Olaylar

Çeçenistan uyruklu başvurucu, ülkesinde pazar yerine atılan bomba sonucu bir bacağını kaybetmiş, bunun üzerine 2005 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelmiştir. Eşi ile çocukları 2014 yılında Türk vatandaşlığına geçen başvurucuya 2015 yılında ikamet izin belgesi verilmiştir. 2016 yılında havaalanı dış hatlar geliş katında şüphelenilerek mülakata alınan başvurucu hakkında sınır dışı ve idari gözetim kararı alınmış, ülkeye giriş yasağı konulmuştur. İdare Mahkemesi başvurucunun sınır dışı işlemini iptal etmiştir. Başvurucunun yurda giriş yasağına karşı açılan dava ile istinaf başvurusu reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu; Türkiye’ye giriş yasağı nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Sınır dışı etme ve ülkeye kabul ile ilgili başvurularda aile kavramının çiftler arasındaki ilişkiler ile ebeveyn ve küçük çocuklar arasındaki ilişkileri kapsayacak şekilde ele alınması gerekmektedir.

Somut olayda Türkiye’ye meşru yollardan giren ve ikamet izni olan başvurucu Türk vatandaşı eşi ve çocuklarıyla birlikte uzun yıllardır ülkemizde yaşamaktadır. Bu nedenle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında mevcut aile hayatı bulunduğu açıktır. Bu durumda başvurucu hakkında yurda giriş yasağı konulması aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil etmiştir.

Yurda giriş yasağı işlemine ilişkin yargılama sürecinde davalı idare, soyut şekilde istihbarat bilgileri doğrultusunda işlem tesis edildiği şeklinde savunma yapmış, derece mahkemesi tarafından da aynı gerekçe esas alınarak dava reddedilmiştir. Başvurucunun çatışma bölgeleriyle bağlantılı olabileceğine ilişkin değerlendirme yalnızca havalimanında yapılan mülakatta oluşan kanaate dayanmıştır.

Yargılama sürecinde başvurucu sürekli olarak hangi gerekçelerle kamu güvenliğini tehlikeye attığının belirsiz olduğunu ifade ederek yurda giriş yasağı işleminin iptalini talep etmiştir. İdare Mahkemesi kararında, idarenin soyut şekilde ileri sürdüğü millî güvenlik argümanını olduğu gibi kabul ederek sadece şeklî bir denetim yapmıştır.

İdare Mahkemesi kararında, yurda giriş yasağı kararı alınmasına neden olan isnatlar ile bunlar üzerine yapılmış olan işlemlere ilişkin hiçbir ayrıntıya yer verilmemiş ve kamu güvenliği açısından nasıl bir tehdit oluştuğuna dair bir değerlendirme yapılmamıştır.

Derece mahkemesi kararında başvurucunun eşinin ve çocuklarının Türk vatandaşı olduğu belirtilmesine rağmen İdare Mahkemesi kararında işlemin başvurucunun aile hayatı üzerinde doğuracağı etkiler bakımından bir inceleme ve dengeleme yapılmamıştır. Başvurucunun bu konudaki talep ve itirazlarının karşılanmadığı, aile hayatına saygı hakkı ile ilgili hiçbir gerekçeye yer verilmediği anlaşılmıştır.

Yurda giriş yasağı ile ilgili idari ve yargısal süreçte kararlarda yer verilen gerekçelerin aile hayatına saygı hakkı bağlamında yeterli olmadığı ve kamusal menfaat ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında bir dengeleme yapılmadığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 16/12/2020 Tarihli ve 2018/6143 Başvuru Numaralı Kararı