UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

Esas Numarası: 2021/128

Karar Numarası: 2021/203

Karar Tarihi: 05.04.2021

VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE GÖREV YAPAN AKADEMİK PERSONELİN GÖREVİNE SON VERİLMESİ ÜZERİNE BEŞ AYLIK ÜCRETİNİN TAHSİLİ AMACIYLA AÇTIĞI DAVADA İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞU - Uyuşmazlık Mahkemesinin İstikrar Kazanmış Kararları Uyarınca Vakıf Üniversitelerinde Görev Yapan Akademik Personelin Çalıştığı Üniversite İle İlgili İş Akdinden Kaynaklı Uyuşmazlıklarda İdari Yargının Görevli Olduğu - Uyuşmazlık Mahkemesinin İstikrar Kazanmış Kararları Uyarınca Alacağın Tahsili Amacıyla Yürütülen İcra Takiplerine Yapılan İtirazın İptali Davalarında Adli Yargının Görevli Olduğu - İcra İflas Kanunu’nda Yapılan Değişikliğin Usule İlişkin Olup Derhal Yürürlüğe Gireceği - Bu Değişikliğin, Yayınlandığı Tarihte Derdest Olan İcra Takipleri İle İtirazın İptali Davalarını da Kapsadığı - Davacının Üniversiteden Alacağı Bulunduğu İddiasının İdari Yargının Konusu Olduğu

ÖZETİ: Davalı Üniversitedeki görevine son verilmesi üzerine yürütmeyi durdurma kararıyla yeniden işe başlatılan davacının, 5 aylık ücretinin tahsili istemiyle açtığı davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerekir.

KARAR

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili, davacının davalı üniversitede dekan olarak çalışmaktayken 31/07/2012 tarihli ihtarname ile 31/08/2012 tarihinden itibaren sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, bunun üzerine dava açtıkları İdare Mahkemesince yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, davalının 17/01/2013 tarihli ihtarname ile davacının göreve başlatılacağını bildirdiğini ve davacının görevine yeniden başlatıldığını, ancak 31/08/2012-17/01/2013 tarihleri arasındaki 5 aylık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla Bakırköy 15. İcra Müdürlüğünün E.2013/986 sayılı dosyasında yaptıkları icra takibine davalının itiraz etmesi sebebiyle takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla, Bakırköy 15. İcra Müdürlüğünün E.2013/986 sayılı dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptaline, %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ederek adli yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. Adli Yargıda

2. Bakırköy 28. İş Mahkemesi, E.2013/559, K. 2016/169 sayılı dosyada 12/05/2016 tarihinde "davanın kısmen kabulüne" karar vermiş, dosya temyiz edilmiştir.

3. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 19/03/2019 tarihli ve E.2016/24794, K.2019/6031 sayılı ilamıyla "Somut uyuşmazlıkla, Vakıf Üniversitesinde dekan sıfatıyla görev yapan davacının Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı, uyuşmazlıkla idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.’nın 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddi yerine esastan karar verilmesi hatalıdır." gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmederek dosyayı mahalline iade etmiştir.

4. Bakırköy 28. İş Mahkemesi 04/07/2019 tarihli ve E.2019/73, K.2019/452 sayılı dosyada bu kez bozma ilamındaki gerekçeler doğrultusunda "vakıf üniversitesiyle öğretim elemanı arasındaki uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine" karar vermiş, söz konusu kararın, 05/11/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

5. Davacı vekili bu kez tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

B. İdari Yargıda

6. İstanbul 10. İdare Mahkemesi, 07/12/2020 tarihli ve E.2020/81 sayılı kararıyla 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için 18/01/2021 talihli ve 2020/81 esas sayılı üst yazı ile Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmuştur. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun "ilamsız takip" başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere ver verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Kanunda iki yola başvurma imkânı tanındığı, bunlardan birinin 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, diğerinin ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta ise alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir.

2004 sayılı Kanunun 67. maddesinde; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazdı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır " hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun değişik 1. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur. " denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen "mahkeme " ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda; davacı tarafından, 31.08.2012-17.01.2013 tarihleri arasında geçen sürede ödenmeyen alacaklarının tahsili amacıyla Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü’nün 2013/986 esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ve %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödenmesine karar verilmesi istemiyle İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.”

III. İLGİLİ HUKUK

A. Mevzuat

7. 2004 saydı İcra İflas Kanunu'nun 42/3. maddesi şöyledir:

"(Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.: Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz"

8. Aynı Kanun'un geçici 13.maddesi ise şu şekildedir:

"İdari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verilir ve karar alacaklıya resen tebliğ edilir. Alacaklı, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabilir. Düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabilir. Düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemez.

Birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakılır. Bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edilir ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılır"

9. T.C. Anayasası’nın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinin 3. fıkrasında; "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmü bulunmaktadır.

B. Yargı Kararları

10. Konuya ilişkin olarak Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesince Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin verdiği 22/10/2020 tarihli ve E.2020/78, K.2020/59 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 42. maddesinin üçüncü fıkrasında 'İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yolunu başvurulamaz. ', geçici 13. maddesinde ise 'idari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verilir ve karar alacaklıya resen tebliğ edilir. Alacaklı, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabilir. Düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabilir. Düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemez./ Birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakılır. Bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edilir ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılır. ' hükümlerine yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 16/10/2018 tarihli ve E.2017/4-1458, K.2018/1437 sayılı kararında idari yargının görev alanına giren konulara ilişkin uyuşmazlıkların itirazın iptali davası yoluyla görülmesinin mümkün olmadığına ve bu uyuşmazlıkların idari yargı yerlerince görülmesi gerektiğine karar vermiştir.

Açıklanan nedenlerle bakılmakta olan uyuşmazlık idari yargı mercileri tarafından çözülmesi gereken bir uyuşmazlık olup itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bu uyuşmazlığa bakma görevi bulunmamaktadır. …"

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

11. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’ nın başkanlığında, Üyeler Şükrü ROZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 05/04/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

12. Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’ nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL'ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

13. Dava, adli yargıda; davalı Üniversitedeki görevine son verilmesi üzerine yürütmeyi durdurma kararıyla yeniden işe başlatılan davacının 5 aylık ücretinin tahsili amacıyla yürütülen ilamsız takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, hükmolunacak meblağın % 20'sinden az olmamak kaydıyla davalı tarafın icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesi, idari yargıda ise; 5 aylık sürede davacıya ödenmeyen 37.842,31-TL'lik alacağın 27/08/2012 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemleriyle açılmıştır.

14. Vakıf Üniversitelerinde görev yapan akademik personelin çalıştığı üniversite ile ilgili iş akdinden kaynaklı uyuşmazlıklarda idari yargının, alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takiplerine yapılan itirazın iptali davalarında adli yargının görevli olduğu Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar kazanmış kararlarındandır. Ancak gerek İcra İflas Kanunu'nda yukarıda yer verilen maddelerle yapılan değişiklikler ve gerekse Anayasa Mahkemesinin yine yukarıda bir kısmı alıntılanan bağlayıcı kararı birlikte nazara alındığında, davacı vekilinin idari yargının görev alanına giren bir konuda icra takibi yaptığı, bu takibe yapılan itirazın iptali için adli yargıda dava açıldığı, davanın usulden reddi üzerine bilahare görev uyuşmazlığına konu idari yargı davasının açıldığı anlaşılmaktadır. İcra İflas Kanunu’nda yapılan değişiklik usule ilişkin olup derhal yürürlüğe girecektir. Ayrıca bu değişiklik, yayınlandığı tarihte derdest olan icra takipleri ile itirazın iptali davalarını da kapsamaktadır. Davacının davalı Üniversiteden alacağı bulunduğu iddiasının idari yargının konusu olduğu hususunda şüphe yoktur. Kanun'da yapılan değişiklikle bu alacağın icra takibi yoluyla tahsili mümkün olmadığı gibi, itirazın iptali davasına da konu olamayacağı açıktır.

15. Bu sebeplerle, uyuşmazlığın çözüm yerinin yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı çerçevesinde idari yargı yeri olacağı kuşkusuzdur.

16. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, İstanbul 10. İdare Mahkemesinin 07/12/2020 tarihli ve E.2020/81 sayılı kararıyla yaptığı başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. İstanbul 10. İdare Mahkemesinin 07/12/2020 tarihli ve E.2020/81 sayılı kararıyla yaptığı BAŞVURUSUNUN REDDİNE,

05/04/2021 tarihinde Üye Ahmet ARSLAN' ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY

Dava; davacının davalı üniversitede dekan olarak çalışmaktayken 31/07/2012 tarihli ihtarname ile 31/08/2012 tarihinden itibaren sözleşmesinin yenilenmeyeceğini bildirildiğim, bunun üzerine dava açtıkları İdare Mahkemesince yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, davalının 17/01/2013 tarihli ihtarname ile davacının göreve başlatılacağının bildirildiğini ve görevine yeniden başlatıldığı, ancak 31/08/2012-17/01/2013 tarihleri arasında geçen sürede davacının 5 aylık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün E.2013/986 sayılı dosyasında yaptıkları icra takibine davalının itiraz etmesi sebebiyle takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün E.2013/986 sayılı dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptaline, %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ederek adli vargı yerinde dava açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi. 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68. ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. madde (Değişik: 18/2/1965 -538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra:17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988- 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

(Ek fıkra:2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır" hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, ‘‘Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme" ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gibi olayda davacı tarafından ödenmeyen alacaklarının tahsili amacıyla Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün 2013/986 esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait bulunduğu oyu ile davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu yolunda verilen karara katılmıyorum. 05/04/2021

legalbank.net