Davaya konu olan olayda, davacı Y. I., oğlunun vefat etmesi üzerine torunu H. I.'a kendisinin baktığını belirterek, torununa vasi olarak atanmasına karar verilmesini istedi. Babaannenin istemini görüşen Espiye Sulh Ceza Mahkemesi davayı kabul ederek, Y. I'yı küçüğe vasi olarak atadı.

Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin kararında, nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden, küçük H.I.'ın M. ve F. I.'ın resmi evliliklerinden dünyaya geldiği, babasının vefat ettiği, annesinin sağ olduğu ve yeniden evlendiğinin anlaşıldığı belirtildi.
Daire kararında, Türk Medeni Kanunu'nun 336. maddesinde "Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir" hükmü anımsatıldı.

"H.'nin babasının ölümüyle sağ kalan annesine ait olan velayet hakkının kaldırıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır" denilen Daire kararında, Türk Medeni Kanunu'nun 349. maddesine göre, velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmemekte olduğu ifade edildi.

Daire, mahkemece, küçük H.'nin kanunen annesinde olan velayet hakkının kaldırıldığına ilişkin herhangi bir karar bulunmaksızın babaannesinin vasi tayinine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirterek, yerel mahkeme kararını bozdu.




ANKA