20 Mart 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal eden “6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, TBMM tarafından kabul edilmiş ve “7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” (“Kanun”) adı ile 28 Temmuz 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

11.08.2020 tarihinden hazırlanmış olduğumuz çalışmamızda sizlerle, Kanun ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (“HMK”) yapılan değişiklikler hakkında görüş ve değerlendirmelerimizi paylaşmıştık.

Bu çalışmamızda ise sizlerle Kanun’un İcra İflas Kanunu, Danıştay Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu gibi diğer kanunlarda yapılan değişikliklerle ilgili değerlendirmelerimizi paylaşacağız.

1. İCRA VE İFLAS KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Kanun ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda 78’inci maddesi ve 258’inci maddesinde değişiklik yapılmıştır.

- İİK’nın 78’inci Maddesinde Talep Müddeti İle İlgili Değişiklik

İlk olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 78’inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.

Haciz

Talep Müddeti

MADDE 78 -

Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı, haciz konmasını isteyebilir. Ancak, alacaklı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağını sorgulayabilir. Sorgulama sonunda Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi, varsa borçlunun mal, hak veya alacağının mahiyeti ve detayı hakkında bilgi verir ve bu durumda sistem üzerinden de haciz talep edilebilir. Bu takdirde icra dairesi, tespit edilen mal, hak veya alacağı elektronik ortamda haczeder. Sorgulama sonunda edinilen bilgiler hukuka aykırı olarak paylaşılamaz. Sorgulama ve haciz işlemlerinin yürütülebilmesi için kamu kurum veya kuruluşları ile 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ile kendi sistemleri arasında entegrasyonu sağlar. Sorgulamanın tür, kapsam ve sınırı ile diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir. (Eski Hali: Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir.)

Kanun ile getirilen değişiklik ile birlikte; uygulamadaki durum kanuna entegre edilmiştir.

Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nin (UYAP) hayatımıza dahil olması sebebiyle ilgili madde kapsamında düzenleme yapılmasının kaçınılmaz olduğu görülmüş, yapılan değişiklik ile icra takibinde haciz işlemlerine ilişkin, UYAP üzerinden borçlunun mal, hak veya alacağının sorgulanabileceği ve sorgulama sonucunda borçlunun malları, alacakları veya alacağı üzerine doğrudan UYAP üzerinden haciz talep edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Elektronik sistem üzerinden yapılan sorgu sonucu borçlunun hakları ve/veya mallarına haciz talep eden alacaklının, bu talebine istinaden icra müdürlükleri tarafından borçlunun haklarının ve/veya mallarının elektronik ortamda haczedilebileceği ve bu hususa ilişkin detaylı düzenlemeyi içeren yönetmeliğin yayınlanacağı belirtilmiştir.

- İİK’nın 258’inci Maddesinde İhtiyati Haciz Kararı İle İlgili Değişiklik

İkinci olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 258’inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.

İhtiyati Haciz Kararı

MADDE 258- İhtiyatî hacze 50 inci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.

Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.

İhtiyati haciz talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen taraf da istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruları öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.(Eski Hali: İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.)

Kanun ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 341’inci Ve 391’inci maddelerindeki yapılan ihtiyati tedbir ile ilgili değişikliğe uyum sağlanması amacıyla ve aynı gerekçeyle düzenleme yapılmıştır.

2. DANIŞTAY KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

2575 sayılı Danıştay Kanununa geçici madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 31 –

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle Danıştay tetkik hâkimliğine yapılacak atamalarda, 11 inci maddenin birinci fıkrasındaki beş yıllık hizmet süresi aranmaz.

Kanun ile birlikte; Danıştay tetkik hakimliği için yapılan atamalara üç yıl süreli bir hüküm getirilmiştir. Bu kapsamda, 28.07.2023 tarihine kadar Danıştay tetkik hakimi olabilmek için beş yıllık hizmet süresi şartı aranmayacaktır.

3. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 31’inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller

MADDE 31- 1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adlî yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, davanın ihbarı Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır. Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişiler hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

2. Bu Kanun ve yukarıdaki fıkra uyarınca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

2577 sayılı Kanunda dava dosyanın taraflarca ve ilgililerce incelenmesi usulüyle ilgili açık hüküm bulunmaması gerekçesiyle; Kanun’daki değişiklik ile birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi” başlıklı 161’inci maddesinin idari davalar hakkında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

4. KADASTRO KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

3402 sayılı Kadastro Kanunu’na yeni bir madde eklenmektedir.

EK MADDE 6-

Kadastro mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar veya değerlere bakılmaksızın 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir.

Kanun’daki düzenleme ile birlikte; Kadastro Mahkemesi’nin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda, bu mahkemelerce verilen kararların miktar veya değerine bakılmaksızın istinaf veya temyiz incelemesinin açık olduğu hükme bağlanmıştır.

5. ADLÎ YARGI İLK DERECE MAHKEMELERİ İLE BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YETKİLERİ HAKKINDA KANUN’DA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5’inci maddesi ve 7’nci maddesinde değişiklik yapılmıştır.

- Adli Yargı Kanunu’nun 5’inci Maddesinde Hukuk Mahkemelerinin Kuruluşu İle İlgili Değişiklik

İlk olarak, 5235 sayılı kanunun 5’inci maddesinde iki farklı değişiklik yapılmıştır.

a. Hukuk mahkemelerinin kuruluşu

MADDE 5- Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.

Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek hâkimlidir.

Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri beş yüz bin (Eski Hali: üç yüz bin) Türk lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın;

1. İflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara,

2. 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara,

3. Şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara,

4. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara,ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu iş ve davalarda mahkeme başkanı belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere üyelerden birini naip hakim olarak görevlendirebilir. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır. Bu fıkrada belirtilen dava ve işler dışında kalan uyuşmazlıklar mahkeme hâkimlerinden biri tarafından görülür ve karara bağlanır. Başkan ve üye hâkimler arasında dağılıma ilişkin esaslar, işlerde denge sağlanacak biçimde mahkeme başkanı tarafından önceden tespit edilir.Özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler saklıdır.İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır. Hukuk mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır.

Kanun ile birlikte beşinci maddede ;ilk olarak; ticaret mahkemelerinde tek hakimle görülebilen dava ve işlerin parasal sınırı “üç yüz bin” Türk lirasına “beş yüz bin” Türk lirasına çıkarılmıştır.

İkinci olarak; asliye ticaret mahkemelerinin heyet halinde bakacakları işler ile bu mahkeme üyelerinin tek başına bakacakları işler belirtilmiştir. Bu hükme göre, asliye ticaret mahkemelerinin heyet halinde göreceği davaların “yargılamanın tüm safhaları”nın heyetçe yürütülmesi ve sonuçlandırılması da düzenlenmiştir. Düzenlemeyle ticaret mahkemelerinin heyetçe yürüteceği iş ve davalarda, mahkeme başkanına belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere üyelerinden birini naip hakim olarak görevlendirmesine imkan tanınmaktadır.

- Adli Yargı Kanunu’nun 7’inci Maddesinde Hukuk Mahkemelerinin Yargı Çevresi İle İlgili Değişiklik

İkinci olarak, 5235 sayılı kanunun 7’nci maddesinde değişiklik yapılmıştır.

b. Hukuk mahkemelerinin yargı çevresi

MADDE 7- Hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır. Ancak özel kanunlarla kurulanlar da dahil olmak üzere hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulunca belirlenebilir.

Büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içindeki il ve ilçelerin adı ile anılan sulh veya asliye hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.

Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.

Kanun’da yapılan değişiklikle; sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarda kurulan hukuk mahkemelerinin yargı çevresi il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine “Hakimler ve Savcılar Kurulunca” belirlenecektir. Bu yetkiyi sadece büyükşehir belediyesi bulunan iller bakımından düzenleyen ikinci fıkra yürürlükten kaldırılarak, yetkinin tüm iller için kullanılması amaçlanmaktadır.

6. SİGORTACILIK KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

5684 sayılı Sigortacılık Kanununda sigortacılıkta tahkimle ilgili 30’uncu maddenin on altıncı fıkrası değiştirilmekte ve ek bir madde eklenmektedir.

- Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu Maddesinde Sigortacılıkta Tahkim İle İlgili Değişiklik

İlk olarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu maddesinin on altıncı fıkrası değiştirilmektedir.

Sigortacılıkta Tahkim

MADDE 30- ……….

(16) Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir. Hakem, kararını Komisyon müdürüne tevdi eder. Komisyon müdürünce karar en geç üç iş günü içinde taraflara bildirilir; ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte komisyonca saklanır. (Eski Hali: Komisyon Müdürünce karar en geç üç iş günü içinde taraflara bildirilir; ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte Komisyonun bulunduğu yerdeki görevli mahkemeye gönderilir ve mahkemece saklanır.)

Kanunun eski halinde; hakem tarafından verilen kararın aslının, dosya ile birlikte Sigorta Tahkim Komisyonu Müdürünce, Komisyonun bulunduğu yerdeki görevli mahkemeye gönderilebileceği ve mahkemece saklanacağı düzenlenmiştir. Hakemlerce yılda yaklaşık yüz bin kararın verildiği dikkate alındığında dosyanın mahkemelerce saklanması, gereksiz emek ve mesai sarfına neden olduğundan getirilen değişiklikle birlikte sigorta tahkimine ilişkin dosyaların Sigorta Tahkim Komisyonu’nca saklanacağı düzenlenmektedir.

- Sigortacılık Kanunu’nda Ek Madde İle İlgili Değişiklik

İkinci olarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na ek madde eklenmiştir.

EK MADDE

EK MADDE 6- (1) Bu kanun uyarınca sigortacılık yapan kurum ve kuruluşlardan ya da hesaptan talep edilecek tazminat alacağı ancak;

a- Alacaklı taraflardan bizzat,

b- Alacaklının kanuni temsilcisi veya kanuni temsilcisinin bizzat vekalet verdiği avukat vasıtasıyla,

c- Alacaklının bizzat vekalet verdiği eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri veya avukatı vasıtasıyla, takip edilebilir. takip yetkisi, sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlar ya da hesap nezdinde yapılacak işlemleri kapsar.

(2) Tazminat alacağı, sadece hak sahibine veya avukatına ödenir ve birinci fıkrada belirtilen kişiler de dahil olmak üzere kimseye devredilemez.

(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin ususl ve esaslar Hazine Ve Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Kanun ile öngörülen ek madde ile birlikte; Kanun kapsamındaki Tazminat Alacağı;

- alacaklı tarafından bizzat,

- alacaklının kanuni temsilcisi veya kanuni temsilcisinin bizzat vekalet verdiği avukatı,

- alacaklının bizzat vekalet verdiği eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri, veya avukatı,

vasıtasıyla takip edilebilecektir.

Bu tazminat alacağını takip yetkisi, sadece sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlar ya da Güvence Hesabı nezdinde yapılacak işlemleri kapsamaktadır. Tazminat alacağı sadece hak sahibine veya avukatına ödenebilecektir. Ayrıca tazminat alacağı hiç kimseye devredilemeyecektir.

7. TÜRK TİCARET KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.

IV- Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri

Genel olarak

MADDE 4- (1) ……

(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin (Eski Hali: yüz bin) Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.

Değişiklikten önceki düzenlemede yüz bin liranın altındaki davalarda basit yargılama usûlü benimsenmişti.

Kanun ile yapılan değişiklik ile ticari davalarda uygulanan basit yargılama usulüne ilişkin parasal sınır “yüz bin” Türk lirasından “beş yüz bin” Türk lirasına çıkarılmıştır.

8. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununa “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 73/A maddesi eklenmektedir. Ve buna uyumlu olarak yürürlük maddesi öngörülmüştür.

Dava şartı olarak arabuluculuk

MADDE 73/a- (1) Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Şu kadar ki aşağıda belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz:

a- Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar.

b- Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar.

c- 73. maddenin 6. fıkrasında belirtilen davalar.

ç- 74. maddede belirtilen davalar.

d- Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar.

(2) 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/a maddesinin 11. fıkrası tüketici aleyhine uygulanmaz.

(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları halinde tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücreti, adalet bakanlığı bütçesinden karşılanır. Ancak belirtilen hallerde arabuluculuk ücreti, arabuluculuk asgari ücret tarifesinin eki arabuluculuk tarifesinin birinci kısmına göre iki saatlik ücret tutarını geçemez.

(4) Arabuluculuk faaliyeti sonunda açılan davanın tüketici lehine sonuçlanması halinde arabuluculuk ücreti, 6183 sayılı kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarak bütçeye geri kaydedilir.

Kanun ile öngörülen ek madde ile; Tüketici Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilecektir.

Kanun’da aranan dava açmak için arabulucuya başvurma şartına ilişkin istisnası da öngörülmüştür. Dava şartı arabulucuya başvurmanın istisnası olarak, tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar, tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar, Tüketici Kanunu m. 73/6’ ve m. 74’de belirtilen davalar ile tüketici işlemi mahiyetinde olan taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar sayılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 2 –

(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

Kanun’un eklenen geçici madde ile birlikte; dava açmak için aranan arabulucuya başvurma şartı, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla (28 Temmuz 2020 tarihi itibariyle) İlk Derece Mahkemeleri ve Bölge

Adliye Mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır. 28 Temmuz 2020 tarihi ve sonrasını kapsayacaktır.

9. SINAİ MÜLKİYET KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 156’ncı maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir.

Görevli ve yetkili mahkeme

MADDE 156 –

(1) Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. (Eski Hali: Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.) Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza mahkemesince bakılır. Bu dava ve işlere bakacak asliye hukuk ve asliye ceza mahkemeleri ile bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.”

Kanun ile getirilen değişiklik, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerinde yapılan değişikliğe paralel olarak düzenlenmiştir. Bu kapsamda, Fıkri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesinde Hakimler ve Savcılar Kurulu’na yetki verilmiştir.

10. ABONELİK SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN PARA ALACAKLARINA İLİŞKİN TAKİBİN BAŞLATILMASI USULÜ HAKKINDA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunun 8’inci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Ödeme emrine itiraz edilmemesi veya itirazın hükümden düşürülmesi

MADDE 8-

(3) İkinci fıkra uyarınca cebrî icra işlemlerine devam edilmesinin mümkün olduğu hâllerde, alacaklı avukatı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın UYAP üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağı olup olmadığını sorgulayabilir. (Eski Hali: Sorgulama sonunda sistem mal, hak veya alacağın mahiyeti ve detayı hakkında bilgi veremez; sadece mal, hak veya alacağın genel olarak olup olmadığı konusunda bilgi verebilir. Borçlunun mal, hak veya alacağının varlığının tespiti hâlinde UYAP üzerinden de haciz talep edilebilir.)

Söz konusu değişiklik, İcra ve İflas Kanunu’nun 78’inci maddesinde öngörülen değişiklik ile uyumlu hale getirilmiştir.

Av. Mehmet Murat İsen

Av. Güngör Ciğerli

Av. Ahmet İstif

Stj. Av. Ceren Ata