Kollu ve merdaneli çamaşır makinalarından sonra “otomatik” çamaşır makinaları geldi. Otomatik çamaşır makinalarında kullanılan omomatik, persilmatik, tursilmatik gibi değişik markalı deterjanlar ile Türkiye ilk defa “matik” kelimesi ile tanıştı. Günümüzde moda olan “islami-matik”lerin son versiyonu ise “bağışmatik” oldu.

         BANKAMATİK VE SEVAP

         Matikler, en yaygın haline para çekme makinaları olan “bankamatik” ler ile kavuşmuştu. Bankada parası olan kişi, makinanın giriş kısmına kartını sokuyor ve parasını çekiyordu. Hatta bu uygulamalar, dini anlatılarda bile yerini almıştı.

Erzurum’un aydın ve ilginç bir şahsiyeti olan Naim Hoca bir gün cemaate, iyilik yapmanın faziletlerini ve kazanımlarını şöyle anlatmıştı :

- “Ey cemaat hani pankaların önüne bir maçine koydular ya…”

Cemaatın içinden çok bilmiş bir kişi sesleniyor :

- “Pankamatik Hocam, pankamatik..”

- “İşte matik midir nedir, maçineye kartini sokirsen, paran varsa maçine verir. Yok

eger paran yok ise, maçine diir ki (Ula herif, paran yoh, ne istiirsen ?) İşte sevap’da böyledir. İyilik yapacahsan ki, sevap kazanasan… Yohsa kıyamet günü sana diirler ki (Ula herif, iyilik yapmamışsan ki, ne sevap istiirsen)…

 

         BAĞIŞMATİK

Artık iyilikler de, makinalar yardımı ile yapılıyor. Camilerde kullanılmaya başlanan bu aletlerle, yardım amaçlı para toplanıyor. Makinanın önünde yer alan iki giriş yeri, kağıt para alıyor. Bu giriş yerine kağıt parayı sokmanızdan sonra bariz bir şekilde duyulan “cızııırt” sesini takiben ekranda bir yazı beliriyor : “20 lira bağışta bulundunuz. Allah razı olsun,”

Makinanın yanlarında bulunan iki girişine ise madeni para atılabiliyor. Para atılınca, ekranda çıkan yazının alt fonunda ise, bir cami resmi veya açlık çektiği belli olan Somali’li bir çocuk yüzü görülüyor. Sonraki günlerde, konu ile ilgili, yürek burkan başka görüntülerin yer alacağı anlaşılıyor.

Bu aletin “sahte parayı” tanıdığı ve kabul etmediği de söyleniyor. Bu özellik çok önemli çünkü gene söylentiye göre, yardımda bulunan bazı kişiler, yardım toplayan görevliye “20 lira vereceğini söyleyerek, sahte 100 lira verip, üstüne gerçek 80 lirayı alarak” paralarını aklayıp  gidebiliyorlarmış.

Yalnız şimdilik, gene cemaatın söylediğine göre, makinanın iki büyük kusuru varmış. Bunlardan birincisi; makbuz vermemesi, diğeri paranın üstünü vermemesi imiş. Bize göre bir diğer noksanlık da “sesli” hayır dua etmemesi. Ama ne gam, bunların da yakın bir gelecekte giderileceğinden kuşku etmemekteyiz.

Türkiye’nin ilim ve fende ne kadar yükseldiğinin en bariz göstergesi olan ve vatandaşlarımız tarafından hayata geçirilen bu buluşlar, dünyada ilk kez Türkiye’de kullanılmakta imiş.

 

ZİKİRMATİK

İslami teknoloji bununla da sınırlı kalmıyor. En önemli keşiflerinden biri de “ZikirMatik”. Bu aletin tanıtım yazısı, işlevini tam olarak ortaya koyuyor: “Avucunuzun içinde gizlice tesbih çekin. Yüzük görünümlü bu ürün hiç dikkat çekmez. Yüzük-tesbih avucunuzun içinde. Kimse görmeden tesbihat çekip salavat getirebileceğiniz bu alet çok pratik ve kullanıcı dostudur. Yüzük veya saat şeklinde ve ayarlanabilir kayışı vardır. Parmağınıza veya kolunuza takıp kullanabilirsiniz. Ürün sayacı 99.999’a kadardır. Tesbihatınızı yarım bırakıp 1,2 saat sonra yeniden çekmeye başlayınca kaldığı yerden devam etmektedir. Beş dakika sonra kendisi otomatik olarak kapanmaktadır. Reset düğmesine basınca sıfırlanmaktadır. Pil ile çalışmaktadır.”

Olacak artık o kadar diyebilirsiniz ama Zikirmatik denilen islami aletin, salavat çekilen sayıyı gösteren ekranının altında bulunan iki düğmeden birinde “counter” diğerinde ise “reset” yazıyor.

 

LAİKMATİK

İslami inanışın bu derece teknoloji ile bütünleşmiş olması gayet memnuniyet verici bir gelişmedir. “Bağışmatik”in alt tarafından laikliği saptıracak bir söz soktuğunuz zaman, üst ekranda “Cemaate katkıda bulundunuz. Hayırlara vesile olsun.” ibaresi çıkacaktır.  “Hem laik hem müslüman olunamaz” söyleminden, “devletin laik, yönetimin ise Müslüman” olabileceğinin söylendiği dönemde ve laiklik ilkesinin bu şekilde “LaikMatik” kavrama oturtulduğu zamanımızda, ilim ve fende epeyce bir yol aldığımızı kabul etmek gerekir.

 

Av.A.Erdem Akyüz

Hukukun Egemenliği Derneği

Genel Başkanı