Ayrıca kanun tanımında, bu özellikleri belirlenen tutum ve davranışların toplumsal, kamusal ya da özel alanda meydana gelebileceği belirtilmiştir. Yine bu tutum ve davranışların fiziksel, psikolojik, cinsel, sözlü ya da ekonomik olabileceği de aynı kanun kapsamında sayılmıştır.Kadına karşı şiddetin her türlüsünü önleyen bu kanun ile her ne kadar hatalı uygulamalar ile karşılaşsak da;  özellikle kadınlarımız, bu kanunla  şiddetin her türlüsüne  karşı koruma altına alınmıştır.

Ancak yukarıda da bahsettiğimiz üzere, 6284 sayılı kanunun,  temel hak ve özgürlükler arasındaki dengenin gözetilmemesinden kaynaklanan bazı hatalı uygulamalar söz konusu olmaktadır. Kanunlar uygulanırken, taraflar arasındaki hak ve eşitlik olgusu gözetilerek, dönemin ve somut olayların şartları değerlendirilerek, hakkaniyete uygun bir  karar   tesis edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanununu kapsamında uygulanan tedbirlerin, Covid-19 pandemisi şartları gözetilerek değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere,Korona Virüs(Covid-19) salgını ülkemizi ve dünyayı etkisi altına almış, dünya çapında iki buçuk milyon insanın ölüme sebep olmuş bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da pandemi ilan edilen  Korona(Covid-19) virüsü sebebiyle ülke yetkili kurumları tarafından pek çok koruyucu önlem alınmış, bu kapsamda belirli saatlerde sokağa çıkma yasağı gibi uygulamalar hayata geçirilmiş; Otel, AVM, resmi kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere iş yerlerine girişte  HES kodu uygulamasına geçerek, Covid-19 hastası kişilerin bu tarz toplu yerlere girmesi yasaklanmıştır.

Peki kamu sağlığı ve covid-19 hastası eşin kişisel hakları değerlendirildiğinde,  Covid-19 hastası eş hakkında, evden uzaklaştırma tedbiri verilmesi mümkün müdür?

 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu 5. maddesi gereğince, şiddet uygulayan eş hakkında hakim önleyici tedbirlerden birine karar verebilir. Eşin bu tedbirlerden birini talep etmesi halinde, Hakim, önleyici tedbir uygulanmasını talep eden eş tarafından hiçbir delil ve belge sunulmasına gerek olmaksızın, madde-5 kapsamında önleyici tedbirlerden birine veya birkaçına hükmedebilir. Önleyici tedbirler alınması için talepte bulunan ve herhangi bir somut delil sunmayan eşin bu talebinin hakim tarafından kabul edilmesi durumunda, diğer eş aleyhine haksız bir önleyici tedbir kararı verilmesi mümkündür. Elbette ki telafisi mümkün olmayan sonuçları önlemek açısından uygulamanın bu şekilde olması doğru olsa da, eşin Covid-19 hastası olması ve şiddet uyguladığına ilişkin somut delil/belge bulunmaması durumunda, eşin kendi sağlığı ve kamu sağlığının olumsuz etkilenmesi ve Covid-19 pandemisine karşı uygulanan sıkı tedbirler sebebiyle aleyhine önleyici tedbir kararı verilen eşin; barınma, beslenme ve yaşama gibi temel anayasal haklarının tehlikeye düşmesi durumu söz konusu olacaktır.

HSK(Hakim ve Savcılar Kurulu) bu konuya kayıtsız kalmayarak aşağıda belirtmiş olduğumuz karar ile verilen tedbirlerin Korona Virüs kapsamında sağlığı tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğini öngörmüştür.

 HSK (Hakim ve Savcılar Kurulu) Genel Sekreterliği'nin 30.03.2020 tarih 2020/51 sayılı kararında;

"10) 6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin korona virüs kapsamında saglıgını tehdit etmeyecek sekilde degerlendirilmesi gerektigi"

Ancak HSK'nın bu konuda açık düzenlemesi bulunmasına rağmen somut uygulamalarda Mahkemelerin, aleyhine hiçbir delil ve belge bulunmayan Covid-19 hastası eş hakkında, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanununu 5. maddesi gereğince evden uzaklaştırma kararı verdiği görülmektedir.

Hakkında evden uzaklaştırma kararı verilen eş, Covid-19 Tedbirleri kapsamında uygulanan 'konaklama yerlerinde HES kodu sorgulaması' sebebiyle herhangi bir yerde konaklama yapması mümkün olmayacaktır. Alternatif olarak bir yakınının evinde kalmak istese dahi, Covid-19 hastası olması sebebiyle yakınları kendi sağlığını korumak için evlerinde konaklamasına müsade etmeyecektir. Gidecek hiçbir yeri olmayan ve sokakta kalan eş hakkında, sokağa çıkma yasağının uygulandığı saatlerde cezai yaptırım uygulanması dahi söz konusu olacaktır. Bu durum hem kişinin sağlığını, hem de kamu sağlığını tehlikeye düşürmektedir. Bu uygulamanın, kamu sağlığını olumsuz etkileceği sabit olup, yetkili mercilerin kamu sağlığını korumak için covid-19 hastalığına karşı almış olduğu önlem ve yasaklarla açık bir şekilde çelişmektedir.

6284 Sayılı kanunun 1. Maddesinde kanunun amacında, kadın-erkek eşitliğin duyarlı ve adil şekilde uygulanmasını kanuna ilişkin tedbirlerin uygulanırken insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilmesini şart olarak belirlemiştir. Bu sebeple, Covid-19 pandemi döneminde uygulanan yasaklar, kişinin sağlık durumu, kamu sağlığı gibi hususlar göz önünde bulundurularak, kişinin insanca yaşama hakkı ihlal edilmeksizin, somut delil ve belgeler değerlendirilerek, taraflar arasındaki denge gözetilerek, hakimin takdir yetkisini kullanması şarttır.

Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 1976/9370 E. ve 1976/13138 K. sayılı kararı ile makalemi noktalandırmak isterim; Hakim karar verirken, tabiata, olağana, gerçeğe uygun bir biçimde; katı kalpler ve katı kalıplar içerisinde sıkışıp kalmadan, uyuşmazlığa insan kokusu taşıyan bir çözüm getirmek zorundadır.

 Av. Uğur AYDIN