Olaylar

2014-2015 yılı Temel Eğitimden Orta Eğitime Geçiş (TEOG) sınavında binlerce öğrencinin birinci olması üzerine kamuoyunda tartışmalar yaşanmıştır. Başvurucu bu tartışmaların yaşandığı dönemde internet üzerinden yayın yapan bir gazeteye "TEOG'daki yanlış soruların altından yeni çete iddiası çıktı..." başlığı ile yayımlanan bir röportaj vermiştir.

Röportajda kullandığı ifadeler nedeniyle Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) başvurucu hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Asliye Ceza Mahkemesi başvurucunun hakaret suçundan 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Başvurucunun karara itirazı reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, verdiği bir röportajda geçen ifadeler nedeniyle cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Eğitimci ve sendikacı kimliği ile tanınan başvurucu, bir basın mensubuna verdiği röportajda gündem konusu TEOG sınavı ile ilgili MEB içerisinde yeni bir paralel çete yapılanması olup olmadığı sorularının akıllara geldiğini ifade etmiştir. İlk derece mahkemesi; çete ifadesi ile kamu görevlilerine yönelik hakaret suçunun işlendiği gerekçesiyle başvurucunun hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

İlk derece mahkemesi başvurucu tarafından sarf edilen sözleri bağlamından ve röportajda geçen bir kelimeyi haberin bütününden kopartarak, olayların ve yapılan haberin bütünselliğini, söylenen sözlerin arka planı olup olmadığını gözetmeksizin bir değerlendirme yapmıştır. Mahkeme, başvurucunun ifade özgürlüğü ile şikayetçinin şeref ve itibar hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmamış; haberden tek bir ifadeyi çekerek, yalnızca soyut bir değerlendirmeyle söz konusu ifadenin onur kırıcı ve küçük düşürücü olduğuna karar vermiştir. 

Başvurucunun, mensubu olduğu sendikanın faaliyet alanında bulunan eğitim tartışmalarını yakından takip etmesi ve bu konuda eleştirilerini dile getirmesi demokratik bir toplumda olağan karşılanmalıdır.

Tasarrufları ile ilgili eleştirilere daha fazla tolerans göstermeleri gereken kamu görevlilerinin eylemlerini ve ihmallerini sıkı bir denetime tabi tutarak vatandaşların karar alma süreçlerine katkıda bulunmak demokratik toplumun bir gereğidir.

Öte yandan söz konusu haberin bir röportaj olduğu göz ardı edilmemelidir. Zira röportajda gazeteci, mülakat yaptığı kişinin sözlerini aktarmakla kalmayıp öznel yorum ve değerlendirmelerini de yansıtmaktadır. Bu yönüyle sadece başvurucunun görüşlerinden oluşmayan bir haberin yayımlanmasının ifade özgürlüğü bakımından yüksek bir korumadan faydalanması gerekir.

Ayrıca şikayetçi kurum kendisine yöneltilen eleştirilere karşı cevap verme konusunda oldukça geniş olan imkânlarını kullanmış ve kamuoyunu bilgilendirmiştir. Buna rağmen başvurucunun söz konusu haber nedeniyle cezalandırılması, bilgilendirme ve eleştiri ortamına zarar verebilecektir.

Somut olayda ilk derece mahkemesi başvurucunun mahkûmiyetinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koyamamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 29/1/2020 Tarihli ve 2017/5809 Başvuru Numaralı Kararı için TIKLAYINIZ