T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/776
K. 2020/6403
T. 11.11.2020

KURUMCA UYGULANAN CEZAİ ŞART VE UYARI CEZASININ İPTALİNE KARAR VERİLMESİ İSTEMİ (Bir Avukatın Geçici Olarak İş Yapamaz Duruma Gelmesi Hallerinde Baro Başkanının İlgililerin Yazılı İstemi Üzerine veya İş Sahiplerinin Yazılı Muvafakatini Almak Suretiyle de Avukat Görevlendirme Yükümlülüğü Bulunduğu - Tutuklu Bulunan Avukatın Geçici Olarak İş Yapamaz Durumda Bulunduğu Anlaşıldığına Göre Vekilin Duruşmaya Katılamamış Olmasının Davanın Tarafı Olan ve Kendisine Herhangi Bir Bildirimde Bulunulmayan Vekil Edenin Salt Bu Nedenle Hak Kaybına Uğramasına Neden Olacak Bir Olgu Olarak Kabul Edilemeyeceği)

TUTUKLU BULUNAN AVUKATIN GEÇİCİ OLARAK İŞ YAPAMAZ DURUMDA OLMASI (Vekilin Duruşmaya Katılamamış Olmasının Davanın Tarafı Olan ve Kendisine Herhangi Bir Bildirimde Bulunulmayan Vekil Edenin Salt Bu Nedenle Hak Kaybına Uğramasına Neden Olacak Bir Olgu Olarak Kabul Edilemeyeceği - Vekil Edenin Herhangi Bir Şekilde Bu Durumdan Etkilenebilmesi İçin Vekilin Geçici Olarak İş Yapamayacak Durumda Olduğu Konusunda Bilgilendirilmesi ile Durum ve Sonuçlarının Kendisine Açıklıkla Bildirilmesi Gerektiği)

VEKİL EDENİN AVUKATIN DURUMUNDAN ETKİLENMESİ (Mahkemece Öncelikle Değinilen Durumdan ve Doğabilecek Hukuksal Sonuçlardan Vekil Edenin Haberdar Edileceği - Davayı Bizzat Takip Yahut Başka Bir Avukat Görevlendirmek Suretiyle Mevcut Usuli Sorunu Ortadan Kaldırabileceği ve Tarafı Olduğu Davada Usul Hukuku Açısından Aleyhine Ortaya Çıkması Muhtemel Sonuçları Bertaraf Edebileceği Kendisine Açıklanıp Bu Yönlerden Karar Almasına ve Tutum Belirlemesine Yetecek Uygun Bir Süre Vermek ve Sonuca Göre İşlem Yapmak Gerektiği)

ADİL YARGILANMA (Mahkemece Gerekli Şekilde Bir İşlem Yapılmaksızın ve Vekil Eden Durumdan Haberdar Edilmeksizin Karar İhdasının A.İ.H.S.'nin 6.Maddesinde Düzenlenen Adil Yargılanma İlkesine Uygun Düşmediği - Kararın Bozulması Gerektiği)

1136/m. 42, 153

6100/m. 71

AİHS/m. 6

ÖZET : Dava, kurumca uygulanan kurum zararı, cezai şart ve uyarı cezasının iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Bir avukatın geçici olarak iş yapamaz duruma gelmesi hallerinde, baro başkanının ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak suretiyle de avukat görevlendirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Tutuklu bulunan avukatın geçici olarak iş yapamaz durumda bulunduğu anlaşıldığına göre, vekilin duruşmaya katılamamış olması, davanın tarafı olan ve kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmayan vekil edenin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez.

Vekil edenin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin geçici olarak iş yapamayacak durumda olduğu konusunda bilgilendirilmesi, durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.

Mahkemece, öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan vekil edeni haberdar etmek; davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, tarafı olduğu davada usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek ve sonuca göre işlem yapmak gerekir.

Açıklanan nedenlerle, mahkemece açıklanan şekilde bir işlem yapılmaksızın ve vekil eden durumdan haberdar edilmeksizin karar ihdası A.İ.H.S.'nin 6.maddesinde düzenlenen "adil yargılanma ilkesi"ne uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen cezai şartın iptali davasının açılmamış sayılmasına dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı kurum tarafından hakkında 170.000,00 TL ceza uygulandığını, yapılan işlemin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davalı kurumca uygulanan kurum zararı, cezai şart ve uyarı cezasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili yapılan işlem ve uygulanan cezanın sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içerisinde taraflarca yenilenmediği gerekçesiyle HMK 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 71. maddesine göre dava ehliyeti bulunan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir ve takip edebilir.

Avukatlık Kanunu'nun 42. maddesi, bir avukatın ölümü veya meslekten yahut işten çıkarılması veya işten yasaklanması yahut geçici olarak iş yapamaz duruma gelmesi hallerinde, avukatın kayıtlı olduğu baro başkanının, ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak şartiyle, işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için kendi barosuna kayıtlı bir avukatı görevlendireceğine ve dosyaları kendisine devir ve teslim edeceğine, ayrıca durumu mahkemelere ve gerekli göreceği yerlere bildireceğine ilişkin düzenleme içermektedir.

Avukatlık Kanunu'nun 153. maddesine göre, hakkında meslekten çıkarma cezasını gerektirebilecek mahiyette bir işten dolayı kovuşturma yapılmakta olan avukat disiplin kurulu karariyle, tedbir mahiyetinde işten yasaklanabilir ve işten yasaklanma kararı, yargı organları ile sair mercilere baro başkanlığı tarafından derhal duyurulur.

Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi'nin 08/11/2016 tarihli celsesinde davacı vekilinin tutuklu bulunduğu, bu nedenle duruşmaya katılamadığı ve dosyanın işlemden kaldırıldığı, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten sonraki 3 ay içerisinde de vekilin tutukluluk halinin devam ettiği, üç aylık süre içerisinde yenileme talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine dosyada yer alan yazı cevaplarından davacı vekilinin tedbir mahiyetinde işten yasaklanmasının söz konusu olmadığı, bununla birlikte geçici olarak iş yapamaz durumda bulunmasına rağmen bağlı bulunduğu baronun başkanı tarafından Avukatlık Kanunu'nun 42. maddesi gereği herhangi bir işlemde bulunulmadığı, bu hali ile davacı asilin, vekilinin tutukluluğundan haberdar edilmediği anlaşılmaktadır.

Söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, bir avukatın geçici olarak iş yapamaz duruma gelmesi hallerinde, baro başkanının ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak suretiyle de avukat görevlendirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Tutuklu bulunan avukatın geçici olarak iş yapamaz durumda bulunduğu anlaşıldığına göre, vekilin duruşmaya katılamamış olması, davanın tarafı olan ve kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmayan vekil edenin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Vekil edenin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin geçici olarak iş yapamayacak durumda olduğu konusunda bilgilendirilmesi, durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir. Bu tür hallerde mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan vekil edeni haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, tarafı olduğu davada usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.

Mahkemece açıklanan şekilde bir işlem yapılmaksızın ve vekil eden durumdan haberdar edilmeksizin yazılı şekilde karar ihdası A.İ.H.S.'nin 6.maddesinde düzenlenen "adil yargılanma ilkesi"ne uygun düşmemiştir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. Maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 11.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

kazanci.com.tr