2022 KPSS sorularıyla Yediiklim Yayınevi’ne ait yaklaşık 20 deneme sorusunun aynı/benzer olduğu iddiasıyla başlayan süreç, 31.07.2022 tarihinde sınavın iptal edilmesi ve ÖSYM başkanının görevden alınmasıyla sınava girenler açısından bir takım zararlar doğurmuştur. Her ne kadar ÖSYM başkanının değiştirilmesine ve tekrarlanacak sınav için yeniden ücret alınmamasına karar verilmiş ise de bu karar, aşağıda ayrıntılı olarak yer vereceğimiz gerekçelerle ilgililerin uğradıkları zararların giderilmesi açısından yeterli olmayacaktır.

Yaşanan süreçte öncelikle ÖSYM’nin sorumluluğunun olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İdarenin sorumluluğundan söz edebilmemiz için bir takım unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu kapsamda aranan ilk şart idarenin eylem ve işleminden kaynaklanan bir fiilin bulunmasıdır. Olayımızda bu fiil, ÖSYM tarafından sınav güvenliğinin sağlanamaması ve sınavın iptal edilmesi işlemidir.

İdarenin sorumluluğundan söz edebilmemiz için aranan ikinci unsur kusurun varlığıdır. “Emeğiniz emanetimizdir” sloganıyla yola çıkan ve milyonların kaderinin belirlendiği sınavların ağır sorumluluğunu üstlenen idarenin sorumluluğunu yalnızca soruların çalınmasına indirgememiz mümkün değildir. Vicdanların da tatmin edilmesi ve en ufak kuşkuya yer verilmeden sınavların icra edilmesi ÖSYM’nin sorumluluğunu tanımlayan en net ifade olacaktır. Aksi takdirde idareye olan güvensizlik artacak ve kamu barışı sağlanamayacaktır. Bu açıdan konuyu ele aldığımızda Yediiklim Yayınevi’nin soruların çalınmasından sorumlu olup olmadığına bakılmaksızın sınava ilişkin şaibelerin oluşması nedeniyle ÖSYM’nin sorumluluğu doğacaktır. İdarenin sorumluluğu için aranan üçüncü unsur zarardır. Sınavın iptal olması nedeniyle kişilerde maddi ve manevi zararlar doğmuştur. Yol parası, emanetçiye verilen ücret, köyden yahut ilçelerden sınava gelen ve konaklama masrafı yapanlar için konaklama ücreti, kuruma olan güvensizlikler ve bu nedenle yaşanan hayal kırıklığı (manevi acı) başlıca zararlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca kişilerin iptal edilen sınavda ve yolda harcadıkları vakit, sınava çalışmak için işlerini ertelemiş ya da çalıştıkları kurumlardan izin almış kişiler de uğradıkları maddi veya manevi zararlar ölçüsünde tazminat talep edebileceklerdir. Sınava girmemiş ancak ilerleyen süreçte ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlara girebilecek durumda olan kişiler açısından maddi zarardan söz etmemiz mümkün değildir. Bu kişiler açısından olsa olsa ÖSYM’ye güvenin sarsılması, yaşanan karamsarlık ve manevi ıstırap nedeniyle manevi zararın talep edilebilecektir. Yer verdiğimiz bu zararlar örnek olarak (tadadi) sayılmış olup; sınavla ilgisi olmak şartıyla uğranılan tüm zararların talep konusu edilebilmesi mümkündür. Dolayısıyla her ilgili için uğranılan zararın spesifik olarak göz önünde bulundurulması ve talep edilmesi yerinde olacaktır.

İdarenin sorumluluğu için aranan son şart ise illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının varlığını ortaya konulması hususunda sınavın iptali üzerine ÖSYM başkanlığına atanan Prof. Dr. Ali ERSOY’un açıklamaları büyük önem taşımaktadır. ERSOY yapmış olduğu açıklamasında “Böyle bir tablonun hem kurumumuzun çalışma ilkeleri hem hukuk hem de kamuoyu vicdanı bakımından kabulü asla mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığı hemen harekete geçerek inceleme başlatmıştır. Yapılan kapsamlı değerlendirmelerin ardından hem 31 Temmuz 2022'de yapılan KPSS oturumları iptal edilmiş hem de 6-7 Ağustos ve 14 Ağustos 2022 tarihinde yapılması planlanan oturumlar ertelenmiştir. Amacımız, tüm adaylara gönül huzuruyla katılacakları ve sonucunun adaletinden emin olacakları bir sınav ortamı sunmaktır. Ortaya çıkan eksiklikleri ve aksaklıkları, açık yüreklilikle kamuoyuyla paylaşmak ve gereken tedbirleri etkin şekilde almak suretiyle, ÖSYM'nin milletimizin kalbindeki yerini güçlendirmekte kararlıyız. Hiç arzu etmediğimiz şekilde iptal ve ertelemelere sebebiyet veren bu talihsiz süreçten dolayı tüm adaylardan özür diliyoruz.” ifadelerine yer vermiştir. Bu ifadeler açıkça yaşanan şaibenin hem hukuk hem de kamuoyu vicdanı bakımından kabul edilemez olduğunu ve bundan dolayı idarenin kusurlu olduğunu ortaya koymaktadır. (Haber kaynakları; haberler.com ve takvim.com.tr)

ÖSYM tarafından iptal edilen KPSS’ye ilişkin twitter hesabı üzerinden açıklamada bulunan Prof. Dr. Metin GÜNDAY “Soruları dışarıya sızdırılan KPSS’nın iptal edilmesinin ardından sadece ÖSYM Başkanının görevden alınmış olması, idarenin bu sınava girenlerin uğramış oldukları zararlardan ağır hizmet kusuru nedeniyle sorumluluğunu ortadan kaldırmaz” değerlendirmesiyle yaşanan süreçte ÖSYM’nin ağır hizmet kusurunun bulunduğunu ortaya koymuştur. Gerek yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen hizmet kusuruna ve zarara ilişkin değerlendirmeler gerekse GÜNDAY’ın değerlendirmeleri göz önünde bulundurulduğunda KPSS’nin iptali nedeniyle zarara uğrayan ilgililerin idareye başvuru haklarının bulunduğunu söylememiz mümkündür.

İlgililerin idareye yapacakları başvuru için İYUK md.13 uyarınca idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. Açılacak olan dava, niteliği itibariyle tam yargı davası olacaktır.

Av. Tarık Buğra KAYA