T.C.
DANIŞTAY
11. DAİRE
E. 2014/958
K. 2018/2155
T. 18.4.2018

TERÖRLE MÜCADELE KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE AYLIĞIN YÜKSELTİLMESİ TALEBİ ( Davacının Vefat Eden Eşinin Terörle Mücadele Kapsamında Görevlendirildiğinden Bahisle Yaptığı Başvurunun Reddi İşleminin İptali İstemi - Davacının Eşinin Ölüm Olayının Oluş Biçimi Dikkate Alındığında 5434 S.K.'a Göre Vazife Malullüğü Olarak Kabul Edilmesinin ve Vazife Malullüğü Kapsamına Girmeyen Ölüm Olayının 3713 S.K. Kapsamında Değerlendirilmesinin Mümkün Olmadığı/İşlemin İptali Kararında Hukuka Uygunluk Görülmediği )

VAZİFE MALULLÜĞÜ ( Trafik Kazası Sonucu Ölüm Olayında Aracı Sivil Vatandaşın Kullanmadığı Ehliyetinin Bulunmadığı ve Alkollü Olduğu Anlaşılan İlgilinin Görev Sırasında Ehliyetsiz ve Alkollü Olarak Araç Kullanması Eyleminin Yasaya Aykırı Bulunduğundan Hakkında Vazife Malullüğü Hükümlerinin Uygulanmasına İmkan Bulunmadığı - Müteveffanın Eşinin Aylığının Yükseltilmesi Talebiyle Yaptığı Başvurunun Reddine Dair İşlemin Hukuka Uygun Bulunduğu )

MÜTEVEFFANIN EHLİYETSİZ VE ALKOLLÜ OLARAK ARAÇ KULLANMASI ( Müteveffanın Terör Örgütü Elemanları Hakkında Bilgi Verecek Bir Haberciyle Görüşmek Üzere Köye Giderken Trafik Kazasında Öldüğünün Anlaşıldığı - Ölümün 3713 S.K.'da Düzenlendiği Anlamda Terör Eyleminin Tesiriyle Meydana Gelmediğinin Görüldüğü/Vazife Malullüğü Kapsamına Girmeyen Ölüm Olayının 3713 S.K. Kapsamında Değerlendirilemeyeceği ve İşlemin İptali Yolunda Verilen Mahkeme Kararın Bozulması Gerektiği )

2330/m.4

3713/m.21

5434/m.44,45,48

5510/m.Geç.4

ÖZET : Dava, İl Jandarma Komutanlığı emrinde jandarma astsubay kıdemli üstçavuş iken, geçirdiği trafik kazası sonucu vefat eden eşinden dolayı aylık almakta olan davacının, eşinin terörle mücadele kapsamında istihbarat elemanıyla görüşmek için görevlendirildiği ve bu görevden dönüşte meydana gelen kaza sonucu vefat ettiğinden bahisle, 3713 Sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylığının yükseltilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istemine ilişkindir.

Davacının eşinin ölüm olayının 3713 Sayılı Kanuna göre terörle mücadele görevi sırasında yahut bu görevlere gidiş veya dönüşler esnasında meydana gelip gelmediğinin tespit edilmesi ve olayın 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre vazife (görev) malullüğü kapsamına girip girmediğinin belirlenmesi önem taşımaktadır.

Ölüm olayının oluş biçimi dikkate alındığında, 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre vazife malullüğü olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından, dolayısıyla vazife malullüğü kapsamına girmeyen ölüm olayının, 3713 Sayılı Kanun kapsamında da değerlendirilmesine imkan bulunmadığından, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

İstemin Özeti : Ankara 12. İdare Mahkemesince verilen 26.11.2013 tarihli ve E:2013/687; K:2013/1920 Sayılı kararın; davalı idare tarafından, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı emrinde jandarma astsubay kıdemli üstçavuş olarak görev yapmakta iken, geçirdiği trafik kazası sonucu vefat eden eşinden dolayı aylık almakta olan davacı tarafından, eşinin 24.10.1998 tarihinde terörle mücadele kapsamında istihbarat elemanıyla görüşmek için görevlendirildiği ve bu görevden dönüşte meydana gelen kaza sonucu vefat ettiğinden bahisle, 3713 Sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylığının yükseltilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare mahkemesince; davacının eşinin, Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı emrinde Astsb. Kd. Üçvş. olarak görev yapmakta iken terör örgütü elemanları hakkında bilgi verecek bir haberciyle görüşmek üzere sivil olarak Göksun İlçesi, Değirmendere Köyüne gitmek üzere emirle görevlendirildiği, bu emri yerine getirmek için o köy halkından biriyle yolda araçla seyir halinde iken meydana gelen trafik kazası sonucu öldüğü, davalı idare tarafından, davacının eşinin alkollü ve ehliyetsiz olarak araç kullanması gerekçe gösterilerek 3713 Sayılı Kanundan yararlanma talebinin reddedildiği; olayda, araçta bulunan diğer şahsın Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamasında, aracı kimin kullandığının tespit edilememesi nedeniyle beraat ettiği ve bu şekilde davacının eşinin de aracı kullanıp kullanmadığı hususunun net olarak ortaya konulamadığının görüldüğü; ayrıca ölenin alkollü olmasının terörle mücadele amacıyla görevlendirildiği ve bu kapsamda adı geçen köye giderken meydana gelen kazada öldüğü gerçeğini değiştirmeyeceği; bu durumda, davacının eşinin ölüm olayının 3713 Sayılı Kanun kapsamında terörle mücadele sırasında meydana geldiği sonucuna varıldığından, davacının ölen eşinden dolayı 3713 Sayılı Yasa'dan yararlandırılarak vazife malullüğü aylığının artırılması gerekirken, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, mahkeme kararının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun, 21. maddesinin birinci fıkrasında; kamu görevlilerinden, yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı, terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan, sakatlanan, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 Sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 2330 Sayılı Kanun'un 4. maddesinde de, bu kanun kapsamına giren olaylar nedeniyle engelli hâle gelerek bağlı oldukları sosyal güvenlik mevzuatına göre emekliye sevk edilenlere görev malullüğü aylığı bağlanacağı ve ilgili sosyal güvenlik kurumlarınca kendi mevzuatlarına göre bağlanan aylıkların da % 25 artırılarak ödeneceği, ölenlerin kendilerine bağlanması gereken görev malullüğü aylığnının da dul ve yetimlerine intikal ettirileceği kurala bağlanmıştır.

Ayrıca, 3713 Sayılı Kanunun, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve 6353 Sayılı Kanunla değişik 21. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde de, malul olanlar ile ölenlerin aylığa müstehak dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarının, bunların görevde olan emsallerinin almakta oldukları aylıklardan az olamayacağı kurala bağlanmış; ikinci fıkrasında da, terör olaylarını önlemek amacıyla her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen kazalar sonucunda yaralanan, engelli hâle gelen, hastalanan veya hayatını kaybedenlerin, birinci fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden yararlandırılmaları öngörülmüştür.

Diğer taraftan, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, 17.04.2008 tarihli ve 5754 Sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik, Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08.06.1949 tarihli ve 5434 Sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 Sayılı Kanun'un 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 Sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartlara haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunacağı; 5. fıkrasında, bu madde kapsamına girenlerin aylıkların bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı kurala bağlanmıştır.

5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 44. maddesinin birinci fıkrasında; her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (malul) denileceği ve haklarında bu kanunun malullüğe ait hükümleri uygulanacağı; 45. maddesinde de, malullüğün, iştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden veya kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğması halinde, bu malullüklere vazife malullüğü denileceği belirtilmiş; 48. maddesinin (a) ve (c) bentlerinde, vazife malullüklerinin, keyif verici içki ve her çeşit maddeleri kullanmaktan, kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan, yasak fiilleri yapmaktan, intihara teşebbüsten; her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak veya zarar yapmak maksadından doğmuş olursa bunlara uğrayanlar hakkında adi malullük hükümleri uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

Yukarıda yer verilen mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden; 3713 Sayılı Kanun'un 21. maddesinin birinci fıkrasında, terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan, sakatlanan, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasının kurala bağlandığı; anılan maddenin ikinci fıkrasında da, her ne şekilde olursa olsun terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen kazalar sonucunda yaralanan, engelli hâle gelen, hastalanan veya hayatını kaybedenlerin, birinci fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden (dolayısıyla 2330 Sayılı Kanun hükümlerinden de) yararlandırılmalarının öngörüldüğü; 2330 Sayılı Kanun'un 4. maddesinde ise, kanun kapsamında meydana gelen olaylar sonucunda engelli hale gelenler ile vefat edenlerin dul ve yetimlerinin görev (vazife) malullüğü aylıklarının % 25 artırılarak ödeneceğinin düzenlendiği; öte yandan, 5434 Sayılı Kanun'un 44. maddesinde malullüğünün tanımının yapıldığı; 45. maddesinde de malullüğün, iştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden veya kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğması halinde, vazife malulü olarak kabul edildiği; 48. maddesinde ise vazife malullüğünün keyif verici içki ve her çeşit maddeleri kullanmaktan, kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan, yasak fiilleri yapmaktan meydana gelmesi halinde, vazife malullüğü yerine adi malullük hükümlerinin uygulanmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Buna göre, uyuşmazlığın çözümünde; davacının eşinin ölüm olayının 3713 Sayılı Kanuna göre terörle mücadele görevi sırasında yahut bu görevlere gidiş veya dönüşler esnasında meydana gelip gelmediğinin tespit edilmesi ve olayın 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre vazife (görev) malullüğü kapsamına girip girmediğinin belirlenmesi önem taşımaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının eşinin, Jandarma Genel Komutanlığı Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı emrinde Astsb. Kd. Üçvş. olarak görev yapmakta iken terör elemanları hakkında bilgi verecek olan istihbarat elemanıyla görüşmek üzere 24.10.1998 tarihinde sivil olarak Göksun İlçesi, Değirmendere Köyüne gitmek üzere emirle görevlendirildiği, bu emri yerine getirmek için o köy halkından biriyle yolda araçla seyir halindeyken vuku bulan trafik kazası sonucu vefat ettiği, 15.11.1998 tarihinden itibaren dul ve yetimlerine aylık bağlandığı, Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 23.09.1999 tarihli ve 75 Sayılı kararıyla, "...meydana gelen kaza sonucu ölümü olayında aracı sivil vatandaşın kullanmadığı, Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'nin 30.06.1999 tarihli kararından, ehliyetinin bulunmadığı ve alkollü olduğu ... anlaşılan ilgilinin, görev sırasında ehliyetsiz ve allkollü olarak araç kullanması eylemi, 5434 Sayılı Kanun'un 48. maddesinin (a) ve (c) fıkralarında olduğu gibi, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa da aykırı bulunduğundan, hakkında aynı Yasanın vazife mallulüğü hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı" şeklinde karar verildiği, davacı tarafından, 3713 Sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylığının yükseltilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, müteveffanın annesi tarafından, vefat eden oğlundan dolayı tarafına 3713 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; müteveffanın terör örgütü elemanları hakkında bilgi verecek bir haberciyle görüşmek üzere Değirmendere Köyüne giderken ehliyetsiz ve alkollü olarak aracı kullandığı sırada meydana gelen trafik kazası sonucu öldüğünün anlaşıldığı, olayın oluş biçimi dikkate alındığında, ölümün 3713 Sayılı Kanunda düzenlendiği anlamda bir terör eyleminin tesiriyle meydana gelmediğinin görüldüğü, bu durumda davacının 3713 Sayılı Kanun'un hükümlerinden yararlandırılmaması yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin 16.03.2005 tarihli ve E:2004/3121, K:2005/336 Sayılı kararı, Danıştay Onbirinci Dairesinin 14.12.2007 tarihli ve E:2005/2755, K:2007/9650 Sayılı kararıyla onanmış ve karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 24.03.2010 tarihli ve E:2008/10616, K:2010/2541 Sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Bu durumda, davacının eşinin ölüm olayının oluş biçimi dikkate alındığında, 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre vazife mallullüğü olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından, dolayısıyla vazife malulllüğü kapsamına girmeyen ölüm olayının, 3713 Sayılı Kanun kapsamında da değerlendirilmesine imkan bulunmadığından, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararında ise hukuka uygunluk görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının BOZULMASINA; dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere mahkemeye gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

kazanci.com.tr