Demokratikleşme paketiyle Türk Hava Kurumu’nun kurban derileri ve bağırsak toplama ile fitre ve zekat zarfı dağıtmak suretiyle yardım toplama imtiyazı kaldırıldı.

Bu konudaki düzenleme paket açıklanmadan önce 26 Eylül günlü Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile yapıldı. Paket ile yıllardır sürdürülen haksız ve hukuksuz bir uygulamanın sonlandırıldığı ilan edilmiş oldu.
Ramazan aylarında  fitre ve zekat paralarının konulması için elimize THK’nun sarı zarflarının tutuşturulduğunu hatırlıyorum. Bu sarı zarflar vergi ihbarnamelerinden farksızdı. Devletin emri gibi görülürdü. Boş göndermek olmazdı. Devletin polisi var, jandarması vardı. Çocuğunun cebine koyacak harçlık bulamayan vatandaş, ister istemez zarfın içine fitre ve zekat parasını koyar, zarfı kapatır ve gönderirdi.
Çocukluğumuzda elimize tutuşturulan THK zarflarını çocuklarımızın ellerinde de gördük. 
Kurban bayramlarında ise THK’nun kurban derisi ve bağırsak toplayan araçlarından, daha kurbanlar kesilmeden anonslar yapılmaya başlanırdı.
Başka kurum, dernek ve vakıflar kurban derisi toplamaya kalkarsa karşılarında devlet gücünü bulur, ikazdan anlamayanların topladıkları derilere el konulur THK’na teslim edilirdi. Mahalli idarecilerin toleranslarıyla camilere veya hayır derneklerine de verilen deriler, şayet ihbar edilmemişse THK’nun tekelinden kurtulmuş olurdu.
THK’nun toplanan fitre ve zekatları, kurban derisinden elde edilen paraları nerelerde harcadığından, dinin gereği ve bir ibadet olarak vatandaştan alınan bu paralarla içkili balo ve kutlamalar yapılıp yapılmadığından, havacılığımıza ve ülkemize neler kazandırdığından da bahsetmeyeceğim. 
Dikkat çekmek istediğim, bir kısım yönetmelik ve genelgelerle Anayasa ile teminat altına alınmış temel hakların nasıl çiğnendiğidir.
Laiklik olarak takdim edilen laikçi uygulamalarla vatandaşların nasıl baskılara maruz kaldıklarıdır.
Vatandaş kurban edeceği hayvanı parasıyla satın almıyor mu?
Kurbanının eti, derisi, bağırsağı vatandaşın malı değil mi ? Diğer bir deyimle mülkiyetinde değil mi?
Cebindeki para, tarlasındaki mahsul, dükkanındaki ticari mal, mutfağındaki ekmekten kurban derisinin ne farkı var ?
Vatandaş cebindeki parayı dilediği kişi veya kuruma vermekte serbest olduğu gibi kurbanının derisini de dilediği kişi veya kuruma vermekte neden özgür olmasın?
Şimdi bu soruları rahatça sorabiliyoruz, ama geçmişte bu soruları soranlar, THK dışında başka yerlere deri toplamaya kalkanlar hukuki ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalıyordu.
İçişleri ve Adalet Bakanlıklarının bayram öncesinde gönderdiği genelgelerde, konunun üzerinde hassasiyetle durulup THK dışında deri toplayanlar hakkında yasal işlem yapılması istenirdi. Şimdi safsata gibi gelen bu uygulamalara inanmak istemeyenler genelgelere, mahkeme ve Yargıtay kararlarına bakabilirler.
28 Şubat döneminde, “...kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı” talimatları verilip sıkı bir takip yapılmıştı. 
Üst hukuk normları, Anayasa ile teminat altına alınan en temel haklardan olan mülkiyet hakkı ve temel hakların özüne dokunulmadan ancak kanunla sınırlanabileceği ilkeleri ihlal edilerek yıllardır uygulanan bu yönetmeliğin değiştirilerek THK’nun kurban derisi toplama imtiyazının kaldırılması son derece önemlidir. Hukuka uygun bir düzenlemedir.
Kurban Bayramınız mübarek olsun sevgili okuyucularım. Kurbanınızın eti de, derisi de cebinizdeki para gibidir. İnandığınız gibi tasarruf eder, istediğiniz yere bağışlayabilirsiniz. Bu sizin en temel hakkınızdır. 


(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)