Fazıl Say’a, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama suçundan 10 ay hapis cezası verildi. Kararı veren İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi Fazıl Say’ın sabıkasız oluşunu dikkate alarak hükmün açıklamasının geri bırakılmasına hükmetti.  Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) gereği bu karara ancak itiraz edilebiliyor. İtiraz incelemesi de sadece usul yönünden, CMK. 231. Maddede yazılı şartlara uygun karar verilip verilmediği denetleniyor.

Karar temyiz edilemiyor. Yani Yargıtay’a başvuru yolu kapalı. Ancak davanın böyle sonuçlanması Yazıl Say’ın onayı ile mümkün. Yargılama aşamasında, sanık Fazıl Say, suç işlemediği yolundaki savunmasında, hakimin yasa gereği sormak zorunda olduğu soruya cevaben “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini istemiyorum” deseydi kara karşı Yargıtay’a başvurma yolu kapanmamış olurdu. Yani sonuç Fazıl Say’ın kabulü ile oluşmuş bir karardır.
Sonuç olarak şimdi Fazıl Say’ın hapis yatması söz konusu değil. 5 yıl içinde kasten bir suç işlerse ertelenen bu cezanın açıklanması gündeme gelecek. Diğer bir deyişle, 5 yıl süreyle diline sahip olacak ve kimsenin kutsallarına hakaret etmeyecek, aşağılamayacak. Aynı zamanda başka bir suç da işlemeyecek. Yasal sistem böyle işliyor.

Peki Fazıl Say ne dediği için ceza almış, şimdi ona bakalım. Dava konusu yazısında: “Bilmem fark ettiniz mi nerde yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı. Bu bir paradoks mu?" diyor Fazıl Say.

Farklı yoruma ve tereddüde yer vermeyecek şekilde, Allah’a inanan kesime “yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban” sıfatlarıyla hakaret ediyor, aşağılıyor.

Orkun Şimşek ve  Ali Emre Bukağılı isimli vatandaşların şikayeti üzerine Mahkemenin ceza tayinine dayanak yaptığı TCK.216/3 maddesi şöyle:

“Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Eleştiri ile hakareti ayıran TCK. 218.Maddesi ise; “Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” hükmünü içeriyor.

Yasa metinleri, Sanık Fazıl Say’ın basın yoluyla sarf ettiği sözler ve mahkeme kararı özetle böyle.

Mahkemenin kararı üzerine bazı siyasetçiler başta olmak üzere yapılan değerlendirmeler, hakime hakarete varan açıklamalar akıl nerede, sağduyu nerede dedirtecek cinsten. Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, komutanlardan sonra şimdi sanatçılara da zindan yolu görünmüş. İfade hürriyeti kalmamış vs. Önce konu saptırılıyor. Yazdığı yazıdan, düşüncelerini açıklamasından dolayı bir sanatçının ceza aldığı söyleniyor. Sanki icra ettiği sanattan dolayı ceza verilmiş gibi, hükümete ve yargıya söylenmedik laf bırakılmıyor.

Tabi el insaf demek gerekiyor. Konu iyi anlaşılsın diye öncelikle olayın nasıl geliştiğini ve hukuki yönünü  kısaca izah ettim. Yapılan yargılama, verilen karar hem evrensel hukuk kurallarına hem de yasalara tamamen uygundur. Hukuk eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarını korurken, hakaret teşkil eden, aşağılayıcı ifadelerle halkın bir kesiminin dini değerlerini alenen aşağılayanları cezalandırıyor. Korunan kutsal değerler, çoğunluğun veya azınlığın benimsemiş olması neticeyi etkilemiyor.  Suçun mağduru Müslüman bir kesim olabileceği gibi, Hristiyan, Musevi, Budist veya başka bir dinin, inancın müntesibi olabilir. Hukuk önünde durum değişmez.

Şimdi şu soruyu soralım. Fazıl Say’ın yazısında yer alan “yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban” sözcüklerinin eleştirel sözcükler olduğunu, hakaret, aşağılama içermediğini söyleyebilir misiniz? Kendisine alenen “adi herif, hırsız adam, yavşak kadın”  denilen ortamda, oh ne güzel eleştiriyor anlayışı ile barış sağlanamayacağı için yasa koyucu, aşağılamayı eleştiriden ayırıp suç saymıştır. Suçun cezasını da yargı verecektir ki, toplumda barış olsun, huzur sağlansın.

Toplumda farklı inanç grupları birbirini Fazıl Say’ın yaptığı gibi aşağılamaya kalkar, nefret söylemleri ve aşağılamalar karşısında hukuk bunun önlemini almazsa barış nasıl sağlanacaktır?

Gelin bu konuyu aklıselim ile sükunetle değerlendirelim. Huzur ve barış ortamını bozan her kim olursa hukuka havale edelim. Hukuk herkese lazım.


(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)