CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın eski sekreteri bayan milletvekili ile uygunsuz görüntülerinin internete düşmesinin ardından Baykal’ın CHP Genel Başkanlığından istifa etmesi geçtiğimiz haftaya damgasını vuran en önemli olaydı. CHP olağan genel kuruluna çok az bir zaman kala ortaya çıkması sebebiyle zamanlama dikkatlerden kaçmazken, istifa açıklaması sırasında Baykal’ın hükümeti suçlayarak kendisine komplo kurulduğundan söz etmesi ilginçti. Baykal olayın soruşturularak bir an önce sorumlularının ortaya çıkarılmasını isterken, savcılara gidip ifade vermeyeceği yönünde bilgiler de basına yansıdı.


Mesleki tecrübem nedeniyle “olayı soruşturan savcı olsaydınız kaset skandalını nasıl soruştururdunuz ? Baykal’ın ifade vermesi gerekmez mi?” sorularına muhatap oldum. Hukuk çerçevesinde verdiğim cevapları burada da arz etmek istiyorum. Her şeyden önce Türk Ceza kanununda özel hayatın gizliliğini ihlal bir suçtur. Özel hayatın gizliliğini ihlal eden kimse cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle yapılması hali cezanın artırılma sebebidir. Kanun bir yıldan iki yıla kadar hapis cezasını öngörmektedir. Görüntü ve seslerin ifşa edilmesi, ifşanın basın yayın organlarında yayınlanması suretiyle yapılması halinde ise verilecek ceza daha da ağırlaşmaktadır. Kanun önünde eşitlik ilkesi gereği olayın mağdurunun bir parti başkanı olması ile sıradan bir vatandaş olması sonucu değiştirmemektedir. Suçun failinin görevini kötüye kullanan kamu görevlisi olması ya da meslek ve sanatının sağladığı kolaylıkla işlenmesi de ağırlaştırıcı etkenlerdir.


Yasalara göre suç teşkil eden bir eylem bu nedenle soruşturulacaktır. Ancak yine yasa gereği bu suçun faili veya failleri hakkında dava açılabilmesi için olayın mağdurunun şikayetçi olması gerekmektedir. Hukuki deyimiyle söz konusu suçtan soruşturma yapılması ve dava açılması mağdurun şikayetçi olması şartına bağlıdır. Deniz Baykal özel hayatın gizliliğini ihlal edenler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunarak faillerinin tespit ve yakalanmasını sağlamak için bildiklerini anlatmak durumundadır. Baykal’ın cevap vermesi gereken muhtemel sorular: Öncelikle görüntüdeki kişi kendisi midir? Kendisi ise görüntülerinin çekildiği mekânı bilmekte midir? Yoksa görüntüsü bu mekâna teknolojik imkânlar kullanılarak montaj mı yapılmıştır? Kasetteki görüntülerin çekildiği yer neresidir? Bir evin yatak odası mı? Otel mi, misafirhane mi?  Bu mekân herkesin kolaylıkla girip çıkabildiği bir bina mıdır? Özel güvenlikle korunan bir yer midir? Giriş çıkışlarda kamera kaydı tutulmakta mıdır? Bu ve benzeri sorulara Baykal’ın vereceği cevaplar olayın soruşturmasının salimen yürütülerek ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacak en önemli faktördür.


Diğer yandan Deniz Baykal özel hayatının gizliliğini ihlal ettiğini düşündüğü kimseler, şüphelendiği kişiler var ise onların da isimlerini savcılığa bildirmesi gerekir. Kamuoyuna yansıyan beyanlarında Baykal, şüphelendiği kimselerden bahsetmediği sadece olayın bir komplo olduğunu ve komplonun siyasi iktidarın zirvesinin haberi olmadan düzenlenemeyeceğini beyan etmektedir. Yani suçladığı siyasi iktidar ve onun sorumlularıdır. Bu noktada siyasi iktidarın olayda parmağı olduğuna dair bilgi ve belgelerini soruşturma savcısına aktarmak gibi yasal bir sorumluluğun altına da girmiştir. Zira yapılacak soruşturma sonucu iddiaları ispat olmaz ve kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verilirse Baykal, kaset olayının mağduru olmaktan çıkar iftira suçunun faili durumuna düşebilir.


Skandal görüntülerle ifşa olan olay bu yazının kaleme alındığı ana kadar ne Baykal ne de partneri tarafından açık bir şekilde inkâr edilmedi.. Soruşturma sonucu  teknoloji kullanılarak yapılmış bir komplo olmadığı, Baykal’ın gayrı meşru ilişkisinin kayda alınıp ifşa edildiği anlaşılırsa, bunu kayda alıp ifşa edenler yine de suç işlemiş olacaklardır. Kendisi evli olan Baykal’ın evli olan bir bayanla gayrimeşru ilişkisi ise, zina suç olmaktan çıkarıldığı için ceza soruşturmasına konu olmayacaktır. Ancak eşinin dava açması halinde boşanma sebebi ve gerekçesi olabilecektir.


Olayın siyasi sonuçları tartışılıyor. Eşlerine ihanet eden tarafların ilişkileri ahlak kuralları açısından tartışma götürmeyecek derin bir çukurda olduğunda kuşku yok. Tartışılan siyasi sonuçları ise zamanla ortaya çıkacaktır. Benim merak ettiğim ise, özel hayatının gizliliği ihlal açısından mağdur edilen Baykal, bildiklerini söylemez ve soruşturmada takipsizlik kararı verilirse Anayasa Mahkemesine başvurup vurmayacağıdır.

 

Reşat PETEK