Adı: AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN / Faydalananları: Popçular ve Sosyete bozuntuları/Toplumsal sonuçları/Artan kadına karşı şiddet, kadın cinayetleri, cinnet, intihar/Sonuçların sorumluları: Kanunun uygulamasını yapan Hâkimler ve Savcılar, yanlış uygulayanlardan hesap sormayanlar ve yasanın sakatlıklarını gördüğü halde düzeltmeyen idare.

Toplumsal kaos/kısır döngü yaratan, 6284 sayılı yasa ve süresiz nafaka öyle yozlaştırıldı ki, çocuk ebeveyni elinden tabletini aldı diye şikayet ederek anne ve babasını evden uzaklaştırabilir; Erkek, eşim bana şiddet uyguluyor diye kadını evden uzaklaştırabilir; Erkek ya da kadın hiç delil dahi göstermeksizin sırf velayet çekişmesi yüzünden annenin ya da babanın müşterek çocuğa şiddet uyguladığını söyleyip karşı tarafı sorgusuz sualsin hapishaneye “tıkabilir” ve bunu da “işte bu anne ya da baba çocuğa şiddet uyguladı hatta hapis yattı” diyerek velayeti haksız bir biçimde kendine alabilir; iki hasım sosyete birey ya da magazin dolgusu iki sözde sanatçı, bu yasanın amaç ve içeriğinde hiç de bulunmamasına rağmen birbirlerine karşı bu yasadan “faydalanabilir” hale geldi/getirildi. Bu yanlış uygulamalar sonucu yuvalar dağıldı, cinayetler işlendi. Aile bağları gevşedi. Anneler, babalar Türk Medeni Kanunu’ndan kaynaklanan velayet/tedip terbiye haklarını çocuklarının iyiliği için de olsa kullanamaz hale geldi. Yine bu makalemizin konusu olan süresiz nafaka nedeniyle benzer sorunlar yaşanmakta ve örneğin kadınlar iş bulmak, özgür ekonominin nimetlerinden faydalanmak yerine nikahsız birliktelikler tercih edecek kadar rahatlık sergilemektedirler. Böylece bu birliktelikten doğan çocukların nesep hukuku sorunu ortaya çıkmaktadır. Hatta bu nikahsız birliktelik bir biçimde sona erecek olursa asıl mağdur olan yine kadın olmakta ve ikinci evliliği resmi olmadığı için medeni ve ekonomik haklarını talep edemez hale kendini düşürmektedir. Babalar, boşandıkları eşlerine ve/veya müşterek çocuklarına nafaka ödememek için türlü hilelere başvurmakta ve bu yüzden de çocukları babalarına karşı nefret duygusuyla büyümekte/büyütülmekte.

“Süresiz nafaka” uygulaması konusuna gelince; Öncelikle doğru bilinen bir kısım yanlışları vurgulamak isterim. TMK’na göre boşanan erkek de boşandığı eşinden, yasal koşullar oluşmuş ise yani şahsen ihtiyacı olduğunu ispata yarar delilleri mahkemeye sunmuş ise yoksulluk nafakası isteyebilir/alabilir. Ancak toplumumuzda bu hem bilinmemekte hem de bilen kesim erkekler de toplum tarafından eleştirilmemek adına böyle bir talepte bulunmamaktadır. Bunun dışında, erkek/baba velayeti kendisine verilen müşterek çocuk için boşandığı eşinden/anneden çocuk için yoksulluk nafakası talep edebilir ve çok yüksek ihtimalle de mahkemeler bu talebi çocuk lehine yoksulluk nafakası ödenmesi şeklinde karara bağlar. Hiçbir nafaka “süresiz” değildir. Örneğin kadına bağlanan nafakanın azaltılması ya da tamamen kaldırılması doğrultusunda erkek her zaman dava açabilir ve kadının ekonomik durumunda lehine düzelme var olduğunu ispatlarsa nafaka ya azaltılır ya da tamamen kaldırılır.

6284 SAYILI YASA AÇISINDAN ÇÖZÜM ÖNERİM:

1-) Yasayı kötüye kullanan ve haksız ihbarda, şikâyette bulunanlar hakkında derhal ve şikâyet şartı aranmaksızın yasal işlem yapılarak cezalandırılmaları.

2-) Avukat, Hâkim ve Savcılara, yasanın ne olduğunu ne olmadığını anlatan e-bülten gönderilmesi; Yasanın neredeyse hiç uygulanmayan 15.-17.-18. Ve 19. Maddelerinin derhal işlevsel kullanımı konusunda e-bülten ile uyarıda bulunulması.

3-) Yukarıda bildirdiğim maddelerin içerdiği, şiddet mağdurlarının haklarının içeriğinde bulunan “destek hizmetleri/şiddet önleme ve izleme merkezlerini derhal uyarmak suretiyle görevlerini tam yapmalarının sağlanması.

4-) Yukarıda bildirdiğim maddelerin içerdiği mağdurlara meslek edindirme, iş bulma, Bakanlık bütçesinden geçici maddi yardımda bulunma ve ayrıca şiddet uygulayan aleyhine nafakaya hükmedilmesi, genel sağlık sigortası ve sair sağlık güvencesi olmayan mağdurların sağlık giderlerinin karşılanması ve benzeri kanun hükümlerinin, mağdurun açıkça talebi bulunmasa dahi, Hâkimin kendiliğinden uygulamak zorunluluğunun Hâkimlere tebliği ve Adalet Bakanlığı’nın da bunun takipçisi olması.

5-) Şikâyet ve ihbarlar sonucunda adli rapor hazırlayan Doktorların, gerçeğe uygun ve Hâkim tarafından okunduğunda, şiddetin var olup olmadığını anlayacağı biçimde rapor tanzim etmelerinin sağlanması. “Genel vücut ağrısı”, “Hiperemi”, “Yüzeysel kızarıklık” ve benzeri, sadece başvuranın beyanına dayalı ve tıbben tespit edilmemiş afakî ifadelerle, suçlananın darp edip etmediğini/şiddet uygulayıp uygulamadığını ortaya koymayan adli raporlar düzenlenmesinin engellenmesi.

6-) 6 yaşını tamamlayan bu yasanın, uygulanmasında ortaya çıkan çok ciddi problemler karşısında derhal ve ivedilikle aksayan yönlerinin değiştirilmesi ve yasanın güncellenmesi. Bu hususta öncelikle kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda faaliyet gösteren STK’larının da uygulayıcı TBB (Türkiye Barolar Birliği), Hâkim ve Savcıların da görüşlerinin alınması.

“SÜRESİZ NAFAKA” HAKKINDA ÇÖZÜM ÖNERİM:

1-) Nafaka ödeyenin, bu nafaka miktarını, mahkemece belirlenen banka hesabına yatırması ve nafakayı alanın bu nafakayı müşterek çocuklar için harcayıp harcamadığının tespiti için, yapacağı harcamaları nakit olarak değil bu hesaptan ilgili harcamanın muhatabına havale/eft yoluyla yapmasının mahkeme kararıyla sağlanması.

2-) E-Devlet uygulaması ile kadının malvarlığında ve gelirinde artış olup olmadığının mahkemelerin yazı işleri müdürlüğü her 6 ayda bir otomatik olarak değerlendirilmesi ve artış tespiti halinde duruşma günü açılarak tarafların bu hususta dinlenmesi suretiyle nafakanın aynen devamına/azaltılmasına/kaldırılmasına dair karar verilmesi.

3-) Çocuklar için karar verilen iştirak nafakasının Devlet’in oluşturacağı fondan ödenmesi ve amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümleri doğrultusunda babadan alınmasına karar verilmesi. Böylece çocuklar mağdur olmayacağı gibi babalarına da nafaka sebebiyle nefretle büyümeyeceklerdir.

4-) Kadına iş becerisi kazanması ve İş-Kur’un kendisine bu beceriyi kazandıktan sonra önereceği en az 3 iş arasından 1 işi seçme ve çalışma zorunluluğu getirilmesi.

5-) Resmi nikahsız evlilikleri özendiren sosyete/magazin haberlerine RTÜK aracılığıyla kısıtlama getirilmesi. Anayasal haktır evet dileyen dilediğiyle dilediği gibi yaşar ancak toplumun temeli aile bundan zarar görmemelidir. Denge kurulmalıdır.