I. Giriş

Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Zararları Hakkındaki 4207 Sayılı Kanun 7.11.1996 tarihinde kabul edilmiş ve 26.11.1996 tarih ve 22829 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Keza, 4207 Sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun Uygulanması ile ilgili 2009/44 Sayılı Sağlık Bakanlığı Genelgesi 16.7.2009 tarihinde yayınlanmıştır. Genelge ile kanunun uygulanmasına ilişkin bir çok hususa açıklık getirilmiştir.

Bilindiği üzere, tütün ürünlerinin tüketilmesi ülkemizde yaygın bir alışkanlık ve ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Bu ürünlerin tüketilmesi, kullananların yanı sıra pasif olarak tütün dumanına maruz kalanları da etkilemektedir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin günlük hayatta tütün ürünü tüketen yetişkinlerle bir arada bulunmaları ve onlara özenmeleri, gelecek nesillerin sağlığını tehdit eder durumdadır.

Bilindiği gibi kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından korumak ve herkesin en temel haklarından biri olan temiz hava soluyabilmesini sağlamak amacıyla 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun yürürlüğe konulmuş, 5727 sayılı Kanunla (19.1.2008 tarih ve 26761 sayılı Resmi Gazete) da önemli değişiklikler yapılmıştır. Bunun sonucunda ülkemiz, tütün ürünlerinin zararlarından korunmak yolunda önemli adımlar atarak bu konuda mevzuat düzenlemesi gerçekleştiren az sayıda ülkeden biri olmuştur.

Vatandaşlarımızın Kanun hükümlerine uyma konusunda oldukça duyarlı olduğu, tütün bağımlılığı olanlar da dahil, tütün ürünlerinin kullanımı konusunda yürütülen çalışmaları samimiyetle desteklediği bilinmektedir. Sigara tüketim oranlarında ve kişi başı sigara tüketimindeki azalma ile kapalı ortamların hava kalitesindeki belirgin iyileşmeler, vatandaşlarımızın bu konuya verdiği desteğin eseri olduğu da genelgede açıkça ifade edilmiştir.

II. 4207 Sayılı Kanunu Kapsamına Giren Cezalar

4207 sayılı Kanunun Cezaları düzenleyen 5. Maddesi şu şekildedir;

Ceza hükümleri

Madde 5 – (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.)

(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin onikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar verilmeyebilir.

(2) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, (…)(2) mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

(3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, onbeşinci (…) (3) fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler, ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir.

(4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beşbin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, ellibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.

(5) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.

(6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır.

(7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.

(8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)

(9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)

(10) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, mahalli mülki amir tarafından yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.

(11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.

(12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı ikiyüzellibin Türk Lirasından az olamaz.

(13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)

(14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beşbin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.

(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır.

16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır.

III. Kapatma Cezasına Karşı Açılacak Davada Görevli Mahkeme

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre , ‘İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır’ (m. 125, I).

Aynı şekilde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. Maddesinde sayılan işlem ve eylemlere karşı idari dava açılabileceği; 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5. Maddesi, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışındaki:

a) İptal davalarını,

b) Tam yargı davalarını,

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların idare mahkemelerinde görüleceğini düzenlemektedir.

Yukarıda görüldüğü üzere, 4207 sayılı Kanunda Kabahatler Kanununa yollamada bulunmaktadır (m.5).

Toplum düzeninin, genel ahlakın, genel sağlığın, çevrenin ve ekonomik düzenin korunması kapsamında gerekli ve çeşitli yaptırımların uygulanabilmesi maksadıyla bir kanun düzenlenmiştir. Söz konusu kanun, meydana gelen olaylar karşısında uygulanması gereken genel bir yaptırım çerçevesi çizmiştir. Kabahatler Kanunu olarak adlandırılan bu yasa metni, genel manada yaşanan aksaklık veya uygunsuzluk durumlarında birtakım yaptırımlar sıralamıştır. Bunlardan birisi de işyeri ve sair toplu kullanım alanlarına karşı verilen yaptırımlardır. İşyeri, yasa metnine uygun olarak ‘Toplum düzeninin, genel ahlakın, genel sağlığın, çevrenin ve ekonomik düzenin korunması kapsamında’ faaliyet göstermektedir. Bu sebeple, söz konusu yasa metni kapsamında faaliyet gösterdiğinden şüphe bulunmayan işyerlerinin kapatılmasına karşı uygulanması gereken kanun, 5326 sayılı Kabahatler Kanunudur.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu, idari yaptırım kararına karşı ilgili kararın tebliği veya tefhiminden itibaren 15 gün içerisinde Sulh ceza mahkemelerine başvurulabileceğini ifade etmektedir. Bir takım durum ve sebeplerin varlığı halinde yaptırım kararlarına karşı açılacak davalar bakımından görevli olacak mahkemelerin tayini hakkında ise yol göstermektedir.

5326 sayılı Kanun’un 27. Maddesi şu şekildedir;

Madde 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.

Buna göre, idari yaptırım kararlarına karşı açılacak davalar bakımından görevli mahkemenin Sulh Ceza Mahkemeleri olduğunu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu maddede sadece İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı açılacak davalar bakımından görevli mahkeme belirlenmiş, diğer idari yaptırımlar kapsam dışında bırakılmıştır.

Ayrıca, her ne kadar 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 27. maddesinde, sulh ceza mahkemesinin görevi sadece idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararıyla sınırlı tutulmaktan başka aynı Kanunun 19. Maddesinde saklı (istisna) durumları sıralamaktadır. Şöyle ki;

Madde 19- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;

a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,

b) İşyerinin kapatılması,

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,

d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,

gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.

Buna göre, işyeri kapatma kararına karşı yargı yoluna gidildiğinde görevli yargı yeri bakımından 27. Madde hükmü belirleyici olmayacağından açılacak dava bakımından da sulh ceza mahkemesi görevli olmayacaktır.

Buna göre, işyeri kapatma idari yaptırım kararı bakımından özel bir düzenleme olmadığına göre genel kural uygulanacak ve idare mahkemeleri görevli olacaktır. Yani işyerlerinin kapatılması kararlarına karşı yargı yoluna gidilmesi halinde görevli mahkemelerin idare mahkemeleri olacaktır.

Bunu destekleyen bir diğer husus da, Kabahatler Kanunu’nun ‘İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür’ şeklindeki hükmüdür (m. 27/8).

Sonuç olarak, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun kapsamında uygulanan işyeri kapatma idari kararlarına karşı açılacak olan davalarda görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğu sonucuna varılmalıdır.

Av. Orhan Salih DELİDUMAN