Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, bu yıl 8'inci kez düzenlenecek. Festival, 9 - 15 Kasım tarihleri arasında '8. Uluslararası Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması', 'Altın Terazi', 'İz Bırakanlar', 'İlk Adım', 'Uluslararası Altın Terazi Kısa Metraj Film Yarışması' ve 'Kısa Filmler Yarışma Dışı' başlıkları adı altında gerçekleştirilecek.

İzleyiciye adalet temalı önemli filmlerden oluşan bir seçkinin hazırlandığı 8'inci Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde aynı zamanda Derviş Zaim ile David Nutt'a 'Onur Ödülü', İsmail Karadaş ile Jak Şalom'a ise 'Sinemaya Katkı Ödülü' verilecek.

8'inci Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin direktörü Prof. Dr. Bengi Semerci, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan ile yaptığı röportajda dünyada bir örneği daha olmayan festivalin amacını anlattı.

Adalet temalı bir film festivali düzenleme fikri nasıl oluştu?

Fikir aslında şöyle oluştu; tüm toplumu ilgilendiren konular hep akademisyenler arasında tartışılıp duruyor. Akademisyenler anlatıp akademisyenler dinliyor. Adalet toplumu çok ilgilendiriyor, ki adalet, herkes için gerekli. Bu konuyu bir sanat dalı yardımıyla herkesle paylaşma düşüncesiyle başladı. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, böylece 8'inci yılına geldi. Amacı toplumu ilgilendiren adalet temasını her boyutuyla filmlerle göstermek ve bunun hakkında tartışmalar yapmak. Ve daha nasıl adil olunacağı, herkes için adaletin nasıl sağlanacağını hep birlikte tartışmak.

Dünya bir örneği var mı?

Tabii ki tematik festivaller var ama akademik programla meç edilmiş ve birlikte giden yok bir festival yok.

Ulaştığınız noktadan memnun musunuz, festival nezdinde daha neler yapmayı planlıyorsunuz?

Çok memnun değiliz, Şu anlamda çok memnun değiliz; bu kadar çok herkesi ilgilendiren konu olmasına, adalet toplumun her kesiminden, her yaş gurubundan, her sosyo - ekonomik düzeydeki herkese gerekli olmasına ve her yıl çok iyi film seçkileri yapılmasına rağmen iki şey bizi çok mutlu etmiyor. Birincisi; daha çok izleyiciyle ulaşabilmek istiyoruz. O konuda biraz mutsuzluğumuz var. İkincisi ise; Türk filmleri bulmakla ilgili bir sıkıntımız var. Festivalde daha çok Türk filmi göstermek istiyoruz ama tematik bir film festivali olması ve yeni film olması kısıtlaması nedeniyle ne yazık ki fazla Türk filmi gösteremiyoruz. Zaten Türkiye'de de dünyada da adalet temalı film bulmak zor. Bu konuda kısıtlı sayıda film var. Olanlar da daha önce destek aşamasında çalıştıkları festivallere gitmek zorunda kalıyorlar. Adalet bağımsız olmak zorunda. Dolayısıyla biz büyük sponsorlar alıp büyük maddi yatırımlarla filmlere ne yazık ki maddi destek veremiyoruz.

Daha fazla izleyiciye ulaşmak için neler yapılabilir?

Tabii o kendinizi anlatabilmekle ilgili bir durum. Bu sadece tema üzerine bilimsel bir sunum değil. Bu tamamen bildiğiniz bir film festivali koşullarında ve Türkiye'de ilk kez gösterilen, İstanbul'da gala yapan filmlerden oluşan bir seçki. Dolayısıyla o anlamda diğer film festivallerinden bir farkı yok. Biz muhtemelen bunu anlatamadık diye düşünüyorum. Çünkü bu filmleri başka bir yerde izlemek veya tekrar vizyonda görmek izleyiciler için mümkün olmayacak. Oysa ki seçilen tüm filmler bütün dünyadaki ve önemli film festivallerinde gösterilmiş ve üzerinde durulmuş önemli filmler olduğunu anlatamadık diye düşünüyoruz.

Yurt dışında oldukça fazla ilgi gösterildiğini görüyoruz...

Yurt dışındaki etkimiz Türkiye'deki etkimizden ne yazık ki daha fazla. Hem katılım açısından hem de haber açısından yurt dışındaki bilinirliğimiz daha fazla. Ben şunu vurgulamak istiyorum; birincisi sinema önemli bir sanat alanı. İnsan sinemaya gittiğinde hem eğlenmek, hem dinlenmek hem de düşünmek ister. Bunları sağlamaya çalışıyoruz. Gerçekten bir daha izlenemeyecek, kaçırılmaması gereken filmler. İkincisiyse adalet herkes için çok önemli, malumunuz herkese de gerekli. Adaleti sahipsiz, filmleri de seyircisiz bırakmamak gerekiyor.

 8'inci Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin direktörü Prof. Dr. Bengi Semerci ile festivalin başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer.