taraflar arasında münakit 17.05.2004 tarihli protokolün 1. ve 5. maddelerinin, davalı tarafın M.K. 2. maddesine aykırı tutum ve davranışları, ayrıca USD kurundaki aşırı yükselme nedeniyle işlem temelinin çökmüş olmasından dolayı, davacılarca davalı tarafa ödenmesi gereken hisse devir bedelinin TTK'nın ilgili hükümleri uyarınca saptanarak bu tutar üzerinden sabitlenmesine, ve 10. maddesinin de davacılarca, mahkemece oluşturulacak yeni hükme uygun olarak davalı tarafa ödeme yapılması ile birlikte protokolün sona ereceği yönünde uyarlanmasına ve bu suretle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin tasfiye edilmesine karar verilmesi istenmiştir.

Mahkemece, davadışı Netiz Ltd. Şti.'nin 31.03.2005 tarihi itibariyle feshine karar verildiği, tasfiyenin 26.04.2006 tarihinde tamamlanarak sicilden terkin edildiği, şirketin fesih tarihi itibariyle maddi anlamda borca batık olduğu, sona ermiş, mal varlığı kalmamış, terkin edilmiş bir şirket dolayısıyla hala aylık 2.000 USD ödeneceğini kabul etmenin hakkaniyete uygun düşmeyeceği, sözleşmenin tasfiyesinin gerektiği, devredilen hissenin devir tarihi itibariyle bilirkişi raporundaki değeri gözönüne alındığında ve davacılarca yapılan ödemelerde değerlendirildiğinde dava tarihi itibariyle tarafların birbirlerine borç ve alacaklı olmadığı tesbiti yapılarak tasfiye edilmesine karar verilmesinin hakkaniyete uygun bir çözüm olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 17.05.2004 tarihli sözleşmenin tarafların birbirlerine sözleşme dolayısıyla dava tarihi itibariyle herhangi bir borç ve alacakları olmadığınin tesbiti ile tasfiye edilmesine karar verilmiştir.

Hükmüne uyulan Dairenin 24.10.2013 günleri bozma ilamında da vurgulandığı üzere davacılar, sözleşme ile öngörülen bozucu şartların muvazaadan ari olarak gerçekleştiğini isbat edemedikleri için, Netiz Ltd. Şti.'nin tasfiye ve sicilden terkin edilmesine rağmen davacıların 17.05.2004 tarihli protokolden doğan sorumlulukları, Aryamar Denizcilik A.Ş.'nin, Akçansa A.Ş. ve H.C. Trading ile olan ticari ilişkisinin devamı süresince ve bu ilişki Akçansa A.Ş. ve H.C. Trading tarafından sonlandırılmadığı sürece devam etmektedir.

Eldeki davada 17.05.2004 tarihli sözleşmenin iptali talep edilmemiş, sözleşmenin uyarlanması istenmiştir.

Sözleşme hukukunda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri benimsenmiştir. Bu ilkeler çerçevesinde, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Başka bir anlatımla, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, kural olarak borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir.

Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir sonucudur. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (M.K.Md. 4, 2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus-Beklenmiyen hal şartı-sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.

Sözleşmedeki edimler arasındaki dengenin çeşitli nedenlerle alt üst olması, borcun ifasını güçlendirmesi durumunda "işlem temelinin çökmesi" gündeme gelir. İşte bu halde yargıç, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar.

Ancak uyarlamanın yapılabilmesi için öncelikle dava tarihinde sözleşmenin ayakta olması ve uyarlama talep edenin edimlerin ifasında temerrüde düşmemesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davacıların aleyhlerinde yapılan icra takipleri ve açılan itirazın iptali davaları nedeniyle edimlerini yerine getirmekte temerrüde düştükleri, bu nedenle davalının davacılar aleyhine itirazın iptali davalarını açtıkları anlaşılmaktadır.

Bu durum karşısında eldeki davanın konusu sözleşmenin uyarlanması koşulları bulunmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

3- 2 nolu bozma nedenine göre davacılar vekilinin uyarlama davasındaki temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle esas davada, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2008/871 E. ve 2009/49 K. sayılı dosyası ve birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/238 E., 2010/378 K. sayılı dosyasında davalılar ... ve ...'un tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun kararın ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/404-436 sayılı dosyasında davalı ...'in temyiz isteminin kabulü ile kararın adı geçen davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılar ve davacılar ... ve ...'dan alınarak davacı-davalı ...'e verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.894,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davalılar ... ve ...'dan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden birleşen 2014/404 Esas sayılı davada davalı ...'e iadesine, 26/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.