T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2014/7869 E., 2014/18345 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Yalova Aile Mahkemesi
TARİHİ :21.11.2013
NUMARASI :Esas no:2010/380 Karar no:2013/569

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (kadın) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davalının, uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olduğu ve cezasının infazı için cezaevinde bulunduğu, bu yüzden davacının geçim sıkıntısına düştüğü yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Cezaevinde bulunması sebebiyle davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini ifa etmesi olanağı bulunmamaktadır. Davacının uzun süre bu duruma katlanması da beklenemez. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı, dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md.166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24.09.2014 (Çrş.) 

---

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2016/8231 E., 2017/13790 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyanın incelenmesinde; davalının ... 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2014/7 Esas sayılı kararı ile "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti" suçundan sekiz yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 24/06/2014 tarihinde kesinleştiği, davalının yargılama sırasında cezaevinde hükümlü olduğu anlaşılmaktadır. 4721 Sayılı TMK'nın 407. maddesi bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır hükmünü haiz olup ilgili yasa maddesi hükmü gereği davalıyı bu davada temsil etmek üzere vasi atanması için vesayet makamına ihbarda bulunulması, açılan davanın sonucunun beklenilmesi, vasinin davaya katılımının sağlanarak, gösterdiği takdirde delillerinin toplanıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2016/12581 E., 2016/12649 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Çocukla Kişisel İlişki Düzenlenmesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Yargılama devam ederken davalı-davacı erkeğin mahkum olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 407. maddesine göre bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan davalının cezasını çekmeye başladığında ( TMK m. 407/2) kendisine vasi atanması gerekmektedir. Davalının vesayet altına alındığına dair karar dosya içerisinde bulunmamaktadır. Davalı-davacı erkeğin kısıtlanmasını gerektirir bir mahkumiyetinin bulunup bulunmadığı, kısıtlanmasını gerektirir mahkumiyeti varsa, vasi atanıp atanmadığının araştırılması, vasi atanmış ise kararın vasiye tebliği, vasi atanmamış ise vasi tayin edilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulması, vasi tayininden sonra kararı vasiye tebliğ edilerek ve onun yönünden de temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 28.06.2016 ( Salı )

---

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2014/27906 E., 2015/13858 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Yargılama devam ederken davalı kadın ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/98 Esas 2013/141 sayılı Kararı ile kasten adam öldürme suçundan mahkum olmuş, karar 03,02.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Türk Medeni Kanununun 407. maddesine göre bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan davalının cezasını çekmeye başladığında (TMK.m.407/2) kendisine vasi atınması gerekmektedir. Davalının vesayet altına alındığına dair karar dosya içerisinde bulunmamaktadır. Davalıya vasi atanıp atanmadığının araştırılması, atanmamışsa atanmasının beklenmesi, vasi atandığında kararın vasiye tebliğ edilerek tebliğinin sağlanması ve onun yönünden de temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 29.06.2015 (Pzt.)

---

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2014/24898 E., 2014/23604 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
VASİ :...
DAVA TÜRÜ :Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı (koca)'nın 9 yıl 1480 gün gibi uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olduğu ve halen cezasının infazı için "hükümlü" olarak cezaevinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hal, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesine engel teşkil eder ve davacı bakımından birliği çekilmez kılar. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.11.2014 (Pzt.) 

---

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2014/23376 E., 2015/8694 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.28.04.2015(Salı)


KARŞI OY YAZISI

Davalının, evlenmeden önce üç ayrı erkek çocuğa nitelikli cinsel istismarda bulunmaktan uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olduğu ve cezasının infazı için hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının, işlediği suçun niteliği ve uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkum olması karşısında, davacıdan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez. Davacı bakımından birliğin temelinden sarsılması koşulu gerçekleşmiştir. Bu bakımdan davacı dava açmakta haklıdır. Bu koşullar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmalarına karar verillmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır. Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama kararma iştirak edemiyorum.