GİRİŞ

Bir toplumu meydana getiren en esaslı unsur, toplulukların en küçüğü, en eskisi olan ailenin iyi bir şekilde düzenlenmesi, varlığını devam ettirmesi, toplumun birlik ve barış içinde yaşaması için oldukça önemlidir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 41’e göre, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” Anayasamızın bu maddesi ışığında, toplumun özünü oluşturan aile birliğinin korunması ve devamlılığının sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanununun ikinci kitabını oluşturan Aile Hukuku kısmı ile eşlerin kazançları ölçüsünde evlilik birliğini yürütmeleri ve birbirlerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmeleri, çocukların eğitim, sağlık ve ahlaki gelişimlerine ilişkin giderleri karşılamaları konusunda kurallar getirilmiştir.

TMK md. 185 uyarınca da, “evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler”.

 Yine, TMK md. 186/f.3 uyarınca da, eşlerin evlilik birliğine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla, hem maddi hem de manevi anlamda katkıda bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla eşler evlilik birliğine hem maddi katkıda bulunmalı hem de birbirlerine manevi olarak yardım etmelidir. Kanun koyucu, eşler arasındaki bakım ve yardım yükümlüğünün yalnızca evlilik birliği sırasında değil, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da devam etmesini öngörmüş ve bu anlamda evlilik birliğinde olduğu gibi evliliğin sona ermesinden sonra da eşler açısından maddi yardımlaşmanın kurulabildiği bir takım hususlar öngörmüştür. Bu çalışmamızda, eşlerin birbirlerine karşı maddi yardımı öngören tedbir nafakasını açıklayarak, tedbir nafakasının şartları, süresi ve sona erme halleri doktrinsel, mahkeme dosyası ve Yargıtay kararları ışığında incelenmeye çalışılacaktır.

Nafaka

Nafaka, boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesi gereken para olarak ifade edilebilir. Her nafaka türü için farklı şartlar gerekir. Ancak bu şartların yerine getirilmiş olması durumunda alınabilir.

Bu yüzden doğması muhtemel tehlikeli durumları önleyecek tedbirlerin alınması zorunlu hale gelir. İşte bu zorunluluk sebebiyle, Türk Medenî Kanunu, boşanma davası açıldıktan sonra hâkimi gerekli geçici tedbirleri, belki de mahiyetine uyacak terimiyle “geçici koruyucu tedbirleri” almakla yükümlü kılmıştır.

Türk Medeni Kanunu madde 169

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.

Bu madde gereği hâkim, kendiliğinden gerekli olan tedbirlere hükmetmelidir. Kanunda sayılan geçici koruyucu tedbirler sınırlı sayıda sayılmamış, örnek niteliğinde birkaç tedbirden söz etmekle yetinilmiş, alınacak tedbirlerin belirlenmesi hâkime bırakılmıştır.

Tedbirler, korunmaya muhtaç olan eşi ve çocukları hakkaniyete uygun olarak korumak amacıyla alınır. Alınacak geçici tedbirleri tek tek saymak kolay olmadığı gibi, eşlerin yaşam tarzlarına ve kültür yapılarına göre bütün gereksinimlerini bir kanun metni içerisinde yazabilmek mümkün olamamaktadır. Bu sebeple, hâkim davanın devamı süresi boyunca gerekli olan bütün geçici tedbirleri özellikle de eşlerin bakım ve geçimleri, barınması, karı koca mallarının yönetimi ve çocukların bakımı ve korunması için gerekli tedbirleri alır. Hâkimin re’sen alacağı tedbirlerden en önemlisi ise, eşlerin bakım ve geçiminin sağlanması için hükmedilen tedbir nafakasıdır.

Nafaka Türleri

Boşanma sonrası ve boşanma davası sürerken alınabilecek 3 farklı nafaka türü bulunmaktadır. Bunlardan ilki tedbir nafakası olmaktadır. Tedbir nafakası, boşanma davası sürerken eşlerden birisinin maddi anlamda zor duruma düşmesi durumu var ise, boşanma davalarında hakimden tedbir nafakası bağlanması istenebilir. Boşanma davası boyunca maddi olarak mağduriyet yaşayacak olan eşin tedbir nafakası talebi hakim tarafından değerlendirilir ve kendisine nafaka bağlanır. Tedbir nafakası yalnızca boşanma davası sürerken alınabilir. Boşanmanın kesinleşmesinden sonra tedbir nafakası ödenmez. Boşanma davası sona erdikten sonra alınabilecek iki farklı nafaka türü bulunur. Bunlar iştirak nafakası yani çocuk bakım nafakası ve yoksulluk nafakası olmaktadır. İştirak nafakası ve yoksulluk nafakası alabilmek için de bu iki nafaka türünün gerektirdiği şartları sağlamak gerekir.

TEDBİR NAFAKASI

Tedbir nafakası, eşler arasında evlilik birliği devam ederken veya evlilik birliğinin boşanma ya da ayrılık davası ile sona ermesi yahut mutlak veya nisbi butlan ile geçersiz sayılması için dava açılması halinde istenebilir.

Evlilik birliğinin boşanma veya ayrılık davası ile sona erdirilmesi için dava açılması halinde, eşler arasında boşanma veya ayrılık davası devam ederken eşler arasında yaşanan sorunlar en yüksek hadde çıkabilir. Bu durumda eşlerin ve özellikle çocukların zarar görmeleri muhtemeldir. Bu sebeple maddi açıdan zor durumda bulunan eşin daha da zor duruma düşmemesi için boşanma veya ayrılık davası açılmasından kararın kesinleşmesine kadar geçen süre için eşlerden ödeme gücü olan, ihtiyacı olan diğer eşe bakım ve geçimi için tedbir nafakası ödemekle yükümlüdür. İşte boşanma veya ayrılık davası sırasında istenebilen nafaka tedbir nafakasıdır.

TEDBİR NAFAKASININ HUKUKİ NİTELİĞİ

Türk Medenî Kanununun 169. maddesine göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemler hâkim tarafından re'sen alınmalıdır. Kanun metninden de anlaşılacağı üzere, kanun koyucu, alınacak tedbirleri teker teker saymak yerine hâkime alınacak tedbirleri belirlemede takdir hakkı tanımıştır. Hâkimin alacağı tedbirlerden en önemlisi eşlerin bakım ve geçimi için hükmedilen “tedbir nafakası” dır.

Türk Medenî Kanununun 169. maddesinde belirtilen geçici tedbirlerden biri olan ve dayanağını bu maddeden alan tedbir nafakası boşanma veya ayrılık davası devam edilirken davayı gören hâkimin re’sen hükmettiği bir bakım nafakası niteliğindedir. Tedbir nafakası, taraf iradesinden tamamen bağımsız olarak kanunda aranan şartların gerçekleşmesi ile doğan bir alacaktır.

BOŞANMA DAVALARINDA TALEP EDİLEN TEDBİR NAFAKASININ ÖZELLİĞİ

Boşanma veya ayrılık davası açılınca eşler arasındaki ailevi ilişkiler zayıfladığı için, evlilik birliğinin taraflara yüklediği görev ve sorumluluklar süreç içerisinde çoğu zaman gönül rızası ile ifa edilemez duruma düşebilir.

Eşlerin birbirlerine karşı kırgınlıklarının ve kızgınlıklarının en yüksek düzeye ulaştığı, yardımlaşmanın ve karşılıklı ilişkilerin kesildiği, eşlerin adeta hasım haline gelip iki cephe oluşturdukları, evlilik birliğinin dengesinin bozulduğu, şiddet ve hırs içinde bir mücadelenin başladığı ve nihayet evlilik ilişkisine son verme iradesinin tamamen açığa vurulduğu bir ortam içerisinde, gerek eşlerin gerek çocukların sıkıntıya düşmesine sıklıkla rastlanır.

Bu sebeple Türk Medenî Kanununun 169. maddesine göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince talep olmasa dahi boşanma veya ayrılık davasını gören hâkim, eşlerin barınmasına, geçimine, karı koca mallarının yönetimine ilişkin geçici tedbirleri kendiliğinden almak zorundadır.

Tedbir nafakasının ödenmesi, boşanma veya ayrılık davası sonuçlanıncaya kadar maddi açıdan zor durumda bulunan eşin, başkalarının yardımına muhtaç hale gelmesini önler. Zaten geçici tedbirlerin amacını ve temel dayanağını da işte bu düşünce oluşturmaktadır.

İşte boşanma veya ayrılık davasında hükmedilecek tedbir nafakası, zor durumda kalan eşe hâkim tarafından kendiliğinden veya talep doğrultusunda, boşanma davasının açılma tarihinden, boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere hükmedilen geçici bir tedbirdir.

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, tarafların ekonomik güçlerini, gelir ve giderlerini, malvarlıklarının bulunup bulunmadığını, varsa bunların değer ve gelirlerini araştırıp belirleyecek, bu durumu tespit ettikten sonra bir eşin diğer eşe nafaka ödeyip ödemeyeceğini, ödeyecekse bunun miktarını saptayacaktır.

Kadının belirli bir gelirinin bulunduğu; hatta bazı hallerde bu gelirin kocanınkinden fazla olduğu durumlarda kadın lehine nafakaya hükmedilip hükmedilmeyeceği konusunda Yargıtay'ın içtihatları bulunmaktadır. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 21.02.2007 tarih, 2006/14738 esas, 2007/2473 karar sayılı ilâmında, “eşlerin aylık gelirleri ve ekonomik durumları birbirine yakın ise tedbir nafakasına hükmedilmeyeceği” dendiği için kadının gelirinin bulunmasının sadece nafaka miktarının tespitinde önem arz ettiği, kocayı nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı anlaşılmaktadır. Bizce yapılması gereken, eşlerin aylık gelirleri ve ekonomik durumlarının birbirine yakın olduğu hallerde, eşlerden biri lehine tedbir nafakasına hükmedilmemelidir.

Boşanma davası devam ederken talep edilebilecek tedbir nafakasında kusurun önem taşımadığı da incelenmesi gereken bir konudur. Buna göre, tedbir nafakası isteyen taraf kusurlu olsa dahi, bu eş lehine tedbir nafakasına hükmedilebilecektir. Başka bir deyişle, boşanma davası devam ederken talep edilebilecek tedbir nafakasında kusur önem taşımaz. Zira Türk Medenî Kanununda tedbir nafakası talep etmek için talep eden tarafın kusursuz olması gerektiğine dair açık bir hüküm yoktur. Hatta görülmekte olan boşanma davasında kusurlu olan taraf lehine tedbir nafakası hükmedildiğinde, bu kusurluluğun nafakanın miktarında etkili olmadığı da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından kabul edilmektedir.

Bunun yanında görülmekte olan boşanma veya ayrılık davasında eğer nafaka isteminden feragat edilmişse, feragat eden eş lehine tedbir nafakasına hükmedilmez.

TEDBİR NAFAKASI TALEBİ İÇİN ŞARTLAR

Tedbir nafakası istemine ilişkin değerlendirmeyi, bu nafakanın istenildiği zamana göre ikili ayrıma tabi tutarak yapabiliriz. Şöyle ki tedbir nafakası boşanma davası devam ederken istenebileceği gibi, boşanma davasından önceki süreçte de talep konusu yapılabilmektedir.

İki türlü de hakim gerekli olan ve özellikle eşlerin barınmasına ve geçimine ilişkin geçici önlemleri alıp, eşlerin malvarlıkları ve ekonomik güçlerinin araştırılarak maddi olarak güçsüzlüğe düşecek tarafa tedbir nafakası ödenmesi için gerekli özeni göstermek zorundadır.

1- Tedbir nafakası geçici nitelikte bir koruma önlemidir

Tedbir nafakasını hakim tarafından re'sen hükmedilebileceği gibi davanın herhangi bir aşamasında taraflarca da talep edebilir. Zira ilgili yasa hükmünde de ;

"..... Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınması, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır...."

denmiş ve bu husus açıkça hükme bağlanmıştır.

2- Talep eden eş tarafından boşanmanın haklı olduğunu ispat etmesi gerekir

Boşanmanın haklı olduğu hallerde hakim, istek üzerine bir eşin diğer eşin yapacağı parasal katkıya ilişkin olarak belirlemelerde bulunabilir. Koşulların mevcudiyeti halinde tedbir nafakasına hükmedebilir.

3- Tedbir nafakasına, dava açıldığı tarihten itibaren ve TL cinsinden hükmolunur

Tedbir nafakasına ilişkin ödemeler davanın açıldığı tarihten itibaren ödenir. Davanın hangi seyrinde olursa olunsun, herhangi bir aşamada verilen nafaka talebi kararında dahi davanın önceki sürecinden (davanın açıldığı tarih) itibaren bedel ödenir.

Tedbir nafakası "kural olarak" TL cinsinden ödenmekte olup, eşlerin başka bir para cinsi üzerinde anlaşmalarının hakim tarafından uygun görülmesi halinde başka bir para cinsi ile ödenmesi de mümkün bulunmaktadır.

4- Boşanma davasının kesinleşmesiyle tedbir nafakası kendiliğinden son bulur

Tedbir nafakası ile boşanmadan sonraki sürece etkili bir hak doğmamakta, bu nafakanın niteliği gereğince davanın sonuna kadar olan bir koruma tedbiri olarak geçerliliği bulunmaktadır. Boşanma davası sonuçlandıktan sonra uygulanabilecek farklı nafaka tedbirleri mevcuttur; ancak tedbir nafakası boşanma davası açıldıktan karar verilinceye kadar olan süreç için verilen geçici bir nafakadır.

Ayrıca nafaka alacağı, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan nafaka alacaklısının ölümü halinde de kendiliğinden sona erer. Ancak nafaka alacaklısının mirasçıları tarafından ölüm tarihine kadar olan birikmiş ve ödenmemiş nafaka alacağının talep edilmesi mümkündür.

5- Tedbir nafakasına ilişkin talepte bulunma hakkı her iki eşe de tanınmıştır

Toplumda oluşan genel kanının aksine, erkekler de tedbir nafakasına ilişkin istemde bulunabilmektedir. Zira koca, çalışmadığını ve geliri olmadığını kesin delillerle kanıtlarsa bu durumda diğer şartların da varlığı halinde, geliri olan kadın da aile giderlerine katkı sağlamakla yükümlü olup, kocanın istemi üzerine hakim tarafından, kadının aile giderlerine yapacağı parasal katkının belirlemesi yapılabilir.

6- Tedbir nafakasının miktarına ilişkin belirleme hakkaniyete uygun yapılmalıdır

Tarafların nafaka miktarına ilişkin hususlarda anlaşmaya varamamaları halinde nafaka miktarı, talep edenin geçinmesi için gerekli miktarda ve diğer tarafın ekonomik durumuna uygun olarak hakim tarafından belirlenir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, malvarlıkları, aylık gelir ve giderleri araştırılarak hukuka ve hakkaniyete uygun olarak nafaka miktarına karar verilmelidir.

TEDBİR NAFAKASININ MİKTARININ TESPİTİ

Tedbir nafakasının miktarının belirlenmesinde davayı gören hâkime belli yükümlülükler yüklenmiştir. Buna göre hâkim, tedbir nafakasını belirlemek için eşlerin sosyal ve ekonomik durumları hususunda araştırma yapmalıdır. Uygulamada tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kolluk güçleri tarafından yapılan araştırma neticesinde tespit edilmektedir.

Eşlerin sosyal ve ekonomik durumları tespit edilirken, eşlerin barınma, yiyecek, giyecek, eğitim, öğretim, tedavi gibi zorunlu ihtiyaç kalemleri dikkate alınır.

Mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün koşullarına ve de Türk Medenî Kanununun 4.maddesinde yer alan "hakkaniyet" ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir.

Diğer bir deyişle, eşlerin çalışma ve gelirleriyle evlilik birliğine katkı durumlarına göre, nafaka yükümlüsünün ne miktarda nafaka ödemesi gerektiği belirlenecektir.

Kadının gelirinin mevcut olması nafaka miktarının tayininde göz önünde tutulacak bir husustur. Hâkim, nafaka miktarını belirlerken eşlerin maddi güçleri hakkında ilk bakışta edindiği kanaati esas alır. İlk bakışta oluşan kanaate göre belirlenen nafaka miktarı davanın devamı esnasında toplanacak delillere göre arttırılıp eksiltilebilir.

Nafaka miktarının belirlenmesinde hâkime tanınan geniş takdir yetkisi ve bu takdirin kullanılmasında hâkime yol gösterecek objektif kıstasların bulunmaması mahkemelerin bu konuda birbirlerinden farklı karar vermelerine yol açmaktadır. Bu sebeple nafaka miktarını belirleyen kıstasların oluşturulması için bir düzenleme yapılması muhakkaktır. Kanaatimizce tedbir nafakasının miktarının belirlenmesinde objektif kıstasların kanunda açıkça belirlenmesi ile, uygulamadaki diğer sübjektif hususlarla bir bütünlük sağlanarak daha adil bir hukuk düzenine kavuşulabilir.

TEDBİR NAFAKASININ BAŞLANGICI VE SONA ERMESİ

Evlilik birliğinin kurulması ile birlikte evlilik birliğinin taraflara yüklediği yükümlülüklere aykırı hareket eden eş aleyhine her zaman dava açılarak hâkimin müdahalesi istenebilir. Evlilik birliğinin taraflara yüklediği yükümlülüklere aykırı hareket eden eş aleyhine açılan davada tedbir nafakasına hükmedilmişse, bunun başlangıç tarihi konusunda doktrinde farklı görüşler savunulmaktadır.

Bir görüşe göre, tedbir nafakasının başlangıç tarihi dava tarihidir. Dolayısıyla dava tarihi itibariyle tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.

Diğer görüşe göre, tedbir nafakasının başlangıç tarihi talep tarihidir. Bu görüşe göre tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmolunursa ve nafaka sonraki bir tarihte istenmişse, bu halde hâkim istekten fazlasına hükmedemez ilkesine aykırı davranılmış olur. Dolayısıyla talep tarihi itibariyle tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.

Başka bir görüşe göre ise, tedbir nafakasının başlangıç tarihi olarak kural olarak dava tarihi esas alınsa dahi, tedbir nafakasına hangi andan itibaren hükmedileceği davayı gören hâkimin takdirindedir. Bu görüşe göre hâkim tedbir nafakasının başlangıç tarihini her olayın somut özelliklerine göre takdir etmelidir.

Yargıtay’ın 28.11.1956 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında, tedbir nafakasının başlangıç tarihinin dava tarihi olduğu belirtilmiştir. Yargıtay’ın bu yönde çok sayıda karar da bulunmaktadır. Buna göre boşanma davası açılınca nafaka talebinin uygun bulunması halinde, davayı gören hâkim kural olarak boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren tedbir nafakasına hükmeder ve bu nafaka, kararın kesinleşmesine kadar devam eder.

Buna karşılık ayrılık davasının açılması veya boşanma davası sonucunda ayrılığa karar verilmesi halinde nafakanın devam edeceği süre farklılık gösterir. Bu halde nafaka, dava tarihinden başlayarak ayrılık için mahkemece kararlaştırılan ayrılık süresinin bitmesine kadar sürer. Boşanma davası açılmadan önce bağımsız olarak açılmış bir tedbir nafakası davası varsa ve bu dava esas dava olan boşanma davası ile birleştirilmişse, bağımsız olarak açılan tedbir nafakası davasının açıldığı tarih itibariyle tedbir nafakasına hükmedilir.

Nafaka alacağı, davanın açıldığı tarihte muaccel olmadığı için tedbir nafakası talep eden lehine dava tarihi itibariyle faize hükmedilmesi mümkün değildir. Davanın karara bağlandığı tarih itibariyle istem halinde faize hükmedilmesi mümkündür.

USUL HÜKÜMLERİ

Görevli ve Yetkili Mahkeme

1. Görevli Mahkeme

Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınmalıdır. Bu konuya ilişkin yasal düzenlemeler mevcuttur.

Buna göre her ne sebeple açılmış olursa olsun tedbir nafakası talebinin söz konusu edildiği davalar aile mahkemesinde görülür. Davanın görüleceği yerde aile mahkemesi kurulmamış ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davalara bakar.

Yargıtay'ın da söz konusu davalara aile mahkemesi kurulmamış yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesinin bakması gerektiği yönünde kararları mevcuttur.

2. Yetkili Mahkeme

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu yürürlüğe girmeden önce yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsinde boşanma veya ayrılık davaları dışında açılmış, konusu nafaka olan davaların hangi yer mahkemesinde görüleceğine ilişkin bir hüküm yoktu.

Kanunda açık bir hüküm olmaması nedeniyle uygulamada yetki 07.06.1935 tarih, 1935/92 Esas ve 1935/16 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı esas alınarak belirleniyordu. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararına göre "aile birliğinin oluşmasına ilişkin genel hükümler uyarınca yetkili mahkeme aranılması, kanunun aradığı çabukluk ve kolaylık amacına aykırı olacağı nedenle, tedbir nafakasına konu davalarda yetki söz konusu değildir. Davacı kendisine kolaylık sağlayacağını düşündüğü her yerde tedbir nafakası davasını açabilecektir". Bu kararda da açıkça belirtildiği üzere 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi döneminde her yerde tedbir nafakası açılabilmekteydi.

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu yürürlüğe girince bu tür davalarda yetkili mahkeme konusunda açık bir düzenleme getirilmiştir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 201. maddesine göre evlilik birliğinin korunmasına yönelik tedbirler konusunda yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Eşlerin yerleşim yeri farklı ve her ikisi de tedbir alınması talebinde bulunmuş ise, yetkili mahkeme ilk tedbir talebinde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.

Tedbir nafakasına karar verildikten sonra, verilen karar üzerinde yapılan değişimler de yine ilk kararı veren mahkemede görülür. Ancak her iki eşin de yerleşim yeri değişmişse, yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir.

Butlan, boşanma veya ayrılık davası ile birlikte açılan tedbir nafakası davasında tedbir nafakasına karar verecek olan yetkili mahkeme, butlan, boşanma veya ayrılık davasına bakacak olan aile mahkemesidir. Butlan boşanma veya ayrılık davalarında da yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Davacı bu mahkemelerden herhangi birini seçmekte serbesttir.

Tedbir Nafakasında Taraflar

Boşanma, ayrılık ve butlan davası devam ederken görülen tedbir nafakası davasında boşanma sebebiyle maddi açıdan zor duruma düşen eş davacı, diğer eş ise davalıdır.

İspat Yükü, Yargılama Giderleri ve Kararların Temyizi

1. İspat Yükü

Türk Medenî Kanununun 6. maddesine göre kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı sürece, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamak zorundadır. Bu genel kural tedbir nafakası için de geçerlidir.

Boşanma, ayrılık veya butlan davasında talep edilebilecek tedbir nafakasında ise, hâkim tarafından re'sen tedbir nafakasına hükmedileceği için taraflar davanın devamı esnasında birbirlerinin sosyal ve ekonomik durumları hakkında hâkime bilgi vererek nafakanın miktarının tayinine katkı sağlarlar.

2. Yargılama Giderleri

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesine göre kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilmesi gerekir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.

Kanunun açık hükmü gereği tedbir nafakası talebinin söz konusu edildiği davanın reddine karar verilirse, yargılama giderleri davacı taraf üzerinde bırakılır. Buna karşılık davanın kabulüne karar verilirse, yargılama giderleri davalı taraf üzerinde bırakılması gerekir. Mahkemece yargılama giderlerine re'sen hükmedilmesi gerekir.

Başka bir davadan bağımsız olarak açılan nafaka davaları ile tedbir nafakasının arttırılması yahut azaltılmasına ilişkin davalar harca tabidir. Alınacak harç ise; başvurma harcı ve bir senelik nafaka miktarı üzerinden binde dokuz oranında karar harcı ve ilâm harcıdır.

Boşanma ve ayrılık davasında, başvurma harcı ile birlikte maktu olarak karar ve ilâm harcı alınır. Boşanma, ayrılık ve butlan davası ile birlikte istenen tedbir nafakası ise, boşanma, ayrılık ve butlan davasının fer'i niteliğinde olduğu için ayrıca bir harca ve vekalet ücretine tabi değildir.

Kararların Temyizi

Boşanma veya ayrılık davası devam ederken hükmedilen tedbir nafakası ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu ve nihai karar niteliğinde olmadığı için tek başına temyiz edilmeyip, asıl karar ile birlikte temyiz edilebilir.

Nafaka davaları aile mahkemesinde görüldüğü için, aile mahkemelerinin kararlarına karşı on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Yargıtay Dairelerinin işbölümüne ilişkin 21.01.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı kararına göre, hâlihazırda boşanma davası ile birlikte görülen tedbir nafakasının temyiz mercii Yargıtay 2. Hukuk Dairesidir. Bağımsız olarak açılan tedbir nafakasının temyiz mercii ise Yargıtay 3. Hukuk Dairesidir.

SONUÇ

Medenî hukuk sistemimizde, aile bireylerinin maddi ve manevi açıdan zor duruma düşmelerini önlemek amacıyla, zaruret halinde bulunan kimselere yardımda bulunmaya zorlayan kurumlara yer verilmiştir. Bu kurumların başında ekonomik niteliği olan nafaka gelmektedir.

Nafaka, Medenî hukukumuzda bazı kimselerin iaşe ve bakımını sağlama borcunu yükleyen ve zaruret içinde bulunan kimselere yardım zorunluluğunu ifade eden kurumdur ve bunun sonucu olan nafaka yükümlülüğü de yasal düzenlemelere konu edilmiştir. Bugün hukuk sistemimizde nafakaya ilişkin temel hükümler 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ile belirlenmiştir. Türk Medenî Kanununun çeşitli maddelerinde, gerek evlilik birliği içinde gerek evlilik birliği son bulduktan sonra istenebilen nafaka türleri düzenlenmiştir.

Buna göre, nafaka genel olarak, bakım nafakası ve yardım nafakası olmak üzere iki grupta incelenebilir.

Bakım nafakası, eşlerin birbirlerine veya anne babanın çocuğuna karşı olan yükümlülüklerinden doğan tek taraflı nafaka türüdür. Bakım nafakası; tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası olmak üzere üç alt grupta incelenebilir. Buna göre, çalışmamızın konusu olan tedbir nafakası, bakım nafakasının bir türüdür. Tedbir nafakası, kanundan doğan yani taraf iradesinden tamamen bağımsız olarak kanunda aranan şartların gerçekleşmesi ile doğan bir alacaktır.

Eşler arasında tedbir nafakası, evlilik birliği devam ederken veya evlilik birliğinin boşanma veya ayrılık davası ile sona ermesi halinde; ayrıca evliliğin mutlak veya nisbi butlan ile geçersiz olması durumunda istenebilen geçici bir tedbir niteliğinde olan bir nafaka türüdür. Eşlerin ve çocukların zarar görmemeleri için boşanma veya ayrılık davası açılmasından kararın kesinleşmesine kadar geçen süre için eşlerden ödeme gücü olan, ihtiyacı olan diğer eşe bakım ve geçimi için tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü altına girer. Boşanma davası süresince istenebilen tedbir nafakası, boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar ve boşanma kararının kesinleşmesine kadar sürer. Dolayısıyla da tedbir nafakası ödeme borcu boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erer.

Tedbir nafakasının miktarının belirlenmesinde davayı gören hâkime belli yükümlülükler yüklenmiştir. Buna göre hâkim, tedbir nafakasını belirlemek için eşlerin sosyal ve ekonomik durumları hususunda araştırma yapmalıdır. Nafaka miktarının belirlenmesinde hâkime geniş takdir yetkisinin tanınarak belli kıstasların olmaması mahkemelerin birbirlerinden farklı karar vermelerine sebebiyet vermektedir. Bu nedenle nafaka miktarını belirleyen bir kıstas oluşturulması için yasal bir düzenleme yapılması gereği doktrinde savunulmuştur. Nafakaya hükmedildikten sonra, nafakaya ilişkin ilâmlar kesin hüküm teşkil etmediğinden, nafaka miktarının sonradan değişen hal ve koşullara göre arttırılması veya azaltılması mümkündür.

Tedbir nafakası davası aile mahkemesinde görülür. Davanın görüleceği yerde aile mahkemesi kurulmamış ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla tedbir nafakası davasına bakar. Türk Medenî Kanununda tedbir nafakasının eda biçimiyle ilgili bir düzenleme yer almamaktadır. Hâkim, hükmedilen tedbir nafakasının eda biçimine ilişkin olarak, nafakanın toptan veya aylık peşin olarak Türk Lirası üzerinden ödenmesine karar verebilir.

Eşlerin yerleşim yeri farklı ve her ikisi de tedbir alınması talebinde bulunmuş ise, yetkili mahkeme ilk tedbir talebinde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.